AraÅŸtırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 24, 2005 00:00

Yeni çiple daha büyük bellekCep telefonlarına günden güne yepyeni iÅŸlevler eklenmekte. Kullanıcılar telefon etmek dışında Ä°nternet’te dolaÅŸmak, fotoÄŸraf ve video çekmek ve kayıtları izlemek istiyorlar. Bu iÅŸlevler birçok yeni modelde var ama belleklerin yetersiz oluÅŸu sorun yaratmakta. Londra Kraliyet Koleji’nden Russel Cowburn tarafından geliÅŸtirilen yeni mikroçip, ÅŸimdi fotoÄŸraf ve video iÅŸlevli cep telefonlarının daha verimli çalışmasına izin verecek. Cowburn, bilgisayarlardaki sabit disklerin bellek kapasitesini ucuz bellek kartlarına taşıyor. Halihazırdaki bellek kartlarının maksimum kapasitesi 4GB’tır oysa yeni geliÅŸtirilen çip 100 GB’lık veri kaydedebiliyor. AraÅŸtırmacılar nanoteknoloji çalışmaları sırasında mikroçiplerin elektronik özelliklerinin, sabit diskin manyetizmaya dayanan iÅŸleviyle birleÅŸtirilebileceÄŸini fark edince son derece yüksek bellek kapasitesine sahip üçboyutlu bir çip geliÅŸtirme imkanına sahip olmuÅŸlar. Ekip ÅŸimdi ticari firmalarla birlikte çalışarak bu ilkeyi geliÅŸtirmek ve daha iyi prototipler üretmek istiyor. Bebekler doÄŸmadan aÄŸlamaya baÅŸlıyorlarBebek kendini iyi hissetmediÄŸi zaman ne yapar? Elbette ki aÄŸlar. Amerikalı ve Avustralyalı bilim adamlarından oluÅŸan bir araÅŸtırma ekibi, ÅŸimdi ceninlerin 28. haftadan itibaren aÄŸladıklarını buldular. North Carolina Ãœniversitesi’nden Chapel Hill ve ekibi, araÅŸtırma sırasında 28.haftadan itibaren izledikleri 11 cenini, kısa süreli kalın seslerle uyardıklarında, ceninler bunlara, yeni doÄŸmuÅŸ bebeklerin aÄŸlarken yaptıkları hareketlerle yanıt vermiÅŸler.Bilim adamları bu sonuca bakarak bebeklerdeki aÄŸlama yetisinin doÄŸumdan önce geliÅŸtiÄŸini kabul ettiler. AraÅŸtırmacının amacı aslında anneleri sigara veya kokain kullanan dölütlerin davranışlarını incelemekti. AraÅŸtırmacılar bu amaçta ceninleri kalın ve titreÅŸimli seslerle uyarırken, hareketlerini ultrasonla izlemiÅŸler. Ceninler tıpkı aÄŸlamakta olan yeni doÄŸmuÅŸ bebekler gibi uzun soluklar alırmış gibi ağızlarını açıp dillerini sarkıtarak,sakinleÅŸmeden önce yapılan üç derin soluk alışveriÅŸine benzer hareketler yapmışlar. Aynı davranış biçimi sigara ve kokain içmeyen annelerin bebeklerinde de izlenmiÅŸ. Ceninlerin sadece kalın sesle uyarılmalarını, bilim adamları bunu negatif olarak algıladıklarını ve buna uygun reaksiyon gösterebilmelerine baÄŸlıyorlar. Bunun içinse duyguları iÅŸleyen ve buna uygun hareketlerle yanıt veren duyu organlarının ve beyin bölgelerinin geliÅŸmiÅŸ olması gerekiyor. Mesela Limbik sistemin bazı bölümleri gibi. Yüzdeki mimik de ancak yüz kaslarının, solunum yollarının ve soluÄŸun koordine olması halinde mümkün. AraÅŸtırmadan anlaşıldığı üzere aÄŸlamanın geliÅŸimi çok erken baÅŸlamakta. Ceninler 21.haftadan itibaren aÄŸlama sırasında meydana gelen çene titremesi ve yutma gibi motorik repertuara sahipler. Ayrıca erken doÄŸumlardan da 24.haftalık bebeklerin aÄŸlama sesleri çıkardıkları ve çevredeki seslere tepki verdikleri bilinmekte. Fırtınalar üçboyutlu olarak izlenebilecekHalihazırdaki iki boyutlu uydu ve radar görüntüleriyle fırtınaların öncelenmesi zordur. Avrupa’nın en büyük özel hava durumu hizmetleri meteomedia ve Avusturya’daki araÅŸtırma merkezi Virtual Reality und Visualisierung (VRVis) ÅŸimdi hava raporu verilerini daha iyi deÄŸerlendirebilmek