Araştırma komisyonu kuruluyor

Güncelleme Tarihi:

Araştırma komisyonu kuruluyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2005 19:20

TBMM, Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde meydana gelen olayları araştıracak.

Haberin Devamı

TBMM Genel Kurulu'nda, Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde meydana gelen olaylara ilişkin, AK Parti, CHP ve Anavatan Partisi'nin, Meclis araştırması açılması için verdiği önergeler birleştirilerek ele alındı. Görüşmeler sonunda oya sunulan önerge kabul edilerek, araştırma komisyonu kurulması benimsendi.

 Görüşmeler, Başbakan Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in ani bir ziyaretle Hakkari'ye gitmeleri nedeniyle bugüne alınmıştı.

AKSU: ORTAK TAVIR TAKINILMALI

TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı konuşmaların ardından, Hakkari'nin Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde meydana gelen olaylara ilişkin AK Parti, CHP ve ANAVATAN'ın, meclis araştırması açılması için verdikleri önergelerle ilgili olarak Hükümet adına söz alan Bakan Aksu, son yıllarda terörizm konusunda dünyada yapılan değişimleri anlattı.

Haberin Devamı

Türkiye'nin, yıllarca “terörün dini ve milleti olmadığını ve bu konuda işbirliği yapılması gerektiğini” söylemesine rağmen birçok ülkenin bu uyarıyı dikkate almadığını ve dünyada 11 Eylül saldırılarıyla başlayan birçok terörist eylem gerçekleştiğini vurguladı.

Terör örgütünün yoğun bir dış desteğe sahip olduğunu dile getiren Aksu, “Türkiye olarak biz, demokratik kurallar içerisinde, hukuk devleti ilkesine bağlı kalarak ve bu ilkeden ayrılmadan mücadelemizi devam ettireceğiz” diye konuştu.

Bakan Aksu, Türkiye'nin, terör örgütüne karşı Avrupa ülkeleriyle birlikte hareket ettiğini ifade ederek, “Ancak bölücü terör örgütünü sadece listeye almak, (yasakladım) demekle bu iş çözümlenmiyor. Terör örgütleriyle mücadelede pasif kalmak da bu örgüte destek vermek anlamına gelmektedir” dedi.

Terör örgütünün, son zamanlarda kendilerine göre “riski az hain pusularla”, güvenlik güçlerine ve masum vatandaşlara yönelik menfur saldırı ve eylemlerini sürdürdüğünü anlatan Aksu, şunları söyledi:

“Terör örgütü ve işbirlikçileri, yaşadıkları çöküş süreci nedeniyle, kullandıkları tahrikçiler aracılığıyla her yönüyle et ve tırnak gibi bir bütün olmuş vatandaşlarımız arasına nifak tohumları saçmaya çalışmaktadırlar. Ancak sağduyulu milletimizin bireyleri, bu haince ve sinsice planlanmış oyunun aktörleri olmayacaktır.”

Haberin Devamı

Türkiye ne zaman kalkınma hamlesine başlasa, ekonomik rahatlama ve ilerleme olsa, yatırım, üretim, istihdam, ticaret sarmalı kuvvetlense, vatandaşlarımızın refahlarında ve hayat standartlarında ciddi bir gelişme olsa, Türkiye ne zaman 'adeta şaha kalksa', hukuk, ekonomi, sosyal ve kültürel altyapı ve milli gelirde, dış ticarette önemli gelişmeler olsa, 58 ve 59. hükümetlerimiz döneminde, şimdilerde olduğu gibi, birtakım engellemelerle karşılaşılıyor, insanlarımızın arasına ayrılık gayrılık sokulmak isteniyor.” Terörle mücadelede bütün kuruluşların ortak tavır takınmaları ve bu konuda üstlerine düşen görevleri en iyi şekilde yapmaları gerektiğini vurgulayan Abdülkadir Aksu, insanlık suçu olan terörün, ancak birlik ve beraberlik içinde önlenebileceğine inandıklarını bildirdi.

