AraÅŸtırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 06, 2004 00:00

Erkek kuÅŸların gösteriÅŸli tüyleri Erkek kuÅŸlar diÅŸilerini rengarenk tüyleriyle tavlamaya çalışırlar. Erkek kuÅŸların daha renkli ve dikkat çekici tüylere sahip olması, ÅŸimdiye kadar diÅŸinin seçiciliÄŸine baÄŸlanıyordu. Fakat son araÅŸtırmalar kuÅŸların çekiciliÄŸinden genetik bir bozukluÄŸun sorumlu olduÄŸunu gösterdi. AraÅŸtırmalar sırasında sadece birbirine yakın olan türlerin deÄŸil genetik açıdan farklılık gösteren türlerin de aynı özelliklere sahip oldukları saptanmış. Sonuca göre 41 kuÅŸ türünün boynu siyah, dokuz türün göğüs kısmı turuncu renkte ve 29 tür ise kırmızı gagaya sahip. Cambridge Ãœniversitesi’nden Nicholas Mundy, ÅŸimdi bu benzerliÄŸe olası bir açıklama getirdi. Science dergisinde yayımlanan araÅŸtırma yazısında bilim adamı, birbiriyle çok uzaktan iliÅŸkili olan iki Arktik kuÅŸ türünün gösteriÅŸli tüylerinin aynı gen tarafından belirlendiÄŸini yazıyor. Gerek arktik kazı (Anser caerulescens) gerekse arktik martısı (Stercorarius parasiticus) diÅŸisini koyu renkli tüylerle cezbederek üreme ÅŸansını yükseltiyor. Tüylerin renginden kısa bir süre önce saptanan Mcir genine baÄŸlı olan Melanin maddesi sorumlu. Genetik baÄŸlantı ise ilginç. Tüy renginin genetik mutasyon yerine ayıklanma sürecine dayanan eski teori geçerliliÄŸini yitireceÄŸe benziyor. Hatta ikinci teori de tehlikede. Buna göre kuÅŸ dünyasında seksi görünmek belli olanaklarla sınırlı. Sürekli yenilenen mutasyon nedeniyle birbirine benzeyen tüy yapısı geliÅŸmekte. Ancak bu tüylerin de en azından ikinci bir mutasyonda deÄŸiÅŸmesi gerekiyor. Fakat Mundy araÅŸtırmaları sırasında bu varsayımın arktik kazları ve martılarında geçerli olmadığını kanıtladı. Türlerdeki benzerlikler ÅŸimdiden kalıtımda 100.000 kez birbirine kenetlenmiÅŸ olduÄŸu için kalıcıdır diyor araÅŸtırmacı. Arazide yapılacak yeni çalışmalarla, ayıklanma ve mutasyonların rolleri anlaşılmaya çalışacak. Ekolojik tarım selleri önlüyorAlmanya’daki Kiel Bitki ve Toprak Bilimleri Enstitüsü’nün son testlerine göre ekolojik tarım alanları iki kat fazla su emiyor. Enstitü bunun normalde toprağın ağır tarım araçlarıyla sıkıştırılmamasına baÄŸlıyor. Ekolojik tarım alanları bu yüzden daha fazla humus içermekte. Ayrıca toprağın daha yumuÅŸak bir ÅŸekilde iÅŸlenmesi, toprağı doÄŸal gözeneklerle havalandıran solucanların ve böceklerin iÅŸlerini de kolaylaÅŸtırmakta. Bilim adamlarının bilgilerine göre ekolojik tarıma geçmek için geç kalınmış sayılmaz. Ekolojik tarıma geçildikten sadece üç yıl sonra, bataklığa dönüşen topraklar bile yeniden yeterince su emerek sel felaketlerini önleyebilecek duruma geliyor.Buz devri güney yarımküreyi de dondurmuÅŸGüney Amerika’da yapılan yeni bir araÅŸtırmaya göre son buzul devri sadece kuzey yarım kürede deÄŸil tüm gezegen üzerinde etkili olmuÅŸ. Güney Amerika’daki Ant