Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2005 00:00
Diş fırçası Samurailar kadar eskiNagasaki Üniversitesi bilim adamları Tokugawa Dönemi’nde yaşayan (1603-1867) Samuraiların, diş fırçasını ilk olarak düzenli olarak kullanan topluluk olduğunu buldular. Tokugawa dönemine ait ilk diş fırçaları, üzerine kumaş parçası dolanmış tahta çubuklardan oluşuyordu. Antropolog Joichi Oyamada’nın 357 Samurai ve aynı dönemde yaşamış olan 1211 sıradan vatandaşın incelenmesine dayanan araştırma sonuçlarına göre Samuraiların beşte biri bakımlı dişlere sahipken, halk arasında bakımlı dişlere sahip olanların oranı sadece %3’le sınırlı. Geo dergisinin Mayıs sayısındaki haberde (www.geo.de/GEO/wissenschaft) ayrıca Samurailarda kökleri zarar görmüş diş sayısı da yarı yarıya daha azdı. Yoksul halk arasındaki gençler ise genç Samurailara karşı sekiz misli fazla diş problemlerine sahipti. Baba yaşlıysa, düşük doğum riski daha yüksekDoğacak bebeğin sağlığında bugüne kadar hep annenin yaşının önemli olduğu sanılıyordu. 5000’i aşkın hamile kadının doğuma kadar incelenmesine dayanan son bir araştırma babanın 35 yaşın üzerinde olması halinde düşük riskinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Uluslararası bir araştırma ekibi tarafından gerçekleştirilen araştırmada en fazla 13 haftalık hamile olan 5.121 kadının hamileliği doğuma kadar takip edilmiş. Buna göre babanın 35 yaşında ve daha yaşlı olması halinde düşük riski 35 yaşının altındaki babaya göre % 1.27 daha yüksek. 35 yaşındaki bir annenin hamileliğin ilk üç ayında düşük yapma olasılığı 30 yaşından genç anneye göre %1.56 daha yüksekken hamileliğin ikinci üç ayında düşük olasılığı %0.85 daha yüksek diyor araştırmacılar. Bilim adamlarının American Journal of Epidemiology dergisindeki (http://aje.oupjournals.org) raporlarında değindikleri gibi babanın yaşına bağlı düşükler, spermatozoadaki kromozomsal anormalliklerin ilerleyen yaşla birlikte artmasıyla ilgili. Bu anormallikler düşük doğumların etiyolojisinde önemli bir rol oynamakta. Lezzetli ve mis kokulu filmlerFilmler ve video oyunları yakında kokulu ve tatlı olacak, hatta hissedilebilecekler de. Sony firması, beyindeki duyu ifadelerinin ultrason tepileriyle harekete geçirilmesine dayanan tekniğin patenti için başvuruda bulundu bile. Modern elektronik eğlence dünyası, yüksek çözünürlüklü görüntü ve gerçeğe yakın dörtlü stereo sese çoktan alıştı bile. Fakat sinemada bir filmi koklayabilmek, tadabilmek ve hissedebilmek daha ilginç olabilir. Bu özellikleri yerine getirebilen bir sistem yakında ultrason tepileriyle gerçekleştirilebilecek. Ses sinyalleri, beyindeki belli başlı etkinlik motiflerini değiştirerek, görüntülerin seslerinden, tadına veya kokusuna kadar uzanan duyuları uyandırıyorlar deniyor New Scientist dergisindeki yazıda. Bu şekilde körler ve sağırlar bile
sinema ve bilgisayarı keÅŸfedebilecekler. Teknolojinin patenti için baÅŸvuruda bulunan Sony firması ayrıntılar hakkında bilgi vermedi. Tübingen Ãœniversitesi sinirbilimcisi Niels Birbaumer, konseptin uygulanabilmesinin mümkün olduÄŸunu ve bilimsel temelinin bulunduÄŸunu söyledi. Mesela Colorado Ãœniversitesi araÅŸtırmacısı Richard Mihran, bir kurbaÄŸanın bacağındaki sinirleri ultrasonla etkilemeye baÅŸarmış.Ancak araÅŸtırmacı yöntemin uzun vadede iÅŸleyip iÅŸleyemeyeceÄŸi konusunda emin deÄŸil. EÄŸer yeni sistem iÅŸleyecek olursa, teknik, bilim ve tıp alanında da kullanılabilir. Fakat teknik henüz bir spekülasyondan ibaret. "Bugüne kadar tek bir deney bile yapılmadı" diyor Sony Electronics kuruluÅŸunun basın sözcüsü Elizabeth Boukis. "Bu özel patent, tamamen hipotetik bir buluÅŸ ve sadece gelecekte teknolojinin bizi götürdüğü yerde gerçekleÅŸebilecek bir hayale dayanmakta".E-posta ve cep mesaj çılgınlığı zeka seviyesini düşürüyorThe Times gazetesinde (22.04.05) yayımlanan Londra Ãœniversitesi’nin bir araÅŸtırma sonuçlarına göre yoÄŸun olarak e-posta veya cep mesajı göndermek, geçici olarak zeka seviyesini esrar içiminden daha fazla düşürebiliyor. 