Haberin Devamı

Bakan Aksu, 9 Kasım'da Şemdinli'de yaşanan olaylardan sonra, konunun bütün yönleriyle aydınlatılması için gerek Hükümet, gerekse İçişleri Bakanlığı olarak ne yapılması gerekiyorsa, kararlılıkla yaptıklarını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile bölgeye gittiklerini anımsatan Aksu, olayın aydınlatılması için gerekli adli ve idari işlemleri derhal başlattıklarını belirtti.

Olayların başlamasından kısa bir süre sonra, vali, cumhuriyet başsavcısı, jandarma komutanı ve emniyet müdürünün ilçeye gönderildiğini ifade eden Aksu, adli yönden olayın soruşturulması amacıyla Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı ile Van Cumhuriyet Savcısı'nın görevlendirildiğini bildirdi. Aksu, ayrıca olayın idari yönden incelenmesi için 2 mülkiye başmüfettişinin görevlendirildiğini de kaydetti.

CHP'Lİ ATALAY: OLAYLARI ÖRTBAS ETMEK MÜMKÜN DEĞİL

CHP İstanbul Milletvekili İsmet Atalay, meydana gelen son terör olaylarını bu noktada örtbas etmenin, görmezlikten gelmenin mümkün olmadığını belirterek, “vatandaşlar, tehlikelere karşı kamu otoritesinin kendisine kol kanat germesini istiyor” dedi.

Haberin Devamı

TBMM Genel Kurulu'nda, Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde meydana gelen olaylara ilişkin AK Parti, CHP ve ANAVATAN'ın meclis araştırması açılması için verdikleri önergelerin görüşmelerinde, CHP grubu adına söz alan Atalay, Hakkari ve ilçelerinde Temmuz ayından itibaren ivme kazanan terör olaylarının, tüm ülkede üzüntüyle karşılanan hassas bir noktaya geldiğini bildirdi.

“Bu noktada olayları örtbas etmek, görmezlikten gelmek ya da bunu sadece o çerçevede bir olay gibi değerlendirmek mümkün değildir” diyen Atalay, “olaylar bu aşamaya geldikten sonra hükümetin açıklamalarını ve olayları başka yöne çekmek isteyen tutumunu ibretle izliyoruz” diye konuştu.

SANAL BAŞARILAR

Haberin Devamı

Atalay, şöyle devam etti: “Herhalde Türkiye'de terör sorununa, sanki kendisi bu ülkede yaşamıyormuş gibi aymazlıkla yaklaşan bir siyasi iktidar olmamıştır. Sayın Başbakan her nedense hiçbir yurttaşın hissetmediği sanal başarılardan bahsedip, yöre insanına gayri samimi söylemlerle hitap ederken, terörün, kendisi iktidara geldiğinde bitmiş olduğundan bahsetmiyor.

Evet Sayın Başbakan, terörde üç yıl önce neredeydik, şimdi nereye geldik ve nereye gidiyoruz? Siz önce bu sorunun cevabını verin. Terör, bu siyasi iktidarın iş başında olduğu dönemde ivme kazanmış ve yeni bir aşamaya gelmiştir. Türkiye, terör örgütüyle sizin döneminizde sınır dışında mücadele edemez konuma taşınmıştır.”

Başbakan Erdoğan'ın olaylardan 12 gün sonra bölgeye gittiğini kaydeden Atalay, “vatandaşlar tehlikelere karşı kamu otoritesinin kendisine kol kanat germesini istiyor. Tüm bunlar, siyasi iktidarın konunun önemini kavramamış ve kafasının karışık olduğunu göstermektedir. Siyasi iktidarın irade ortaya koyamaması, bölgede vatandaşı ve kamu görevlilerini sahipsiz bırakmaktadır. Meydan, fiili güç odaklarına teslim edilmektedir” dedi.

