Arınç: Ben o lafları cumhurbaşkanı olmak için söylemedim

Güncelleme Tarihi:

Arınç: Ben o lafları cumhurbaşkanı olmak için söylemedim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2006 17:37

TBMM Başkanı Bülent Arınç, 23 Nisanda TBMM'de yaptığı konuşma ve sonrasındaki açıklamalarının ”Cumhurbaşkanı adayı olmak veya cumhurbaşkanı seçilmek” gibi bir amaca yönelik olmadığını belirterek, “Bu konular Türkiye'nin geçmişten bugüne taşınan meseleleridir. Bu meselelerin bir çözüme kavuşturulması gerekir. Toplumsal barış bunu gerektiriyor” dedi.

Arınç, Milli Eğitim Bakanlığı'nın “Büyük Öğrenci Projesi' kapsamında Türkiye'de öğretim gören öğrenciler için düzenlenen diploma törenine katıldıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.  Bir gazetecinin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in, kendisinin 23 Nisanda yaptığı konuşmanın, “zamansız ve partinin görüşü olmadığı” yönünde açıklama yaptığını ifade etmesi üzerine Arınç, söz konusu konuşmasında ülkenin temel meseleleriyle ilgili görüşlerini açıkladığını, “tek amacının Türkiye için tam demokrasi, tam özgürlük olduğunu” söylediğini kaydetti.

Konuşmasının üzerinden geçen sürede, düşünceleri ve görüşleriyle katkı verenler bulunduğu gibi, konuyla hiç ilgisi olmayan şeyler söyleyenler de olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti: “Sayın Şener'in bugün bir gazetedeki açıklamaları benim konuşmamın üzerine bireysel bir fikir açıklamadır. Buna ancak teşekkür edilir. Sayın Şener'in veya bir başkasının benimle aynı düşünceleri paylaşması her zaman beklenemez. Gazetedeki başlık da çok manidar. Benim sözlerim AK Parti'yi bağlayan, temsil eden, partinin görüşü olan sözler değil. Ben böyle bir iddiada bulunmadım. Bir meclis başkanı zaten Anayasa gereği mensup olduğu siyasi partinin faaliyetlerine katılamaz. Kim dedi ki 'Bülent Arınç Meclis'te AK Parti'nin görüşlerini açıkladı' diye? Sayın Şener de bunu ifade ediyor, partinin görüşleri değildir, olamaz diyor. Bu iki kere ikinin dört olduğu gibi bir hakikat.”

“O BENİ BEN DE ONU TANIRIM”

Çok eskiden beri tanıdığı, siyasette arkadaşlıkları bulunan Şener'in bunun dışında bir amacı olduğunu kimsenin iddia edemeyeceğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

“Ben bunu görüş, düşünce açıklama olarak görüyorum ve bunda yadırganacak hiçbir şey bulmuyorum. Kimse bunun altından başka anlam çıkarmaya gayret etmesin. O beni tanır ben de onu iyi tanırım. Herhangi bir politik hesabın içinde olduğunu düşünmüyorum. Benim için çok anormal, olağandışı bir hadise değil”

“NİYET OKUYANLAR”

Bir başka gazeteci, Arınç'a “Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Sayın Şener'le aranızda bir polemik doğmuş gibi oldu. Siz genel başkan izin verirse aday olacağınız mesajını verdiniz. O da aday olursanız rakipsiz kalmayacağınız mesajını veriyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu yöneltti. Arınç, bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Ben hem 23 Nisan konuşmasında hem de dün akşam katıldığım televizyon programında, bu konuşmaları cumhurbaşkanı adayı olmak veya cumhurbaşkanı seçilmek amacıyla söylemediğimi ifade ediyorum. Bu konular Türkiye'nin geçmişten bugüne taşınan meseleleridir. Bu meselelerin bir çözüme kavuşturulması gerekir. Toplumsal barış bunu gerektiriyor. Siyaset bilimi, hukuk, demokrasi açısından daha iyi Türkiye nasıl olabilir, nasıl daha huzurlu olabiliriz, kurumlar arasındaki çatışmaları bırakıp, uzlaşma nasıl gerçekleşebilir bunu söyledim.

