Güncelleme Tarihi:
Samanyolu Haber'de canlı yayınlanan “Açık Açık” programına katılan Arınç, “Parti olarak Anayasa Mahkemesi'ne tekrar başvurmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna “Şu anda öyle bir düşüncemiz yok. Ama bu yeni çıkan olaylar üzerine hukuki bir çalışma yapıyoruz” yanıtını verdi.
Arınç, “Baykal, siyasete kan bulaştı demişti ilk açıklamasında ve şu anda Deniz Baykal parlamentoda ana muhalefet partisinin lideri o zaman olduğu gibi. Bir açıklama bekliyor musunuz?” sorusu üzerine Arınç, şunları söyledi:
“Beklemiyorum. Çünkü ümidim yok. Sayın Baykal'ın bu konularda bir açıklama yapmasını, bir iç muhasebe yapmasını, bir özür dilemesini hiç beklemiyorum. Biraz evvel madde üzerinde Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü konuştu. Anayasa Mahkemesine nasıl üye seçilecek? Oradan bir arkadaşımız, 'Sen Ergenekon'u takip ediyorsun Silivri'de, bugün burada ne işin var' galiba dedi. 'Ben sonuna kadar Ergenekon'u müdafaa edeceğim' dedi. Çünkü Ergenekon'dan göz altına alınanların sabahın ilk saatlerinde aradığı bu arkadaşımızdı. Tolon'dan tutun bir başkasına kadar. Bunlarla övünüyorlar. Her grup toplantısını Silivri Mahkemesi'ne çeviren bir Genel Başkan'dan Danıştay dolayısıyla bir özür beklemek mümkün mü? Nisan ayında kar yağması gibi”
İrtica ile Mücadele Eylem Planı'na ilişkin bir soru üzerine ise Arınç, İrtica ile Mücadele Eylem Planıyla ilgili parti olarak şikayetçi olduklarını, suçtan zarar gördükleri dolayısıyla dava açılınca orada mağdur ve şikayetçi sıfatıyla yer alacaklarını söyledi.
Program sunucusunun “Yakın tarihli bir belge, bir sene öncesinden...Bu demektir ki AK Parti'ye yönelik gayri meşru, illegal girişimler halen devam ediyor. Yakın zamanda bile ortaya çıkan, mahkemeye intikal eden böyle bir plan ortadaysa, demek ki hala tuzaklar devam ediyor” değerlendirmesi üzerine Arınç, “kuştan korkanın darı ekmeyeceğini” söyledi.
“AK Parti'nin karşılaştığı olayların yüzde, binde birini başka parti görse, yerinde yeller eseceğini” savunan Arınç, AK Parti'nin arkasında milletin desteği ve duası olduğunu ifade etti.
Sunucunun, “Bilmediklerimizden mi bahsediyorsunuz, karşılaştığımız derken?” diye sorması üzerine, Arınç, “Senin bildiklerin, bilmediklerinin yanında milyonda bir” dedi.
Program sunucusunun “Güneydoğuda ne olduğunu, neler yapıldığını tam olarak bilmiyorum. Mayın patlıyor... Bu provokatif eylemler aydınlatıldığı müddetçe bunların başarılı olamayacağını düşünüyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Arınç, “O bölgede neler oluyor neler yapılıyor...Konuşulanlar, konuşulmayanlar gazeteci arkadaşlarımız bugüne kadar yazılıp çizilenlerle de bugün de belki bölgeyi anlayıp dinleyerek sorunu çözebilirler. Artık her şey anlaşılıyor bildiğim kadarıyla” diye konuştu.
AK Parti'nin 7,5 yıllık iktidarında 60'a yakın çıkar amaçlı suç örgütü, mafya tipi örgütlenme ve siyasi amaçla bir araya gelmiş kanunsuz bir takım örgütlerin çökertildiğini anlatan Arınç, Taksim'de 1 Mayıs'ın bayram havasında kutlanmasının, 33 sene sonra eylem yapacak mafya veya örgüt kalmadığı anlamına geldiğini belirtti.
