OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 16, 2005 00:00
Manyetik alanlar depresyona iyi geliyorAlman bilim adamları ağır depresyon geçiren kiÅŸilere alternatif bir elektroÅŸok tedavisi geliÅŸtirdiler. Kafatasından beyni etkileyen güçlü bir manyetik alanla, hastaların sıkıntıları giderilebilmekte. Dpresyon tedavisinde uygulanan elektroÅŸokla bir tür yapay epilepsi nöbeti yaratılarak sinir iletkenlerindeki eski denge yerine getirilmekte. Spiegel dergisindeki habere göre (www.spiegel.de) sakinleÅŸtirildikleri için elektroÅŸoktan rahatsız olmuyorlar, fakat tedavinin yan etkisi var. ÖrneÄŸin elektroÅŸoktan haftalar sonra bellek yetisi zayıflayabiliyor. Åžiddetli depresyon geçirenlerde elektroÅŸok terapisinin önemli bir yöntem olduÄŸunu savunan Bonn Psikiyatr KliniÄŸi’nden Wolfgang Maier’in kliniÄŸindeki araÅŸtırmacılar daha saÄŸlıklı terapi bulduÄŸuna inanıyorlar. Transkraniyel Manyetik Stimülatörle (TMS) doktorlar hastanın alnına manyetik bobin yerleÅŸtiriyorlar. Bu bobin birkaç dakikalığına güçlü bir manyetik alan oluÅŸturmakta, bu alan beyinde bir elektrik akımı oluÅŸturmakta. Ancak bu akım epilepsi nöbetine yol açmayacak kadar zayıf. Bilim adamlarının British Journal of Psychiatry dergisindeki raporlarına göre toplam 30 depresyon hastası ya elektroÅŸok veya manyetik uyarımla tedavi edilmiÅŸ. Her iki yöntem de aynı derecede etkili.ancak manyetik uyarımla tedavi edilen hastalar bellek testlerinde terapi öncesindeki kadar baÅŸarılı olmuÅŸlar. Ne var ki uzun vadede ne elektroÅŸok ne de manyetik uyarım iÅŸe yaramıyor ve hastalar baÅŸka yöntemlerle de tedavi edilmek zorunda.Japonlar mamutları canlandıracakJapon genetikçiler fillere sperma aşılayarak veya klonlama yöntemiyle, mamutları yeniden yaÅŸama kazandırmak istiyor ve bu yolda bir porje hazırladılar. Japon yöntemi, binlerce yıldır tundrada donmuÅŸ yatan mamut fosillerinden sperma elde etmeye dayanıyor. Sperma alınabilirse, daha sonra diÅŸi fillere aşılanacak. Bu ÅŸekilde dünyaya gelene fil yavrularının tekrar tekrar döllenmeleri halinde, genetik olarak soyları tükenmiÅŸ mamutların 50 yıl içinde geliÅŸeceÄŸi tahmin edilmekte.Projenin sahibi Japon genetikçi Kazufumi Goto.. mamutlar 10.000 yıl önce soyları tükenmiÅŸti. Mamutlar, kuzey yarımkürede 40.enleme kadar olan bölgede yaşıyorlardı ve tüylü kalın postları sayesinde soÄŸuk iklime uyum saÄŸlamışlardı. Paleontologlara göre soyları artan sıcaklıklar ve besin kıtlığı yüzünden yok olmuÅŸtu. Japonya’daki Kinki Ãœniversitesi Genetik Bölümü baÅŸkanı Akira Irtani’ye göre de bu mümkün. Amerikalı jeolog Larry Agenbroad yönetiminde çalışan uluslararası bir araÅŸtırma ekibi de 1999 yılında mamutları yeniden yaÅŸatmaya çalışmak istediÄŸini açıklamıştı. Ama ne var ki bu giriÅŸim baÅŸarısız oldu. Mamut sperması bulunmadığı taktirde Japon bilim adamları mamutları donmuÅŸ DNA’dan kopyalamaya çalışacak. Ancak "Eski dokudaki DNA binlerce parçaya bölünmüştür ve bunlarla bir mamut yavrusu yaratmak mümkün deÄŸil" diyor örneÄŸin Londra College Ãœniversitesi’nden Adrian Lister. Goto ve Irtani daha fazla mamut fosili bulabilmek için bu yaz Sibirya’da yeni bir araÅŸtırma yapacaklar. Cinsiyet seçimi için patent Cevre kuruluÅŸu Greenpeace’den yapılan bir açıklamaya göre Avrupa Patent Dairesi (EPA), Åžubat ayında yapay döllenmede