Arınç, ruhani liderlerle buluştu

Güncelleme Tarihi:

Arınç, ruhani liderlerle buluştu
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2010 13:46

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “71,5 milyon vatandaşımızın her biri bu ülkenin asli unsurudur, egemenidir, birinci sınıf vatandaşıdır. Bunun dışında bir yaklaşımı asla ve asla kabul etmiyoruz” dedi.

Haberin Devamı

Arınç, Türkiye'deki azınlıkların ruhani liderleri ve cemaat vakıflarının başkanları ile Başbakanlığın Dolmabahçe Ofisi'nde kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.

Kahvaltının ardından bir konuşma yapan Arınç, bugün hem kendisi için, hem de hükümet için önemli bir gün olduğunu ifade ederek, Türkiye'deki azınlıkların ruhani liderleriyle yapılan bu görüşmenin çok verimli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin son yıllarda temel hak ve özgürlükler konusunda her zamankinden daha istekli adımlar attığını, çözümsüz gibi görülen, adeta tabu olan konuların üzerine korkusuzca ve cesurca gidildiğini söyleyen Arınç, “İstiyoruz ki, dünyanın en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan bu topraklarda bir tek vatandaşımız bile hoşnutsuz kalmasın. Binlerce yıldır dünya medeniyetine rehberlik etmiş, büyük katkılarda bulunmuş kadim kültürlerimiz, inançlarımız ve düşüncelerimiz birbirleriyle huzur içinde yaşasın” dedi.

Hiçbir ayırım yapmadan bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan her bir insanın, her türlü farklılığıyla birbirinin gönlünde, yüreğinde ayrıcalıklı bir yere sahip olmasını istediklerini ifade eden Arınç, “Hepimiz insanız ve bu masanın etrafında oturan hepimizin inancının temelini insan oluşturur, yani hepimizin inancında insan yalnızca insan olduğundan dolayı kutsaldır” diye konuştu.

“BU TOPRAKLARDA YETİŞEN 7 RENKLİ BİR GÜL GİBİYİZ”

Arınç, insanı kutsal bilen anlayışının gereğinin, insanın ürünü olan kültürü, kimliği, eserleri ve özellikleri de saygıyla karşılamak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bizler farklı kültür, farklı gelenek, farklı inançlarımızla bu topraklarda yetişen 7 renkli bir gül gibiyiz. Aslında hepimiz birbirimizin adeta eksik yanı, yitiği gibiyiz. Bir araya gelince kemale eren vücut gibiyiz. İçimizden birinin eksik olduğu bu kültür, bu inançlar silsilesi ve bu ülke eksik kalır. İçimizden birinin desteğini çektiğini bu muazzam bina bel verir. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes bu ülkenin asli unsurudur. Kimsenin kimseye üstünlüğü söz konusu olamaz. Dolayısıyla birbirimizin sorunlarına samimi bir şekilde yaklaşmak ve onları çözmek için gayret göstermek zorundayız. Hiçbir kompleksimiz yok, hiçbir çekincemiz yok.”

Demokrasi çerçevesinde, Anayasa ve yasalar çerçevesinde, her şeyden önemlisi insani duyguların rehberliğinde ortak bir yaşam alanını hep birlikte kurmanın gayreti içerisinde olduklarını dile getiren Arınç, bu noktada da son derece olumlu adımlar attıklarını kaydetti.

