OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 19, 2004 00:00
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu hiç kimsenin söyleyemeyeceğini belirterek, ''AB üyeliği konusunda Silahlı Kuvvetler samimidir ve Türkiye'nin bu birliğe tam üye olmasını gönülden desteklemektedir'' dedi.TBMM Başkanı Bülent Arınç ve beraberindeki parlemento heyeti, Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Mithat Balkan'dan brifing aldıktan sonra Avusturya'daki Türk toplumu temsilcileriyle bir toplantı yaptı. Arınç, burada yaptığı konuşmada, 2002 yılındaki seçimlerin Türkiye'de çok önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. Seçimlere katılan 18 partiden sadece 2'sinin Meclis'e girebildiğini kaydeden Arınç, halkın geçmiş dönemle hesaplaşarak yeni bir sayfa açtığını kaydetti. Güçlü bir iktidar ve muhalefet partisinin varolduğu TBMM'nin son 40 yılda yapılamayan reformları gerçekleştirdiğini anlatan Arınç, kendisini dinleyen topluluğa Türkiye'den ''yüzleri güldürecek, güzel
haberler'' getirdiÄŸini ifade etti. Enflasyonun, faizlerin düştüğünü, yeni yatırım ortamlarının doÄŸduÄŸunu, Türk parası deÄŸer kazanırken, yüzde 5'lik bir büyüme gerçekleÅŸtiÄŸini dile getiren Arınç, ''Yüzlerdeki korku ve tedirginlik kalktı. Ama bu herÅŸey çözüldü anlamına gelmiyor. Ancak 2-3 yıl öncesine göre geldiÄŸimiz nokta ferahlatıcıdır'' dedi. Türk halkının büyük bölümünün AB'ye girmek istediÄŸini kaydeden Arınç, Türkiye'nin AB üyeliÄŸi sürecinde 2004 yılının çok önemli bir yıl olacağını ifade etti.     ''BÄ°Z AB'YE GÄ°RMEK Ä°STÄ°YORUZ''     Bu yıl sonunda Türkiye'nin AB üyeliÄŸiyle ilgili önemli bir karar alınacağını belirten Arınç, ''Biz AB'ye girmek istiyoruz. Bu konuda gereken herÅŸeyi yapmaya gayret ediyoruz'' diye konuÅŸtu. Avusturya'da bulunan Türklere ''Asimilasyon deÄŸil ama uyumlu bir entegrasyona gitmeliyiz'' diye seslenen Arınç, Avrupa ülkelerinde bulunan tüm Türk vatandaÅŸlarının, bulundukları ülkelerin kurallarına, yasalarına uymaları gerektiÄŸini ifade etti. Arınç, aksi halde hükümetler düzeyinde belirli aÅŸamalara gelinse bile kamuoyu yoklamalarında Türkiye'nin AB üyeliÄŸi konusunda çekinceler çıktığını söyledi. Arınç, ''KimliÄŸimizi elbette koruyalım ama bulunduÄŸumuz ülkenin kurallarını ve deÄŸerlerini de bilmeliyiz, bunlara uymalıyız'' dedi. Arınç, Avusturya'daki Türk toplumu temsilcilerine, çocuklarının eÄŸitimine önem vermeleri ve seçme seçilme hakları konusunda daha cesurve atak olma tavsiyelerinde bulundu.     ''TÃœRKÄ°YE AB İÇİN GEREKLÄ° REFORMLARI YAPMIÅžTIR''     TBMM BaÅŸkanı Arınç, Türk topluluÄŸu temsilcilerinin kendisine yönelttiÄŸi çeÅŸitli konulardaki soruları da yanıtladı. Arınç, Türkiye'nin AB üyeliÄŸi sürecinin 40 yıllık bir geçmiÅŸi bulunduÄŸunu anımsatarak, ÅŸunları kaydetti: ''Artık Türkiye AB'ye girmeli midir, girmemeli midir tartışmasındadeÄŸiliz. Artık bunun zamanı deÄŸil, Türkiye AB'ye girme kararını vermiÅŸtir ve onun için gerekli reformları yapmıştır. Halkın yüzde 75'ibu iÅŸin yararlı olacağı düşüncesindedir. Dolayısıyla artık hiç bir kamu görevlisi, vatandaÅŸ olarak düşüncesini ifade edebilir ama (bu ülke AB'ye katılmasın) diye hareket edemez. Yapacağı iÅŸlerde ve davranışlarda bu deÄŸerlere uygun hareket etmelidir. Anayasa ve yasalarçerçevesinde görev yapan hiç bir kamu görevlisi Türkiye'nin