Güncelleme Tarihi:
- Kapalı tutulduğu için sık sık eleştirilere maruz kalan müzenin tarihi binası tavandan tabana kadar elden geçirildi.
- 50 milyon liranın üstünde harcama yapılan restorasyonda bina çelik plakalarla güçlendirildi.
- Sergileme alanı düzenlemesi ve vitrin tasarımları dünyaca ünlü müze mimarı Boris Micka tarafından gerçekleştirildi.
- İçinde İskender, Ağlayan Kadınlar ve Lidya lahdi gibi çok önemli eserlerin bulunduğu salon, dünya müzeleriyle yarışır hale getirildi.
İSTANBUL Arkeoloji Müzesi, Osmanlı Devleti’nin ekonomik olarak en zor yıllarında Osman Hamdi Bey’in gayretleriyle 1891 yılında dönemin ünlü mimarlarından Alexander Vallaury tarafından yapıldı. Arkeoloji Müzesi binasına 1903 yılında kuzey, 1907 yılında güney kanadın eklenmesiyle müze bugünkü halini aldı. Bina iki katlı olup üst katın tavanı yakın tarihte betonarmeye çevrildi. 1969 yılında ise sergi salonlarına ihtiyaç duyulması sebebiyle müzenin Topkapı Sarayı’na bakan arka yüzünde bir yapı daha eklendi. Bugün o yapının depreme dayanıklı olmadığı, yıkılıp yeniden yapılması gündemde. Ancak birinci derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığından yeni projenin hayata geçirilmesi mümkün görünmüyor.
2011 SONUNDA KAPATILDI
Yaklaşık 130 yıllık bina zaman içerisinde onarımlar geçirdiyse de depreme karşı mukavemet gücü kalmadığı tespit edildi. Üstelik yıllar içinde binaya yapılan betonarme müdahaleler ve sonradan ekleme yapılar nedeniyle statik açıdan bina zayıfladı. 8 Ağustos 2011 tarihinde ‘İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bina Güçlendirme ve Restorasyon Projesi’ kapsamında 11 milyon 500 bin liraya Güryapı İnşaat’a ihale edildi. O dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tüm gişelerini işleten Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) projenin sponsoru oldu.
Zemin katta İskender, Ağlayan Kadınlar, Lidya Lahdi gibi müzenin en önemli eserlerinin bulunduğu bölümler bu ay ziyarete açıldı. Müzede yaklaşık 12 bin metrekare kapalı, 11 bin metrekare açık sergi alanı bulunuyor. Müzenin hâlâ üçte ikisi kapalı. Restorasyonu devam eden ikinci katta ise teşhir onarımları ile zemin kaplama çalışmaları sürüyor.
PROJE 2 YIL AKSADI
İstanbul Rölöve Anıtlar Müdürlüğü kontrolünde başlayan çalışmalarda çatı onarımıyla birlikte duvar, döşeme ve kolonlarda güçlendirme yapıldı. Ancak 2015 yılında turizmde yaşanan krizle birlikte müze bilet gelirlerinin düşmesi üzerine TÜRSAB sıkıntılı bir sürece girdi. Proje 2 yıldan fazla süre askıda kaldı. 2017 yılının ekim ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı yeniden ihaleye çıktı. 36 milyon 252 bin lira bedelle yeni ihaleyi de Güryapı İnşaat aldı. Yeni projeye teşhir, tanzim ve çevre düzenlemesi işi de eklendi.
Tarihi yapı deprem güçlendirme çalışmalarıyla çelik demir kafes içine alındı. Duvarlar raspalandı, tavanlarda eski kalem işleri bulunup yenilendi. Eski vitrinler ve sergileme alanları değiştirildi. 2010 yılı Şangay Dünya Fuarı’nda ‘En Yaratıcı Vitrin’ dalında altın madalya kazanan dünyaca ünlü mimar Boris Micka ile anlaşıldı. Vitrinler ve sergileme alanlarının küratörlüğü Micka’ya verildi. Müze duvarlarına özel resimler yapılarak sergideki eserler desteklendi. Işık ve ses düzenlemesiyle birlikte ısıtma ve nemlendirme sistemleri yenilendi.
TAMAMI 2020’DE AÇILACAK
Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri Haziran 2020’de müzenin tamamının ziyarete açılacağını belirtiyor.