daÄŸlarından buzullarla birlikte sürüklenen kayÅŸatın tarihlendirilmesiyle orta çıkan sonuca göre son buzul devrinde güney yarımkürenin önemli bir kısmı buzullarla örtülüydü. Wisconsin Ãœniversitesi’nden Michael Kaplan’ın konuyla ilgili yazısı Geological Society of America Bulletin dergisinde yayımlandı. Buz devrinin tüm gezegene yayıldığını aslında jeologlar buz kütlelerinden arta kalan izler sayesinde uzun bir süredir biliyorlardı. Buzullar kaya parçaları, kum ve kili birlikte sürüklemiÅŸ ve buzların erimesinden sonra geriye morenler (buzultaÅŸ) kalmıştı. Jeologlar buzultaÅŸlarını inceleyerek buzlanmanın nerede kadar ulaÅŸtığını bulabiliyorduysalar da ne zamana ait olduklarını saptayamıyorlardı. Bilim adamları ÅŸimdi yeni bir yöntemle buz devrinin kesin tarihini belirlediler. Bu yöntem yeryüzünün sürekli uzaydan gelen enerji yüklü parçacıkların etkisi altında kaldığını ve dolayısıyla da kumun içindeki kuvars moleküllerinin kimyasal deÄŸiÅŸime uÄŸradığına dayanır. Beli bir toprak örneÄŸindeki izotop miktarına göre böylece topraÄŸa yansıyan kozmik ışının tarihi saptanabiliyor. Morenlerdeki kalıntılar, buz kütlelerinin erimesinden sonra ışının etkisinde kaldığı için de Kaplan, Ant daÄŸlarındaki buzlanmanın bundan 16.000 yıl önce son erdiÄŸini bulmuÅŸ. Ve kuzey Amerika’daki morenler de aynı yaÅŸta. Bu da son buzul devirlerinin kuzey ve güney yarımkürede aynı tarihlerde meydana geldiÄŸini göstermekte. AraÅŸtırmacılar elde edilen sonuçların, ayrıca buz devirlerinin tüm gezegeni soÄŸutan faktörlerle geliÅŸtiÄŸini kanıtlıyor diyorlar. Kaplan ve ekibi, araÅŸtırmanın güncel iklim deÄŸiÅŸiminin açıklanmasında da yararlı olabileceÄŸine inanmakta. Ä°ngiliz hükümeti kan bağışını yasakladıSaÄŸlık bakanı John Reid’ın bir hastanın Creutzfeld-Jakop hastalığına (vCJD) kan bağışıyla yakalanmış olma ihtimalinin bulunduÄŸunu açıklamasından sonra, hükümet kan bağışı konusunda sıkı önlemler aldı. vCJD hastasına daha sonra vCJD’den ölen bir hastadan alınan kan verilmiÅŸti. Hastanın gerçekten kan bağışı yüzünden mi hastalandığı henüz kesin deÄŸilse de Ä°ngiltere’de bundan böyle son 24 yıl içinde kan bağışı alan kiÅŸilerin kan vermeleri yasaklandı. Yeni yasadan yaklaşık olarak 52.000 bağışçı etkilenecek. Londra Kraliyet Koleji’nden Roy Anderson, kan bağışı yoluyla hastalanma riski düşük olsa da teorik olarak mümkün diyor. Koyunlarla yapılan deneyler sonucunda hastalıklı kanın CJD’ye benzer bir hastalığa yol açabileceÄŸi ortaya çıkmış. Ä°ngiltere’de vCJD’ye yakalanan hastalardan kan alan diÄŸer 15 hasta da aralık ayında olası risk hakkında uyarılmıştı. Ä°ngiltere’de bağışlanan kanlardan 1999 yılından bu yana akyuvarlar ayıklanmakta. Çünkü bu ÅŸekilde vCJD enfeksiyonu riskinin düşürülebileceÄŸi sanılıyor. Ancak son olay daha önce kan bağışı alan kiÅŸilerin kan bağışı yapmalarını tümden yasaklanmasına yol açtı. Uzaylı arayışı için milyonlarca dolar bağışMicrosoft kurucularından Paul Allen, kendi adını alan radyo teleskopun montajı için 13,5 milyon dolar bağışladı. Bilim kurgu meraklısı Allan, bundan üç yıl önce de Seti Enstitüsü için 11,5 milyon dolarlık bir bağışta bulunmuÅŸtu. 