Güncelleme Tarihi:
Arınç, partisinin Osmangazi İlçe Başkanlığınca Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, kadir bilmeyi çok önemsediklerini, yol arkadaşlığı yaptıkları kişilerin her zaman yanında olmanın kendileri için bir görev olduğunu bildirdi.
Siyasette, dostluk, kardeşlik ve beraberliğin önemini vurgulayan Arınç, "Allah'a hamdetmemiz lazım. Başka yerlerde olmadık, kötü işlerin içinde olmadık, millete ihanet içinde olmadık. Memleketimize düşmanlık yapmadık, vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı sevdik, onun büyümesi, güçlenmesi için elimizden geleni yaptık" ifadesini kullandı.
AK Parti'nin yerel seçimlerde kazanmasının çok önemli olduğunu, bunun sadece belediye başkanlıkları anlamına gelmediğini dile getiren Arınç, Türkiye'de bolluk ve bereketle işlerin yürümesinin buna bağlı olduğunu söyledi.
Arınç, meramını az çok anlatan birisi olduğunu, insanların, konuşmasından ne demek istediğini anlayabildiğini belirterek, geçen pazar günü Bursa'daki aday tanıtım toplantısında son günlerde tartışılan bir konuya temas ettiğini ve bir iki cümle sarf ettiğini hatırlattı. Arınç, şöyle devam etti:
"Dedim ki 'AK Parti'nin kıymetini bilelim. AK Parti giderse AK Parti hükümetleri gidecek olursa Allah saklasın, Türkiye'de karanlık günlere tekrar geri döneriz.' Meseleye maddi açıdan bakarsak şu; biz Türkiye'yi çok iyi yönetiyoruz. Büyüme hızımız var, milli gelirimiz artıyor, sanayide, ihracatta, kapasite kullanımında, işsizliğin gerilemesinde ve çok şükür her kademede, ekonomide iyi noktalardayız. Herkes bir yolunu bulup işini sürdürmeye çalışıyor. Herkes Türkiye'de daha huzurlu ve refah düzeyini yakalamış görünüyor. Yatırımlar yapıyoruz. Yüksek hızlı treni Türkiye'ye getiren biziz. Bu o kadar pahalı bir iş ki 40 kilometresini 400 trilyona ihale ettik."
"Biz gidelim, her şey tersine döner"
Geçen haftaki konuşmasında, hükümet giderse yüksek hızlı trenin de biteceğini söylediğini hatırlatan Arınç, kendilerinden sonra gelecek hiçbir hükümetin buna devam etmeyeceğini savundu.
Muhalefetin, yüksek hızlı trene karşı olduğunu söyleyen Arınç, şunları kaydetti:
"Akılları da buna ermez. 40 kilometreye verecek 400 trilyon lirayı da bulamazlar. Bildiğim için söylüyorum. Biz şu kadar milyon çalışana şu kadar daha fazla milyon emekliye her ay maaş ödüyoruz. Her sene enflasyonun üzerinde zam yapıyoruz onlara. AK Parti giderse gelecek hiçbir hükümet 3 ay bile maaş ödeyemez. Bildiğim için söylüyorum. Türkiye'de milli geliri 2 bin dolardan 11 bin 500 dolara çıkardık. 2023'te 25 bin dolar olacak. Gittiğimiz zaman hiçbir hükümet, milli geliri artıramaz. Merkez Bankası rezervlerini 25 milyar dolardan aldık, 85 milyar dolara çıkardık. Doların ateşi artıyor, Merkez Bankası bir saat içinde 3 milyar doları çıkarıyor piyasaya, bozduruyor, ateşi söndürmek için. İcabında 50 milyar dolar çıkartırız, paramız var ama piyasanın kendi şartları içinde bu ateşi söndürmesini bekliyoruz. Gayrisafi milli geliri 230 milyar dolardan aldık, şimdi 1 trilyon dolara doğru gidiyor. Biz gidelim, her şey tersine döner. Bunlar ekonomi bilmiyorlar, bunlar bir ülke nasıl yönetilir bilmiyorlar."
"Bunlar laf ebesi"
Arınç, 11 yıl öncesini herkesin hatırladığını, 2001 krizinde Türkiye'nin bozuk para gibi harcandığını, bir gecede fakirleştiğini belirtti.