O İNSANLARIN KAZANILMASI GEREKİR

Terörle mücadelenin en büyük dayanağının orada yaşayan insanlar olduğunu, o insanların kazanılması gerektiğini vurgulayan Atalay, şunları kaydetti:

“Onları dışlayacak, onların hukuka ve devlete olan güvenlerini sarsacak yanlışlıklara girerek terör mücadelesini başarıya ulaştırmak mümkün değildir. Biz, bu olayları Türkiye'nin terörle mücadelesine zafiyet getirecek bir anlayışla değerlendirme arayışı içinde olan bir parti değiliz. Biz bu olaylar karşısında, Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratmayı, etkisizleştirmeyi amaçlamıyoruz. Tam tersine Türkiye'nin önündeki terör konusunun çok ciddi olduğunu ve ciddi terör konusuyla Türkiye'nin daha uzun yıllar mücadele etmek zorunda olduğunu bilerek ve Türkiye'nin terörle mücadele kararlılığına, azmine zaaf getirmeden, ama doğruları da dile getirerek bu mücadeleyi götürüyoruz.”

Atalay, kim ne hata yapmışsa o hatanın hesabının sorulması gerektiğini, bunun yapılması halinde terörle mücadelede daha güçlü olunacağını sözlerine ekledi.

MUMCU: KOMPLO TEORİLERİNDEN VAZGEÇİN

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, terör olaylarına ilişkin açıklamalar yapılırken kimsenin töhmet altında bırakılmaması gerektiğini ifade ederek, “Karanlığa ateş etmekten, ima etmekten, komplo teorilerinden vazgeçin” dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde meydana gelen olaylara ilişkin AK Parti, CHP ve ANAVATAN'ın meclis araştırması açılması için verdikleri önergelerle ilgili parti grubu ve şahsı adına konuşan Mumcu, Şemdinli olayının ardından yapılan açıklamaların devleti töhmet altında bıraktığını öne sürdü.

Kamu görevlilerinin hukuk dışına çıktığı yönündeki haberlerin ardından “derin devlet” tartışmalarının gündeme geldiğini anımsatan Mumcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “olayın lokal olmadığı” yönündeki beyanına açıklık getirmesi gerektiğini, bu bilginin, TBMM ile paylaşılmasının araştırma komisyonu için hayati derecede önemli olduğunu söyledi.

Erkan Mumcu, bu beyanın zanna dayalıysa da ifade edilmesi gerektiğini, zannın yarattığı töhmetin devlet otoritesine olan güveni tahrip ettiğini belirterek, devlete hizmet saikiyle kamu görevlileri suç işlemişse, bunun ortaya çıkarılmasının devlet otoritesine olan güvenin tesis edilmesi için olmazsa olmaz olduğunu anlattı. Mumcu, olayın, devletin bu gibi konularda hukuk dışı yollara başvurabileceği yargısına dönüşmek üzere olduğunu, bunun ülkenin başına gelebilecek en kötü şeylerden olduğunu kaydetti.
  
“ÖNEMLİ BİR ADIM OLACAK”

ANAVATAN lideri Mumcu, bu tür terör olaylarının ortaya çıkarılması için araştırma komisyonlarının yetkilerinin sınırlı olduğunu, bu nedenle bu komisyonların imkanlarının artırılması için kanun teklifi verdiklerini anımsatarak, araştırma komisyonuna, soruşturma komisyonunun yetkileri verilerek işe başlanması gerektiğini söyledi.

Olayların ortaya çıkarılmasının hukuk devletinin işleyişini göstermesi açısından önemli olduğunu belirten Mumcu, “Olayın ortaya çıkarılması, terörle ve bölücülükle mücadelede atılacak önemli bir adım olacaktır. Güvenlik güçlerini töhmet altından kurtaracak, hukukun işleyişini gösterecektir” diye konuştu.

Adaletin, terazi ve kılıç ile sembolize edildiğini anlatan Mumcu, ”Devletin kılıcı keskin olmalıdır. Bu meselenin ortaya çıkarılmaması, devletin kılıcının keskinliği konusunda şüpheler ortaya çıkaracaktır. Güvenlik güçlerinin töhmet altında bırakılmasına TBMM'nin iradesi rıza göstermeyecektir” dedi.
  
