Arınç: Vakıf gayrimenkulleri iade edilecek

Güncelleme Tarihi:

Arınç: Vakıf gayrimenkulleri iade edilecek
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2013 15:18

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 1990'dan başlayarak bugüne kadar dağılmasına veya dağıtılmasına karar verilmiş tüm vakıfların yeniden bir prosedür dahilinde ihya olunmasına imkan sağlayacaklarını bildirdi. Arınç, “Kurucuları sembolik bir katılımla bu vakıfları tekrar kurabileceklerdir. Bu vakıfların geçmişte ellerinden alınan Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idaresine verilen tüm gayrimenkullerini kendilerine iade edeceğiz” dedi.

Haberin Devamı

TBMM Tören Salonu'nda Vakıf Haftası'nın açılışında konuşan Arınç, üzerlerinde bir sorumluluk olduğunu, kendilerine maddi manevi külfet yüklediğine inandıkları bir konu bulunduğunu belirterek, bunun belli zamanlarda mahkeme kararıyla dağıtılmasına veya dağılmasına karar verilen vakıflar konusu olduğunu ifade etti.
“Azınlıkların ve farklı inanç gruplarının ellerinden bir şekilde alınmış olan gayrimenkullerinin iadesi ne kadar haklı ve doğru bir keyfiyetse, bizim için de Türkiye'nin geçirdiği zorlu süreçlerde mahkeme kararlarıyla kapatılmış vakıfların yeniden hayat bulmasını temin etmek de öylesine büyük bir mesuliyetti” diyen Arınç, TBMM'de bu yıl kurulan komisyonun, son yıllarda Türkiye'de yaşanan demokrasi dışı gayret ve çabaları incelediğini hatırlattı. Komisyon'un çok önemli bir çalışma yaptığını, iki cilt rapor hazırladığını kaydeden Arınç, şunları söyledi:

“Bu raporun sonuç bölümünde hepimizin dikkat edeceği konular var. Biz kendimizi ilgilendiren konulardan dersimizi aldık. Onlardan birisi şudur: Darbeler, müdahaleler, açık ve kapalı yönlendirmeler, tehdit ve şantajların geçerli olduğu eski Türkiye'de vakıflar ve derneklere büyük baskılar uygulanmış, ihbarlarla, mahkemelere yapılan baskılarla faaliyetleri engellenmiştir. Bu bir gerçektir. Meclis Araştırma Komisyonu da bunu çok açık biçimde tespit etmiş. O zaman bize düşen pay nedir? Biz şuna inanıyoruz; bir gemide, bir kayıkta 10 cani ve içlerinde de bir masum bulunuyorsa, o masumun hatırı için canilerin de hayatı bağışlanır. Yani şöyle düşünmemiz lazım: Bir insanın kendi hususiyetleri içinde bile kötü huyları da vardır ama iyi huyları da vardır. İyi huylarına bakarak onun insan olması hasebiyle her türlü hakka sahip olduğunu düşünürüz. Ben de şahidiyim ki Türkiye'de bazı vakıfların, olağanüstü müdahale dönemlerinde yazı yazılmasına bile gerek duyulmadan bizzat tehdit ve şantajlarla kapatılması temin edilmiştir. Bunlar çok yüksek mahkemelere sirayet edecek kadar da etkili olmuştur, ilk derece mahkemelerinde bu işin başarıldığı zamanlar da olmuştur. Mahkemelere gönderilen belge ve bilgi olduğu söylenen bazı yazı ve kağıtlarda da kendi sübjektif kanaatleri suçlayıcı olarak mahkemeleri etki altına almıştır.

