Güncelleme Tarihi:
Avukat Yakup Erikel'in açtığı davanın dilekçesinde, 20 Kasım 2012'de TBMM'de müvekkili Arınç hakkındaki gensoru önergesinin görüşüldüğü, görüşmelerde milletvekillerinin partileri adına konuştuğu, müvekkilinin de konuşma ve eleştirileri cevapladığı anımsatıldı.
Görüşmeler sırasında söz alan Muharrem İnce'nin “Arınç'a dönerek ve muhatap alarak” sarf ettiği sözlerden bazıları aktarılan dilekçede, “Bu söz ve açıklamalar ifade özgürlüğünün sınırlarını aşarak hakarete varan ifadelerdir. Hiçbir şekilde kabul edilemez. Kasten sarf edilmiş olan bu sözler müvekkilin kişilik haklarını ağır şekilde zedelemiş ve manevi şahsiyetini derinden yaralamıştır” denildi.
İnce'nin sözlerinin bir kısmının “hakaret sözcükleri olduğunun Yargıtay içtihatlarıyla da kabul gördüğü” bildirilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Davalının, müvekkile hitaben 'Savcıya talimat vereceksin', 'Savcıya talimatı sen verdin' demesini anlamak mümkün değildir. Müvekkile karşı böyle bir ifadeyi kullanan davalı, müvekkilin görevini kötüye kullandığını, bulunduğu mevkiden dolayı, bir savcıya talimat verebilecek düzeyde gördüğünü ima etmiştir. Bu sözler ve altında yatan anlam müvekkile karşı bir iftiradır. Müvekkil hiçbir zaman karşı tarafın iddia ettiği gibi görevini kötüye kullanmamış, bulunduğu mevkinin gereklerini hakkıyla yerine getirmiş olmasının yanı sıra çevresinde de bilindiği gibi mütevazı bir kişiliğe sahiptir. 'Size bu sözü pahalıya ödeteceğim' ifadeleri ise müvekkilin manevi şahsiyetini rencide ettiği gibi ayrıca tehdit mahiyetindedir.”
Herkesin, bireylerin kişilik haklarına ve manevi değerlerine saygı duymakla görevli olduğu belirtilen dilekçede, “kişinin milletvekili olmasının bu görev ve sorumluluğu yerine getirmesine engel olmadığı” belirtildi.
“Müvekkilinin doğrudan doğruya ve açıkça kişiliği hedef alınarak, eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları tamamen ve kasten aşılarak karalanmasının, hakarete maruz kalmasının siyasi ahlak, siyasetin temel ilkeleri ve etik kurallarla bağdaştırılamayacağına” yer verilen dilekçede, hakaret içeren kelimelerin dışında, “Savcıya talimatı vereceksiniz” sözleriyle Arınç'ın Başbakan Yardımcılığı makamını kötüye kullandığı imajı verilmeye çalışıldığı kaydedildi.
Dilekçede, “güvenilmeyen bir bürokrat, siyasetçi, bakan olma ithamının kabul edilemez olduğu, kişilik haklarının ağır ihlali” anlamına geldiği ifade edildi.
Anayasa'nın 83. maddesinde “yasama sorumsuzluğunun” düzenlendiğine dikkat çekilen dilekçede, “yasama sorumsuzluğunun, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis'te ileri sürdükleri düşüncelerinden sorumlu tutulamayacaklarını düzenlediği, ancak buradaki korumanın cezai takibata karşı bir koruma olduğu” anlatıldı ve “Burada hukuksal yönden sınırsız bir sorumsuzluk söz konusu değildir. Bu düzenleme ile asıl korunan yasama faaliyetinin kendisidir” değerlendirmesine yer verildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1984'e ait bir kararındaki, “Yasama dokunulmazlığı sınırsız ve mutlak değildir, şahsa bağlı bir imtiyaz teşkil etmez. Eleştiri hudutları içerisinde söylenmesi mümkün olan hususların en ufak bir çaba sarf etmeden yasama dokunulmazlığı kalkan yapılarak, başkalarının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek şekilde kullanılması Anayasa'da öngörülmemiştir. Milletvekilleri seçmenin güvenini alarak görev yapan saygın kişiler olarak, tutum ve davranışlarında örnek olmak ve görevin yüceliğine uygun davranmak zorundadırlar” değerlendirmesi aktarılan dilekçede, İnce'den 25 bin lira manevi tazminat talep edildi.