AK Parti giderse muhalefetin Türkiye'yi 11 sene öncesine döndüreceğini öne süren Arınç, şöyle konuştu:
"11 sene önce ne vardı? DSP-ANAP-MHP hükümeti vardı. Bugün de onların yerine yine CHP, MHP var. Biri gitti, tabelası da kalmadı, onun yerine başkaları var. Bunlar 'Yüzde 15'i bulduk' diye sevinenlerdir. Bunlar 'Yüzde 20'yi geçtik' diye bayram edenlerdir. Bunlar mı hükümet olacak Allah aşkına? Bunlar hükümet olup koalisyon kurarsa 11 sene öncesinin yaşadıklarından farklı bir şey yapabilir mi? Pazar günü söylediğim iki şeyden biri buydu. Biz gidersek yerimize hükümet de gelmez, gelenler de bu ülkeyi fakirleştirir. Yaşadığımız için biliyorum. Bunlar ülkeyi idare etme kabiliyetine, hükümet etme başarısına sahip değiller. Bunlar laf ebesi, başka hiçbir şeyi bilmezler. Hayatında devlet yönetmemiş, hükümet idare etmemiş insanlar. Türk halkı bunlara yıllardır hükümet etme fırsatı vermiyor. CHP, 'Ben Türkiye'nin en eski partisiyim, beni Mustafa Kemal Atatürk kurdu, ben Cumhuriyet'i kuran partiyim' diye böbürleniyorsun da kardeşim, sen niye 64 yıldan beri iktidar olamadın? 1950'de yıkıldığın günden bu yana 64 yıl geçti. Tek başına iktidar oldun mu hiç? Hayır. Sadece koalisyonlarda, 3-5 aylık hükümetlerde tampon malzeme olarak kullanıldın. Ben 14 ayda tek başıma iktidara geldim, 11 senedir de tek başıma iktidardayım."
"Onlara dönerek diyorum ki..."
Bülent Arınç, geçen haftaki konuşmasının ikinci bölümünün ise cemaat veya cemaatlere yönelik olduğunu hatırlatarak, Türkiye'de bugün herkesin inancını rahatlıkla yaşadığını vurguladı.
Cemaatlerin, sosyal hayatın gerçekleri olduğuna değinen Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'de cemaatler dindar ve dindarlığı yaşamak isteyen insanlarsa şuna dikkat etsinler; siz 11 yıldan beri yaşadığınız bu güzellikleri geçmişte hiç bulamadınız. Dolayısıyla bu hükümet, din ve vicdan özgürlüğünün teminatıdır. Biz varsak her inanç bu ülkede rahatlıkla yaşanabilecektir. Sadece kılık kıyafet, başörtüsü değil, insanlar düşüncelerini açıklarken bile hiçbir zorlukla ve zorbalıkla bizim dönemimizde karşılaşmadı. Geçmiş dönemlerde ne büyük zulümler, haksızlıklar, inancımıza aykırı, zulmeden otoriter hükümetler, valiler, bakanlar, başbakanlar gördük. Sözüm budur. Onlara dönerek diyorum ki; siz varsanız biz varız ama biz olmazsak siz de zorluklar içinde yaşar hatta olmayabilirsiniz. Herkes söylediğimin ne anlama geldiğini bildi ama iki grup bunu istismar etti. Birincisi, 'Ne demek biz sizden önce de vardık, sizden sonra da var olmaya devam edeceğiz.' Amenna. İslamiyetin zuhurundan bu yana Hazreti Peygamber'in yolunu takip edenler, sahabelerinin ölçüsüyle hareket edenler her devirde olmuştur. Sadece bizim ülkemizde değil, Rusya'da da Asya'da da Avrupa'da da Afrika'da da olmuştur ama çekilen sıkıntıları biliyorsunuz ve görüyorsunuz."
''Twitter denen rezaletin içinde''
"Kurslara, Kur'an öğretimine karşı herkesin düşmanlık yaptığı bir Türkiye, kaç yıl öncesinin Türkiye'sidir?" diyen Arınç, dünyada bir Müslüman bile kalmışsa onun, bunun mücadelesini vereceğini dile getirdi.