İşte bu dönemde, Türkiye'nin demokratikleştiği, özgürlüklerin alabildiğine büyüdüğü ve güçlendiği bir zamanda, müdahale dönemlerinde açık veya kapalı tehditlerle dağılmasına veya dağıtılmasına karar verilmiş vakıfları yeniden ihya etmemiz gerekiyordu. Uzun müzakerelerden ve araştırmalardan sonra son Bakanlar Kurulu toplantımızda bunu hazırladığımız bir madde kapsamında TBMM'ye gönderilmesine karar verildi. Özeti şudur; 1990'dan başlayarak günümüze kadar dağılmasına veya dağıtılmasına karar verilmiş, aralarından cımbızla seçerek değil, tüm vakıfların yeniden bir prosedür dahilinde ihya olunmasına imkan sağlıyoruz. Yani kurucuları sembolik bir katılımla bu vakıfları tekrar kurabileceklerdir. Bu vakıfların geçmişte ellerinden alınan, şüphesiz Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idaresine verilen tüm gayrimenkullerini kendilerine iade edeceğiz. Bunu kendimize vazife bildik. Şüphesiz AİHM'e gitmiş ikiyi geçmeyen vakıf dışında, Türkiye yargısından sonra kendisine başka yol seçmemiş tüm vakıflarımız da bundan istifade edeceklerdir. İsimleri malum vakıflardır. Bize göre 20 civarındadır ama sadece 7'sinin gayrimenkulü vardır. Biz hepsinin açılmasına ve yeniden kanunlar çerçevesinde faaliyette bulunmasına izin ve imkan vereceğiz. Şimdiden hayırlı olsun.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ecdada, bu  topraklara, millete ve vatana sahip çıkmanın en güzel örneklerinden birisinin,  son 10 yılda yapılan vakıf çalışmaları olduğunu vurgulayarak, “Bu bir başarıdır.  3 bin 750 eserin 10 yılda ayağa kalkması, takdir edilecek bir davranıştır”   dedi.

Vakıf Haftası'nın açılışında konuşan Arınç, geçen yıl “Balkanlar”  teması çerçevesinde bir medeniyetin inşa sürecinde vakıfların faaliyetlerinden  bahsettiğini, ancak vakıfların tüm manevi yönüyle birlikte içtimai, birleştirici  ve sorun çözmeye yönelik kurumlar olduğunu kaydetti.

Arınç, “Vakıflar aslında bizim medeniyet anlayışımızı müşahhas hale  getiren köprülerle, camilerle, yollarla, bedesten, arasta ve pek çok sosyal alanı  içinde barındıran külliyelerle İslam medeniyetinin dünyayı mamur etme, imar etme  biçiminin tezahürüdür. Bu itibarla izim medeniyetimizin dünyada hayırla yad  edilecek ve öldükten sonra da hasenatından istifade edilecek eser ve yapılarla  nasıl bir dünya ahiret dengesini kurduğunu da göstermektedir” dedi.

Bu yıl vakıf medeniyeti olgusuna şehircilik perspektifiyle bakmaya karar  verdiklerini anlatan Arınç, son yıllarda özelikle de Başbakan Recep Tayyip
 Erdoğan'ın teşvik ve  gayretiyle başta TOKİ olmak üzere özel yatırımcıların da
 görev üstlendiği yeni şehirleşme vizyonuna tarihi perspektifi katmayı  istediklerini belirtti.

“Ecdadımızın özellikle vakıf hukuku ve sosyal işlevi içinde yürüttüğü  imar faaliyetlerinin manevi, iktisadi ve toplumsal faydalarına ilmi bakışla bakıp  bugüne ilham olacak güzellikleri ortaya çıkaralım” diyen Arınç, tüm hizmetlerin  içinde az çok, fakat mutlak surette yer işgal eden vakıfların, şehirlerin genel  fonksiyonları olarak nitelendirilen iktisadi, idari, siyasi, kültürel, sosyal  açıdan gerçekleştirilen hizmetler bakımından ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini  kaydetti.

Günümüzde şehircilikle ilgili konulara şehir ve şehircilik kavramlarıyla  yaklaşıldığını işaret eden Arınç, oysa şehirleşme ve toplum arasında ilişkiyi  kuran temel kavramın kültür ve medeniyet anlayışı olduğunu vurguladı. Vakıf  konusunun medeniyet haline dönüştüğü Osmanlı döneminde şehir kavramından çok  mahalle kavramının öne çıktığını belirten Arınç, şöyle konuştu:

“Ecdat genellikle bir cami etrafında kümelenmiş mahalle kurmaktan  hareket etmiştir. Bu mahalleler şehirlerin gelişmesi ve büyümesini de  sağlamıştır. Her bir mahallede cami, tekke, zaviye gibi temel vakıf yapılarının  görülmesi de vakıfların şehirleri nasıl oluşturduğuna ilişkin etkisini  göstermiştir. Ayrıca vakıflar eliyle kurulmuş ticaret merkezleri, bedestenler,  kervansaraylar da yine şehirleri oluşturan, daha da ilerisinde şehirlere kimlik  katan yapılardır. Vakıf öyle bir medeniyet oluşturmuştur ki fakirlerin parası  yıkandığı hamamlarda, sebillerinde buzlu su hatta şerbet dağıtılmasına kadar  sayısız hizmetler verilmiştir. Şehirlerin bayındır hale getirilmesine hizmet eden  yol, kaldırım, köprü yapımını sağlayan onlarca vakıf kurulmuştur. Vakıf şuurunun  derinliklerini yansıtan en güzel örneklerden birisi, vakıf geliriyle kandil ve  yağ alarak kandilciler marifetiyle sokakların aydınlatılmasıdır. Sokakların  temizlenmesi için kurulan vakıflar da sokak bekçilerinin ücretlerini ödeyen  vakıflar da ecdadımızın hassasiyetinin en güzel örneklerdir. Bu vakıfların  kurucuları olan ecdadımızı burada hayırla yad etmek isterim. Diğer taraftan  şehirlerarası ulaşımın temini için sayısız yollar, köprüler, fener ve kalelerin  inşası, büyük ticaret yolları üzerinde konak yerlerine kervansarayların tesisi  vakıflar sayesinde gerçekleşmiş ve bakım masraflar vakıf gelirlerinden  sağlanmıştır. Bütün bunların yapımı, tüccar ve hacıların seyahatini  kolaylaştırmak, yol emniyetini temin etmek, yolcuları barındırmak ve doyurmak  içindir. Mesela bir Selçuklu hanının vakfiyesinde hana gelen her sınıf ve her  dinden yolculara yiyecek, ayakkabı ve hayvan yeminin verilmesi şart kılınmıştır.  Bu örnek vakıf medeniyetimizin ne kadar hoşgörülü ve vizyon sahibi olduğunun da  en güzel örneğidir. Yollar üzerinde veya şehirlerde kurulmuş olan han veya  kervansarayların ortası avlu, çevresi geniş kerevetlerle çevrili, etrafı bir nevi  surla koruma altına alınmış yerlerdir. Bu tesisler sayesinde misafirlerin ve  tüccarların emniyet içinde seyahati sağlanmıştır.  Bu sebeple ticaret hayatının  canlanmasında rol oynamıştır. Bugün belediyelerin yaptığı hizmetler, eski İslam  şehirlerinde umumiyetle vakıflar yoluyla gerçekleştirilmiştir. Bunların başında  şehirlerin su ihtiyacının temini gelmekteydi. Bu gaye için vakıf kurmak suretiyle  su bentleri, su kuyuları, çeşmeler inşa edilmiş, yazın soğuk su dağıtılması  maksadıyla sebiller yapılmıştır. Sebillerin suyunu soğutmak için bazı vakıflar  buzluklar tesis ederken, diğerleri vakfiyelerinde bu iş için kar satın alınmasın  hükmü bağlamıştır. “
         
“'Bu bir başarıdır” 
        
Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün son yıllarda gerçekleştirdiği büyük  hizmetlerle takdire şayan kurum haline geldiğini, ecdadın emanetine sahip çıkma  gayretini hakkıyla ortaya koyduğunu belirterek, son 10 yılda ülke ekonomisine 2  milyar 600 milyon lira yatırım yaptığını, 70 bin kişiye istihdam sağladığını  kaydetti.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce 2003-2012 yılları arasında ülke genelinde il  ve bölge ayrımı yapılmaksızın 3 bin 750 vakıf eserinin onarım ve restorasyonunun  tamamlandığını anlatan Arınç, “Ecdadımıza, bu topraklara milletimizin ve  vatanımıza sahip çıkmanın en güzel örneklerinden birisi son 10 yılda yapılan
 vakıf  çalışmalarıdır. Ben bütün kalbimle böylesine önemli hizmetleri yürüten,
 vakıfları yaşatmak için canla başla çalışan vakıflar camiasını kutluyorum. Bu bir  heyecan işidir, hizmet etme şuurunu benimsemiş olan kişilerin işidir. Bu işler,  ibadet disiplini içinde yapılacak işlerdir” dedi.

