Güncelleme Tarihi:
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, TBMM çalışmaları hakkında sunum olduğunu belirterek, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına yönelik kanun tasarısında değişikliklerin yapılacağını ifade etti. Bunun dışında özellikle son günlerde yaşanan Lodos, su baskınları adeta afet haline dönüşmüş kötü hava şartlarının Bakanlar Kurulu toplantısının gündeminde olduğunu belirten Arınç, "Kamu malları ve özel mülkiyetler zarar gördü, trafik felç haline geldi. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Gündemimizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın sosyal yardımlarla ilgili, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç da gençliğe yönelik bazı projelerin hayata geçmesi konusunda sunum yaptı. Nabi Avcı, yurtdışındaki örgün ve yaygın eğitime ilişkin okullar kapsamında Bakanlar Kurulu'nda görüşmeleri devam ettirmiş olduk. Süt dağıtımı yaptığımız okullarda kuru üzüm de dağıtılması Bakanlar Kurulu'nda imzalanacak, karar acilen çıkarılmış olacak. İç ve dış gelişmelere ilişkin başka değerlendirmeler de yapıldı" ifadelerini kullandı.
YURTDIŞINDAKİ OKULLARIN VAKIF HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, 'yurtdışındaki okulların vakıf haline dönüştürülmesi konusunda nasıl bir karar alındı' sorusuna, "Yırtıdışında 66 tane MEB'e bağlı farklı ülkelerde okullarımız var. Bunların eğitim kalitelerinin artırılması şartıyla, Türk okullarıyla bilinen şirket mi, dernek mi, hangi şartlar altında çalışıyorsa çalışsın MEB'e devri konusunda bir gelişme yaşanabilir mi, bir diğeri de yeni kuracağımız sistem içinde yeni bursların verilmesi sağlanabilir mi? Bunun gönüllülük ilkesine bağlı bir mutabakat olduğunu ifade etmiştik. Şu konudaki kararlığımız, okullar konusunda yapacağımız çalışmalarımızın elzem olduğunu, açık bir ihtiyaç olduğuna karar verdik. Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz konusunu etraflı olarak değerlendirmek durumundayız. biz kapattık bu iş bitti böyle bir mantığın hiçbir dünyanın hiçbir ülkesinde geçerli olmadığını bilmenizi isterim. Bir dernek, bir vakıf veya o ülkedeki ortaklar aracılığıyla kurulmuşsa onlara Türkiye'den hükmetmek mümkün değildir. Bazı yazarlar el koyun diyorlar, savaş tamtamları içinde ellerinden kan damlıyor. Biz bunu yapamayız. Onlar yazılarında bu sözleri söyleyebiliyor, biz böyle birşey yapmayacağız. Devletten devlete ilişki şeklinde eğitim konusunu düşünüyoruz. Hükümetten hükümete olan ilişkilerde, ticari, siyasi, diplomatik ilişkiler vardır ama bir ülkenin başka ülkede eğitim faaliyet olarak ne yapacağını istihbaratın da düşünmesi gerekir. Buna ihtiyaç var mı derseniz, 'Evet'. Hükümetimiz ortak kararı, Türkiye içinde ve dışında yeni ve nitelikli eğitim faaliyetine başlamamıza ihtiyacımız vardır. Bunun vakıf sistemi içinde, nasıl kurabilir, nasıl kaynak temin edebilir, bunlar nasıl denetlenebilir bu sistem üzerinde çalışıyoruz. Kuracağımız sistem mutlaka vakıf olacaktır, ismini de tepsit ettik. Mahkeme tescil edecek, mutlaka kamu desteğinde ama sivil bir yapılanma olacak. Kamu desteğinin bulunmadığı böyle bir ciddi vakfın ayakta durması mümkün değildir. Yüzde 70 sivil, yüzde 30 kamu desteğiyle olabilir. Bütün bu yaptığımız çalışmaları misyonerlik değil, eğitim diplomasisi olarak değerlendirmek gerekir. Çalışmaların devam etmesi talimatı verdi Sayın Başbakanımız" cevabını verdi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Başkanlık sistemi ile ilgili soruyu Arınç, "Başkanlık konusu, arı başkanlık konusunu Sayın Cumhurbaşkanımız gündeme getiriyorlar. Genel Başkan Yardımcıları da, komisyon başkanları da bildiğimiz eski düşünceleri ifade ediyorlar. Bakanlar Kurulu'nda bu konunu enine boyuna tartışılmış, hükümet politikası haline getirilmiş değildir. Bu konuda aciliyet de görmüyoruz. Bugün Bakanlar Kurulumuzda görüşmedik, önümüzdeki günlerde de olmayacaktır. Parti açısından ihtiyaç olabilir. 2015 seçimlerine giderken Başkanlık konusundaki düşüncelerimizin açıklanması bir ihtiyaç haline gelebilir ama bugün için erken görüyorum" şeklinde cevapladı.
Fethullah Gülen'in 2013 yılında öldüğü yönündeki iddiaların sorulması üzerine Arınç, "Şu ana kadar böyle birşeyin ne dedikodusu ne de haberi. (Egenin Sesi) Böyle bir haber orada yayınlandığı için ciddi bulmamak gerekir" dedi.