cinsiyet seçimi için bir patent vermiÅŸ. Greenpeace, patentin insanlar için de geçerli olduÄŸunu öne sürdü. Patentin Amerikan XY Inc. Firmasına ait olduÄŸunu söyleyen patent dairesi sözcüsü Rainer Osterw„lder, patentin sperma hücrelerinin dondurulması için verildiÄŸini ve baÅŸlıca hayvan üretiminde kullanılacağını söylediyse de, sperma hücrelerinin cinsiyete göre ayıklanmasının insanlar için de geçerli olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Oysa Greenpeace, patentte insanın öncelikle ele alındığını, sığır, koyun, geyik, at, domuz ve bizon gibi hayvanların arka planda kaldığını iddia etmekte. EP 1257 168 B patent yazısına göre sperma hücrelerinin cinsiyeti belirleyen kalıtımı ayıklanmakta ve patent teknik yöntemi ve sperma hücrelerini kapsamakta. Yumurta hücrelerine karşılık sperma hücreli diÅŸi veya erkek kalıtımına sahip, yani bebeÄŸin cinsiyetini belirliyorlar. Greenpeace patent uzmanı Christoph Then, patentin insanı yararlı hayvanlarla aynı düzleme yerleÅŸtirdiÄŸini ve bunun gibi patentler yüzünden insan yaÅŸamanın teknik açıdan geliÅŸtirilen bir ürün haline dönüştürülmesinden yakınmakta. Sırada zeka ve beden boyunun ayıklanması var diye konuÅŸtu Then. AkciÄŸer kanserine baÄŸlı ölümler kadınlarda artış gösteriyorÄ°talyan ve Ä°sviçreli bilim adamlarının kapsamlı bir araÅŸtırmasına göre Avrupa’da akciÄŸer kanserinden ölen kadın sayısı günden güne artmakta. Sonuçlara göre 100.000 kadın içinde akciÄŸer kanseri nedeniyle yaÅŸamını yitirenlerin sayısı son 20 yıl içinde önemli ölçüde artmış. Mailand Mario-Negri Farmakoloji AraÅŸtırmaları Enstitüsü’nden Cristina Bosetti, 33 Avrupa ülkesinde son 40 yıl içinde akciÄŸer kanserine baÄŸlı ölümleri incelerken, yaÅŸları 20 ila 64 arasında deÄŸiÅŸen kadınların verilerin deÄŸerlendirmiÅŸ. Buna göre AB ülkelerinde akciÄŸer kanserine bağıl ölümler kadınlarda sadece 1980-1990 yılları arasında %23,8 oranında, 1990 ila 2000/2001 yıllarında ise buna ilave olarak %16’lık bir artış daha yaÅŸanmış. Sadece Ä°ngiltere, Rusya ve Ukrayna’nın da dahil olduÄŸu altı ülkede gerileme söz konusu. AraÅŸtırmacılar ayrıca Ä°rlanda, Ä°ngiltere, Avustralya, Ä°talya ve Hollanda gibi ülkelerde akciÄŸer kanserine baÄŸlı ölüm vakalarının genç kadınlarda azaldığını saptamışlar. Bu durum bilim adamlarına, Avrupa’da akciÄŸer kanserine baÄŸlı ölümlerin daha fazla artmayacağı ve Amerika’daki sayıya ulaÅŸmayacağı umudunu doÄŸurdu. Alçak basınç kalp enfarktüsü riskini yükseltiyorHavadaki basıncın ani düşüşü, kalp enfarktüs riskinin yükselmesine neden oluyor. SoÄŸuk kış aylarında hava basıncı daha fazla düştüğü için, enfarktüs vakaları kışın daha fazla görülmekte. Oysa bugüne dek kalp enfarktüsünden soÄŸuk hava sorumlu tutuluyordu. Amerika’daki Scott & White Hastanesi’nden Philip Houck yönetiminde çalışan araÅŸtırmacıların sonuçları 2000 kalp hastasının verilerine ve hava durumlarına dayanıyor. Hawaii gibi dünyanın sıcak bölgelerinde de kış aylarında daha fazla enfarktüs vakası yaÅŸanması nedeniyle doktorlar, enfarktüsün soÄŸuk havayla iliÅŸkili olmadığı kanısına varmışlar. Houck ve ekibi bu tezi kanıtlamak için 1993 ila 1996 arasındaki hastalık teÅŸhislerini ve bu dönemde kalp enfarktüsü geçiren hastaların verilerini incelemiÅŸler. Bild der Wissenschaft dergisindeki (www.wissenschaft.de) habere