için ortak bir projede çalışıyorlar. "SimVis" sistemiyle kötü hava ÅŸartları eÅŸ zamanlı olarak saptanmaya çalışılarak, ne ÅŸekilde seyredeceÄŸi hesaplanacak. Bu ÅŸekilde kötü hava ÅŸartlarından etkilenecek olan bölgelere daha erken uyarı gönderilebilecek. Bunun gerçekleÅŸebilmesi için hava verileri günün 24 saati radar istasyonlarından sisteme akıyor. Bunlar analiz edildikten sonra üçboyutlu bir tahmini görüntü elde edilmekte. SimVis için olaÄŸanüstü teknolojiler gerekmiyor, hızlı bir PC yeterli. Sistem, 2003 yılında meydana gelen "Isabel" kasırgasının simülasyonlarıyla denenmiÅŸ VRVis eldeki verilerle kasırganın seyri hakkında doÄŸru sonuçlar verdi diyor bilim adamları. Kadınların ve erkeklerin gördükleri rüyalar farklıAlman bilim adamları tarafından gerçekleÅŸtirilen uzun vadeli bir araÅŸtırmaya ait sonuçlara göre erkek ve kadınlar farklı rüyalar görüyorlar. Ve bu fark 40 yıldan bu yana deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Mannheim Ruh SaÄŸlığı AraÅŸtırma Merkezi uyku uzmanı Michael Schredl ve Allensbacher Nüfusbilimi Enstitüsü’nden Edgar Piel, 1956, 1970, 1981 ve 2000 yılında binlerce erkek ve kadınla uyku üzerine yapılan söyleÅŸileri deÄŸerlendirince cinsiyetlerin arasında görülen farklı rüyaların kırk yıldan bu yana deÄŸiÅŸmediÄŸi ortaya çıkmış. Personality and Individual Differences dergisinde yayımlanan araÅŸtırma raporuna göre, kadınlar daha çok yakınları ve onların duygularıyla ilgili rüyalar görüyorlar. Kadın rüyaları genelde iç mekanlarda geçerken, ev eÅŸyaları ve giysi parçaları da ön plana çıkmakta. Oysa erkek rüyaları genelde bedensel saldırı ve cinsellik görüntüleri taşımakta. Ve erkekler, rüyalarında daha çok kadınları görüyorlar. Rüyalarında aile sorunlarıyla uÄŸraÅŸan kadınların aksine erkeklerin rüyaları daha çok iÅŸ dünyası, silah ve hedefleri üzerine kurulu. Pilleri yürüyerek ÅŸarj edeceÄŸizPennsylvania Ãœniversitesi biyologları, kiÅŸinin adımlarından enerji toplayarak el feneri ve cep telefonunu, hatta MP3 çalıcısı ve GPS konumlama aletini de ÅŸarj edebilen bir sırt çantası geliÅŸtirdi. Sırt çantası, yaylarla metal bir gövdeye asılı. Yürümekte olan kiÅŸinin kalçası her adımda beÅŸ ila yedi santim kadar yükselir. KiÅŸinin kalçasına baÄŸlı olduÄŸu için sırt çantası da birlikte alçalıp yükselmekte. Bu iniÅŸ çıkış hareketi metal gövdeye baÄŸlı küçük bir jeneratörü çalıştırmakta. Enerji üreten sırt çantası okul çocukları veya doÄŸa yürüyüşçüleri için deÄŸil daha çok günlerce hatta haftalarca süren çalışmalara katılan kurtarma ekipleri, askerler veya bilim adamları için düşünülmüş. Sırt çantasını geliÅŸtiren Lawrence Rome ve ekibinin açıklamasına göre arazide yaÅŸamsal önem taşıyan yedek pillerin ağırlığı dokuz kilo kadar gelmekte ve Afganistan’daki bir askerin taşıması gereken yükün dörtte biri kadar. Sırt çantasının elektrik randımanı taşınan yükün ağırlığına ve taşıyıcının hızına baÄŸlı. AraÅŸtırmacılar 38 kiloluk bir yükle 7,4 vatlık enerji toplamaya baÅŸarmışlar. Bu enerji en azından cep telefonu ve gece görüş aleti için yeterli. Sırt çantasının prototipi 5,6 kilo ağırlığında, fakat araÅŸtırmacılar 1 ila 1,5 kilo kadar hafifletebilmeyi umuyorlar. Çikolata sigara içenlerin kalbini koruyorÄ°sviçreli bilim adamlarının son bir araÅŸtırmasına göre bitter çikolata, sigara içenleri kalp enfarktüsünden koruyor. %74’lük kakao oranı damar cidarlarının fonksiyonlarını