Güncelleme Tarihi:
Bağdat’taki Şii kökenli Başbakan Nuri El Maliki’nin tezi basit: Kerkük bir Irak kentidir. Dolayısıyla da güvenliği Irak ordusu tarafından sağlanmalıdır.
Kuzeydeki Kürdistan’daysa bakış tam tersi: Halen Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin bir sözü bölgedeki tüm Kürtlerin dilinde: “Kerkük, Kürdistan’ın kalbidir.” Peşmerge güçleri de, işte bu düsturun peşinde, Kerkük il sınırına dayanmış durumdalar.
Kerkük’ün statüsü belirsizliklerle dolu. Anayasa’ya göre özerk bölge. Ancak yönetiminden, güvenliğinin sağlanmasına kadar hemen her konuda muğlaklıklar var. Muğlaklıklar, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra apar topar hazırlanan Anayasa ve yasalardan, o dönemdeki müzakerelerde yaşanan güç kavgasından dolayı ortaya çıkmış.
Türkmenlerin dilinden düşmeyen cümleyse şu: “Araplarla Kürtler savaşır, Türkmenler şehit olur...”
Nitekim doğrulanıyor da sık sık bu inanç. Son birkaç hafta içinde nüfusun büyük bölümünü Türkmenlerin oluşturduğu Kerkük, Irak gerginliğinin odak noktasındaydı. Ve Kerkük’ün güneyindeki Tuz Hurmatu’da geçen hafta Peşmergelerle Irak ordusu arasında çıkan küçük çaplı çatışmalarda ölen kişi de bir Türkmen oldu.
Nüfusu Türkmen ama, Saddam Hüseyin döneminde Araplaştırma, 2003’ten sonraki Kürt işgalinin ardından da Kürtleştirme politikalarını yaşamış Kerkük. Saddam pek başaramamış ama Kürtler Kerkük’ün nüfus yapısını değiştirmeyi başarmışlar. Bunu, Kerkük Kent Meclisi Üyesi Şevket Zülal’in verdiği rakamlar net şekilde ortaya koyuyor.
YASAL MIYIM, YASADIŞI MI?
2003’te Kerkük vilayetinin toplam nüfusu 839 binmiş. Kent merkezindeyse yaklaşık 450 bin kişi yaşıyormuş. Bunun yüzde 60’ını da Türkmenler oluşturuyormuş. Bugünse, Kerkük vilayet nüfusu 1 milyon 475 bin. Kent merkezinin nüfusu 850 bin. Ve bu nüfusun sadece yüzde 25’i Türkmen. “BM verilerinde, 10 yıl içinde standart nüfus artışı yaklaşık yüzde 10’dur. Oysa Kerkük’te 2003’ten bu yana nüfus artış oranı neredeyse yüzde 100.”
Dicle Ordusu ile Peşmerge’nin arasına sıkışmış durumdaki Kerkük de sakin, ama çok gergin.
Gerginlik, Kerkük’te neler olduğunu ilk elden anlamak, görmek için çıktığım yolda, daha ilk anlardan itibaren çıkıyor karşıma: Üstelik yasal bir sorun olarak....
Türkiye ile Irak arasındaki anlaşma uyarınca, normal pasaporta sahip Türk vatandaşları sınırda vize alıp, karşılıklı olarak ülkeye girebiliyorlar. Gerek Ankara-Bağdat arasındaki gerginlik, gerekse Kerkük’teki durum nedeniyle, mevcut anlaşma biraz keyfi uygulanıyor. Bağdat yönetimi, özellikle Türk gazetecilere vize vermiyor. Ya da vize almak haftalar sürüyor.
O nedenle, Erbil, yani Kuzey Irak yolunu seçiyorum Kerkük’e girmek için. Ankara-Erbil yolculuğu sorunsuz geçiyor. Erbil havaalanında kontrol noktasında, Türk pasaportumu uzattığımda sadece dakikalar içinde, hiçbir soru sorulmadan vizemi alıyorum. Türk vatandaşları için bugünlerde Kuzey Irak’a gitmekte de, kalmakta da hiç sorun yok.
Ancak iş Bağdat yönetiminin kontrolündeki bölgelere gitmeye gelince, durum değişiyor. Çünkü Bağdat yönetimi bu aralar Irak’a, Bağdat kontrolündeki bölgelerden girmeyen Türk vatandaşlarına sorun çıkarıyor. Kuzey Irak’tan, Kürtlerin vurduğu damgayla Irak’a giren Türk vatandaşları, ülkenin diğer bölgelerine geçtiklerinde herhangi bir kontrol noktasındaki asker ya da polisin insafına kalmış durumdalar. Sadece Kuzey Irak damgası nedeniyle bir anda ‘ülkede yasadışı bulunmakla’ suçlanmanız mümkün. İşte bu nedenle, hem Kürtlerin, hem de Bağdat yönetiminin üzerinde hak iddia ettiği Kerkük’e, Kürt bölgesinden gidince tedirginlik de sarıyor insanı.
KADINA KİMLİK SORULMUYOR
Erbil’de Kürtlerle Bağdat yönetimi arasındaki gerginliğin ilk somut işareti de çıkıyor karşıma: Uçak geceyarısı 02.30’da iniyor alana. Ancak Kerkük’e yola çıkmak için beklemek zorundayım. Çünkü yollar gece kapalı. Sabah saat 05.00’te açılıyor. Çaresiz bekliyorum günün ışımasını Kerkük’e yola çıkmak için.
Erbil-Kerkük arasındaki yaklaşık 80 kilometrelik yolda sürekli kontrol noktaları var. Önce Kürtler, sınır bölgesi olan Altınköprü’den sonraysa Kerkük polisi kontrol noktaları kurmuş yol üzerinde. Çok sayıda kontrol noktasından geçiyorum. İşin iyi tarafı, Irak’ta kadınlara kimlik sorulmuyor. Ayıp görülüyor. Bir de tabii sabah sis imdadıma
yetişiyor. Yol boyunca sisten göz gözü görmeyince, kontrol noktalarından geçiş de kolay oluyor.
Yarın Hürriyet’te: Kerkük’te ev misafirliğim