Arkadaşını harcatmadı

Güncelleme Tarihi:

Arkadaşını harcatmadı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2000 00:00

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Sezer'in, MİT'in ‘‘2 numarası’’ Mikdat Alpay'ın Washington'a tayinini veto etmesi, bir dizi yoruma neden oldu. Bunların en çarpıcısı, Sezer'le, Alpay'ın Ankara Hukuk Fakültesi'ne uzanan arkadaşlıkları üzerine. Yorum şu: Sezer, arkadaşını kızak bir göreve gönderip, harcatmadı.

MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un geçen pazar günü bir grup gazeteciyle düzenlediği sohbet toplantısının amacı, teşkilatın ‘‘iki numarası’’ Mikdat Alpay'ın Washington'a atanmasının yol açabileceği spekülasyonları kesmekti.

Ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önceki gün Alpay'ın atanmasına ilişkin kararnameyi hükümete iade etmesi, spekülasyonlar bir tarafa, atamanın gerçekleştirilebilmesini bile içinden çıkılmaz bir duruma soktu.

Sezer, Alpay'ın kararnamesini neden geri gönderdi?

Cumhurbaşkanlığı'nın üst düzey bir bürokratı, dün bu soruya ‘‘Bu konu Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleridir’’ karşılığını vermekle yetindi.

İlginç olan bir nokta, Sezer'in kararnameyi geri gönderirken herhangi bir gerekçe belirtmemiş olması.

Bu, ‘‘kararnameyi bir daha bana göndermeyin’’ diye de yorumlanabilir.

İNANDIRICI BULMADI MI?

Ankara kulislerinde Çankaya Köşkü'nün bu kritik kararnameyi veto etmesinin nedenleri konusunda bir dizi yorum yapılıyor.

Bunların başında, Sezer'in atama gerekçeleri üzerinde ikna olmadığı için böyle davrandığı görüşü geliyor.

Atasagun, bu atamayı ‘‘Washington'da CIA ile üst düzey bir diyalog kurma ihtiyacı’’ ve ‘‘teşkilatta alttan gelenlere yer açma’’ gerekçeleriyle izah etmişti.

MİT Müsteşarı'nın, kararnamenin hazırlanmasından önce Çankaya Köşkü'ne çıkarak bu gerekçeler hakkında Sezer'e bilgi verdiği de biliniyor.

Hatta, hükümet çevrelerinde ‘‘Atasagun Başbakan Ecevit'ten sonra Cumhurbaşkanı'nın da onayını almıştı. Sonradan geri çevrilmesi garip’’ yorumları da yapılıyor.

EMRİVAKİ DİYE Mİ?

Bir diğer açıklama, Sezer'in kendisi kararnameye onay vermeden basına açıklama yapılmasından rahatsızlık duyduğu değerlendirmesinden yola çıkıyor.

Bu çerçevede, Sezer'in atamaya nihai onayı vermeden, yani kararname kesinleşmeden Atasagun'un basına açıklama yapmasını kendisine bir ‘‘emrivaki’’ olarak algıladığı ve tepkisini kararnameyi imzalamayarak gösterdiği düşünülebilir.

Bir de şu ilginç nokta var. Sezer'le Alpay'ın arkadaşlıkları, Ankara Hukuk Fakültesi'nde öğrencilik günlerine kadar uzanıyor.

Sezer, Alpay'ın yerinde kalması için kararnameyi iade etmiş olabilir mi? Bu, resmen doğrulatılabilmesi mümkün gözükmeyen bir olasılık.

Ayrıca, zamanlama da dikkat çekiyor. Sezer, bu kararnameyi Milli Güvenlik Kurulu toplantısının yapıldığı çarşamba gününün hemen ertesinde perşembe günü iade etti.

Bu noktada Mikdat Alpay'ın Washington'a atanmasıyla ilgili tutumu işi daha da karmaşık hale getiriyor.

Alpay, görevlendirme yapıldıktan sonra Washington'a gitmek istemediği yolunda bir tavır sergilemiş değil ve hazırlıklara girişmiş durumda. Ancak kendisini tam bir belirsizliğin içinde buluyor.

HALEFİ AÇIKLANMIŞTI

Buna ek olarak Alpay'ın halefinin Cevat Öneş olacağı da Atasagun tarafından açıklanmış bulunuyor.

Hükümet cephesine bakıldığında ise Sezer'in vetosunun ciddi bir rahatsızlığa yol açtığı gözleniyor.

Bu vetoyla birlikte, kanun hükmünde kararname krizleri bir tarafa bırakılırsa, Çankaya Köşkü ile hükümet ilk kez bu ölçüde önemli bir bürokratın atamasında karşı karşıya geliyorlar.

Hükümet, Alpay'ın atamasında bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği konusunda henüz bir karar vermiş değil.

