Güncelleme Tarihi:
Arınç, NTV’de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları şöyle yanıtladı:
TAKDİR EDİLECEK BİR DURUM
“Türkiye içinde de çözüm sürecini bitirmek isteyenler bulunuyor. Birçok olaya rağmen hükümet süreci sürdürmek için sabırlı davrandı. Seçimlerde HDP’nin barajı aşması demokrasinin neticelerinden birisidir. Buna saygısızlık etmeyi aklımızdan bile geçirmiyoruz. HDP’nin barajı aşması ve siyasi aktörlerin daha da güçlenerek seçimden çıkması takdir edilecek bir durumdur. PKK terör örgütünün yaptığı eylemler, herhalde şu dosyadan daha kalın hale geldi. En sonunda da 2 polisimizi evlerinde uyurken alçakça şehit ettiler. Bunun bir tek anlamı olabilir, ‘biz sizin polislerinizi bile evlerine girer öldürürüz. Biz bu kadar güçlüyüz.’ HPG bunu üstlendi. Hatta bunların yayın organlarında da ‘HPG’li gençler iki polisin cezasını verdi’ diye bununla iftihar eden bir yazı yayınlandı. Kandil’den gelen MİT’in istihbaratı ve diğer istihbaratlar, Cemil Bayık’ların ve diğerlerinin bütün sözleriyle yapılan operasyonla örtüşüyor. ‘Kimi alırlarsa siz alacaksınız, kim vurulursa siz vuracaksınız’ gibi tehditler arka arkaya gelmeye başladı. Bunun üzerine bir operasyon kararı alındı. Kandil’den bağımsız bir siyasi politika güdemiyorlar.
PKK’NIN ALÇAKÇA BİR YALANI
Son dönemde zannediyorum Zergele isimli bir yere yapılan operasyonlarda sivillerin hedef alındığı söylendi. Bu PKK terör örgütünün ve onun propagandasını yapan unsurların alçakça bir yalanıdır. İşin içinde görevli bir başbakan yardımcısı olarak söylüyorum ki ilk günden bugüne kadar ne içerde ne dışarı masum insanlara ve sivillere zarar verecek hiçbir operasyon yapılmadı. Hatta bazı operasyonlar sivillere zarar verebilir endişesiyle ertelenmiştir. (HDP’nin) ‘Bu süreçte senin silah bırakman, Türkiye’yi terk etmen gerekirdi. Bu hükümet elinden geleni yaptı, Öcalan’ın talimatı da böyleydi. Sen şimdi buna da bizim sözlerimize de uymuyorsun. Sen silah bırakmadıkça biz bu çözüm Sürecini götüremeyiz’ demesi lazım. Bunu dediği zaman biz süreci kaldığı yerden, daha rasyonel ve bu güne kadarki tecrübelerimizden, istismar edildiğimiz yerleri de gördüğümüze göre, ‘yok artık böyle değil, şöyle olacak, gel bakalım’ deme imkanına sahip olacağız.
SİNSİ BİÇİMDE KULLANDILAR
Çözüm sürecinin Türkiye için olmazsa olmaz bir sonuç olduğuna inanıyoruz. HDP aldığı oyu iyi kullanmak zorunda. Çünkü HDP içinde şiddeti ve terör örgütünü reddeden pek çok milletvekili olduğunu biliyorum. Şimdi görev onlara düşüyor. HDP içinde ağırlıklarını koymak suretiyle partiyle örgüt arasına kalın bir duvar çekebilirlerse biz yine elbette bir partner olarak HDP’den çözüm sürecinde istifade etmek isteriz. Çözüm sürecinin bölgede sosyal hayata olumlu katkıları oldu. Fakat onlar bunu yeniden güçlenmek, silahlanmak, serhildan için fırsat kollamak, devrimci halk ayaklanması için uygun ortamı bulmak amacıyla sinsi bir biçimde kullandılar.
MEĞER ONLAR ALAY EDİYORMUŞ
Şu anda biz hangi partiyle koalisyon kuracaksak kuralım çözüm süreci masanın üzerinde olacaktır ama ismi dahil, yöntemleriyle, yönüyle, varacağı noktayla işi yeni baştan ele almaya mecburuz. Bizim prensibimiz zaten bugüne kadar onlar ateş etmedikçe, eylem yapmadıkça biz yapmayacağızdı. Bunu biz son güne kadar, 10-15 gün evveline kadar hep uyguladık. O yüzden bizi halk da eleştirmiş olabilir, ‘Bunlar silahlarıyla her gün köylerde ama siz bunlara bir şey yapmıyorsunuz.’ Durum biraz böyleydi. Ama bunun bir tek sebebi vardı, tekrar terörün hortlamaması, siyasi görüşmelerin, müzakerelerin sonuca ulaşması. Meğer onlar alay ediyorlarmış. Yani el sallarken, ‘Biz buradayız bak, sen de bize karışamıyorsun.’ Artık böyle değil, 5 kuruşa simit devri geçti. Böyle olmayacak, olmaması da lazım.
PARTİLERDE KAYIP OLABİLİR
CHP ile iyi niyet çerçevesinde rasyonel şekilde hükümet kurma çalışması yapılıyor bundan da memnunum. Her iki partinin de yakın zamanda kayıpları olabilir ama önemli olan ülkeyi hükümetsiz bırakmamak. Çözüm süreci bir sakız olarak çok çiğnendi, yeni bir isim bulmak gerekebilir. Sayın Bahçeli veya Sayın Kılıçdaroğlu bulursa eğer güzel de bir şeyse biz o isimle yeniden bu sürece devam ederiz daha akılcı ve ülkenin gerçeklerini daha çok karşılayacak şekilde.
‘SUS BE KADIN’ DERDİM
O hanımefendiyle de bugüne kadar hiçbir tartışmamız olmadı ama bulunduğu yerden sürekli bir şey söylüyor. Bana verilen süre de iki dakika. Önümde baktım 23 saniye kalmış. ‘Hanımefendi sus’ dedim. Hakaret etmek isteyeceğim bir kadına ‘Hanımefendi’ der miyim? Kızsaydım ‘Sus be kadın’ derdim. ‘Hanımefendi sus’ dedim. Tekrar devam etti. O zaman da ‘Bir kadın olarak sus’ dedim. ‘Bir kadın olarak sus’ ‘kadınlar konuşamaz, kadınlar konuşmasın, kadınlar zaten konuşmaz, sen niye bana müdahale ediyorsun?’ anlamında değil. ‘Bir kadın olarak sus’ dememin sebebi şudur: Kadınlar şefkatlidir, hürmetlidir, bizim diğerlerinden daha fazla saygı duyduğumuz insanlardır. ‘Hani öbür erkekler bağırıyor da sen bari bir kadın olarak sus’ dedim. Bu benim Mecliste yaptığım konuşmaların içerisinde de bu üslubu her zaman müdafaa, muhafaza ettiğimi bilirler. Onun üzerine bunlar, benim sorularım cevapsız kalsın diyerek, sorulardan dikkate aldılar, bunun üzerine getirdiler.
SİNEK VIZILTISI KADAR
Bu, örgütlerin her zaman yaptığı bir şeydir, propaganda çalışmasıdır. Yani soruma cevap vereceği yerde, ‘Bir kadına hakaret edildi’ diye ortalığı karıştırdılar. Hiç önemli değil, bir sinek vızıltısı kadar önemli değil. Niye? Çünkü onlar haksız, ben haklıyım. Haksız olduğum veya sürçülisan ettiğimi bilsem hemen özür dilerim. Kaç tane özür dilediğim sözler vardır.”