AB'ye girmesini engelleme yönünde hareket edemez.'' Arınç, Türkiye'nin AB üyeliÄŸiyle ilgili baÅŸka soruları da yanıtlarken, bu konuda atılması gereken tüm adımların atılmaya devam edileceÄŸini, bundan sonrasının AB'nin tercihine kaldığını ifade ederek, ''Elbette olmazsa dünya duracak deÄŸil. AB üyeliÄŸini reddeden ülkeler de var'' dedi. Meclis BaÅŸkanı Arınç, bugünkü hükümetin AB üyeliÄŸi konusunda ortaya koyduÄŸu iradenin çok güçlü olduÄŸunu, muhalefetin de buna destekverdiÄŸini anlattı. Amaçlarının bu yıl bir tarih almak olduÄŸunu, TBMM olarak bunun için çok çalıştıklarını belirten Arınç, şöyle devam etti: ''Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, ordunun, ordunun üst düzey yöneticilerinin AB üyeliÄŸine karşı olduÄŸunu kimse söyleyemez. AB üyeliÄŸi konusunda Silahlı Kuvvetler samimidir. Türkiye'nin bu birliÄŸe tam üye olmasını gönülden desteklemektedir. Dolayısıyla sivil iradeyle, askeri irade bu konuda müşterektir. Türkiye, AB'ye tam üye olmalıdır. Bu nedenle bugüne kadar yapılan düzenlemelerde hiç bir sıkıntı yaÅŸanmamıştır.''     Arınç, AB Komisyonu BaÅŸkanı Romano Prodi'nin Türkiye'de bulunduÄŸu sırada olumlu mesajlar verdiÄŸini ve bazı gerçekleri dile getirdiÄŸini de anlattı. FRANSA'DAKÄ° BAŞÖRTÃœSÃœ SORUNUTBMM BaÅŸkanı Bülent Arınç, Fransa'daki türban konusundaki uygulamanın Ä°ngiltere'de ve ABD'de de taraftar bulmadığını, Avrupa ülkeleri tarafından da eleÅŸtirildiÄŸini belirterek, ''Yasaklamalar, özgürlüklerle çatıştığı zaman hukukun üstünlüğü galip gelir. Yanlışlar varsa düzeltilir. Parlamentolarda alınan kararlar Allah'ın emri deÄŸildir'' dedi. TBMM BaÅŸkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin Viyana BüyükelçiliÄŸi'nde bu ülkedeki Türk Toplumu temsilcileriyle yaptığı toplantıda kendisine yöneltilen ''Fransa'daki başörtüsü sorunuyla'' ilgili soruları da yanıtladı. ''Hiçbir ÅŸeyin aşırılığının hoÅŸ olmadığını'' ifade eden Arınç, '' Dinde de din dışındaki bütün fikirlerde de önemli olan vasattır, mutedil olmaktır, orta yolu bulmaktır'' dedi. Aşırılıkların Türkiye'de de baÅŸka ülkelerde de olduÄŸunu anımsatan Arınç, ''Sanmayın ki yalnızca Müslümanlar aşırılıklara kaçıyor. KatoliÄŸiyle, Protestanıyla hatta onların kendi içindeki mezhepleriyle,gruplarıyla sonradan oluÅŸmuÅŸ bir takım topluluklarıyla, Amerikasından Avrupasına kadar aşırılıklara giden, marjinalleÅŸen, akıl, mantık ve bilim dışına çıkan pek çok görüş vardır'' diye konuÅŸtu. Ä°slamın saflığını, hoÅŸgörüsünü, müsamahasını, bütün insanlara yaptığı evrensel çaÄŸrıyı, mesajını en güzel ÅŸekilde vermek gerektiÄŸinidile getiren Arınç, ''Bozmadan yapmalıyız, aşırılıklara kaçmamalıyız''dedi. Avusturya'nın Ä°slama yabancı olmadığını, kendisinin de Avrupa'ya yeni gelmediÄŸini, Avrupa'nın bütün mahallelerini, sokaklarını köylerini bildiÄŸini anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Neler yaÅŸandığını, önümüze neler geldiÄŸini bilirim. Ama geldiÄŸimiz nokta iyi bir noktadır. Åžimdi 3 nesilden sonra bazı ÅŸeylerin yeni farkına varıyoruz. Hatalarımızdan vazgeçiyoruz, birleÅŸiyoruz, beraber oluyoruz. Türkiye'de buna ne kadar ihtiyacımız varsa burada da o kadar ihtiyacımız var. Eskiden buralara gelirdik, ÅŸucu bucu, onun camisi, bunun okulu. Millet birbirine kurÅŸun atardı. Åžimdi çok şükür bu yok. Daha da olmaması lazım.''     ''ALLAH'IN EMRÄ° DEĞİL''    Kurallara uymak konusunda bir deÄŸerlendirme yapacak olursa öncelikle dünyanın deÄŸiÅŸtiÄŸini ifade etmek gerektiÄŸini vurgulayan Arınç, ÅŸunları söyledi: ''Dünya eskiden polis devletiydi. Hatta önceden kabileler halinde yaşıyordu, sonra kanun devletine döndü. Kanun devletinden hukuk devletine döndü. Åžimdi hukukun üstünlüğü diye bir ilke var. Çünkü, hukukun üstünlüğü dediÄŸiniz ÅŸey insanı esas alır, insanın yaratılışınıesas alır. Ä°nsanın huzurunu mutluluÄŸunu esas alır. Elbette parlamentolarda kanunlar yapılır. Yanlışlıklar varsa da aynı yollarla düzeltilir. Parlamentodan çıkan ÅŸey Allah'ın emri deÄŸil ki. Bugün böyledir derler yarın hem zamanın deÄŸiÅŸmesiyle, hem düşüncelerin deÄŸiÅŸmesiyle, hem ihtiyaçların artmasıyla kanunlar deÄŸiÅŸebilir. Türkiye'de 3 ayda bir kanunlar deÄŸiÅŸiyorsa Avrupa'da 10 yılda bir deÄŸiÅŸiyor. Kaldı ki, Fransa'da Chirac ve taraftarlarının verdiÄŸi karartam da söylenilenler gibi bir karar deÄŸil.'' Bu konuyu kendisinin çok iyi bildiÄŸini, bilmeye de mecbur olduÄŸunuifade eden Arınç, Fransa, Almanya ve Avusturya'nın örnek olmadığını kaydederek, ''Dünyanın neresinde bir insan yaşıyorsa o insanın şüphesiz kendi inancını kendi doÄŸrularını, belirli kurallar içerisindeifade etme özgürlüğüne sahip bulunduÄŸunu'' söyledi. Fransa'nın yapılanmasının eÄŸitim bakımından farklı olduÄŸunu vurgulayan Arınç, ÅŸunları kaydetti: ''Devletin okulları vardır. Laik okullar diyelim onlara. Kiliselerin, dini örgütlerin okulları vardır. Kamu görevliliÄŸi için bir ayırım yapılmıştır. Ama kamudan hizmet alanlar için bir ayırım yapılmamıştır. Ãœniversitede tahsillerine böyle bir yasaklama getirilmemiÅŸtir. Bakın ÅŸunu anlayabilirim, bir kamu görevlisi ister boynunda haç taşıyan bir Hıristiyan, isterse başında başörtüsü taşıyanbir Müslüman, kamu görevini yaparken bir ayırımcılık yapmasın diye dine ait sembolü taşımaktan men edilirse bu bir ciddiyet taşıyabilir. Ama onun hizmet verdiÄŸi insanların herhangi bir iÅŸareti taşımaları noktasında bunun kadar kesin konuÅŸamazsın. Çünkü, öyle yaptığınız zaman tapu dairesine giden bir hanımefendinin kıyafetine ölçü getirirsiniz. Bir hastahanede sadece saÄŸlık hizmeti alan bir hanımefendinin kıyafetine ölçü getirirsiniz. Hatta postahanede mektubunu atmak için gitmiÅŸ birisine (buraya giremezsiniz) dersiniz. Halbuki bu kuralları koyanlar ÅŸunu düşünüyor: Kamu görevi yapan insan mesela ÅŸu masada oturuyor, karşısına birisi gelmiÅŸ, (ben ona bir baskıda bulunmamış olayım, onu etkilememiÅŸ olayım, benim inancım bu, sen de bu inanca tabi olmazsan iÅŸini yapmam gibi) bir imaj vermeyeyim.Bu düşünceyi taşıyanlarla oturulur konuÅŸulur. Ama bunun dışında yasaklar, yasaklamalar özgürlüklerle çatıştığı zaman yine hukukun üstünlüğü galip gelir. Yanlışlar varsa düzeltilir. Bu örnek öbürüne emsal teÅŸkil edemez, etmemelidir. Bu Fransa'nın içinde tartışıldığı gibi Fransa'daki uygulamalar Ä°ngiltere'de de, Amerika'da da taraftar bulmuyor. Avrupa ülkeleri tarafından da eleÅŸtiriliyor. Yüzde yüz kesinlik ve katilik yoktur. Bunlara karşı savaÅŸ ilan edilsin, ortalık yakılsın yıkılsın kesinlikle böyle birÅŸey yoktur. Gösteriler yapılır, anayasa mahkemesine gidilir. Ä°mkan varsa kanunlar içinde buÄŸiÅŸiklik yapılır. Ben bunu ifade etmiÅŸ olayım.''Â
button