ARSLAN VE EÅžEKLER

Güncelleme Tarihi:

ARSLAN VE EÅžEKLER
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 19, 2008 07:29

Başlık, Kur'an'ın Müddessir Suresi 49-52. ayetlerindeki bir benzetmeden alınmıştır.

Haberin Devamı

Kim­se­ye ‘eÅŸek’ de­mek gi­bi bir ni­ye­timiz as­la yoktur. Ma­lum, "teş­bih­te ha­ta ol­maz" den­miş­tir. He­le he­le bu teş­bih (ben­zet­me) Kur'an'da yer al­mış­sa, bun­da ha­ta gör­mek, ha­ka­ret kas­tı ara­mak çok yan­lış olur.       Â

 

Kur'an, eşek benzetmesini, ken­di­si ile ken­di­si dı­şın­da din kay­na­ğı ya­pı­lan ki­tap­la­rı ve ki­şi­le­ri kar­şı­laş­tı­rır­ken kul­lan­mak­ta­dır. Eşek is­ti­a­re­si (iğ­re­ti­le­me) da­ha son­ra sûfî dü­şün­ce­de, özel­lik­le Mevlâna Celaleddin sis­te­min­de çok kul­la­nıl­mış­tır.

   Â

Mevlâna sis­te­minde eşek, şeh­vet­pe­rest­li­ğin, ah­mak­lı­ğın, ka­ba­lı­ğın, ba­si­ret­siz­li­ğin, karanlığın, ucuzculuğun, takıyyeciliğin sem­bo­lü­dür. Ce­ha­le­te ye­nik düş­müş ka­la­ba­lık­la­rı ni­te­ler­ken de eşek sem­bo­lü­nü kul­la­nı­yor Mevlâna ve ken­di­si­ni, ‘eşek sü­rü­sü­nün ku­la­ğı­na ger­çe­ği ulaş­tır­ma­yı ba­şa­ran bir Tanrı eri’ ola­rak ta­nı­tı­yor.

 

Haberin Devamı

Mevlâna, eşek is­ti­a­re­si­ni kul­la­na­rak şu il­ginç me­sa­jı da ve­ri­yor: Yo­lun doğ­ru­su­nu açık ve net bi­çim­de bil­me­yen­ler eşe­ğin git­ti­ği yö­ne ba­kıp onun tam ter­si­ne git­sin­ler; yo­lun doğ­ru­su odur. Biz bu­ra­dan ha­re­ket­le bu­gün­kü sı­kın­tı­la­rı­mı­zı aş­ma­da çok âcil re­çe­te­ler ya­ka­la­ya­bi­li­riz.

 

Ge­le­lim, eşek ve ars­lan­lar ben­zet­me­si­nin geç­ti­ği Kur’an ayetlerine. Kur'an, koz­mik-ev­ren­sel plan­da ye­ri­ni ve me­sa­jı­nı an­la­tır­ken ken­di­ni bir ‘Tez­ki­re’ (öğüt ve­ren, uya­ran, dü­şün­dü­ren) ki­tap ola­rak ta­nı­tı­yor ve şöy­le di­yor:

 

"Ne olu­yor on­la­ra da tez­ki­re ki­tap­tan yüz çe­vi­ri­yor­lar?! Sa­ğa-so­la ka­çı­şan ya­ban eşek­le­ri gi­bi­dir on­lar. Ars­lan­dan ürk­müş­ler­dir. İç­le­rin­den her ki­şi is­ti­yor ki, ken­di­si­ne, açı­lıp sa­çıl­mış özel say­fa­lar ve­ril­sin."

 

Haberin Devamı

Fus­sı­let Su­re­si 26'da Kur'an, ken­di­si­ni saf dı­şı et­mek is­te­yen­le­rin, ‘ağız da­la­şı ve gü­rül­tü’ye baş­vu­ra­cak­la­rı­nı söy­lü­yor. Yukarı ki ayet­le­ri bu ayet­le bir­lik­te dü­şü­nür­sek, yi­ne ‘teş­bih­te ha­ta aran­maz’ il­ke­si­ne da­ya­na­rak şu saptamayı ya­pa­bi­li­riz:

 

Al­lah'a gö­tü­rü­cü kı­la­vuz id­di­a­sıy­la or­ta­ya çı­kan ve­ya ge­ti­ri­len ki­şi ve­ya ki­tap­lar, Kur'an'dan ra­hat­sız­lık ses­le­ri çı­kar­ma­ya baş­la­dık­la­rın­da ku­la­ğı­nı­za, te­pi­nen ya­ban eşek­le­ri­nin ayak ses­le­ri ve anır­tı­la­rı ge­le­cek­tir.