Rahatlık ve huzur içinde daha da çoğalarak, bu işin eğitimini daha rahatlıkla yapmak suretiyle bir cemaat veya bir topluluk, bir hizmet hareketinin daha çok mutlu olabileceğine dikkati çeken Arınç, şu ifadeleri kullandı:
"Biz bunun teminatıyız. Buna yürekten inanan biz olmazsak teminat ortadan kalkar. Bunları söylüyoruz, herkes mesajı alıyor. Çok şükür, söylediklerimden dolayı 'Yanlış yaptım' demiyorum. Bir kısım kendini bilmez adam, bizi şirk koşmakla bile itham ediyor, Twitter denilen rezaletin içerisinde. Biz öyle şeylerle hamdolsun ki meşgul değiliz. Biz işin dini tarafını değil, siyasi tarafını söylüyoruz. Bir hükümet, dini özgürlüklerden yana olursa bir hükümet, dindarların dinini yaşamasına her zaman müsamahayla bakmışsa bunu bir temel insan hakkı olarak görüyorsa bu işin teminatı, siyaset kurumudur. Biz bugün gidelim, başımıza gelecekleri Allah korusun görmek mümkündür. Bazen aklıma şöyle geliyor; hani 3 aylığına ortadan bir kayboluversek sobe oyunu oynar gibi bir yere saklansak ve arkadan bizim yerimize 3'lü, 4'lü bir koalisyon kursalar da 3-4 ayda memleketin ne hale geldiğini bir görseler, acaba çok da etkili olur mu diye düşünüyorum. Allah korusun, bunu düşünmek bile zor. O yüzden hükümetimizin kıymetini herkes iyi bilsin. Herkes elini vicdanına koysun ve şunu düşünsün; AK Parti giderse onun yerine gelecek güçlü bir parti ve hükümet var mı? Görebiliyor musunuz? Bugün 3 tane parti varsa parlamentoda bunlar birbiriyle anlaşabiliyor mu? Bunların fikirleri, zikirleri birbirini tutuyor mu? CHP kendi içinde kaç parça? MHP'nin gücü ne kadar? Öbürlerini saymaya bile gerek görmüyorum. Biz Türkiye'de barışın, kardeşliğin, inancın, hizmetin sigortasıyız. Bu sigortayı attırmayın. Bu sigorta atarsa ülke karanlıkta kalır."
''Ceberrut anlayışı yok ettik''
Arınç, Türkiye'nin değiştiğini, ülkeyi değiştirdiklerini ve "ceberut anlayış"ı yok ettiklerini söyledi.
Geçmişte, Türk Ceza Kanununda, "izinsiz dershane açmak" yazılı madde olduğunu, bundan dolayı Kur'an kurslarında faaliyet gösterenlere cezalar verildiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Hükümetimiz hiç tereddüt etmedi, Ceza Kanunundan bunu da çıkardı. Şimdi bu kardeşlerimizin hepsi, 'Allah sizden razı olsun, ne güzel hizmetler oluyor, sizlere minnettarız' diyorlar. Adıyaman Menzil Grubu, çok muhterem insanlar, onlar da Türkiye'de çok güçlü, birbirleri arasındaki irtibat fevkalade güzel. Unutmayın; şu Balyozun, Ergenekonun içinde öyle bir konu var ki Hava Kuvvetleri Komutanlığına gelecek olan kişi, 'Bilvanis Çiftliği' olarak bilinen çiftliği sürekli kontrol altında tutmuş. Kim geliyor, kim gidiyor ve planlar yapılmış. Şöyle bir hadise olacak; Bilvanis Çiftliği bombalanacak. Gün o gün değil arkadaşlar. Artık buradaki dostlarımız, arkadaşlarımız da biliyorlar ki AK Parti var, herkes göğsünü gere gere inancını yaşıyor. İskenderpaşa'dakiler de bir başkaları da böyledir. Türkiye'de sadece bir cemaat yok, onlarca cemaat ve topluluk var. Onlarcası, 'Allah'ım sen bu AK Parti'den, bu Başbakanımızdan, bu güzel, vefakar insanlardan razı ol, onların sayesinde hürriyet, özgürlük içindeyiz' diyor."
