Aralık pencere

Güncelleme Tarihi:

Aralık pencere
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2004 00:00

EN erbáb Ortadoğu yorumcularından birisi olan Antuvan Sfer, Yaser Arafat’ın ölümü ertesinde, Filistin sorununa ilişkin olarak dün şu değerlendirmeyi yaptı:‘Şimdi bir pencere aralanacak ve iki-üç, taş çatlasa dört ay açık kalacak.Eğer, yeniden seçilmiş bir Bush Avrupa’yı da devreye sokarak İsrail’i ve Filistinlileri müzakereye zorlarsa, barışın gerçekleşmesi şansı doğabilir.Aksi takdirde, bu kısa zaman süresi heba edilirse, yine şiddet kısır döngüsü devreye girecek ve pencere de tekrar tümüyle kapanacak’.* * *GERÇEKTEN de, Bush biraz kafayı çalıştırabilir ve Arafat’ı şeytanileştirmek dahil, dümen suyundan gittiği Şaron’un bile ‘yeni bir dönem başlıyor’ diyerek hafiften ‘uvertür’ yaptığını görebilirse, bu defa da fırsatı kaçırmak gafletine düşmez.‘Sam Amca’lık veya ‘ultra süper güç’lük her ne haltsa, masaya vurur ve bizzat Washington’u da bağlayacak biçimde, tarafları acilen müzakereye oturtur.Ancak ben bugün, başta ‘motor güç’ Fransa, diplomatik planında ‘ikincil’ addedilen siyasi-coğrafi aktöre, yani Sfer’in değindiği ‘Avrupa’yı irdeleyeceğim. * * *İLKİN şunu rahatça söyleyebiliriz ki, bu ülke Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, buram buram bezirgánlık kokan Fransız poltikasında istisnai bir zirve olarak sivriliyor.Cereyana göğüs gerererek Türkiye’yi desteklemekten, Çin’e hálá uygulanan AB ambargosunu ‘ilkel’ olarak nitelemeye, dünyaya geniş perspektiften bakabiliyor. Açıkçası, mirasçısı olduğu siyasi akımın ‘de Gaulle’vári’ kimliğini sergiliyor. Nitekim, o Chirac aynı bilge yaklaşımı Arafat’ın ‘son günleri’nde de yineledi. ‘İhtiyar’ın tedavisi için en ünlü Fransız hastahanesini derhal açmakla; Paris’e gelen ve halef konumunda olan FKÖ ‘erkán’ıyla uzun uzun görüşmekle; vefat ertesi hemen taziyet ziyaretlerine gitmekle; ve, havaalanındaki resmi törenden sonra ‘Ebu Ammar’ın naaşını Kahire’ye götürmesi için kendi uçağını tahsis etmekle, hiç şüphesiz ki Fransa’yı Arap álemi nezdinde daha da ‘sempatik’ kıldı.Ve kuşkusuz, Chirac bu sempatiyi diplomasiye tahvil etmek isteyecektir.Yani, Arapların ABD’ye mümkün mertebe baskı yaparak, Avrupa’nın da şöyle veya böyle mutlaka Ortadoğu sürecinde yer almasını sağlamaya çalışacaktır.Paris liderine ateş püsküren ‘W’ rumuzlu George Bush’un ne cevap vereceği kestirilemez ama, her halükárda ‘de Gaulle’vári’ bir Jacques Chirac’ın bu ‘usta çıkış’la ‘uygarlıklar çatışması’nı engellemek girişimi yaptığı asla inkár edilemez.* * *ÖTE yandan, Avrupa sahnesinde Chirac’ın zıt kutbunda yer alan ve Bush’la içli dışlı olan Büyük Britanya önderi Tony Blair’in de, ilk bakışta çelişkili görünse dahi, özünde Parisli meslektaşıyla ortak davranacağını düşünmek gerekiyor.Zaten Irak harekátına ABD’nin Ortadoğu ‘yol haritası’na dönmesi kaydıyla katılan ama fena halde faka basan Blair bu defa işi sağlam kazığa bağlamak istiyor.‘İhtiyar’ın ölümü ertesindeki ilk demecinde derhal bunu vurguladı ve yakında Washington’a yapacağı gezide konuyu ısrarla gündeme getireceğini bilhassa duyurdu.Dolayısıyla, farklı açılardan da olsa Avrupa’nın ABD’ye şimdi Paris-Londra eksenli yükleneceği ve ‘aralanan pencereyi kapatma’ diye bastıracağı anlaşılıyor.Ve de her halükárda, o Avrupa’nın Arafat’ın vefatı ertesinde ‘penceresi hafif aralanan’ o Ortadoğu’da bulunması barışı getirebilecek ciddi bir unsur oluşturuyor.Okuyucularımın mübarek Ramazan Bayramı’nı da ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barış temennileriyle kutluyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!