80 deneÄŸin zeka testine dayanan sonuçlar şöyle: YoÄŸun bir ÅŸekilde e-posta ve cep mesajı gönderdikten sonra deneklerin zeka seviyesi geçici olarak 10 puan düşmüş. Oysa esrar kullanımı diÄŸer bazı araÅŸtırma sonuçlarına göre zeka seviyesini sadece 4 puan kadar düşürmekte. Bilim adamlarının bu konuda getirdikleri açıklama şöyle: Beyin için aynı anda birden fazla görevi yerine getirmek zordur. Çalışırken sürekli elektronik postaları kontrol etmek ve yanıtlamak beyinde sürekli alarm durumuna yol açmakta. Bu da konsantrasyon yetisini düşürüyor. Times gazetesine göre dünya genelinde 50 milyarı aÅŸkın e-posta gönderilmekte. Doku nakliyle Alzheimer tedavisiHafıza kaybıyla ilgili hastalıklar genelde yaÅŸlılıkta geliÅŸir. AraÅŸtırmalar yaÅŸları 65’in üzerinde olanların %5’inin Alzheimer biçimlerinden birine yakalandıklarını göstermekte. Bu hastaların tümü yaÅŸamlarını hastanelerde geçirmek zorunda deÄŸil tabii. Hafif semptomlar gösterenler gözetim altında evlerinde de kalabiliyorlar. Ama yine de bakıma ihtiyaçları vardır. Özellikle de endüstri ülkelerinde yaÅŸam süresinin günden güne uzaması, bakıma muhtaç yaÅŸlıların sayısında da artış endiÅŸesini doÄŸurdu. Bu nedenle günümüzde Alzheimer hastalığının tedavisi için çok sayıda araÅŸtırmalar yapılmakta. Kaliforniya Ãœniversitesi bilim adamları geliÅŸtirmiÅŸ oldukları bir tedavi yönteminin primatlar üzerinde baÅŸarılı olmasından sonra insanlar üzerinde denemeye karar verdiler. Hayvanlar üzerinde uygulanan tedavi sayesinde büzüşüp küçülmekte olan beyin hücreleri yeniden eski boyutlarına dönüşmüş. Ayrıca hücreler arasındaki iletiÅŸimden sorumlu baÄŸlantı sayısı bile. Bilim adamları 2001 ila 2002 yıllarında genetik deÄŸiÅŸimden geçirilen beyin dokularını sekiz Alzheimer hastasına aktarmışlardı ve bu dokular hücre ölümünü durduran ve hücrelerin yeniden etkinleÅŸmesinden sorumlu proteinin daha fazla salgılanması saÄŸlayacak. Nature Medicine dergisindeki haberde doku implantı sayesinde hastalığın altı kiÅŸide yavaÅŸladığı bildirilmekte. Bellek testlerine göre bellek kaybının yarı yarıya azaltılabildiÄŸi ortaya çıkarken, beyin görüntülerinde de beyin etkinliklerinde artış saptanmış. AraÅŸtırmayı yöneten bilim adamı Mark Tuszynski, sonuçlar nörolojik hastalıklardaki hücre ölümünü engelleyen bir tedavi yönteminin varlığını kanıtlamakta diye konuÅŸtu. Bundan sonraki çalışmalarla tedavinin etki derecesi kontrol edilecek. Mark Tuszynski ve arkadaÅŸlarının konuyla ilgili araÅŸtırması Nature Medicine dergisinde yayımlandı. Sinir protezlerini çalıştıracak sinyaller keÅŸfedildiÄ°sviçreli bilim adamı sinir protezlerinin geliÅŸtirilmesine imkan verecek yeni bir yöntem geliÅŸtirdi. Sinir protezlerinde, beyinde okunan ve doÄŸrudan doÄŸruya hareketlere dönüştürülen hareket sinyallerinden yararlanılmakta. Aslında kısa bir süredir okunmakta olan bu hareket sinyalleriyle örneÄŸin kol veya bacak protezleri çalıştırılıyor. Ve bu amaçta sinir hücrelerindeki etkinlikler ayrı ayrı ölçülmekte. ETH Zürich Ãœniversitesi’nden Hansjörg