Arabayı devirmeden tartışmayı öğrenmek

Güncelleme Tarihi:

Arabayı devirmeden tartışmayı öğrenmek
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2001 00:00

ŞÜKÜR ki MGK'da devrilmeyen arabanın önündeki yeni ve kritik virajın eylül ayında Meclis'te görüşülecek Anayasa paketi olduğu belli...Devleti ve Avrupa Birliği'ni tanıyanlar bu paketin kaderi hakkında iki senaryoya dayalı tahmin yürütüyor: 1) Kötümser senaryo: Emir-komutayla olgunlaşan paketin hacmi Ulusal Program'daki yetersiz çerçeveye sığacak kadar küçültülür, Avrupa Birliği açısından kabul edilemez hal alır.2) İyimser senaryo: Avrupa, Meclis'ten geçecek paketi yeterli bulmasa da sineye çeker, ses çıkarmaz, ilişkiler sorunsuz yürür. İlerleme Raporu, Türkiye'yi geciktirerek ifadeler taşımaz.Eğer iyimser senaryoya inananlar haklı çıkarsa... Yani demokrasi paketinin MGK'da sünneti Avrupa ile sorun yaratmazsa...O zaman, Mesut Yılmaz, a) Ya bir bardak suda fırtına koparıyor, b) Veya yaklaşan seçim için ittifak (sakın HADEP'le olmasın?) arıyor demektir.* * *Türkiye'de devlet politikalarının tartışma ve olgunlaşma süreci bir garip... En kritik konular bile kişilere bağlı olarak algılanıyor. Siyasilerin örneğin Avrupa Projesi, Güneydoğu sorunu veya ekonomik kriz gibi mega sorunlara boşboğaz çözümler üreterek parsa toplama refleksleri hálá ayıplanmıyor, aksine politik zekánın kanıtı sayılıyor...Fay hattına gökdelen diken yap-satçı müteahhitlerin siyasi temsiline bahane olarak ‘‘Türkiye'nin çok özel koşulları’’ gösteriliyor. Arada dayanamayıp ‘‘Nedir bu çok özel koşullar?’’ derseniz... Yerel efsane bol, alın size birkaç örnek: ‘‘Apo'nun hálá yaşıyor olması, Güneydoğu'da siyasi açılıma engel, taviz vermeyelim...’’ veya ‘‘Doların yükselişi Enis Öksüz'ün Kemal Derviş'le kavgası yüzünden...’’ ya da ‘‘Türkiye'yi Avrupa'ya ancak Mesut Yılmaz sokar...’’ gibi... Artık yerseniz.* * *Hazır çok özel ve hassas koşullardan söz etmişken...Bir ülke düşünün ki...Devleti, topraklarının bir bölümünde yıllarca ayrılıkçı teröre karşı mücadele vermiş... Ardından koşullar yumuşamış, hatta etnik anadilde eğitim ihtimali gündeme gelmiş. Ayrılıkçı liderlerden ikisi emekliye ayrılıp evine çekilmiş, oturup kitap yazmış... Kitapta sadece devlete değil kendi saflarındaki çetelere de çatmış... Ulusal özgürlük mücadelesi paravanı altında uyuşturucu ve beyaz kadın ticaretinin öyküsünü, devletle ortak kara para operasyonlarını anlatmış... Kitabın yazarlarından birisi geçen yıl öldürülmüş, diğeri geçen hafta...Çok özel koşullar, öyle değil mi?.. Ama boşuna kafanızı yormayın, Türkiye ile benzerlik aramayın. Çünkü sözünü ettiğimiz coğrafya, Korsika...Fransa'dan ayrılmak isteyen cephenin önde gelen liderlerinden François Santoni geçen hafta bir düğün yemeğinden ayrılırken uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Geçen yıl yazdığı kitapta ayrılıkçı örgütleri en az Fransız devleti kadar ağır ithamlarla suçlayan Santoni zaten ölümü bekler haldeydi. Kitabı birlikte yazdığı arkadaşı geçen yıl yine faili bulunamayan bir cinayete kurban gitti...François Santoni'nin katilleri kim?Fransız devleti mi, eski arkadaşları mı, ortak operasyon mu?Kim bilir...Dahası asayiş açısından kritik olan bu soru siyaseten önemli mi?50-100 yıl sonra ülke tarihinde bir paragraftan fazla yer tutmayacak bir yerel lider, resmin tamamını ipotek altına alabilir mi?Fransa örneğine bakılırsa bu sorunun yanıtı hayır...Fransa'nın Korsika planı, bombalardan, suikastlardan, açıkçası her türlü terör eyleminin gölgesinde kalmadan oluşuyor...Tartışma çıkmıyor mu? Bırakın tartışmayı İçişleri Bakanı bile ‘‘üniter devlet elden gidiyor’’ diye istifa ediyor. Ama ulusal politika bu kişisel/yerel tuzaklara düşmeden ilerliyor.* * *Arabayı devirmeden tartışmayı öğrenmek yetmez. Tartışma zemini kişisel ihtiras ve pozisyonları aşmadan üretimin adı ulusal politika olmaz.YOLSUZLUK KÖŞESİHER ne kadar Koray Aydın bakanlığına dönük yolsuzluk operasyonundan son anda haberdar olduğunu söylüyorsa da... Beyaz Enerji operasyonu sürerken sıranın Bayındırlık Bakanlığı'na geleceği çok söylendi, yazıldı, çizildi. Aslında bu tahminler dedikodudan çok sanık ifadelerine dayalıydı. Çünkü Beyaz Enerji sanıklarından biri, geçmiş yıllarda Bayındırlık Bakanlığı'nda görevliydi. Bu sanığın ifadesinde yer alan eski ve yeni ihbarlardan yola çıkılarak operasyon genişletildi, bugüne gelindi. Operasyon Osman Özbek'in istifasının yarattığı izlenimi silmeye mi yönelik, yoksa gerisi gelecek mi, bekleyip önümüzdeki günlerde görmek gerek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!