ve antioksidatif metabolizmayı iyileÅŸtirmekte. Spiegel Online’da (www.spiegel.de, 11.9.05) yayımlanan haberde çikolatadaki kan akışı üzerindeki etkinin sekiz saatten fazla kalıcı olduÄŸuna deÄŸinilirken, kakaodaki olumlu etkinin, oksidatif stresi düşüren polifenollere baÄŸlandığına dikkat çekilmekte. Bilim adamları yaÅŸ ortalaması 26 olan 25 kiÅŸiyi incelerken, deneklerin bir kısmı bitter diÄŸerleri ise beyaz çikolata yemiÅŸ. Bilim adamları olumlu etkinin beyaz çikolata yiyenlerde görülmediÄŸini söylüyorlar. Plasebo etkisi, doktorun ve hastanın cinsiyete göre deÄŸiÅŸmekteTübingen Ãœniversitesi’nde psikoterapist Paul Enck yönetiminde çalışan ekibin araÅŸtırmasından çıkan sonuca göre kadın hastalarda Plasebo (etkisiz ilaç) daha etkili. Ayrıca hastalar kadın doktorlara daha çok güveniyorlar. Ekibiyle birlikte 120 hastayı inceleyen Enck, Plasebo’nun en çok kalın bağırsak hassaslaÅŸmasında etkili olduÄŸunu görmüş. AraÅŸtırma sırasında bazı hastalar, ayrıca psikoterapi eÄŸitimi de alan kadın doktorlar tarafından tedavi edilmiÅŸ. Kadın doktorlar hastalara Plasebo verdiklerinde, hastaların üçte biri kendilerini daha iyi hissediyordu. Oysa erkek doktorlardan Plasebo alan 4-5 hastadan biri daha iyi hissettiÄŸini söylemiÅŸ. Enck, benzer deneyimleri akupunktur araÅŸtırmasında da yaÅŸamış. Bu araÅŸtırmada da kadın doktorlar tarafından tedavi edilenler gerçek akupunktur tedavisi gördüklerine inanmışlar. Kalın bağırsak hassaslaÅŸmasında Plasebo kadın hastalarda daha etkili olmuÅŸ. Ä°ki kadın hastadan biri iyileÅŸirken, sadece dört erkekten biri ilacın etkisini görmüş. Bu baÄŸlantının anlaşılması için diÄŸer araÅŸtırmaların yapılması gerektiÄŸini düşünen bilim adamları, doktorlarla iliÅŸkinin, iliÅŸki süresinin ve sıklığının da Plasebo etkisinde önemli bir rol oynadığını tahmin ediyorlar. Hatta hastanın kültürel durumu, kökeni ve eÄŸitim aldığı yer de bu konuda etkili olabilir diyor bilim adamları. DoÄŸum kontrol hapı Multiple Skleroz’dan da korunuyorAmerika’da 1000’i aÅŸkın kadınla gerçekleÅŸtirilen bir araÅŸtırma, doÄŸum kontrol hapı kullananlarda, Multiple Skleroz hastalığına yakalanma riskinin % 40 oranında daha düşük olduÄŸu ÅŸeklinde sonuçlandı. Harvard Halk SaÄŸlığı Okulu’ndan Alvaro Alonso, bu etkinin hastalığın oluÅŸumunu ve seyrini engelleyen östrojenle ilgili olduÄŸunu açıkladı. Bağışıklık sistemini etkileyen östrojen, Multiple Skleroz gibi bağışıklık sistemine baÄŸlı hastalıklar üzerinde de etkimekte. Bu sonuç daha önceki araÅŸtırmalarla da ortaya çıkmıştı. DoÄŸum kontrol hapıyla korunan ve hamile olan kadınların kanındaki östrojen oranı daha yüksektir. AraÅŸtırmacılar bu yüzden doÄŸum kontrol hapıyla alınan veya hamilelik sırasında oluÅŸan fazladan östrojenin,Multiple Skleroz riskini en azından kısa vadeli olarak düşürdüğünü tahmin ediyorlardı. Alonso ve ekibi bu tezi kanıtlayabilmek için Multiple Skleroz hastası 106 ve 1001 saÄŸlıklı kadına doÄŸum kontrol hapı kullanıp kullanmadıklarını ve son üç yıl içinde doÄŸum yapıp yapmadıklarını sormuÅŸlar. Bu ÅŸekilde elde edilen sonuca göre son üç yıldır doÄŸum kontrol hapı kullananlarda Multiple Skleroz riski diÄŸer kadınlara kıyasla %40 daha düşük. Üç yıl içindeki hamileliklerde aynı etki söz konusu olmamasına karşın hamileliÄŸin ilk altı ayında Multiple Skleroz riski biraz daha yüksek diyor bilim adamları.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!