Arınç, bugüne kadar birçok sorunun tamamen çözülememiş olduğunu, şartların bir kısım gelişmelerin daha yavaş seyretmesine, bir kısım ilerlemelerin çok kapsamlı ve çok yaygın şekilde hayata geçmemesine sebep olabildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ancak şunu samimiyetle ifade etmek durumundayız. Biz hiçbir sorunu görmezlikten gelmiyoruz. Hiçbir sorunun üzerine örtmüyoruz, hiçbir sorunu yok saymıyoruz. Daha da önemlisi bu sorunları üreten zihniyeti, bu sorunların devamını arzulayan yaklaşımları da tasvip etmiyoruz. Her konunun makul bir çözümü olduğuna inanıyoruz ve ancak ortak aklı harekete geçirerek, ancak toplumsal bir uzlaşmaya vararak, ancak samimi ve güçlü bir irade ortaya koyarak çözüme yaklaşacağımıza inanıyoruz. Ne yapacaksak, bizim için yapacağız. Bizim dilimizde, bizim tanımlamalarımızda 'öteki' diye bir kelime ve kavram yoktur. İnsanımızı 'bir diğeri' diye tanımlama ayıbına düşmeyeceğiz. Dışlayıcı, ayırıştırıcı, ötekileştirici yaklaşımlarla toplumsal bütünlük de sağlanamaz, devletin bekası da korunamaz, huzur ve güvenlik de tesis edilemez. Bu ülkenin hiçbir vatandaşının Anayasa ve yasalar karşısında diğer bir vatandaşa üstünlüğü asla olamaz. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Bu ülkenin bir kesiminin kendisini egemen, bir kesiminin de kendisini yönetilen olarak hissetmesine asla razı olmayız, olamayız. 71,5 milyon vatandaşımızın her biri bu ülkenin asli unsurudur, egemenidir, birinci sınıf vatandaşıdır. Bunun dışında bir yaklaşımı asla asla kabul etmiyoruz.”

Haberin Devamı

"BİRBİRİMİZE YAKINLAŞTIRACAK ADIMLARIMIZ DEVAM EDECEK"

Haberin Devamı

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent  Arınç, 96 taşınmazın başvuruda bulunan cemaat vakıfları adına tesciline oy  birliğiyle karar verildiğini belirterek, “Bizi birbirimize yaklaştıracak, bizi  biz yapacak adımlarımız hiç kimsenin kuşkusu olmasın devam edecektir” dedi.

Arınç, 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren AB ile katılım müzakerelerine  başlandığını, şu an itibarıyla bir fasılda müzakerelerin açılıp kapandığını,  diğer fasıllarda da müzakerelerin devam ettiğini hatırlattı.

Bülent Arınç, Ocak 2003 tarihinde kanunlaşan 4. Uyum Paketi'nde cemaat  vakıflarının taşınmaz mal edinmelerini kolaylaştırmak amacıyla Vakıflar Genel  Müdürlüğünden izin almaları esasını getirdiklerini dile getirerek, Temmuz 2003'te  kabul edilen 6. Uyum Paketi ile cemaat vakıflarının tasarrufu altında bulunduğu  belirlenen taşınmaz malların vakıf adına tescili için yapılacak başvurular  bakımından öngörülen süreyi uzattıklarını anımsattı.

Eylül 2004'te yayımlanan bir yönetmelikle cemaat vakıflarının seçim  çevrelerinin genişletildiğini, Ocak 2005'te kabul edilen bir yönetmelikle  gayrimüslimlere ait dini, hayri, sıhhi, sosyal, eğitsel ve kültürel müesseseler  ile bunların kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili işlemlerinin yürütülmesi  görevinin Emniyet Genel Müdürlüğünden alınarak İller İdaresi Genel Müdürlüğü ile  valilik ve kaymakamlıklara verildiğini anlatan Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğünün  Türkiye genelinde kilise, havra, manastır ve sinagog gibi eserlerini restore etme  çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

Arınç, Diyarbakır Sur Ermeni Protestan Kilisesi, Diyarbakır Sur Ermeni  Katolik Kilisesi, Hatay İskenderun Rum Katolik Kilisesi ve Hatay İskenderun  Süryani Katolik Kilisesi'nin onarımının devam ettiğini kaydederek, Balıkesir,  Edirne, Gaziantep, Gökçeada'daki eserlerin onarım ihalesinin tamamlanma  aşamasında olduğunu, Kilis ve Hatay'daki bazı eserlerin de projesinin  yapıldığını, Van Akdamar Kilisesi'nin de restorasyonunun tamamlanarak Mart  2007'de hizmete açıldığını anımsattı.

9. Uyum Paketi çerçevesinde son olarak 5737 sayılı yeni VakıflarKanunu'nun 27 Şubat 2008 tarihinde  yürürlüğe girdiğini anlatan Arınç, bu yeniyasanın uygulanmasına başlandığını ve şu ana kadar bin 410 taşınmaz için müracaat  talebinde bulunulduğunu bildirdi.

