Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2006 00:00
Boşanan bir çiftin papağanı, başka çiftin boşanmasına sebep olabilir mi? Papağanın adı Tony ise her şey mümkün. Ama Tony, kendisini istemeyen evin hanımına "Canımmm" deyince sorun çözümleniyor. Bercuhi Berberyan, Papağan Tony’nin hüzünlü öyküsünü, ’İçimiz Isınsın Biraz’ kitabında anlatıyor.
HİLDA ile Bercuhi Berberyan, Burgazadalı çok iyi iki arkadaştır. Hilda’nın babası ise doktor. Doktor Bey, boşanan bir çiftin papağanını almaya karar verir. Ama eşi Ayda Hanım fena halde karşıdır buna, "O kuş bu eve gelirse ben giderim" diyecek kadar da radikaldir. Çünkü adının Tony olduğunu öğrendikleri papağan çok pahalıdır. Bunun için papağanı Ayda Hanım’dan habersiz eve getirmek için planlar yaparlar. Hilda ile Bercuhi’de oradadır:
"Heyecan doruktayken kapının zili çaldı. Ayda Hanım kapıyı açtı. Bir hamalın elinde örtüyle sarılıp sarmalanmış dev bir kafes. Hışımla örtüyü çekip açtığında, gördüğümüz manzarayla büyülendik. İnanılmaz bir yeşil, kırmızılar, sarılar, turuncular ve çivit rengi. Ayaklarımız yerden kesilmişken, Ayda’nın, ’Aman Allahım bu da nereden çıktı?’ diye yükselen öfkeli sesiyle zınk diye yere indik. Biz kıvranırken, Tony birdenbire bir zampara ıslığı koyverdi. Ne oluyor demeye kalmadan da gözlerini Ayda’ya dikip ’Canıııım’ dedi.
Ayda da tepki şöyle: Hemen eli saçlarına gitti, üstünü başını düzeltti, ’Bana dedi galiba’ diyerek gülümsedi. Sonra kuşu dikkatle inceledi ve ’Ne tatlı şeymişsin sen’ dedi. Tony bir ’Caaanııım’ daha çekti ve öpücük sesi çıkardı. İşte bu kadar!"
APTAL, APTAL...
Tony, Ayda Hanım’ın kalbini bir "canım"la fethetmiştir ama marifetleri bundan ibaret değildir elbette. Bir gün ilk defa papağan gören bir arkadaşları gelir ve o klasik tepkiyi gösterir: "Şimdi bu salak kuş konuşuyor mu yani? İki laf et de inanalım." Tony, gözünü dikip ters ters baktıktan sonra, "Aptal" diye bağırır ve döner sırtını. Sonra bu Tony’de bir alışkanlık olur ve o çocuğu gördüğü her yerde "Aptal"ı yapıştırıverir suratına. Hatta pencereden gördüğünde bile bağırır arkasından: "Aptal, aptal."
DOKTORU MAHVETTİ
Bir gün de doktor adada evinin penceresinden bakarken, yoldan geçen bir kadına ıslık çalıp ’Canımmm’ diyeceği tutar Tony’nin. Kadının doktora dönerek söylediği sözler yenilir yutulur gibi değildir elbette: "Tüh! Yaşından utan, terbiyesiz pis zampara!"
BAKKALIN ÇIRAĞI
Aile İstanbul’da kalacaktır. Tony’ye bakması için anahtarı Bercuhi’ye verirler. Bercuhi, Hilda’lara gittiğinde, bakkalın çırağı kapıyı çalmaktadır. Bercuhi, "Boşuna çalma evde kimse yok" der ama çırak ısrarlıdır: "Var, eminim, kapıyı çalıyorum, bakkal diye sesleniyor" Bercuhi, Tony’yi çırağa gösterir. Tony "Bakkal" diye bağırır yeniden. Çırak, şöyle konuşur: "Vay canına be, ne akıllı hayvan, beni görmeden bakkal olduğumu nasıl anladı?"
Doktorla aynı mezara gömüldü
TONY’nin hikayesinin sonunu Bercuhi Berberyan’dan dinleyelim: "Aradan yıllar geçti. Bir gün çok sevgili doktor amcam ciddi bir kalp kriziyle hastaneye kaldırıldı. 15 günlük bir yoğun bakımdan sonra onu kaybettik. Tony, doktorun hastaneye kaldırıldığı gün sustu. 15 gün hiç ses çıkarmadı. Dalgın dalgın pinekledi ve ölmeyecek kadar yedi. Herkes hastanede olduğundan, Tony’nin yanında nöbetleşe kızlar, yeğenler ve ben kalıyorduk. Bir gün Tony birdenbire inanılmaz, korkunç, vahşi ve sürekli bir çığlıkla kendini tellere atmaya başladı. Ne yapsak onu zaptedemiyor ve susturamıyorduk. 2-3 dakika sonra telefon çaldı. Biz Tony ile uğraşmaktan telefonu açamıyorduk. Sonunda kafesin üstünü örtmeyi akıl ettik, üstü örtülünce susardı. Buna rağmen ulur, inler gibi sesler çıkarmaya devam etti. Nihayet telefonu açtığımızda sevgili doktorun acı haberini aldık."
Tony o günden sonra bir daha "Doktor" ve "Baba" kelimelerini söylemeyecek, bir süre sonra da ölecektir. Berberyan ve Hilda, Tony’in ölüsünü gizlice doktorun mezarının üstüne gömerler.
(İçimiz Isınsın Biraz, Bercuhi Berberyan, Adalı Yayınları)