Arkeologların Truva savaşı

Güncelleme Tarihi:

Arkeologların Truva savaşı
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2002 00:00

Çanakkale'deki antik Truva (Troia-Troya) kenti sıradan bir arkeolojik sit deÄŸil. Bütün dünya Truva'yı Homeros'un Ä°lyada destanında anlattığı korkunç savaÅŸ nedeniyle tanıyor. Truva savaşı hiç bitmiyor. Son savaÅŸ Mart 2001'de Almanya'da arkeologlar arasında oldu. Truva kazılarını yöneten Prof. Dr. Manfred Korfmann, eskiçaÄŸ tarihçisi Prof. Dr. Frank Kolb tarafından ‘‘arkeolojinin Daniken'i’’ denilerek ÅŸarlatanlıkla suçlandı. Kolb'a göre Truva vaktiyle hiç de önemli olmayan bir kentti. Bir baÅŸka iddia da prehistoryacı Prof. Dr. Harald Hauptmann'dan gelmiÅŸti: Truva savaşı hiç olmamıştı, bu sadece Homeros'un yarattığı bir destan konusuydu... Geçen hafta Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde açılan ‘‘Troya: Efsane Ä°le Gerçek Arasında Bir Kente Yolculuk’’ sergisinin açılışında bu suçlamaların yöneltildiÄŸi Manfred Korfmann'la konuÅŸtuk. Korfmann suçlamalara cevap verdi.Arkeoloji dünyasında yeni bir Truva savaşı yaÅŸanıyor. Bu sefer kavga Hektor ve Akhilleus arasında deÄŸil, dünyanın önde gelen arkeologları arasında sürüyor. Kavga, Mart 2001'de Stuttgart'da açılan ‘‘Troya: Düş ve Gerçek’’ isimli sergi sırasında baÅŸlamıştı. Alman medyasının büyük ilgi gösterdiÄŸi bu sergi sırasında arkeologlar birbirilerini suçlayınca Tübingen Ãœniversitesi'nde ‘‘Son Tunç Çağı'nda Troya'nın Önemi’’ adını taşıyan bir sempozyum düzenlenmiÅŸti. Truva kazılarını 1988 yılından beri sürdüren Tübingen Ãœniversitesi'nden Prof. Dr. Manfred Korfmann, aynı üniversiteden meslektaşı EskiçaÄŸ Tarihi Bölümü profesörü Frank Kolb tarafından arkeolojinin Daniken'i gibi bir ÅŸarlatan olarak suçlanınca ortalık karışmış, sempozyumda dünyanın önde gelen arkeologları karşılıklı suçlamalarını sürdürmüştü. Sempozyumun sonucunda Frank Kolb hakaret içeren sözlerini geri alsa da iddialarından vaz geçmedi.TRUVA ÖNEMSÄ°ZDÄ°Kazı Heyeti BaÅŸkanı arkeolog Manfred Korfmann'ın yaptığı kazılar sonucunda elde ettiÄŸi ve tartışma yaratan görüşleri iki maddede toplanıyor.Bunlardan birincisi, Truva Anadolu kökenli önemli bir kenttir.Ä°kincisi, Truva yalnızca kale surları içinde kalan bir yerleÅŸme deÄŸildir. Surların dışında aÅŸağı kent denilen bölgede Son Tunç Çağı'nda da önemli bir yerleÅŸme vardı. Bu kentin çevresi de bir hendek ve savunma duvarıyla çevrilmiÅŸti.Ä°ÅŸte Franz Kolb bu bulgulara hakaret içeren ÅŸu sözlerle karşı çıkmıştı:‘‘Korfmann'ın anlattıkları bilimsellikten uzaktır. Truva, söz konusu dönemin uluslararası ticaretin dışındaydı. O dönemde Truva, yalnızca kale içinde tarımsal bir kentti. AÅŸağı kent denilen bölge de söylendiÄŸi gibi kapsamlı deÄŸil, zayıf bir yerleÅŸme olabilir. Korfmann, arkeolojinin Daniken gibi bir ÅŸarlatanıdır.’’HOMEROS ÅžAÄ°RDÄ°Aynı sempozyuma katılan prehistoryacı Prof.Dr. Harald Hauptmann ise Truva'yı Orta Anadolu'daki aynı dönem ÅŸehirleriyle karşılaÅŸtırarak bir krallık kalesi olan Truva'nın önemine iÅŸaret edecek buluntuların olmadığına dikkat çekti. Hauptmann'a göre Truva'yı, dönemin Anadolu dünyası içinde deÄŸil, Ege dünyası içinde deÄŸerlendirmek gerekiyordu. Ardından ortalığı karıştıracak daha büyük bir iddiayı ortaya attı: ‘‘Homeros bir tarihçi deÄŸildir.’’Bu iddia, Ä°lyada destanı