Güncelleme Tarihi:
Kayseri’de yaşayan Yeşil, çocuk yaşlarından itibaren böbreklerinden çekiyordu. Uzun hastane yatışları ve tedavilerin ardından son 15 yıldır diyalizle yaşamını sürdüren Yeşil’in, vefaten bağışla(kadavradan) gelecek böbrek umudu hep boşa çıktı. Bu arada 12 yıl boyunca İsrail’de kök hücre tedavisi olabilmek için para biriktirdi. 32 bin doları toplayınca da İsrail’e gitti. Ancak tedaviden sonuç alamadı. İsrailli doktorlar ikinci bir tedavi için 28 bin dolar daha isteyince umutları bir kez daha söndü ve geri döndü. Haftanın 3 günü, 4’er saat girdiği diyaliz makinesine bağlanacak damarları dahi bulamıyorlardı. Yeşil, “Çok acılar çekiyordum. Diyaliz tedavi sayılmaz, sadece bizi hayatta tutuyor. Artık böbrek nakli olmak istiyordum. Annem babam yaşlı, kardeşlerim uygun verici değildi” diyor.
GELİRİ SORUŞTURULDU
Yeşil’in kardeşi Cahide Sarıoğlu, yakın arkadaşı ve bir süre aynı evi paylaştığı Gülten Samutoğlu ile dertleşirken ablasının yaşadıklarını anlattı. Samutoğlu Kayseri’de yaşayan Yeşil’i 4 yıl önce bir kez görmüştü. Yakın arkadaşının anlattıklarından etkilendi ve “Ben bir böbreğimi Nesrin’e veririm” dedi. Arkadaşının hiçbir akrabalık bağı olmadan yaptığı bağış teklifi Sarıoğlu’nu şaşırttı. Ama olur da vazgeçerse diye ablasına bundan söz etmedi. Samutoğlu kararından vazgeçmeyince işlemler başlatıldı.
15 GÜN ARAYLA İKİ KEZ ETİK KURULU ÇIKTI
Etik kurul ilk görüşmede kararını vermedi. 15 gün sonra bu kez sadece Samutoğlu’nu görüşmeye çağırdılar. Aynı fikirde olup olmadığını sordular. Samutoğlu’nun yanıtı, “15 gün önce karar verseydiniz şimdi iyileşmiştim” oldu. İkinci görüşme nakil için olumlu görüş çıktı.
21 ve 22 yaşında iki oğlu bulunan Samutoğlu, “Büyük oğlum bir şey demedi. Küçük oğlum ‘Ne gerek var, sana bir şey olursa?’ dedi. ‘Merak etme bir şey olmayacak, tek böbrekle yaşayan çok insan var. Bana inan, güven’ dedim. Eşim, ‘Çok ciddi bir karar vermişsin. Sana verme diyemem. Nesrin’e bir şey olursa, izin vermemenin vicdan azabını ömür boyu yaşarım’ dedi. Etik kurulun istediği noter tasdikli feragatnameyi verdi. Babam ise şiddetle karşı çıktı. Hala görüşmüyor benimle. Ama hayatım boyunca verdiğim kararlardan hiç geri dönmedim” diyor.
Etik kuruldan geçememe kaygısı yaşadığını belirten Yeşil, “Gülten ‘Merak etme, karşımdakilerin beni anlayacağını hissediyorum’ dedi. Öyle de oldu” diyor.
Etik kurul onay verince ameliyat gerçekleşti.
ARTIK KARDEŞİZ
* Gülten Samutoğlu: Cahile ile ortak bir arkadaşımızı 4 yıl önce kanserden kaybettiğimizde çok üzüldük. Nesrin’i de kaybetmek istemedik. Ben bir hayat kurtaracağım diye yola çıktım. Ameliyattan sonra ilk haftalarda sırt ve bel ağrıları yaşadım. Kendimi buna hazırlamıştım, hiç pişman olmadım. Nesrin ile artık ablası Cahide’den daha sık görüşüyoruz. Kayseri çok soğuk oluyormuş, gitme burada kal diyorum.
* Nesrin Yeşil: Gülten veririm deyince önce çok şaşırdım. Vazgeçer sandım. Kardeşim, ‘Çok inatçıdır, vazgeçmez’ dedi. Sahiden de artık bir ay bile dayanacak gücüm kalmamıştı. Artık Gülten de benim bir kardeşim. * Doç. Dr. Gürkan Tellioğlu: Böbrek nakillerinin hepsinden ayrı bir hikaye çıkır. Canlı vericili ameliyatlar en özel ameliyatlar. Sapasağlam bir insanın bedeninden bir parçayı, bir hastanın iyileşmesi için bir adım öne çıkması, çıkarıp vermesi insani ölçekte çok değerli şeyler.
* Prof. Dr. Aykan Dinçkan: Ölen hastaların organları bağışlanmadığı için canlı bağışlar bu kadar ön plana çıkıyor. Ana amacımız organ bağışı. Canlı nakil değil aslında.
ETİK KURULDA 5 KİŞİ VAR
Etik kurullar beş kişiden oluşuyor. Üç doktor, emniyet görevlisi ve avukattan oluşan kurul, akraba dışı nakillerin uygunluğuna karar veriyor. Canlı nakillerde dördüncü dereceye kadar akrabalıkta (anne, baba, çocuk, kardeş, dede, nine, torun, teyze-hala-amca-dayı -yeğen(kardeş çocuğu) ve bunların çocuklarıyla eşler ve eşin aynı derece akrabaları organ bağışı yapabiliyor. Bunlar dışındaki bağışların olurunu ise her ilde sağlık il müdürlüklerinde kurulu etik kurul veriyor.