Arınç, bu taleplerle ilgili Vakıflar Meclisince 575 adet başvuruda  taşınmazla ilgili tapu bilgilerinin ve tapu kaydının, 368 adet başvuruda da kanunve genelge gereğince gereken bilgi ve belgeler olmaması nedeniyle  943 taşınmazla
ilgili eksik bilgi ve belgeleri tamamlamaları için vakıflara iki aylık ek süre  verildiğini belirtti.

35 taşınmazla ilgili başvuruda ise taşınmazlar tapuda başvuruyu yapan  vakıf adına kayıtlı olduğundan veya vakıf adına tesciline ilişkin karar  bulunduğundan yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığına, ayrıca 347 adet  taşınmazla ilgili de tapuda başka bir vakıf, kamu kurum ve kuruluşları ya da  tapuda malik hanesi açık olması nedeniyle kanun kapsamına girmediğinden talebin  reddine karar verildiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
“32 adet Hazine, 2 adet Vakıflar Genel Müdürlüğü, 51 adet bağışlayan  veya vasiyet eden, 11 adet nam-ı müstear ve nam-ı mevhum adına kayıtlı 96  taşınmazın, başvuruda bulunan vakıflar adına tesciline oy birliğiyle karar  verilmiştir. 11 Rum vakfına 68, 8 Ermeni vakfına 25, 2 Musevi vakfına 2, 1 Bulgar  vakfına 1 taşınmaz tesciline karar verilmiştir. Gönül isterdi ki bu toplantıda  cemaatlerimizin yapmış olduğunu bin 410 taşınmazın tamamını da kendilerine teslim  edelim. Ancak şimdilik bu olmadı. Fakat bu iyi niyetli bir yaklaşımın ilk  adımıdır. Bizi birbirimize yaklaştıracak, bizi biz yapacak adımlarımız hiç  kimsenin kuşkusu olmasın devam edecektir. Kaldı ki bu süreç, henüz tamamlanmış da  değildir.”

Vakıflar meclisinin gerekli evrakların tamamlanması için ciddi bir  sorumluluk alıp kanunda bir düzenleme olmamasına rağmen iki aylık ek süre  verdiğine dikkati çeken Arınç, hiçbir vatandaşın meselesini AB istediği için,  müzakerelerin bir gereği olduğu için yapmadıklarını kaydetti.

Arınç, uygulamada eksiklikler, mevzuata yönelik beklentiler olabileceğini  ifade ederek, “Ancak ne yapıyorsak insanımızı sevdiğimiz için, insanımızın daha  müreffeh, daha özgür, daha insanca bir yaşama sahip olması için yapıyoruz”  dedi.

Bülent Arınç, ancak bu süre içinde engelleri aşarak tüm bu sorunların  çözüme kavuşturulabileceğine, bunun da hep birlikte yapılabileceğine gönülden  inandığını belirtti.

1915 OLAYLARI

Haberin Devamı

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasında Amerikan  Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunun geçen hafta bir karar aldığını  hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu milletimizin vicdanında derin bir yara açmıştır. Keşke hiç kimse,  geçmişte yaşanmış acı olaylar üzerine siyaset yapmasaydı. Ancak her dönemde bu  acılar istismar edilmektedir. Keşke geçmişte yaşanmış bu acı olaylar bilim  adamlarının çalışmalarıyla analiz edilse bu acılar gündelik siyasi hesaplara  kurban edilmese. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Ülkemizde  birlikte yaşadığımız Ermeni asıllı kardeşlerimiz var, sınırlarımız dışında  yaşanan bu tür gayri ciddi girişimler ve dayatmalardan onların da son derece  rahatsız olduğuna inanıyorum. Ancak bütün bu yaşananların burada yaşayan  kardeşlerimizin rahatını kaçıracak söz ve davranışlara dönüşmesine asla ve asla  müsaade etmeyeceğiz. Bugün bu çatı altında hangi duygular ile bir arada isek,  yarın da aynı duygular ile bir ve beraber olacağız. Türkiye son derece zor bir  coğrafyada yer alıyor. Yakın tarihimizden kaynaklanan travmalar bugün dahi  etkilerini sürdürüyor ve zaman zaman da hiç arzu etmediğimiz sonuçlar ortaya  çıkıyor. Ancak insanımızın, ülkemizin huzurunu, refahını, barışını bozmaya dönük  hiçbir girişime hayat hakkı vermeyeceğiz. Geriye dönüp baktığımızda binlerce  yıldır devam eden bir ortak geçmiş görüyoruz. Aynı şekilde daha nice binlerce  yıllık bir ortak geleceğin de mümkün olduğunu düşünüyor ve diliyorum. Bu  toplantının birlik ve beraberliğimizin daha da sağlamlaşmasına vesile olmasını  diliyorum.”