ÇİPRAS'IN BARBAROS HAYRETTİN PAŞA GEMİSİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMASI
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın KKTC'de sismik arama yapan Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin geri çekilmesi yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Arınç, "Sayın Çipras'ın yaptığı bizden farklı değildir. Türkiye'de de bir hükümet kurulduğunda geleneksel olarak ilk ziyaret ettiği ülke Kuzey Kıbrıs sonra da Azerbaycan'dır. Bir defa biz müzakere masasındayız. Çözüme ulaşmak için bu masadan netice almak için kararlıyız. Bir yorumda bulunmaya, eleştiri getirmeye ihtiyaç duymuyoruz. Orada yaşayan Türk uyruklu insanlar var. Adanın sahip olduğu bütün zenginliklerin adada yaşayan insanların ortak payda olduğu bilgisi, düşüncesi var. Türkiye Cumhuriyeti'nin adada belli hukuki düzenlemelerde aramalar yapması hem ulusal hem de uluslararası haklardan kaynaklanan gelişmedir. Bütün bunların biz Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri bozacağı düşüncesinde değiliz. bu ilk ziyaretlerde bu tür konuşmaların yapılmasını doğal karşılamak lazım" dedi.
CENEVRE TEMASLARI
Cenevre temaslarının sorulması üzerine Arınç, "Evrensel periyodik inceleme mekanizması Türkiye için yabancı bir unsur. İkincisi yapıldı. Cemil Çiçek katılmışlardı, ben de 4 yılda bir yapılıyor, Cenevre'deki toplantılara 3 gün boyunca katıldık. Çok tebrik aldık, bunlar rakamsal veriler olarak da ortadadır. 280 civarında tavsiye kararı aldık, 122 ülke söz almak için kayıt yaptırmıştı, tamamını dinledik cevap vermeye çalıştık. Kapanış toplantısında 280 civarında soru karşısında Türkiye ne düşünüyor denildiğinde bunların analizlerini yapmıştık. Yani 280 tavsiyenin 189'unu Türkiye demokratikleşme,insan hakları bakımından kabul etmiş durumda. Bir kısmı konusunda olumlu, bir kısmının da olabilirliği konusunda çalışmalar yapıyoruz. Sanıyorum 26 tavsiyeye de 'kesinlikle hayır' dedik. 280 sorudan yüzde 5'ini reddetmiş olmakla, yüzde 95'ini uygulayan bir ülke olarak insan hakları konusunda bize soru soranlardan iyi bir durumda. Güney Kıbrıs bize soru yöneltiyor, bizim diplomatik ilişkimiz yok.Dinliyoruz, sizi tanımadığımız için sizin sorularınıza cevap verme durumumuz yok. Mısır maksatlı sorular sordu, bugün 185 idam kararı vermiş, Türkiye'den şikayet ederse gülerler. Türkiye'nin insan hakları karnesinde yüzde 5'lik kabul edemeyeceği engel varsa bunu da herkesin anlayışla karşılaması lazım. Türkiye'de insan haklarının ihlal edildiğine yönelik algı operasyonu var ki sanıyorsunuz bütün dünya Türkiye'den şikayet ediyor. Başarılı bir sonuçla ülkemize döndük" dedi.
Metal işçilerinin grevlerinin ertelenmesi konusuna değinen Arınç, "Ben imzamı Cenevre'den döndükten sonra 29'unda attığımı ifade edebilirim" dedi.
Japon gazetecinin IŞİD tarafından öldürülmesinin ardından Ürdün'ün, grubun elindeki pilotlarını kurtarması için istihbarat paylaşımının olup olmayacağının sorulması üzerine Arınç, "IŞİD, bir terör örgütüdür, bu örgütü insanlık dışı, zalimce işlediği cinayetleri her zaman lanetliyoruz. Bu sadece bir ülkenin başarabileceği bir iş değil, fevkalade üzgünüz. Türk halkının da Japon halkıyla dayanışma içinde olduğunu söyleyebilirim. Bu, insanlık dışı bir harekettir, acı bir olay. Bunun gerçek mi değil mi tartışması bir yana ama, böyle cinayetlerin işlendiğini bildiğimiz için acının gerçek olduğunu söylememiz mümkün. Türkiye'nin yardımı istenmişse istihbarat örgütümüz başta olmak üzere imkanlarımızı kullanabiliriz" diye konuştu.
HAŞİM KILIÇ'IN AÇIKLAMALARI
Arınç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamalarını değerlendirerek, "Sayın Başkanını da fevkalade bir konuşma yaptığını dinledim. Başarılı bir dönem geçirdiğini söyleyebilirim. Yıllarca başkanlık yaptı bu kurumda. İnsan haklarına, fikir ve düşünce özgürlüğünün geliştirilmesine katkı vermiş mümtaz bir insandır. Birileri biraz daha fazla eleştirmiş olabilir, Sayın Başkanın kıymetini Türkiye'nin bilmesi gerekir" açıklamasında bulundu.
Referandum öncesinden bugüne kadar gelinen noktayı büyük bir başarı olarak gördüğünü anlatan Arınç, "Anayasa Mahkemesi'nin kendi yapısı içinde raportör ihtiyacı varsa, teknik ihtiyaçlar varsa bunlar giderilebilir. Yani, dosya yükümüz bugün budur daha da artabilir artacak taleplere karşı bizim daha güçlü olmamız gerekir diye söylemiştir. Ben, öyle anladım" dedi.