"Manevi hava değişti"
Başbakan Yardımcısı Arınç, kızının, amcasının, rektörü olduğu Celal Bayar Üniversitesinde Türk Dili Edebiyatı Bölümünde eğitim gördüğü dönemi hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Amcası oradaydı ve serbestti. Amcasını Demirel görevden aldı, artık yasak oldu. Tuvalet penceresinden üniversiteye girmeye başladılar, yakalandılar. Peruk taktılar, peruklarını parçaladılar. Tavşan kulaklı şapkalar taktılar, şapkalarını yere çarptılar. Her gün gözyaşlarıyla evinize gelen kız çocuklarını, anneleri unuttunuz mu? 'Ben de üniversitede okumak istiyorum, benim kıyafetimin ne manisi var' diye gözyaşı döken pırıl pırıl çocuklarımızın bugün ağlamadığını görüyorsunuz değil mi? Yüzlercesinin üniversiteleri bitirmek için ne kadar güzel mücadele ettiğini ve başarılı olduğunu görüyorsunuz değil mi? 11 sene öncesine dönersek üniversitelerde başörtüsü yasaktı, bugün serbest. Rektörler, elbette öğretim üyeleri ve manevi hava değişti. 1999'da Meclis'te Merve Kavakçı'yı alaşağı ettiler, hakaret ettiler, bağırdılar, çağırdılar ama 3 ay önce hamdolsun, birisi de Bursamızın değerli milletvekili olmak üzere hanım kardeşlerimiz bugün Meclis'te bu güzel kıyafetleriyle hatta komisyon başkanlıkları yaparak Bursamızı da Türkiyemizi de onurlandırıyorlar."
"Çok şükür ben buradayım da onun nerede olduğunu Allah biliyor"
Arınç, Türkiye'de artık ayrımcılığın kalmadığına dikkati çekti.
Kendilerinin hep yanlış tanıtıldığını vurgulayan Arınç, kadınların kıyafetlerine karışılmaması gerektiğini dile getirdi.
İsteyenin başını açık tutabileceğini, hiçbir saygısızlık yapmayacaklarını belirten Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İsteyen de başını örtecekse buna da hiç kimsenin engel olmaması lazım. Geçmişte birisine saygı duyuluyor, öbürlerini de perişan etmek için hakaret etmek için fırsat kolluyorlardı. Bugün öyle değil arkadaşlar. Öğretmenler kapıya kadar başı kapalı geliyor, içeride derslerini başı açık olarak veriyorlardı. Danıştay buna da itiraz etmişti. 'Bir öğretmen dışarıda dahi başını örtemez' diye Danıştayın kararları var. Öğretmen hatta müstahdem hatta çalışan... CHP'nin bir İzmir milletvekili vardı, Canan Arıtman diye. Meclis Başkanlığım döneminde Yalova Termal'de işçi çalışanların başlarındaki başörtüsünü parçaladı. Biz bunları yaşadık. Ben direndikçe, o bizimle mücadele etmeye çalışıyordu. Çok şükür ben buradayım da onun nerede olduğunu Allah biliyor."
Türkiye'de ayrımcılığı yürütenlerin, ideolojik insanlar olduğuna değinen Arınç, kamu görevlileri arasında başını örterek çalışan binlerce öğretmen bulunduğunu anlattı.
AK Parti'nin kapatılmak istendiğini ancak bunun yapılamadığını, bundan sonra da hiçbir partinin kapatılmayacağını vurgulayan Arınç, Türkiye'nin büyüdüğünü ve güçlendiğini bildirdi.
"Dimdik ayakta kaldık"
Arınç, AK Parti'nin pek çok siyasi oyunla karşılaştığını, bir taraftan da cuntacıların, darbecilerin hükümeti düşürmek için hesap yaptıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Allah'ın hesabı vardı. Allah'ın hesabı bütün tuzaklardan, hesaplardan çok daha güçlü, çok daha müessirdi. Dimdik ayakta kaldık, yere düşmedik, kapaklanmadık. Daha neler gördük neler ama bugün dimdik ayaktayız. Şimdi bu hükümeti yolsuzluk, suistimal iddialarıyla lekelemeye çalışıyorlar. Geçmişte de siyasetçiler için böyle iddialar oldu. Yargılanıp mahkum olanlar oldu. İsmail Özdağlar gibi. Yargılanıp beraat edenler oldu. AK Parti içinden de yanlış yapanlar olabilir. Hiçbirimiz, 'Sütten çıkmış ak kaşıktır' diyerek, 'Bu böyle bir şey yapmaz ha', bunun teminatını veremeyiz. Her zaman söylediğim bir söz var; bizim imtihanımız çok güçlü olur, çok da zor olur. Bazen, afedersiniz, bizim imtihanımız çoğu zaman kötü ilişkilerden veya paradan, mevkiden, menfaatten olur. Hepsinde başarılı oluruz da bu konularda zayıf tarafımızdan bizi vurabilirler, biz o zaman ne deriz? 'Bizim partimiz, ana gövdemiz sapasağlamdır. Yanlış yapan varsa hesabını verir, iddialar ve iftiralar yanlışsa Allah da onların hesabını görür. O yüzden şu son imtihandan da güçlenerek çıkacağız."