Arınç: Kuru gürültü yapılıyor

Güncelleme Tarihi:

Arınç: Kuru gürültü yapılıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2006 00:014dk okuma

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye ne zaman ayağa kalkmaya, ne zaman halkın iradesi tam olarak parlamentoya yansımaya başlasa, bundan şikayet edenler ve üzülenler olduğunu esefle gördüklerini belirterek, “Bir takım kuru gürültüler, şunun, bunun sözleri, şurada, burada yüksek sesle konuşulan bir takım şeyler, bunlar, toplumun huzurunu bozmak için yapılıyor” dedi.

Haberin Devamı

Müstakil Sanayici ve iş adamları Derneği Ankara Şube'si bu akşam Gazi Üniversitesi (G.Ü) Gazi Kültür Merkezi'nde bir iftar yemeği verdi. İftara TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM Başkan Vekili İsmail Alptekin, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, bazı milletvekilleri, bürokratlar ve iş adamları katıldı.

İftar yemeğinde bir konuşma yapan TBMM Başkanı Bülent Arınç, toplumun huzurunu bozmak için, Türkiye'de mevcut istikrarın bozulması, yeniden bazı güç odaklarının egemen olması için bazı şeyler yapılıyorsa burada dikkat edilmesi gereken iki nokta bulunduğunu belirterek şunları söyledi:

“Biz 70 milyonluk büyük bir kitleyiz. Tarihin en büyük medeniyetlerine sahibiz. Bu topraklar üzerinde de en az bin yıldan beri mevcuduz. Tarihimiz, coğrafyamız, kültürümüz, jeopolitik konumumuz bizi çok önemli kılıyor. Türkiye bu şartların içerisinde büyük devlet olmaya mecburdur. Bizi büyük devlet olmaktan öteye götürüp bir hasta adam psikolojisiyle her zaman kendi içerisinde kavgalı, küçülmüş, içine kapanmış bir devlet olmaya götürmeyi çok seven, bundan çok memnuniyet duyan bazı kişiler, bazı kurumlar, bazı odaklar olabilir. Onları iki konuda tasnif etmek mümkün. Bir tanesi halkını beğenmeyen, halkının değerlerine sahip olmayan, halkına tepeden bakan, halkını bir sürü, kendisini de onların başında sahip olarak görmek isteyen, (Ben ne dersem, o olacak), (Ben ne söylersem o konuşulacak), (Ben ne giyersem o giyilecek), (Benim dediklerimin dışında hiç kimse başka bir hayat tarzı süremeyecek). Bunun düşüncesinde olan, halkına yabancılaşmış aydınlar var.
Onlar kendi milletinden, içinden çıktıkları toplumdan kendilerini çok çok yüksekte görüyorlar. Kendilerini akıllı, milleti sersem zannediyorlar. Ve milleti kendileri için güdülecek bir teba olarak görüyorlar. Onlara yön vermek, istikamet vermek istiyorlar. Onları yetersiz buluyorlar. Eğer bir tarif yapılsaydı. Herhalde halkına yabancılaşmış aydın, entelektüel veya yönetici diyebilirdik.”

Haberin Devamı

Dikkat edilmesi gereken ikinci konunun ise halktan ümidini kesmiş politikacılar olduğuna işaret eden Arınç, onların da sağa sola (Ne yapsam, ne etsem) diye bakındıklarını, yıllar geçmesine rağmen sandıkta başarılı olamadıklarını ve milletin kendilerine oy vermeyeceğini düşünmeye başladıklarını söyledi. Bu politikacıların halktan oy almak ve iktidar olmaktan umudunu kesmiş siyasetçiler olarak görülebileceğini anlatan Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:

“TARİFLERİNİ YAPMAZLAR, ÇÜNKÜ İŞLERİNE GELMEZ”