“KOMİSYONA HAVALE ETMEKTEN İBARET KALMAMALI”

Şemdinli'deki olayın başka bölgelere yansıdığını, bazı kesimlerce ”bir başkaldırı” olarak değerlendirildiğini kaydeden Mumcu, terör örgütü yapmışsa da olayın ortaya çıkarılmasının devletin, onun adına da hükümetin görevi olduğunu söyledi. Mumcu, konunun, “komisyona havale etmekten ibaret kalmamasını” diledi.

ANAVATAN lideri Mumcu, Türkiye'nin gündemine kimlik tartışmasını getirmenin kimseye faydası olmayacağını ifade ederek, terör örgütünün temel hedefinin bu tartışmayı açmak ve derinleştirmek olduğunu söyledi. Mumcu, “kimlik tartışmalarından uzak duralım. Bunlar, Türkiye'ye bir şey kazandırmaz” diye konuştu.
  
“HERKES İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALI”
  

Terör örgütünün klasik gerilla yöntemleri yerine sivil itaatsizliğe dayalı eylemlere yöneldiğini hatırlatarak, örgütün yeni stratejileri hakkında  değerlendirmelerde bulunan Mumcu, teröre karşı herkesin işbirliği içinde olması gerektiğini söyledi.

“Türkiye'nin birlik ve dirliği için ortak mesuliyetlere sahibiz” diyen Mumcu, “terörden medet uman çevreler, kandan ve gözyaşından siyasi rant elde etmeye çalışanlar” şeklinde ithamlar bulunduğunu belirterek, bunları “hayatımda duyduğum en ağır küfürden çok hakaret içeriyor” diye değerlendirdi. Mumcu, terör konusunda işbirliği çağrılarına böyle yanıt verilmesinin, vicdan ve izana sığmayacağını söyledi.

Erkan Mumcu, sorunun etnik olmadığını, adına da Kürt sorunu denemeyeceğini ifade ederek, sorunu etnik kimliğe indirmenin çözümü güçleştireceğini kaydetti. Mumcu, sorunun çözümü için daha çok demokrasi, hak ve özgürlük gerektiğini, ancak bunların da yeterli olmayacağını belirtti.
  
“DERİN DEVLET Mİ VAR?”

Belirsiz hedeflere yönelik açıklamalar yapmakla, birilerini ima ederek bir yere varılamayacağını savunan Mumcu, “İma korkakların, bilgisizlerin dilidir. TBMM imayla konuşulacak yer değildir. Ne kastediliyor? Derin devlet mi? Derin devlet mi var?” dedi.

ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, milletin iktidara çoğunluğu, ”çaka satması, babalar gibi pazarlama yapması, yalan beyanlarda bulunması” için vermediğini ifade ederek, hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması için destek vermeye hazır olduklarını kaydetti. “Karanlığa ateş etmekten, ima etmekten, komplo teorilerinden vazgeçin” diyen Mumcu, bunların adalete olan güveni sarstığına dikkati çekti.
  
“ABD'DEN RİCA EDER KONUMA GELDİK"
  

Türkiye'nin terörle mücadelede, 1999 yılında Suriye ile savaşı göze alacak şekilde başlattığı sürecin, 2002 yılından sonra, özellikle de 1 Mart'tan sonra değişikliğe uğradığını savunan Mumcu, 1 Mart'tan sonra terör örgütünün Kuzey Irak'ı üs olarak kullanmaya yeniden başladığını kaydetti. Mumcu, “ABD'den rica eder konuma geldik. Bu dönem, Türkiye'nin terörle mücadelede kayıp yaşadığı dönemdir” diye konuştu.

Mumcu, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde terörle mücadele için gücünü ortaya koyması gerektiğini söyledi. Hak, özgürlük ve adaletten yana olduklarını belirten Erkan Mumcu, ”Bölünebilir Türkiye'ye hayır, yüz milyon kere hayır” diye sözlerini tamamladı.

ARABADAKİ BOMBA İLE KİTABEVİNE ATILAN AYNI

Tüm gözlerin Meclis'te yapılan bu oturuma çevrildiği anda Şemdinli'de kitabevine atılan bombanın yakalanan astsubayların arabasında bulunanlarla aynı olduğu ortaya çıktı. Milliyet muhabiri Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre, olay yerinde yakalanan astsubayların aracındaki silahlar temiz çıktı. Arabada bulunan el bombaları ile Umut Kitabevi'ne atılan el bombası ise aynı cins.