2010 yılına dek hazır olması beklenen Allan Telescope Array (ATA) her biri 6,10m çapında 350 teleskoptan oluÅŸacak. Seti ÅŸefi Thoman Pierson’a göre ATA’nın en önemli özelliÄŸi montajı tümden tamamlanmadan da çalışmaya baÅŸlayacak olması. Buna göre ilk gözlem, ilk 32 teleskop aynasının monte edilmesinden sonra yani bu yılın sonunda yapılabilecek. ATA bu haliyle bile diÄŸer tüm radyo teleskoplarından daha fazla antene sahip olacak. ATA ayrıca yabancı uygarlıklardan sinyal göndermenin ötesinde evrenin ve ilk yıldızların geliÅŸmiÅŸ olduÄŸu dönemlerin de incelenmesine izin verecek diye açıkladı Allen. MaÄŸarada antibakteriyel madde bulunduÄ°talya’daki bir maÄŸaranın duvarlarındaki resimleri kurtarmaya çalışan Alman bilim adamları ilginç bir keÅŸif yaptılar. Bakterileri öldüren maddenin tıpta kullanılabileceÄŸi sanılıyor. Bir AB projesi çerçevesinde çalışan araÅŸtırmacıların amacı, aslında duvar resimlerinin bozulmasından sorumlu bakterileri saptamaktı. Bilim adamları araÅŸtırmalar sırasında bunun yerine ip biçimindeki toprak bakterileriyle karşılaÅŸtılar. Streptomycete bakterileri diÄŸer bakterileri öldüren ve yeni bir etki ilkesine göre antibiyotik gibi etkiyen bir madde üretiyorlar. Son on yıllarda stafilokok gibi bazı bakteri kökleri bildik antibiyotiklere karşı direnç kazandılar. Kısa bir süre öncesine kadar etkili bir antibiyotik olan Vancomycin de 2002 yılının ortalarında itibaren, bazı cilt hastalıkları, akciÄŸer iltihabı ve idrar yollarından sorumlu stafilokok aureus bakterisine karşı etkisiz kalmaya baÅŸladı. MaÄŸarada bulunan bakteriyle çok dirençli bakteriler bile kolayca müdahale edilebiliyor diye açıkladı Hans-Knöll DoÄŸal Madde AraÅŸtırmaları Enstitüsü (HKI). Ancak antibakteriyel maddenin tıptı kullanılıp kullanılamayacağı laboratuar ve hayvan deneyleriyle ortaya çıkacak. HKI’den yapılan açıklamaya göre klinik araÅŸtırmalar en erken üç yıl içinde baÅŸlayabilecek. Askere robot bacağıBerkeley Ãœniversitesi biyonik uzmanı Homayoon Kazerooni, askerler için yardımcı yürüyüş aracı geliÅŸtirdi. Bleex olarak adlandırılan robot bacaklardaki 40 sensor, yükün taşınması için gerek kuvveti ölçerek, hidrolik sisteme aktarıyorlar. Yürüyüş aletiyle baÄŸlantılı sırt çantası içindeki (içten yanmalı) küçük bir motor böylece gerekli enerjiyi üretiyor. Laboratuarda yapılan ilk deneyler sırasında robot bacaklarla desteklenen denekler, 30 kiloyu aÅŸkın yükü küçük bir karavana paketi kadar kolay taşımışlar. Kazerooni, aletin askerler dışında itfaiyecilerin, ilkyardım kuruluÅŸların hatta daÄŸcıların bile iÅŸine yarayacağını düşünüyor. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!