“İki grubun zaman zaman sesleri yükselir. Zaman zaman fırsat kollarlar millet iradesine müdahale etmeyi, geleneksel silahlarıyla bir kaç defa daha denemek isterler. O silahları da hepimiz biliyoruz. Tariflerini yapmazlar çünkü işlerine gelmez. Tariflerini yapsalar onu kullanamayacaklar. Tariflerini yapmazlarsa bir lastik gibi nereye çekerlerse oraya uzatıp götürecekler. Kısaltmak isterlerse lastik böyle olacak. Uzatmak isterlerse böyle olacak. Bir iftar yemeğinde bile irtica kokusu sezen insanlardır bunlar. Onun önünde bir dua, arkasında bir yemek duası yapıldığı zaman devletin temel nizamlarının sarsılacağından bile korkan insanlardır. Bugün, Pentagon'unda, Beyaz Saray'ında iftar yemekleri verildiğini onlara söylerseniz burun kıvırıp giderler. Bugün İngiltere Parlamentosunda müslüman çalışanlar için mescit açıldığını söylerseniz. (Olur mu öyle şey) diye inanmazlar. (Bizim kendi özel şartlarımız var) derler. Senin ne kadar özel şartın varsa, bunun beşiği olan batının da herhalde o kadar özel şartının olması lazım. Gene (Bunları konuşalım) dediğiniz zaman taa ortaçağın küflü labirentlerinde kalmış ellerinde muhteşem bir Don Kişot silahı vardır.

Haberin Devamı

(Söyletmen, vurun). Siz bir şey söylersiniz. Karşılığında cevabını vermekten acizdirler. (Söyletmen vurun). (Aman ağzını kapatın, ellerini bağlayın, yüzünü gözünü bantlayın ki bir şey söylemesin) diye. Halbuki ortaçağda bile bunun karşısında soylu insanlar bir cümleyi haykırdılar. O da (Vur, fakat dinle) idi. Evet vuracaksan vur. Ama dinledikten sonra vur. Kaldı ki 2006'lar, 2007'ler artık bu sözlerin de pabuçlarının dama atıldığı günlerdir. Şimdi herkesin düşüncesini fikrini inancını söyleyebildiği, eğer bu kısıtlanıyorsa bundan da şikayet ettiği günlerdir.”

Bu özgürlüklerin sadece üç beş kişi için değil herkes için olduğunu belirten Arınç, herkesin bu özgürlükleri eşit oranda kullanma hakkı olması gerektiğini vurguladı.

“KURU GÜRÜLTÜ”

Türkiye ne zaman ayağa kalkmaya, ne zaman halkın iradesi tam olarak parlamentoya yansımaya başlasa bundan şikayet eden, üzülenler olduğunu esefle gördüklerini anlatan Arınç, “Bir takım kuru gürültüler, şunun bunun sözleri,
şurada burada yüksek sesle konuşulan bir takım şeyler, bunlar toplumun huzurunu bozmak için yapılıyor.” diye konuştu.

Haberin Devamı

Bugüne kadar atılan adımlarda eğer mesafe alınabilinmiş ise halkın daha özgür düşünmesi ve ifade edebilmesi için bundan sonra daha büyük mesafeler alınması gerektiğini belirten Arınç, millet iradesinin parlamentoya tam olarak yansıtılması ve bu iradenin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini söyledi. Arınç böylece, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün yerini bulabileceğini bildirdi. Bu konuda mücadele verilirken bazı sıkıntıların yaşanmasının da doğal olduğunu belirten Arınç, “Bunun mücadelesini verirken hedef olmakda doğaldır. Bunun mücadelesini verirken belli kesimlerin feryatlarını duymak hatta (Elden gidiyor) diye bir takım konuşmaların yapılması da muhtemeldir” dedi.

Haberin Devamı

Meclis başkanı Arınç, ancak Türkiye'de bir normalleşmenin yaşandığını belirterek “Ne kadar normalleşebilirsek, o kadar başarılı olacağız” şeklinde konuştu. Böylece kendilerinden sonra gelecek çocuklarının bu topraklarda daha hür yaşayacağını anlatan Arınç, bunu kavgayla, döğüşle değil, fikirle yapacaklarını kaydetti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!