Güncelleme Tarihi:
Arınç, Fatih Üniversitesi Kamu Yönetimi Kulübü'nün düzenlediği etkinlikte “Türkiye'de Kimlik Sorunları” konusunda konferans verdi.
Dizlerindeki rahatsızlık nedeniyle oturarak konuşan Arınç, partilerin siyasi hayata zenginlik kattığını ifade ederek, cebir ve şiddet içermemesi koşuluyla düşüncelerin açıklanmasının suç olmaması gerektiğini söyledi.
Nazım Hikmet'e tekrar Türk vatandaşlığı verildiğini anımsatan Arınç, Türkiye'de düşünce, fikir, inanç özgürlüğünün geliştiğini ve güçlendiğini ancak bazı süreçlerin direnç fazla olduğu için ağır işlediğini anlattı.
Dünyada, ulus devlet kimliğinin giderek zayıflamaya başladığını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
“Eskiden farklılıkların bir arada yaşadığı bir toplum vardı. Şimdi bu konuda biraz daha yumuşamaya, içindeki etnik farklılıkları, çokluk içinde teklik noktasına getirebilecek, geçmişteki özgür modeli yeniden uygulayabilecek bir noktaya gidildiğini görüyorum. Yani etnisiteye dayalı bir toplum yapmak yerine etnik farklılıkları özgürce bir arada buluşturan, farklılıkları zenginlik olarak görerek birbirlerini anlamaya, tanımaya, kabullenmeye yönelik yeni bir toplum düşüncesinin daha güçlü hale geldiğini görüyorum. Bu konuda sıkıntılar olabilecektir, bunu birbirimizi anlayarak, kabul ederek çözmemiz lazım.”
Arınç, 1980'de Kürtçe konuşmanın yasaklandığını, günümüzde ise bunun “hata” olduğunun ifade edilmeye başlandığını belirterek, bugün TRT'nin Kürtçe kanalı bulunduğunu, bunu daha önce dile getirmenin mümkün olmadığını, kendisinin de televizyondan dili anlamaya çalıştığını söyledi. Arınç, şunları kaydetti:
“TRT 6'nın açılmasıyla Türkiye bölünmedi, bölünecek gibi de görünmüyor. Böyle bir şey sosyal yararlar sağlayacaksa 'Neden biz bunu niçin 3-10-20 sene önce yapmadık' diye hayıflanmamız mümkündür. Bu toplumda etnik kökeni farklı olan ama bin yıldan beri aynı medeniyetin içinde birbirlerine kardeş, akraba olmuş, milli mücadelede birlikte olmuş, birbirlerinin kucağında şehit olmuş insanların birbirlerini sevmelerini bu şekilde zenginleştirsek daha iyi olmaz mıydı?.”
Bazı kıyafetlerin üniversitede okumaya engel olmaması gerektiğini kaydeden Arınç, “Üniversitede okumaları kıyafetleri nedeniyle engellenen bayanlar var. TBMM'de bunun önünü açan bir Anayasa değişikliği yaptık ama akıbeti hoş olmadı” dedi.
HRANT DİNK CİNAYETİ
AK Parti Milletvekili Arınç, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına da değindiği konuşmasında, “O dönemde maksatlı ve planlı bir olay yaşanmadı. Ermenilerden de ölenler oldu, Türklerden de... Bunu acı trajik bir olay olarak adlandırmak daha doğru” diye konuştu.
Hrant Dink cinayetinin herkesi çok üzdüğünü belirten Arınç, şöyle devam etti:
“Cenazede halk maksadını aşan bazı ifadelerle hissiyatını dile getirmeye başladı. 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz”... Bunlar çok uç tabirler. Ben bunu kabul etmiyorum, yanlış olduğunu düşünüyorum. Demek ki bu düşünceye sahip insanlar da Türkiye'de yaşıyorlar. Şimdi geldiğimiz noktada 'Bu cinayet aydınlatılsın' derken arkasından başka şeyler çıktı. O başka şeylerle ilişkili daha büyük şeyler çıktı. Ve maşallah büyüdükçe de büyüyor. Büyüdükçe büyüyor derken aman daha fazla büyüsün de Türkiye bu pisliklerden bir an evvel kurtulsun, Türkiye temizlensin.
Türkiye'ye demokratik bir ülke olarak halkın düşüncesine, inancına, seçimine, egemenliğine, demokratik anlayışına uygun bir yönetim gelsin. Kanunsuz işler yapılmasın, seçimle gelenler iktidar dışı, gayrimeşru yollarla devrilmesin, darbelerin önü kapansın, çetelerden temizlenelim. Bunu hepimiz istiyoruz. Dolayısıyla ucundan çektiğiniz zaman üsteki devriliyorsa, yani 'küpleri üst üste dizseler, alttakini çekseler, seyreyle sen gümbürtüyü' derler ya çekiliverdi alttan ve üstten başka şeyler dökülmeye başlandı. Yani o cinayetin planlanması ve cinayet sonrası yaşananlar bizi başka başka noktalara da götürdü.”
AKP Manisa Milletvekili Arınç, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırısını da değerlendirirken “Orada yaşananlar orantısız, acımasızca güç kullanma değil, katliama yönelik yok etmedir” dedi.
Filistin'e en büyük desteği Türkiye'nin verdiğini ifade eden Arınç, Avrupa ülkelerinde medyanın olayı bütün vahameti ile vermediğini, “bataklıkta çırpınan bir kuş” için ağlayan Batı ülkelerinin insanlığın öldüğü bir bölgeye duyarsız kaldığını söyledi.