göre hava basıncı ne kadar düşerse, kalp enfarktüs riski de o kadar artmakta. Ancak hava basıncındaki deÄŸiÅŸim ve inme arasında herhangi bir iliÅŸki ortaya çıkmamış. Kadınları yumurtlama döneminde baÅŸtan çıkarmak daha kolayPrag Karls Ãœniversitesi bilim adamlarının bir araÅŸtırma sonucuna göre kalıcı iliÅŸki yaÅŸayan kadınlar, kendine güvenen güçlü erkekleri özellikle yumurtlama döneminde daha çok seviyorlar. Yumurtlama günlerinden kısa bir süre önce ise baÅŸtan çıkarılmaları daha kolay diyor Jan Havlicek. Ä°ngiliz üniversite öğrencileriyle yapılan bir araÅŸtırma sırasında ayrıca kadınların yumurtlama döneminde diÄŸer zamanlarda kendilerini hiç heyecanlandırmayan dominant erkek kokusundan bile hoÅŸlandıkları ortaya çıkmış. Aynı etki bekar kadınlar için söz konusu deÄŸil. Bilim adamlarına göre kadınlar "karma bir eÅŸ stratejisine" sahip. Biyolojik açıdan çocukları için dominant erkekleri, hayat arkadaşı olarak daha "yumuÅŸak huylu" ve mantıklı erkekleri tercih ediyorlar, çünkü bu tür erkekler çocuklarıyla daha yakından ilgileniyorlar. Konuyla ilgili araÅŸtırma Biology Letters dergisinde sunuldu.Osteoporoz tanısı için tırnak testiLimerick Ãœniversitesi bilim adamları osteoporoz tanısını mümkün kılan basit bir tırnak testi geliÅŸtirdiler. Tırnaklar ve kemikler, dayanırlığı üzerinde etkili olan önemli bir baÄŸlayıcı madde içerirler. Bilim adamları bu maddenin tırnakta az bulunması halinde osteoporoz riskinin bulunduÄŸu anlamına geldiÄŸini söylüyorlar. Tırnak testi böylece diÄŸer testlerin gerekli olup olmadığı hakkında bilgi veriyor. Osteoporoz hastalara ve saÄŸlıklı kiÅŸilere yapılan testler sonucunda, disülfit bağı (bir protein molekülünün diÄŸeriyle baÄŸlanması için gerekli olan bileÅŸik) deÄŸerinin osteoporoz hastalarında daha düşük olduÄŸu ortaya çıkmış. Åžimdi projelerini sürdürebilmek için yeni finans kaynakları arayan bilim adamlarının amacı, hangi disülfit bağı deÄŸerinin osteoporoz riskine veya varolan osteoporoz hastalığına iÅŸaret ettiÄŸini bulmak. Yazı karakterlerinde vuruÅŸ sayısıArapça, Bengal ve Cherokee dilinde yazı ÅŸekli farklı olmakla birlikte, hepsi pek çok ortak özellikler içerir. Bunların ve diÄŸer yazı ÅŸekillerinin ortak özellikleri görsel sistemimizin limitleriyle ilgili çok önemli ipuçları içeriyor. Yazı sistemlerinin yazılması kolay olmalıdır. Okuması yazılmasından da kolay olmak zorundadır. Pasadena’daki Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Mark Changizi ve Shinsuke Shimojo, bunun, farklı yazı ÅŸekillerindeki karakterleri çizmek için gerekli olan vuruÅŸ sayısını nasıl etkilediÄŸini araÅŸtırdı.Ä°ki bilim adamı bu amaçla, eski ve evrimleÅŸmiÅŸten yeni ve icat edilmiÅŸe uzanan 115 farklı alfabeyi inceledi. Sonuçta dillerin pek çoÄŸunda, her karaktere 3 vuruÅŸ düştüğünü keÅŸfettiler. Changizi, "Galiba en çok üçü tercih ediyoruz" diyor. Bu, bilim adamlarına göre rastlantısal deÄŸil, çünkü beynimizin saymadan tanıyabildiÄŸi en yüksek sayı üçtür. Dolayısıyla üçten fazla vuruÅŸ gerektiren karakterler içeren yazılar daha zor yazılır ve okunur.Tam tersine, tüm yazı sistemlerinin içinde pek çok karakter, vuruÅŸların yarısı eksik olsa dahi tanınabilir. Ä°kinci veya üçüncü vuruÅŸ gerekli olmasa dahi, vuruÅŸ fazlalığı karakterin yanlış okunma olasılığını ortadan kaldırıyor.Â
button