Ancak bir inatlaşmaya girmek yerine Meclis gündeminde bekleyen bir yasa tasarısının yasalaşmasını bekleyebilir.

Bu tasarı Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın atamalarla ilgili bazı yetkilerini sınırlıyor.

Tasarı yasalaşırsa, Cumhurbaşkanı yalnızca müsteşar atamalarında yetkili olabilecek. Müsteşar Yardımcıları ise doğrudan Başbakan tarafından atanacak. Bir başka deyişle, hükümet, yasa çıktığı takdirde Sezer'in onayına ihtiyaç duyulmadan da bu atamayı gerçekleştirme imkanına sahip olacak.

Yaptığı uygun değil

MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un siyaset kulislerinde deprem etkisi yaratan açıklamaları, askerlerden sonra Cumurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de tepkisiyle karşılaştı. Sezer, özellikle ‘‘Apo’’ ve ‘‘Kürtçe TV’’ konularıdaki sözleriyle büyük yankı uyandıran Atasagun'un açıklamalarını, hem ‘‘tarz’’, hem de ‘‘içerik’’ yönünden uygun bulmadı ve eleştirdi. Atasagun'un açıklamalarını gazetelerden okuyunca çok şaşıran Sezer, yakın çevresine ilk tepkisini, ‘‘Devlette böyle şey olur mu?’’ sözleriyle dile getirdi. Sezer, Atasagun'un bu davranışıyla ilgili olarak, ‘‘Devlet terbiyesine uygun değil’’ değerlendirmesinde de bulundu. Hürriyet'in Köşk'e yakın kaynaklardan aldığı bilgilere göre, Cumhurbaşkanı, ‘‘Apo olayı’’ ve ‘‘Kürtçe TV’’ gibi devlet güvenliği açısından büyük önem taşıyan konuların konuşulacağı yerlerin belli olduğunu, ancak bunun medya olmadığına işaret etti. Sezer, ‘‘Bu konuların konuşulacağı yer bellidir. Bu yerlerin başında da MGK gelir. Bu konulardaki önemli görüş ve öneriler burada gündeme getirilir’’ dedi.

1 yılda müşavir olunmaz

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer'in, Washington'a gitmek istemeyen MİT Müsteşar Yardımcısı Mikdat Alpay'ın ardından, iki atama kararnamesini daha, ‘‘devlet dersi’’ vererek hükümete iade ettiği ortaya çıktı. Sezer, Sağlık Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Sedat Kulaksız'ın, Bakanlık Müşavirliğine atamasını son derece ilginç bir gerekçeyle MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a, iade etti. Cumhurbaşkanı iade gerekçesinde, Kulaksız'ın, ‘‘devlet görevinde bir yıl gibi kısa bir süre kaldığı, dolayısıyla bir görev için gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını’’ belirtti. Sezer, Bayındırlık Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu üyesi İ. Hakkı Kulaksızoğlu'nun atamasını da, görevden alınmasının gerekçelerini ‘‘Yetersiz’’ gördüğü için geri iade etti.

Atasagun yanlış yaptı

ANKARA DGM'nin ünlü emekli Başsavcısı Nusret Demiral, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un, ‘‘Kürtçe TV yayını serbest bırakılsın’’ önerisinin kabul edilemez olduğunu bildirdi. Demiral, bu açıklamaların, Başbakan Bülent Ecevit'in ‘izniyle’ yapılmasına rağmen MİT Yasası'na aykırı olduğunu ve görevi içinde düşünülemeyeceğini söyledi. Demiral, ‘‘Bu açıklama bir görev değildir, görev içinde sayılamaz’’ dedi. Demiral, MİT Yasası'na 4. maddesine göre, MİT Müsteşarı'nın görevinin ‘‘TC'nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğünü, varlığını, bağımsızlığını, güvenliğini korumak olduğunu’’ belirterek, ‘‘Onun dışında tam ters açıklama yanlış olur. Yapılan açıklama yanlıştır’’ dedi.

Elini öptürmedi

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ‘‘Dünya Özürlüler Günü’’ dolayısıyla Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Faruk Öztimur ve beraberindeki heyeti Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Sezer, kabulde yaptığı konuşmada, özürlülerin daha iyi bir yaşam olanağına kavuşmak için istediği kimi yasal düzenlemeler konusunda Meclis'in gerekli duyarlılığı göstereceğine inandığını belirterek, ‘‘Özürlü vatandaşlarımıza sahip çıkmak ve onların yaşamlarını kolaylaştırıcı önlemleri almak her şeyden önce toplumsal bir görevdir’’ dedi. Daha sonra, özürlü çocuklar tarafından Sezer'e çiçek sunuldu. Elinin öpülmesine izin vermeyen Sezer, çocukları tek tek yanaklarından öperek, hatıra fotoğrafı çektirdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!