 

Ben­de­niz bu ses ve anır­tı­la­rın çok de­ği­şik tür­le­ri­ni ko­ro ve so­lo ha­lin­de yıl­lar­dan be­ri din­le­yen­ler­den bi­ri­yim. Çok iğ­renç, üzü­cü, in­san­lık adı­na, din adı­na utan­dı­rı­cı ses­ler­dir bun­lar.

 

Haberin Devamı

Bu ses­le­rin, Kur'an'ın ge­tir­di­ği di­nin adı­nı ve iti­ba­rı­nı kul­lan­dı­ğı hal­de Kur'an'dan ra­hat­sız olan­lar ta­ra­fın­dan çı­ka­rı­lan­la­rı ise ger­çek­ten azap ve­ri­ci­dir. Ama hiç­bir azap ve ıs­tı­rap, Al­lah'ın ars­la­nı ‘Tez­ki­re Ki­tap’ın iman ve hiz­met eri ol­ma­nın de­rin mut­lu­lu­ğu­nu yok ede­mi­yor.

 

İki nok­ta­ya da­ha dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum:

 

1. Kur'an, ken­di­si­ni ta­nıt­ma­da, öz­gür­lü­ğün sem­bo­lü ars­la­nı is­ti­a­re et­mek­le vic­dan ve aklımıza şu­nu da du­yur­muş olu­yor: Kur'an'dan na­sip­len­mek, öz­gür­lük aşık­la­rı­nın, öz­gür­lük sa­vu­nu­cu­la­rı­nın hak­kı­dır. Ak­lı­nı ve ira­de­si­ni şu­na bu­na ki­ra­ya ve­ren­le­rin, iman­la­rı da ipo­tek al­tı­na gi­re­ce­ğin­den ars­lan­lık ruh­la­rı pör­sür ve Kur'an'dan na­sip­le­ne­mez ha­le ge­lir­ler. İstedikleri kadar camiye girip çıksınlar. Öz­gür­lük ru­hu ve aş­kı yok­sa Kur'an'ın ba­zı emir­le­ri­ni me­ka­nik bir bi­çim­de yerine getirmenin bir an­la­mı kalmaz.

 

Haberin Devamı

Biz bu­ra­dan ha­re­ket­le bir ger­çe­ğin al­tı­nı çiz­mek bor­cun­da­yız: İs­lam top­lum­la­rı için­de sa­de­ce bi­zim top­lu­mu­muz ta­ri­hi bo­yun­ca esir edi­le­me­miş­tir. Bu yüz­den biz ina­nı­yo­ruz ki, Al­lah'ın ars­la­nı Tez­ki­re Ki­tap’ı en iyi an­la­ma­ya ve tem­sil et­me­ye, ön­ce­lik­le Atatürk Türkiyesi’nin in­sa­nı­ mü­sa­it­tir.

 

2. Eins­te­in, kâinat ve ta­bi­at­tan söz eder­ken şöyle diyor: "Ta­bi­at bi­ze ars­la­nın sa­de­ce kuy­ru­ğu­nu gös­te­rir." (bk. Mic­hio Ka­ku; Hypers­pa­ce, 15) Ben­de­niz de şu­nu söy­le­ye­rek nok­ta­la­mak is­ti­yo­rum: Var­lık ars­la­nı­nın ta­ma­mından ha­ber­dar ol­mak için, Al­lah'ın ars­la­nı Tez­ki­re Ki­tap'tan na­sip­le­nin!

 

Haberin Devamı

Tez­ki­re ki­tap'ın rah­me­ti he­pi­ni­zi ku­cak­la­sın!

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!