ile Truva Savaşı'nın son 51 gününü, Odysseia destanı ile de Truva'da savaÅŸan Odysseus'un ülkesi Ä°thaka'ya dönüşünü konu alan Homeros'un, Truva'nın sadece bir edebiyatçının hayalinde yarattığı yer olabileceÄŸini, Truva savaşının gerçekte hiç olmadığını öne sürmesi anlamına geliyordu.Sempozyum'da Manfred Korfmann ve yandaÅŸları bütün bu iddiaları kanıtlarıyla çürütseler de kafalarda soru iÅŸaretleri oluÅŸmuÅŸtu bir kere. Korfmann Ä°stanbul sergisinin açılışında kendisine yöneltilen bütün suçlamalara cevap verdi.Truva önemli mi deÄŸil mi?Truva'da 15 yıldır, her sene 70 bilimadamı çalışıyor. 10 yıldır da aÅŸağı ÅŸehrin bilimsel programı var. Bu proje Alman AraÅŸtırma Merkezi'nin desteÄŸinde ve kontrolünde. 13 ülkeden gelen bu 70 bilimadamı sabahtan akÅŸama kadar hep birlikte çalışıyorlar. Sürekli konuÅŸur ve tartışırız bu arkadaÅŸlarla. Yani burada ciddi bir iÅŸ yapıyoruz ve bunun sahibi dediÄŸim gibi sadece ben deÄŸilim. Bu suçlamalara hiçbirimiz anlam veremedik o yüzden. Kolb bir arkeolog deÄŸil ve aÅŸağı ÅŸehirde yaptığımız çalışmaların hiçbirini görmedi. Kolb beÅŸ yıl önce bir kez geldi Truva'ya, oysa biz 70 kiÅŸi her gün oradayız. Truva çok enteresan bir yer. On yıl önce de biri gelip Truva'nın Atlantis olduÄŸunu öne sürmüş, ve bizim buradan çıkan sonuçları küçük gösterdiÄŸimizi söylemiÅŸti. Åžimdi de biri çıkıyor ‘‘Korfmann ve ekibi Truva'yı abartıyor, aslında o kadar da önemli deÄŸil’’ diyor.Ege kenti mi Anadolu kenti mi?Biz Anadolu uygarlıklarını iyi biliyoruz ve Truva'yı Anadolu uygarlığı içinde kabul ediyoruz. Bütün özellikleri ile bu bölgenin yerleÅŸimidir Truva. Anadolu kenti olduÄŸunu o uygarlıkların dili üzerine çalışanlar da kabul ediyorlar. Orada bulduÄŸumuz bir mühürde de Anadolu dilinin kullanıldığını görüyoruz. Sadece bir mühür kanıt deÄŸildir ama karşı kanıt da deÄŸildir. Bir bakış meselesidir bu. Truva'ya Avrupa'dan bakarsanız, o dönemde bütün Avrupa'da böyle bir yerleÅŸim merkezi yok. EÄŸer Bulgaristan'da böyle bir merkez olsaydı, oranın merkez olduÄŸunu kabul edeceksiniz. Rusya'da, Kafkasya'da, Karadeniz bölgesinde böyle bir yerleÅŸim merkezi yok. O zaman da Truva'nın önemini kabul edeceksiniz. Ama DoÄŸu'dan bakarsanız, Truva o dünyanın kenarındadır ve küçük bir yerleÅŸimdir. Bunlar bakış açısına göre deÄŸiÅŸir. Truva savaşını Homeros mu uydurdu?Bu iddiayı ortaya atan Harald Hauptmann bir prehistoryacı, Oysa bunu bizim filologlara sormamız gerekir. Homeros'un dili üzerine onların bir araÅŸtırma yapması gerekiyor. Homeros'un anlattığı bir savaÅŸ var ve Truva'nın etrafında 15 tane sur var. Bu da oranın önemli bir merkez olduÄŸunu ve pek çok savaÅŸ yaÅŸandığını gösteriyor. Ama biz Truva savaşını aramıyoruz. Bir edebiyat parçası olarak kendi kendine de güzel bir eser.Truva’yı bulan Schliemann arkadaşım olmazdıTruva'da kazıları baÅŸlatan Schliemann'ın oraya zarar verdiÄŸi doÄŸrudur. Ama o zamanın metodlarıyla günümüzdekileri karşılaÅŸtırmamak lazım. 100 yıl önce gittiÄŸiniz bir hastanedeki ameliyat teknikleri ile bugün kullanılan teknikler ayrı deÄŸildir. Belki 100 sene sonra bize de yanlış yaptığımızı söyleyen çıkacaktır. Hazineyi dışarıya kaçırması ise bir karakter meselesi. O, zamanına göre bir bilim adamıdır; ama karakter olarak benim arkadaşım olmazdı.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!