Haberin Devamı

HEYBELİADA RUHBAN OKULU

Bir gazetecinin, bugünkü görüşmede Heybeliada Ruhban Okulu'nun  açılmasının gündeme gelip gelmediğini sorduğu Arınç, Heybeliada Ruhban Okulu'nun  konuşmalar içinde geçtiğini ve Patrik Bartholomeos'un bu konuda düşüncelerini  dile getirdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bu düşünceleri hepimiz de esasen biliyoruz. Bu konuda bir çalışma  yapıldığını zaman zaman sayın Başbakanımız da sayın Milli Eğitim Bakanımız da  sayın Devlet Bakanımız da ifade ediyor. Biz iyi niyetle olaya yaklaşıyoruz ama  geçmişten bu yana Anayasa Mahkemesinin ve diğer mevzuat hükümlerinin bu konuda  bir kısıtlama getirdiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Hükümetimizin bu konudaki  düşüncesini tekrar ifade etmek isterim. Dini inançlara sahip ülkemizde yaşayan  insanların, azınlık statüsü içerisinde değerlendirilirse değerlendirilsin,  Lozan'dan kaynaklanan hakları söz konusu edilirse edilsin, kaldı ki biz onlara bu  ülkemizin birer vatandaşı yurttaşı olarak bakıyoruz, başkalarından farklı olarak  bakmıyoruz. Onların dini adam veya din görevlisi yetiştirmek ihtiyaçlarını, dini  inançlarının bir gereği olarak haklı ve makul buluyoruz. Dolayısıyla Heybeliada  Ruhban Okulu'nun hukuki mevzuatımız içerisinde tekrar eğitime başlaması konusunda  hükümetimizin, şahsımın bir kararı olduğunu söylemeliyim. Ancak önümüzdeki  engelleri yine bir hukuk devleti olan Türkiye'nin kendi mevzuatı içerisinde  umarım çok fazla geçmeden gerçekleştireceğiz. Bu konuda sayın patrikle de  ilgililerle de görüşmelerimiz devam ediyor.”

Toplantının sonunda tüm katılımcılar adına Fener Rum Patriği Bartholomeos  tarafından Bülent Arınç'a üzerinde hat sanatıyla çift besmele yazılı vazo hediye  edildi. Arınç, hediyeyi alırken, çok mahcup ve mütehassis olduğunu söyledi.
Çıkışta Türkiye Musevileri Hahambaşı İshak Haleva da gazetecilere yaptığı  açıklamada, toplantının iyi geçtiğini ifade ederek, özel konuları anlattıklarını  söyledi.

Türk Musevi Cemaati Başkanı Silviyo Ovadyo da “Bir bakanın yaptığı ilk  toplantıydı tarihte. Gerçekten burada bütün sorunları dinlemiştir. Gerçi bu  sorunlar senelerden beri çözülmektedir ama az kalan sorunları da dile getirme  şansımız olduğu için tabii ki çok başarılı bir toplantı olmuştur” dedi.

Toplantıya, Bartholomeos, Haleva ve Ovadyo'nun yanı sıra Ermeni Ortodoks  Ruhani Meclis Başkanı Aram Ateşyan, Süryani Katolik Cemaati Patrik Vekili  Korepiskopos Yusuf Sağ, Süryani Kadim Ortodoks Cemaati Ruhani Reisi ve Patrik  Vekili Metropolit Yusuf Çetin ile cemaat vakıflarının başkanları da katıldı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!