SAVCILARA GÖRE ÇETE SUÇU İŞLENDİ

9 Kasım'daki patlamaların ardından Van Cumhuriyet Savcısı Sezgin Kanmaz ile Hakkari ve Şemdinli savcıları 11 Kasım'da Şemdinli'deki olayları araştırmak üzere görevlendirilmişti. Dün akşam saatlerinde savcılar, soruşturmayı tamamlayarak Van Başsavcılığı'na gönderdi. Yetkililer, Şemdinli dosyasının Van'da kapatılan DGM'lerin yerine kurulan Ağır Ceza Mahkemeleri'nden biri tarafından yürütüleceğini, bunun da ‘suçun çete kapsamına girmesi’ anlamına geldiğini söyledi.

PKK YAPTI İDDİASI

Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliği'ne gönderilen dava dosyasının incelenmesinin ardından iddianamenin hazırlanacağını belirten yetkililer, davanın Van'da görülüp görülmeyeceğinin henüz belli olmadığını ifade etti. Yetkililer, bombanın terör örgütü PKK tarafından bırakıldığının kanıtlanması durumunda davaya Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliği'nin (Eski DGM) bakacağını, aksi takdirde dosyanın Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne geri gönderileceğini bildirdi.

İNSAN HAKLARI HEYETİ BÖLGEDE

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ve beraberindeki heyet, Hakkari'deki olaylarla ilgili incelemelerde bulunmak üzere dün akşam saatlerinde kente geldi. 3-4 bölgede incelemelerde bulunacak heyet bu sabah patlamanın meydana geldiği yerde incelemelerde bulundu, kitapevi sahibi ile görüştü.
Elkatmış başkanlığındaki heyet dün akşam geldikleri ilçede basına kapalı olarak İlçe Kaymakamı Cihat Feslihan ve İlçe Emniyet Müdürü Tacettin Arslan ile görüştü.

Heyet bugün ilk olarak İlçe Belediye Başkanı Hurşit Tekin ile makamında yaklaşık 1 saat süren basına kapalı bir görüşme yaptı. Daha sonra ilçede 1 Kasım'da meydana gelen ilk patlamanın olduğu yerde işyerleri zarar gören esnafı ziyaret eden heyet, ardından 9 Kasım'da ikinci patlamanın yaşandığı Cumhuriyet Caddesi'nde incelemelerde bulundu.
Heyetin İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Erdem Yılmaz ile görüştüğü, görüşme sonrasında Yüksekova'ya geçerek incelemelere burada devam edeceği bildirildi.

GÜL: ÖRTMEYE KALKAN GİDER

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ise, 'Şemdinli olaylarının üstü örtülür' eleştirilerine "Olayın üstünü örtmeye kalkan gider" yanıtını verdi. Ankara'da katıldığı bir resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Gül, "1996'daki Susurluk şartlarındaki Türkiye yok. Türkiye, çok değişti. Şemdinli olayının üstünü örtmeye kalkan gider. Devletin çıkarı bir şeyi örtmek değil, her şeyi açık seçik ortaya çıkarmaktır" dedi. Gül, olayın aydınlatılması konusunda Genelkurmay ile hükümet arasında bir görüş ayrılığı olup olmadığı şeklindeki soruya, "bu konuda devletin zirvesinde hiçbir görüş farklılığı yok. Görüş farklılığı çıksa bile konu açık, dürüst, en iyi şekilde soruşturulacaktır. Kim bunu engellemeye, kapatma gayretine girerse kaybeder. Kişi olarak kaybeder, kurum olarak kaybeder" yanıtını verdi.

Bu sözlerle asker, polis, siyasetçi dahil herkesi kastettiğini söyleyen Gül, olaya karıştığı iddia edilen astsubayın neden hala sorgulanamadığı sorusu üzerine, "sorgulanacak. Çok yakında göreceksiniz" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!