“KABUSTAN UYANIR GİBİYİZ”
Geçmişte çok acı şeyler yaşandığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:
“Şemdinli'de bir kitapevine atılan bomba, arkadan bir araçta ele geçirilen silahlar... Bunun üzerine kopan olaylar Türkiye'nin gözünü açmıştır. Birilerinin iyi çocuklar dediği bir kaç kişinin böyle olaylar içinde yer aldığı mahkeme kararıyla da sabit olduysa, bölgeyi karıştırmak isteyen başka güçlerin de varlığını hepimiz bilmeliyiz. Asit kuyuları denen faili meçhullerin, evlerinden sabah saatlerinde alınıp, 15 senedir haber alınamayan insanlar varsa ki yoktur diyemiyoruz, az da olsa, çok da olsa bunlar oldu. Türkiye çok kötü bir süreçten geçmişti. Adeta bir kabustan uyanır gibiyiz. Bunların üstüne gidiyoruz. Bu provokatif eylemlere cesaret etme imkanları da kalmayacak bir noktaya geliyoruz. Ama tamamen önüne geçmek, süreç içerisinde mümkün olmadı. 'Ama attığımız adımlar inşallah bizi böyle bir yere götürecek' diye ümit ediyorum.”
Arınç, AK Parti iktidarı döneminde Hablemitoğlu cinayeti dışında faili meçhul cinayet olmadığını, o olayın da iktidara gelmelerinden bir ay sonra meydana geldiğini anlattı.
Bir ankete göre referandumda 'evet' oylarının yüzde 67 olacağının belirtilmesi üzerine Arınç, “Biz 'evet' oyu kullanılması taraftarıyız. Halka gittiğimizde de 'evet' oyu kullanacağız. Bunun sebepleri de şudur diyeceğiz, kararı halka bırakacağız. onlar 'hayır' dediler, hayır demeye devam edecekler. O zaman 'evet' oylarının tamamı AK Partinin düşüncesine uygun oylardır. 'Hayır' oylarını da hepsine bölün, geçsin gitsin. Bir seçim sonucunda 'hayır' oylarını kendi aralarında böldükleri zaman bugünkü tablodan çok daha zavallı bir duruma düşeceklerine inanıyorum. Tam bunu aksettirmeyebilir. AK Parti'nin 2011'de alacağı oyla bu referandumdan alacağı oy örtüşmeyebilir. Ama olumlu etkisi olacaktır, az veya çok. Buna eminim” diye konuştu.
“BAYKAL'IN BÜTÜN TAVRI SAVAŞ”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bir konuşmasında “onurlu direniş” ifadelerini kullandığının hatırlatılması üzerine Arınç, şöyle konuştu:
“Baykal'ın bütün tavrı savaş. Biz düşman güçleriz; onun kurgusu bu. Grup salonunda bağıra bağıra, yerlere yata yata, ellerini kollarını karşısındaki rakibine vurur gibi... Bir boksörün kum torbası ile çalışması vardır. Bir de gölge boksu vardır. Karşısına bir düşman alıyor, onu yumruklamaya çalışıyor. Çok garip bir şey bu 70 yaşındaki siyasetçi, bu kadar gün görmüş, geçirmiş... Ben CHP'nin düşmanı değilim, rakibiyim. CHP de benim düşmanım değil, rakibimdir. Siyasette yarışıyoruz. Bugün bu ülkenin başbakanına 'terbiyesiz' diyen bir insan, daha evvel daha kötü şeyler söylemişti. Bu kadar kendini kaybederek, karşısında düşmanı varmış gibi davranan bir insandan sağduyulu bir hareket beklemek mümkün değil. Girdiği hiçbir seçimi kazananmış bir genel başkan. Bunun halet-i ruhiyesinde önümüzdeki seçimlerde kazanamayacağı zaman hangi duruma düşeceğini tahmin edebiliyor musunuz? 2015 yılında 80 yaşında seçimlere katıldığı zaman acaba CHP'nin başında Baykal mı olacak, başkası mı olacak? Bütün endişe budur. Şimdi en zayıf yerinden hükümeti vurmak ya da seçimde güçsüz bırakmak. Bu tutmaz, tutmaması lazım.”
