Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2003 00:00
GEÇTİĞİMİZ cuma günü İstanbul'da önemli ancak basının pek de ilgisini çekmeyen bir toplantı yapıldı: ‘‘AB 6. Çerçeve Programı-Türkiye Açılış Konferansı.’’Toplantı neden önemliydi?Bu sorunun yanıtına geçmeden ‘‘AB 6. Çerçeve Programı’’yla ilgili küçük bir hatırlatma.‘‘6. Çerçeve Programı’’ Avrupa Birliği'nin, ABD ve Japonya karşısında rekabet gücünü sürdürmesine olanak sağlayan araştırma ve teknolojiyi geliştirme programı.5 yıllık bir süre için 17.5 milyar Euro'luk bir finansman havuzu var. Programa katılan ülkeler nüfus ve kişi başına milli gelire göre havuza katkıda bulunuyorlar.Türkiye 5 yılda havuza 250 milyon Euro katkıda bulunacak.Türkiye'nin AB'den yılda 170 milyon Euro aldığını düşünürseniz bu önemli bir miktar.Ne var ki, bu katkısı hiç boşuna değil.Zira ürettiği projeler için havuzdan finansman sağlayabilecek.İşte İstanbul'daki toplantı, Türkiye'nin ilk kez katıldığı bu tür bir programdan nasıl yararlanabileceğinin, proje üretmek için nasıl stratejiler üreteceğinin, sanayi ve üniversite ortaklığının ele alındığı bir toplantıydı.Üstelik açılış konuşmalarından birini yapan AB Genel Sekreteri Murat Sungar'ın belirttiği gibi, AB ile mevcut ilişkilerin hassas döneminde Türkiye'nin bu programa katılmış olması son derece önemliydi. TÜBİTAK'in düzenlediği konferansa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dört bakan davetliydi.Sadece Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun geldi.Bu tür programların ülkelerin kalkınmaları için ne denli yararlı olduklarını bizzat Yunanistan Kalkınma Bakanlığı yetkilisinden duyduk.Dimitris Deniozos, AB üyeliğinden sonra teknolojide nasıl atılım yaptıklarını, proje üretmeyi öğrendiklerini etraflıca anlattı.Peki sanayicilerin bu programdan beklentileri ne?İSO Meclis Başkanı ve TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi Hüsamettin Kavi, meğer yıllardan beri Türkiye'nin bu programa entegre olması için çalışıyormuş.Kavi'ye göre, 6. Çerçeve Programı düşünce tarzımızı değiştirecek, bizi pek de alışkın olmadığımız bir ekip çalışmasına itecek. Üniversite-sanayi işbirliğinin yanısıra Avrupalı bir partnerle çalışmak şart olacak çünkü.‘‘6. Çerçeve Programı'ndan proje desteği almak bir araçtır, amaç değildir. Amaç projeler aracılığıyla topluma ekonomik değer yaratacak ürünlere ulaşmaktır’’ diye dikkat çekiyor Kavi.Verdiği bir örneğe göre Ericsson, Nokia GSM ağını bu tür bir programın fonlarından yararlanarak geliştirmişler.Programın başka bir boyutu da, Türk firmalarının rekabet gücüne sağlayacağı yarar.Bu da elbet ihracatımızı olumlu etkileyecek.Farkına varsak da, varmasak da bu program hayatımızı önemli ölçüde değiştirecek.Dani Rodrik'in tavsiyesine uydular6. Çerçeve Programı'nın Türkiye'ye bir başka katkısı da kamu ve özel sektör ortaklığını hayata geçiriyor olması.İstanbul Sanayi Odası'nın geçtiğimiz aralık ayında düzenlediği ‘‘Sürdürülebilir Rekabet Gücü’’ konulu kongreye katılan Profesör Dani Rodrik, Türkiye'nin verimliliğini artırmak için Doğu Asya örneğinde olduğu gibi kamu ve özel sektör ortaklığına ihtiyacı olduğunu söylemişti.Kavi bunu hatırlatıyor ve Rodrik'in tavsiyesine uyduklarını söylüyor.6. Çerçeve Programı'nı Brüksel'de daha yakından izlemek ve projeleri koordine etmek üzere kamu ve özel sektörü bir araya getiren TURBO-PPP kurulmuş.TURBO-PPP (Turkish Research and Businesse Organizations-Public-Private Partnership) çatısı altında TOBB, TÜBİTAK, KOSGEP, TESK ve üniversiteler var.Brüksel'de faaliyet göstereceği için İngilizce karşılığının kısaltılmış şekli kullanılıyor. Kavi'ye göre, TURBO-PPP yaz sonuna doğru devreye girecek.
button