Armutlu’ya Dikmen Vadisi önerisi

Güncelleme Tarihi:

Armutlu’ya Dikmen Vadisi önerisi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2004 00:00

SHP Yerel Yönetimler Masası’dan ‘Armutlu’ya çözüm’ başlıklı duyuruda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne şu öneride bulunuyor:Teknokent kurulması amacıyla İstanbul Armutlu’da yaklaşık 15.000 konutun yıkılarak, 100.000 yoksul insanın göçe zorlanması kabul edilemez.Teknokentd projesi uygulaması içinde insanları yerlerinden etmeyecek çözüm var. SHP’li belediye yönetimi tarafından 1989-1994 döneminde başlatılan Ankara Dikmen Vadisi projesi buna en iyi örnek... Bu projede gecekonular, gecekondu sahipleriyle anlaşma yapılarak yıkıldı ve yeni, çağdaş bir yerleşim kuruldu. Bu alanda gecekondu sahiplerine de yer verildi. Hiç kimse zorla evinden atılmadı, göçe zorlanmadı, çatışma çıkmadı. İnsanlar kendi istekleriyle evlerini yıktılar, yeni evlerine kavuştular.İstanbul’un AKP’li belediyesi, Dikmen Vadisi projesini öğrenmeli, örnek almalı. İnsanları göçe zorlayan uygulamalar değil, projesinin bir parçası yapan yapan modeller kurulmalıdır. Yönetimlerin görevi de budur. SHP bu konuda yardımda bulunmaya hazırdır.Atatürk’e ulaşabilmekSAYIN Prof. Doğu Ergil’e... 23.10.2004’te Kanal-7’nin ‘İskele Sancak’ programında şu ünlü (!) Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu raporuna ilişkin sizin de katıldığınız tartışmanın bir bölümünü tesadüfen izledim. Türk ulusal kimliğinden, azınlık haklarından, Lozan Antlaşması’ndan söz edildiğinde, sizin söz alıp ‘Lozan Antlaşması değişmelidir’ şeklindeki görüşlerinizi açıklarken ‘Atatürk geçmişte kaldı. Artık onu aşalım’ dediniz ve eklediniz: ‘Atatürk 1920’lerdeki sözüyle muasır medeniyet seviyesine çıkalım diyordu. O seviye 1920’lere aittir.’Ayrıca bir de şunu eklediniz: ‘Devlet azınlıkların dinine karışamaz.’ Bu konularda şu gerçeklerin sizin tarafınızdan da bilinmesi için şu katkının sağlanması gerekiyor:Önce şunu biliniz Sayın Ergil, Atatürk’ü aşabilmek için önce ona ulaşabilmeniz zorunludur. Türk kavramı bir ırka değil bir ulusa verilen addır. Dünyanın en yeni ülkesi ABD’yi göz önüne alınız. Onlara nereli olduğunu sorduğunuz zaman alınan yanıt ‘Amerikanım’dır. Yani sizin düşündüğünüz gibi ‘Amerikalıyım’ ya da ‘Amerika Birleşik Devletliyim’ gibi bir yanıt alamazsınız. Dünyada ne kadar ülke varsa o kadar ülkeden göç ederek ABD’ye yerleşen bu insanlar ulusal kimliklerini gururla telaffuz ederken, Türkiye’de yaşayan insanların ‘Türküm’ diyerek ulusal kimliklerini telaffuz etmelerine niçin karşınız? Atatürk’ün ne dediğini bilmeden ve önyargıyla konuştuğunuz için gülünç bir duruma düştünüz. Atatürk ‘Muasır medeniyet seviyesine çıkalım’ demedi; o, ‘Kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız’ dedi. Yani 1920’leri değil geleceği amaçladı.Konuşmanız arasında ‘Devlet azınlıkların dinine karışamaz’ diyerek ortaya bir iddia attığınızı sandınız. Doğrusu sudur: Eğer Atatürk laik Cumhuriyeti, laik devleti kurmasaydı işte o zaman herkesin dinine devleti yönetenler karışırdı. Hele sizin savunmaya soyunduğunuz bugünküler daha dünden sizin de namazınıza ve orucunuza karışırdı. Türkiye’deki din ve vicdan özgürlüğü Atatürk’ün sayesinde vardır. İşte bu özgürlüğünüzü de Atatürk’e borçlu olduğunuzu söylemekten niye kaçındınız? Yoksa sizin babayiğitlenmenizin bir değeri mi var sandınız?Sahi ‘Lozan Antlaşması değişmelidir’ derken neyi kastettiniz? Anlaşılmadı pek...Doğrusunu isterseniz ne Baskın (Oran) Bey baskın çıkabildi ne de siz bir bilim adamı sınavı verebildiniz. Öğrencileriniz adına büyük üzüntü duydum... Gittikçe azalan saygıyla.Dursun ATILGAN- KÖLNAB’ye girerken bunu yapamazsınız valimTİREBOLU’da (Giresun) anacadde üzerinde bir apartmanda oturmaktayım ve geçen gün arabamla işyerimden evimin bulunduğu bu anacaddeye vardığımda iftar vaktine çok az bir zaman kalmıştı. Birkaç