Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2009 00:00
Açık Toplum Vakfı tarafından hazırlanan, “Türkiye - AB İlişkisinin Müslüman Dünyadaki Yansımaları” başlıklı çalışma, Arap dünyasının Türkiye’nin üyeliğine eskisine kıyasla son derece olumlu baktığını gözler önüne seriyor.
Daha önce Türkiye’yi hafife alan, onu AB’nin peşinde koşmakla suçlayan ve hatta bu konuda her şeyini feda ettiği iddiasıyla kınayan Arap basını, bugün Türkiye’nin üyeliğini destekliyor ve son derece farklı şeyler söylüyor. “Türkiye’nin AB süreci, asıl Avrupa için bir sınavdır.” Bu satırlar Türkiye yanlısı herhangi bir Avrupalı aydına değil, eş-Şarku’l-Evsat gazetesinden Amal Musa’ya ait. Şaşırtıcı, çünkü çok değil beş-on yıl öncesine kadar Arap dünyası Türkiye’nin AB üyeliğine burun kıvırır, bunu neredeyse ‘İslam dünyasına ihanet’ olarak değerlendirip Türkiye’nin ‘Batıcı’ elitini suçlardı. Türkiye’nin AB üyeliği artık bütün İslam dünyasını ilgilendiriyor, üstelik bir model olarak ilgilendiriyor. “Türkiye-AB İlişkisinin Müslüman Dünyadaki Yansımaları” başlıklı çalışma işte bu değişimi koyuyor ortaya. Bu dikkat çekici çalışmada, El Cezire Televizyonu’nun Türkiye temsilcisi Yusuf El Şerif ve Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Samir Salha, AB-Türkiye ilişkilerinin Arap medyasında nasıl ele alındığını aktarıyor. Pakistan’daki Lahor Üniversitesi’nden Resul Bakhsh Rais ise Güney Asya’daki tartışmaları değerlendiriyor. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan çalışmada yer alan her iki makale de şu temel gerçeğin altını çiziyor: Avrupa modernitesi, Müslüman dünya için büyük, açık, kapsayıcı ve bütünleştirici bir proje mi olacak yoksa kapalı, dışlayıcı, ayrıştırıcı bir proje mi olacak? Hangisinin geçerli olacağını ise Türkiye’nin AB deneyimi gösterecek.