Güncelleme Tarihi:
İhmal edilen en önemli mesele Dengedir ! Temel dengelerin bozulduğu durumlarda, bu bozulan dengelerin eninde sonunda yeniden kurulacağını varsaymakla iş bitmiyor. Bu dengelerin yeniden kurulmasının kolay ve bedelsiz olmadığını görüyor ve bu bedeli hep birlikte ödüyoruz. Kavga da bunun üzerinde hoyratça seyrediyor zaten. | |
Önümüzdeki yıllarda dünyada gerçekten önemli bir güç kayması olayı yaşanacak. Batı dünyası kendine düşman olarak yarattığı Doğu dünyası ile arasında oluşacak sürtüşmelerden ortaya bir yeni ilişki biçimi çıkartmaya çalışmakla yanılıyor. Alternatif sermaye dengeyi zorluyor, ötekini besliyor zira. Batı ile Doğu arasındaki kırılma hattında Türkiye kendi isteği ile yer almadı ama Türkiye bu dengeye oynayabilir. | |
Demografik avantajı, ekonomisinin büyüklüğü, gelişme potansiyeli, jeopolitik konumu, enerji haritasındaki yeri, laik - müslüman yapısı, güçlü ordusu, girişimciliği, tarihsel mirası, çekim alanı olma potansiyeli ile Türkiye'nin Batıya olduğu kadar Doğuya da bakarak kendi gelişme sürecinde, etrafındaki çıkar çatışmalarını yönetecek liderliğe ihtiyacı olacak. Daha da öteye götürelim, Türkiye her iki tarafın lisanını okuyan ve konuşan, yeni sermayenin ağzı ile söylemek gerekirse dengeye oynayacak "arayüz" ülkedir, ve bu anlamda da tarihinde olduğu büyüklükte devlet adamlarına ihtiyacı olacak. | |
Bir türlü hazmedilemez. Osmanlı da Doğu Roma'nın üzerine kurulmuştu. Anadolu halkı bir zamanlar, Roma diyarından anlamına gelen "Rumi" diye anılırmış. Şimdi torunları çağırıyor dünyayı "ne olursan ol gel "diyor ama varlıkları yabancı birikimlerin eline geçsin diye değil, uluslararası güçlerin yabancı denetimi kabul görsün diye değil, Roma'yı gelin vücudumuzda tesis edin demiyor. | |
Müthiş bir ekonomik aktivite, inanılmaz bir dinamizm var, evet, buraya para geliyor, her yer fuar alanına dönüşmüş, bir çok yer ve şey satılıyor, ama Batı ve Doğu Roma eşit şartlarda gerçekten burada mı vücut bulacak, yoksa vücudumuzu yeniden hayat bulsunlar diye miadını doldurmakta olan güçlere mi kullandıracağız ? İçerden bunun doğru sorusunu soracak ve dışardan da doğru cevabını verecek liderlik arayışı her geçen gün kendini hissettiriyor. | |
Hemen bir örnek; hem de geleneksel sermaye çevrelerine. Bir ilginç ülkeyizdir. Etrafımızda cadı kazanı kaynar, koridorluğa özeniriz, ama nasıl olur da yıllar boyu petrol kaçakçılığına göz yumar, haracıyla burnumuzun dibinde bir devletin oluşmasını finanse ederiz ? Aynı oluşum, bir petrol şehrinin üzerine konmaya kalkışır, yedirmeyiz deriz ama kendi petrolümüzü bir kanunla %1 devlet hissesine razı olup yabancıya açmaya kalkarız. Güney Kıbrıs'a da aynı ültimatomu verir bu arada kendi arama şirketimizi işini yapamayacak hale getirir böler, parçalar, sonra onlar beceremiyor diye yabancıya o hakkı vermek isteriz. Şimdi bunlar alın %1'nizi susun, karışmayın petrol aramamıza deseler ne diyeceğiz ? | |
Beceremediğimiz tek şey, etrafımızda olup biten çıkar çatışmalarını yönetememek. Bir örnek daha; Boru hatları için binbir takla atar, içine konacak malı garanti etmeden, borusu da bize ait değilken işlettiğimizi zanneder, bari son vana elimizdeyken hiç olmazsa onu sahiplen değil mi, yok İsrail'e uzatalım, Mısır'a uzatalım, musluğu ikileyelim, üçleyelim deriz, var olanı riske sokacak alternatiflere soyunuruz. | |
Evet çıkar yönetimini yürütecek beyinlere ihtiyacımız var sadece. Daha önceki büyük dünya savaşlarının fırtınalarında ülkelerini sağ salim yüzdüren neslin büyük devlet adamlarını rahmetle anarken, "Dünyanın merkezi burasıdır, inanmayan ölçer, bakar "diyen Nasrettin Hoca'nın torunları asıl şunu demeli; "Bu kez Türkiye yerini gösterir, yeni bir dünya da onun üzerine kurulur !". |
Petrolün geleceği
Petrolün Gücü
Çinerji
Ni' Çin?
Uykusuz Ayılar senaryosu
Â