Güncelleme Tarihi:
Başbakan Erdoğan, Türk Kızılayı'nın Grand Cevahir Oteli'nde düzenlediği ”Afet Zararlarının Azaltılması ve Toplumu Harekete Geçirme Projesi”nin tanıtım toplantısında konuştu.
İSTANBUL'UN NÜFUS VE TRAFİK SORUNU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un nüfus ve trafik sorununa değinerek, “(İstanbul'a vize uygulanmalı) dediğimde, beni topa tuttular. Aynı şeyi yine söylüyorum. Ama tek başına hükümetin yapacağı iş değil. Toplum olarak hep beraber yapmamız gereken bir iş. Medya, sivil toplum örgütleri buna destek vermeli, tek başımıza bunu yapamayız” dedi.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde nüfus yoğunluğu ve trafik sorununu önlemeye yönelik çeşitli uygulamalar yapıldığını kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Mesela şöyle bir uygulama yapıyorlar, yeri gelmişken söylemek zorundayım. Bundan dolayı da yine beni tefe koyacaklar, belki beni oy kaybına mahkum etmek isteyecekler, ama İstanbul için bunu söylemek zorundayım. Nedir o? İstanbul'a her gün 600-700 tane yeni araç giriyor. İstanbul için belki plaka sayısını belirleyerek dondurmamız lazım. Yanı İstanbul'a plaka sayısınca araba girmeli. Şu anda İstanbul'da ne kadar plaka var? 2,5 milyon. Bu İstanbul'a fazla. Peki ne olacak? Bunu 2 milyona indireceğiz. Ulaşım altyapısı 2 milyon diyorsa, 2 milyon. Daha az diyorsa daha az. Bundan sonra İstanbul'a yeni ilave araç giremeyecek. Ulaşım altyapısı geliştikçe bunun tedbirlerini aldıkça, olabildiğince bu sayı artar. Aksi takdirde sadece plakası olanlar araç alabilecek, ya da plaka sahibi arabasını yenileyecekse yenileyecek. Aracını başka şehirde ikinci ele satışa çıkaracak. Bunu İstanbul için yapmak zorundayız. Eğer İstanbul'u seviyorsak, Türkiye'yi seviyorsak yapmaya ihtiyacımız var.”
Erdoğan, İstanbul'un Türkiye için vizyon kenti olduğunu vurgulayarak, buna benzer uygulamaların Londra ve Tokyo gibi büyük kentlerde uygulandığını söyledi.
Bunun altyapısının medya ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte oluşturulabileceğini ifade eden Erdoğan, “Halkımız da buna inanacak ki, biz de bunun adımını atabilelim. Halkım buna inanmadığı zaman, uygulamasını yapamam. Çünkü demokratik bir ülkeyiz, otoriter ve totaliter bir rejim içinde değiliz. Böyle bir rejim içinde olmuş olsaydık, o zaman işimiz kolay olurdu. Ama demokrasilerde durum farklı” dedi.