Hitler kavgasını başlatanın Deniz Baykal olduğunu ifade eden Arınç, Milli Şeflik unvanının İsmet Paşa'ya Cumhuriyet Halka Partisi kurultayında verilen unvan olduğunu söyledi.
CHP'nin tek parti iktidarının partisi olduğunu dile getiren Arınç, “Bu totaliter bir sistemdi. Bu, demokratik sistemdeki bir partinin iç yapısı olamaz. Bir partinin değişmez bir genel başkanı olabilir mi? Ama onu örnek alıyor Sayın Baykal. Kendini değişmez genel başkan gibi görüyor, rakiplerini eziyor. Güçlü insanları yanında istemiyor. Bizi suçladıkları biat kültürü asıl kendilerinde var. 'Haklısınız efendim, Zat-ı Aliniz çok doğru söylediniz.' Böyle olursa yanında yer bulma imkanı oluyor. Hitler benzetmesi totaliter bir anlayışı ortaya koymuştur” diye konuştu.
“BİZ ARKADAŞLARIMIZA GÜVENDİK. GÜVENMEYE DE DEVAM EDECEĞİZ”
Arınç, CHP'nin Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götüreceğine yönelik açıklamaların hatırlatılması üzerine, CHP'nin değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne götürmek için CHP'nin milletvekili sayısının yetmediğini ama yeterli sayıyı bulabileceğini söyledi. CHP'nin, değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne şekil yönünden götürmesi gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
“Gider mi gitmez mi? Götürür mü götürmez mi? Mahkeme ne karar verir? Sonunda hayırlısı olacak. Hiç endişe etmeyin. Çünkü Anayasa Mahkemesi 367 kararını verince, herkesin eleştirdiği, hatta ayıpladığı, yanlış bulduğu bir karardan dolayı çok itibar kaybına uğradı. Daha sonra referandum konusunda referandum süreci içinde başka bir konuda CHP gitti ve talebi reddedildi.
Bir referandum öncesi veya sonrasında, hele hele referandum sonucunda, millet iradesi belli olduktan sonra bir müracaatın yapılması ve Anayasa Mahkemesi'nin buna iptal kararı vermesi veya bunu yok sayması herhalde mümkün değil, kesinlikle mümkün değil. Bunu yapan parti kaybeder, bu dilekçeye imza atan milletvekilleri kaybeder. 'Cumhurbaşkanı seçtirmem' diye tepinenlerin yüzde 80'ini bu mecliste görmedik. Hepsi gittiler.
Anayasa Mahkemesi, bu haksız ve yersiz, bu hukukun tamamen dışındaki bir talebe, ümitlerimizin dışında bir karar verecek olursa, Anayasa Mahkemesi de kaybeder. Bunlar millet vicdanında hiçbir zaman yer bulmaz. Biz o ihtimallerin hiçbirisini dikkate almıyoruz. Ne isterlerse yapsınlar ama sonucunda milletin dediği olacak.”
Bazı köşe yazarlarının yazılarında “Oyalamalarda AK Parti içinden hareket olur mu?” şeklinde yorumlar yaptığının belirtilmesi üzerine, Arınç, AK Parti grubunun büyük bir grup olduğunu söyledi. Büyük grupları yönetmenin ve bir arada tutmanın zor olduğunu söyledi. Her partinin içinde bölünme tehlikesinin olduğuna dikkati çeken Arınç, AK Parti olarak bir bölünme, tefrika yaşamadıklarını, bütünlüklerinin bozulmadığını ifade etti.
Arınç, program devam ederken, TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliği teklifinin 17. maddesinin 337 oyla kabul edilmesi üzerine, “Oooo.... Çok güzel. 335 diye geçirdim içimden. Çok şükür. Biz arkadaşlarımıza güvendik. Güvenmeye de devam edeceğiz” dedi.
Anayasa değişikliği teklifinin 8. maddesine red oyu veren AK partilileri “kim bu” diye araştırmanın kardeşlik hukukuna sığmayacağını dile getiren Arınç, “Biz kimden şüphe edebiliriz? Kimsenin kalbini yarıp bakma durumumuz yok” dedi.