Bundan benim cumhurbaşkanı adaylığımı çıkaran gazeteci yazarlar oldu. Bunlar niyet okuyanlardır. Bunlar birtakım senaryolarla gündemi meşgul etmek isteyen insanlardır. Benim konuşmamın içerisinde buna gidecek bir yol bulmak mümkün değildir. Hele hele Sayın Sezer görevdeyken ve daha görev süresinin bitmesine bir yıl varken yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşmanın ona karşı bir nezaketsizlik olacağını da söylemiştim. Ben bu konuşmaları cumhurbaşkanı adayı olmak veya cumhurbaşkanı seçilmek için yapmış değilim.”

“ZAMANI GELDİĞİNDE GÖRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanlığı seçimi günü geldiğinde TBMM'nin gereğini yapacağını, bunun koşullarının anayasada belli olduğunu vurgulayan Arınç, “Bana ısrarla soruyorlar. Ben de diyorum ki günü geldiğinde, şartlar olgunlaşırsa gereği yapılır” dedi.

Arınç, dün akşam katıldığı televizyon programında bir siyasi partiye mensup olarak günü geldiğinde adaylık söz konusu olacaksa mensubu bulunduğu partinin ve genel başkanının görüşleri ve o günkü şartların bir noktada birleşmesi gerektiğini ifade ettiğini kaydetti.

İki dönemdir TBMM Başkanlığı yaptığını, parlamentonun büyük çoğunluğunun oyunu alarak seçildiğini kaydeden Arınç, “Meclis Başkanlığı için bir hesap yapmadığıma göre cumhurbaşkanlığı için de bir hesabın içinde değilim” dedi.
Parlamentoda cumhurbaşkanlığı şartlarına haiz onlarca milletvekili bulunduğunu ve içlerinde cumhurbaşkanı seçilecek çok değerli isimler olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:

“Kim olacaksa kim adaylığını koyacaksa onu zamanı geldiğinde göreceğiz. Benim üzerimden kimse spekülasyon yapmasın. Ben cumhurbaşkanının görev süresinin bitimine kadar ona saygı göstermek, onun görevini en iyi şekilde yapmasını beklemek durumundayım. Süre bitip seçimler geldiğinde o zaman herkes kendi partisi içinde şartları uygun görürse aday olur, isterse aday olmaz. Benim kararım da o zaman verilebilecek bir karardır. Daha önümüzde 364 gün var. Şimdiden telaş etmeye, üzülmeye, senaryolar yazmaya, komplo teorileri üretmeye gerek yok” dedi.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Arınç, bir gazetecinin “Türban konusuyla ilgili olarak bir anayasa değişikliği yapılması gerekiyor mu?” sorusu üzerine, TBMM'de yaptığı konuşmada türbandan ya da türban için gidilebilecek bir referandumdan söz etmediğine dikkati çekti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir defa türban yani başörtüsüne bireysel bir hak ve özgürlük olarak bakılıyorsa bireysel hak ve özgürlükler konusunda bir referandum yapılamaz, yapılmamalıdır. Haklar ve özgürlükler halkoylamasına sunulmaz.

Ama eğitim özgürlüğü açısından meseleye bakarsanız bu yasaklamaları yapan veya yürüten kurumların sahip oldukları hukuksal ilişkileri bir anayasa değişikliği içerisine koyarsanız bu başkadır. Başörtüsü örtmek serbest olsun mu olmasın mı diye bir referandum olmaz, olamaz. Bunu kaç defa söyledim. Kurumların mutabakatını aramakla gün geçirilmez. Bir kanun yapılırken milletvekillerinin mutabakatına bakılır. Bu milletvekilleri Jüpiterden, Uranüsten gelmedi, halkın oylarıyla meclise geldi. Bir kanun yapılırken onların görüş, düşünce, önerilerine bakılır, oylamaya bakılır ve kanun çıkar. Eğer bir anayasa değişikliğiyse ve yeteri kadar milletvekilinin oyunu alamamışsa, ikinci mutabakat yeri de millettir. O zaman referanduma gidilir. Bunun türbanla ne ilişkisi var Allah aşkına.”

Arınç, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi veya süresi gibi temel konularda mecliste bir anayasa değişikliği talebi bulunması durumunda, bu değişikliği yapmak için zamanın çok fazla geçmemesi gerektiğini de söyledi.
Arınç, “Bana, 'birinci maddesi de belki dokunulmazlık olmak üzere bir anayasa değişikliğine ihtiyaç var, siz bu konuda bir çalışma yapın' derlerse, ben bu görevi yaparım. Bir anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğu konusuna Meclisten güçlü bir talep olursa ben bu görevi Meclisteki bütün partilerle görüşerek yapmaya hazırım” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!