Güncelleme Tarihi:
PANİĞE KAPILDILAR
“Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de önümüzde kimi iç kimi dış kaynaklı sıkıntılarımız vardır. Türkiye diye bir devletin, Türk milleti diye bir milletin varlığına bile tahammülü olmayanlar bugün de boş durmuyorlar. Kendi güvenlikleri, refahları söz konusu olduğunda dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyenlerin ülkemizin aynı hassasiyetlerine saygı göstermelerini elbette ki beklemiyoruz. Bunun örneğini terör örgütleri konusunda sergilenen çifte standarttan, bölgemizdeki insani güvenlik krizleriyle ilgili sayısız örnekte görüyoruz. Ucu kendilerine değen hususlarda hukuk, teamül ve ahlak tanımayanlar, konu mazlum ve mağdurlar, konu Türkiye gibi hakkı ve adaleti savunanlar olduğunda ağız birliği yapıp, bambaşka istikametlere yönelebiliyor. Geçmişte ülkemizi uzunca bir süre yönlendirebilenler, şekillendirebilenler, Türkiye kendi duruşunu sergilemeye başladığında paniğe kapıldılar.
CEVABI VERMEK BİZİM GÖREVİMİZ
Bir süredir yaşadığımız siyasi, ekonomik, toplumsal, diplomatik saldırıların gerisinde işte bu panik halinin yol açtığı acelecilik ve saygısızlık vardır. Türkiye’nin nezaketini zaaf olarak görerek eski alışkanlıklarına yönelenler, yaptıkları yanlışı kabul etmedikleri sürece hak ettikleri cevabı alacaklardır. Son dönemde bazı ülkelerin büyükelçilikleri tarafından yapılan hadsiz ve talihsiz açıklamayı aynı çerçevede değerlendiriyoruz. Bu açıklama herhangi bir kişiyi ve konuyu değil, doğrudan ülkemizin yargısını ve egemenlik haklarını hedef almıştır. Bu tavır ülkemizdeki yargı teşkilatımızı, hâkimlerimiz, savcılarımız, avukatlarımızla birlikte tüm yargı mensuplarına yapılmış bir büyük hakarettir. Anayasamızın 138. maddesinde belirtildiği şekilde ‘Türk yargısı kimseden talimat almaz, kimsenin emrine girmez.’
TAHAMMÜL EDEMEYİZ
Kendi yasama, yürütme organlarımızın bile anayasa gereği işine karışmadığı yargımızın bir grup büyükelçinin sigaya çekmesine tahammül edemeyiz. Dünyada nice acılar yaşanır, zulümler yapılır adaletsizlikler sergilenirken Türkiye’yi dillerine dolayanların amaçlarının hak, hukuk takibi olduğuna kimse bizi inandıramaz. Bağımsız ve tarafsız yargımız ile yargı mensuplarımıza yönelik bu saygısızlığa gereken cevabı vermek devletin başı olarak bizim görevimizdir. Cumhurbaşkanı olarak malum açıklamayı yapan büyükelçiler hususunda ülkem ve milletim adına ortaya koyduğumuz tavır bu sorumlu ve samimi duruşun tezahürüdür.
BÜHTANDAN DÖNÜLDÜ
Niyetimiz asla kriz çıkarmak değil; ülkemizin hakkını, hukukunu, onurunu, çıkarlarını, egemenlik haklarını korumaktır. Bugün aynı büyükelçiler tarafından yapılan yeni bir açıklamayla yargımıza ve ülkemize yönelik bühtandan geri dönülmüştür. Viyana Sözleşmesinin 41. maddesine göre ülkelerin kanunlarına uyulacağı, içişlerine karışılmayacağı taahhüdüne bağlılıklarını ifade eden bu büyükelçilerin artık Türkiye’nin egemenlik hakları konusundaki beyanlarında daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz. Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin hassasiyetlerine saygı duymayan hiç kimsenin sıfatı ne olursa olsun bu ülkede barınamayacağını ifade etmek istiyorum. Bu süreçte kimin ülkenin ve milletin yanında durduğunu, kimin de ellerin kılıcını çaldığını hep birlikte gördük.”
EN KIDEMLİ LİDER OLARAK
Türkiye’nin bugün yaşadığı en büyük sancılarından biri bu tür meselelerde yerli ve milli duruş sergileyemeyen siyasetçi, eski diplomatlardan oluşan güruhtur. Önümüzdeki dönemde güvenlik, ekonomi pek çok sorunumuzla birlikte inşallah bu hastalıklı zihniyetten de kurtulacağız. Türkiye gibi misyon sahibi bir ülkede hiçbir hadise rastgele yapılmaz, hiçbir karar tesadüfen alınmaz. Hiçbir eylem bilinçsiz yapılmaz. Avrupa’nın ve dünyanın en kıdemli lideri olarak tüm bu tecrübeler ışığında, kurduğumuz güçlü altyapı üzerinde başlattığımız demokrasi ve kalkınma hamlesini sonuçlandırarak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmeye çalışıyoruz.
NİYE RAHATSIZ OLUYORSUN?
Milletimiz emin olsun ki bu hedefe çok yaklaştık. Dışarıda ve içeride artan gürültülerin sebebi bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesidir. Adam utanmadan, sıkılmadan ‘81 vilayete niçin üniversite kuruyorsunuz’ diyor. Söyleyeyim sana niçin kurduğumuzu; 81 vilayetteki evlatlarımızın ülkemizin bir ucundan diğer ucuna gitmemesi için bunları kurduk.
Ne çileler çekti bu ülkenin evlatları. 76 vilayette üniversite varken şimdi 207 üniversitemiz var. Bundan niye rahatsız oluyorsun Bay Kemal?
UTANMADAN AŞI, EKMEĞİ YOK DİYOR
Milletimizle birlikte diplomasinin, siyasetin, ekonominin dilini çözeli çok oldu. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum, başaramayacaksınız. Ya bu ülkenin bağımsızlığını, vakarını, kabul edeceksiniz ya da nefesinin tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz. Utanmadan sıkılmadan aşı yok, evine götürecek ekmeği yok diyor. Böyle bir yalan olur mu? Kim bunu diyen CHP’lisi İP’lisi. Bu da korkulması gereken yüceler yücesinden korkmuyor ki. Bunlar da edep, haya yok. Şu anda her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor. Vatandaşı kandırabilirsiniz ama bizi kandıramazsınız.
CEMEVLERİNİ GÖRÜŞTÜK
Kabinede talimatımızla ülkemizin 58 ilindeki 1585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı çalışmayı görüştük. Azınlık vakıflarının seçim usulüyle ilgili hususu değerlendirdik. Hangi kökene, inanca, meşrebe sahip olursa olsun 84 milyon vatandaşımızın her birinin meselesi bizim meselemizdir.
"FIRSATÇILARA GÖZ AÇTIRMAYACAĞIZ"
Salgın döneminde fedakârlık yapan vatandaşlarımızın üzerine daha fazla yük binmemesi için gereken tedbirleri almakta kararlıyız. Fırsatçılık yapanlara da kusura bakmasınlar göz açtırmayacağız. Denetim ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz. Ülkemizin bu küresel türbülansın da üstesinden geleceğine inanıyoruz. Üzerimize düşenleri yapmayı sürdüreceğiz. Salgın tehdidi tamamen ortadan kalkana kadar tedbirlere riayet etmemiz gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Herkese gönüllülük esasına göre ikinci ve üçüncü doz aşılarını bir an önce olmalarını tekrar hatırlatıyoruz.