Arınç, Parlamento'daki bütün milletvekillerinin, kendi bölgelerinde  onarıma ihtiyaç duyulan tüm eserleri ayağa kaldıracak hizmetlerin yapıldığını  gördüklerini ve kendilerine teşekkür ettiklerini söyledi. 25 bölge müdürülüğünün;  kendi görev alanı içinde bugüne kadar ihmal edilmiş, terk edilmiş, unutulmuş,  elden çıkmış tüm vakıf eserlerine samimiyetle sahip çıktıklarını ve onarım ve  restorasyonu için büyük gayret gösterdiklerini anlatan Arınç, “Bir yandan vakıf  eserlerimizi yeniden buluyoruz, araştırıyoruz ve vakıflara kazandırıyoruz. Bu bir  başarıdır. 3 bin 750 eserin 10 yılda ayağa kalkması takdir edilecek bir  davranıştır. Bunların içinde sadece camiler değil, farklı inanç gruplarına mensup  insanlarımızın ibadet ihtiyaçlarını karşıladığı tüm ibadethaneler de bu ayağa  kaldırdığımız eserlerin içindedir” diye konuştu.
         
“120-125 gayrimenkul iade edildi”
         
Son yıllarda azınlıkların ve farklı inanç gruplarının, cemaat vakıfları  yoluyla edindikleri gayrimenkullerden elden çıkmış olanların veya Hazineye,  Vakıflar'a intikal etmiş olanların da belli prosedür çerçevesinde hak sahiplerini  iade edildiğini belirten Arınç, şu ana kadar müracaatlar sonucunda 120-125  gayrimenkulün iade edildiğini, üçünün de tazminat olarak bedelinin ödendiğiniz  söyledi.
Arınç, “Ülkemizde hangi inanca sahip olursa olsun vakıf yoluyla, Allah  rızası için hizmet etmeyi amaçlayan tüm insanlara sıcak ve samimi bir şekilde  yaklaşıyoruz. Onların haklı olduğuna inanıyoruz ve haklarının iadesi konusunda  cesaretli davranıyoruz' dedi.
Ellerindeki bütçe imkanlarını iyi kullanmak zorunda olduklarını, genel  bütçeden pay almadıklarını hatırlatan Arınç, “Kendi imkanlarımızla bu hizmetleri  verme gayreti içindeyiz. Bu yıl da takriben 500 milyon civarında bütçe harcaması  gerektirmektedir. Daha çok hizmet yapabilmek için vakıfların gelirlerini daha çok  artırmak gibi bir gayret ve çabamız da var. Bu yüzden farklı usul ve yöntemlerle  de gelirlerimizi artırma gayretindeyiz. Yükseköğrenim talebelerine yeniden burs  vermenin heyecanı içindeyiz” diye konuştu.
 Arınç, 170'i aşan üniversite içinde 90'a yakın vakıf üniversitesi  bulunduğunu hatırlatarak, içlerine Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kendi vakıflarına  dayanarak kurduğu iki güzide üniversite bulunduğunu belirti. Bunlardan birinin
 Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, diğerinin  Bezmialem Vakıf Üniversitesi
 olduğunu kaydeden Arınç, 3 yıldan bu yana öğrenci alarak çok önemli fakülte ve  bölümlerde bunları yetiştirme gayreti içinde olduklarını, her birine en güzel  kampüsleri inşa etmek ve yine vakıf eserlerinden restore edebildiklerini  üniversitelerin eğitim ihtiyaçlarına tahsis etmede de başarılı olduklarını  söyledi.
Arınç, konuşmasının sonunda “bir müjde vermek istiyorum” diyerek,  dağılmış ve dağıtılmasına karar verilen vakıfların yeniden ihya olmalarına imkan  sağlayacaklarını söyledi.
Vakıf haftasınını açılışına milletvekilleri, Türkiye Musevi Cemaati  Hahambaşı İsak Haleva, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
 Kemal Öztürk, Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanları, öğrenciler de katıldı.  Vakıf
 Haftası, 12 Mayıs'a kadar çeşitli etkinliklerle kutlanacak.
      

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!