polis anayolun kenarına dizilmiş, yan yoldan anayola çıkacak olan araçları kendilerine yeşil yandığı halde bekletmeye çalışıyorlar. Hatta bir aracın çıkmasına ramak kala durdurabildiler. Bir-iki saniye sonra anayolun başından hızla gelen dört araç göründü. Ortada Giresun Valiliği makam aracı, önünde polis arabası ve arkasında iki resmi araç daha. Kırmızı ışıkta son sürat geçtiler. Tabii polislerin selam durmaları ve diğer araçların beklemesi gibi her zamanki alışıldık manzaralar...Eğer acil bir durum varsa yakarsın tepe lambanı, çalarsın sirenini, diğer araçların da anlamasını sağlarsın. Hem sonra vali olunca trafik kuralları ihlal edilebilir diye bir hak mı doğuyor? ‘Koskoca vali bu, seni mi bekleyecek’ diye düşünebilirsiniz ama bence normali ister vali, ister emniyet müdürü, ister bakan olsun, kim olursa olsun, eğer acil bir durumdan dolayı geçiş önceliği istenmiyorsa, kurallara uymasıdır. Yani trafik davranış kuralları herhangi bir vatandaşı olduğu gibi üst düzey yöneticileri de bağlar. 15 sene okulda dirsek çürütmüş biri olarak benim mantığıma ve aklıma yatan budur... AB’ye gireceğiz diyerek vatandaştan bir dünya kurala uyması beklenirken, aynı kuralların herkes için geçerli olduğunun da bilinmesi gerekmez mi? Ben ayrıca bütün duyarlı insanlardan gördükleri her türlü aksaklığı ve yanlışlığı yazmalarını ve bu tip köşelerde yayınlanmasını rica ediyorum. Belki o zaman herkes kendine bir çekidüzen verir.Kemal USTATSK’ya kırıldımİZMİR’den H. Suat Düzalan yazıyor:Annem bir kan hastalığından dolayı Ege Üniversitesi’nde yatıyor. 25.10.2004 gecesi kanaması nedeniyle acil kana ihtiyaç oldu. Kan Merkezi’ne gittiğimde kan grubunun çok nadir rastlanan (B-Negatif) bir gurup olduğunu ancak kendilerinde de bulunmadığını söylediler. Kan bulmak için en yakın yer olan Bornova’daki Jandarma Alay Komutanlığı’na gittiğimde nöbetçi subay bize çok talep olduğunu ancak kan vermelerinin yasak olduğunu söyledi. Bir diğer askeri kurumun (Topçu Er Egt.) nöbetçi subayları yine ancak bir ordu mensubu yakınım varsa kan verebileceklerini söylediler.Tanıdıklarımın çabasıyla kanı İzmir’den 50 km. öteden bulup hastamın ihtiyacını karşıladım. Büyük sevgi ve saygı duyduğum, her zaman desteklediğim TSK’mızı bu ilgisiz tutumu nedeniyle kınıyorum. Bir sivilin hayatı bir subay yakınının hayatı kadar değerli değil mi?Biliyor musunuz?BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkan Vekili İdris Güllüce, İDO Yönetim Kurulu Başkanı olarak ayda aldığı 12 milyarın yarısından, Hasan Özçelik’in de tamamından vazgeçtiğini, diğer 9 üyenin ise yönetim kurulu ücreti almaya devam edeceklerini... 2001 öncesindeki kaçak yapılaşmaya konu olan arazilerden 63 arsanın yasa gereği Milli Emlak’tan Kağıthane Belediyesi’ne devrinin yapıldıını... Hasta yakınlarının www.hastayakini.com sitesi kurduklarını... Milli Eğitim Temel Yasası’ında yapılacak değişikliklerle derneklerin yerine Okul-Ali Birlikleri’nin kurulacağını... CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Erkan Mumcu’ya özel tiyatroların projelerine ne kadar ödenek ayrıldığını sorduğunu... İP İstanbul İl Başkanlığına, İstanbul Eczacı Odası eski Başkanı Erkan Önsel’in getirildiğini... KONYA Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Süleyman Okudan’ın, bir grubun illegal yürüyüşüne izin vermediklerini, asıl ‘Cumhuriyet Yürüyüşü’nün bugün üniversite mensupları ve Öğrenci Konseyi’nin de katılacağı kentteki resmi yürüyüş olacağını; Cumhuriyet adını kullanan tahrikçi bir gruptan şikáyetçi olacağını söylediğini...Biliyor musunuz?MESAJ PANOSUGOP Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol, ‘Cumhuriyet’in İzinde Yürüyüşü’nün yarın 14.00’de Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayıp Küçükköy’e kadar süreceğini, yürüyüş boyunca Türk bayrağı ve rozeti dağıtacaklarını bildirdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!