Scherberger, ÅŸimdi Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü bilim adamlarıyla birlikte, aynı bilgilerin birçok sinir hücresine ait toplu sinyalin "bölgesel alan potansiyelinden" iletilebileceÄŸini buldu.Göreceli olarak kolay bir ÅŸekilde uzun vadede iletilebildiÄŸi için bu alan potansiyeli beyin-makine arayüzlerinin geliÅŸtirilmesi için uygun bir sinyal olarak kabul edilmekte. Bilim adamları yeni yöntem sayesinde Rhesus maymunlarının hareket türlerini ve yönlerini doÄŸru bir ÅŸekilde önceleyebilmiÅŸler. Söz konusu araÅŸtırma öte yandan beynimizin, görsel bilgilerle hareketleri ne ÅŸekilde hazırladığını göstermesi açısından da önem taşımakta. Aynı cinsiyete sahip mantarlar üreyebiliyorBild der Wissenschaft dergisindeki bir habere göre, Amerikalı moleküler biyologlar, bağışıklık sistemleri zayıflamış kiÅŸilerde beyin zarı iltihabına yol açan Cryptococcus neoformans maya mantarlarını incelemiÅŸler. Buna göre aynı cinsiyete sahip mantarlar üreyebiliyorlar. Mantarlardaki cinsiyet dağılımı normalde dengeli olmasına karşın insanda C. neoformans mantarının alfa tipi daha fazla görülür. Ä°nsan bedeninde önemli ölçüde aynı cinsiyete sahip mantar topluluÄŸu buna raÄŸmen seksüel olarak üreyebiliyor. Aynı cinsiyetteki iki hücrenin kaynaÅŸmasıyla yine alfa tipinde yavru hücreler oluÅŸmakta. Daha önceleri bunun aseksüel bir süreç olduÄŸu sanılıyordu. Oysa bilim adamları ÅŸimdi bu sürecin seksüel üreme ÅŸeklinin belli baÅŸlı özelliklerine sahip olduÄŸunu buldular. Ä°ki hücrenin kaynaÅŸması sırasında deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edilen genetik malzemenin ardından miyoz bölünme ve spor oluÅŸumu gibi. Ayrıca aynı cinsiyetteki hücreler de farklı cinsiyetteki hücrelerin bölünmesi için gerekli hormonlar, hormon reseptörleri ve genlerden yararlanmakta. Bilim adamları yeni bulgular sayesinde mantarların üreme biyolojisini daha ayrıntılı bir ÅŸekilde öğrenebilecekler. Duke Ãœniversitesi Tıp Merkezi’nden Xiarong Lin ve arkadaÅŸlarının araÅŸtırma raporu Nature dergisinin 434’üncü sayısında yayımlandı.Sarmısaktaki bir madde kanser hücrelerini öldürüyorKokusu çok rahatsız edici olsa da sarmısağın saÄŸlığımız üzerindeki etkisi küçümsenemez. Ä°srailli bilim adamları ÅŸimdi sarmısak içindeki alisin etki maddesinin kanser hücrelerini öldürdüğünü buldular. Alisin maddesi, sarmısağın kesilmesi veya ezilmesi sırasında alinaz enziminin alin olarak bilinen bir maddeyle tepkimesi sonucunda oluÅŸmakta. Alisinin hücreleri öldürdüğü birkaç yıldan bu yana biliniyordu. Fakat alisin çok çabuk indirgendiÄŸi için, sarmısak yendiÄŸi zaman zarar vermez. Weizmann Enstitüsü’nden David Mirelman baÅŸkanlığında farelere insandan alınan lenf bezi kanser hücreleri aşılayan araÅŸtırmacılar, alisin maddesinin verilmesinden üç gün sonra neredeyse tüm kanser hücrelerinin etkisiz hale geldiÄŸini saptamışlar.Tahminlere göre kanser hücrelerinde üretilen yeni alisilin maddesi en etkilisi ve lenfom hücrelerini kesin bir ÅŸekilde öldürmekte. Fakat hızla indirgenen alisin aynı zamanda zehirli olduÄŸu için de sadece etkilemesi beklenen bölgeye ulaÅŸması gerekiyor. Bilim adamları bu amaçta lenfom hücrelerini tanıyan ve bunlara yapışan belli baÅŸlı bir antikordan yararlanıyorlar. Farelere uygulanan antikor tedavisinden sadece üç gün sonra kanser hücrelerinin %85-96’sı etkisiz hale gelmiÅŸ ve antikorlar sadece kanser hücrelerine yapıştıkları için de saÄŸlıklı hücreler zarar görmemiÅŸ. Yeni yöntemle daha az zehirli alternatif kanser tedavilerinin geliÅŸtirilebileceÄŸi sanılmakta. Â
button