İtiraf edin, 2001'de gerçekleşen 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası için bestelenen ‘‘12 Dev Adam’’ marşı olmasaydı kaçınız Athena müziğinden haberdar olacaktınız? Athena Gökhan ve Athena Hakan kardeşlerin ününün, punk müzik yapılan birkaç bardaki birkaç bin fanatiğini aşıp Türkiye sathına yayılmasının miladı bu. Ama sonrası gelmedi mi? ‘‘Öpüjeeem öpüjeeem dedim sana’’ dışında Türkiye ‘‘Yaşamak var ya’’, ‘‘Her şey güzel olucak’’, ‘‘Her yeni başlayan macera’’yı da sevmedi mi? Athena olay yaratan konserler dışında, reklam dünyasından sonra beyaz perdeye de hızlı giriş yaptı. Gökhan Özoğuz, Mustafa Altıoklar'ın şu sıralar vizyonda olan O Şimdi Asker filminde kendini kendi gibi oynayarak beğeni topladı. Ama rol aldığı bir
film daha sırada: Olgun Arun'un ilk filmi Tramvay. Bir de bu hafta açıklanan bir ödül var: 2003 Altın Güvercin Müzik Yarışması Barış Manço Özel Ödülü. Bu ödülü daha önce Sezen Aksu, Atilla Özdemiroğlu ve Kayahan almıştı. Ödül komitesi diyor ki, ‘‘Athena kısa zamanda tüm gençliğin gözdesi, zaman zaman tüm ulusun heyecanlı sesi olmuştur.’’ Doğru ama onları bağrına basan bu ‘‘tüm ulus’’, yaptıkları müziğin ne olduğunu bilmekte mi, şüpheli. Olsun, onların asıl hikayesi bundan 27 yıl önce başlıyor; 1976'da İngiltere'de punk akımı, İstanbul'da onlar doğuyorlar. Olan da ondan sonra oluyor. Onlar hálá punk! İşte Gökhan Özoğuz'un şahsında bir Athena albümü...11 Ekim 1976'da, ayrı yumurtaların insanı olsalar da, birlikte dünyaya gelirler. Önce o doğar, ikizi Hakan'dan yediği tekme nedeniyle, boksör gibi bir gözü şiş! Çocuklukları Göztepe, Selamiçeşme,
Fenerbahçe arasında geçer, ancak hiçbir zaman o bildik Bağdat Caddesi çocuklarından olmazlar. Tersine, ‘‘arka taraf’’ı, sokakları severler. Sokaklardaki heyecanı, giderek tehlikeyi... Evden içeri sokulmaları mümkün olmayan biri kara, diğeri turuncu iki haylaz. Dedelerinin Selamiçeşme'deki köşkünün bahçesi ilk yaramazlıklarının tanığıdır; havuza birbirlerini mi atmazlar, kızların eteklerini kaldırmak gibi birbirinden berbat erkek şakaları mı yapmazlar. Ama bu sokaktaki heyecan arayışıdır, hayatlarının çizgisini belirleyen.İlk çetelerini kurduklarında ilkokul üçüncü sınıftadırlar. Nurettin Teksan İlkokulu'nun o dönemki öğretmen ve de öğrencileri, sarfettikleri ‘‘illallah’’ların çokluğu nedeniyle onları unutamamıştır herhalde. Kulakları çekilmekten o dönem uzamaya başlar. Sınıftan atılmalarının, anne babalarının okula çağrılmasının sayısı tutulamaz. Yaramazlık da denemez yaptıklarına söylediğine göre, daha öte bir şey, sürekli bir sıkılma hali vardır çünkü. Hakan babasının eczanesinde bir sürü hap yutar bir keresinde, midesi yıkanır. Fikirtepe dolaylarına uzanmaya başladıkları günlerde, yani 12 yaş dolaylarında ilk bali deneyimini yaşarlar, ölüyorlardır neredeyse. Onları sokaklara çeken bu serserilik, adrenalin ve bir nevi ‘‘sertlik’’ arayışı, kanlı bıçaklı çete savaşlarıyla iyice katmerlenir. Sonunda o sertliği içlerinde çok daha canlı bir şekilde yaşatacak, sürekli olan sıkıntıya birebir gelecek şeyi bulurlar: Müziğin en ‘‘hard’’ olanı. Rock, hardcore, trash metal, punk, ska... Dili dönmeyenler için açıklamak gerekirse: ‘‘Rock'n Roll'ün daha asisi’’ olarak punk, ‘‘beyazların en uç müziği’’ olarak hardcore ve trash metal, yine ‘‘beyazların reggae'si’’ olarak ska... Haa, ska'yla bizim Tarlaya Ektim Soğan gibi türkülerin alakası ne diyecek olanlara da cevap şu: Yıllarca ilahiden çingene müziklerine etkilendikleri için türküler onların yorumu, altyapı ise ska...ASIL ZEHİRLEYEN BABALARISonradan prodüktörleri de olacak kuzenleri Murat Akad dinletir ilk rock'ı onlara. 12'den de ufaktırlar. Kiss'in bir klibini seyrederler ve ‘‘budur’’ derler, ‘‘biz bunlardan olacağız.’’ Ama onları asıl ‘‘zehirleyenin’’ babaları Ahmet Özoğuz olduğu rahatlıkla söylenebilir. Eczacı Ahmet bey, müzisyendir gençliğinde. Fenerbahçe civarında çalmadığı kulüp yoktur; ama o daha çok ‘‘makul’’ İtalyanca, Fransızca şarkılar söyler, sesinin Peppino di Capri'ye benzerliğinden dolayı Apino di Mapri diye anılır. Onun sayesinde çocukları Beatles şarkılarının içine doğar. Onun müzik sevdası, ailesinin ‘‘yeter artık bu müzik hikayesi’’ itirazından dolayı bitecektir; ama bunu söyleyenler torunlarının saçlarını, küpelerini gördüklerinde, yaptıkları müziği dinlediklerinde ‘‘dağılacaktır’’, o ayrı. Anne babaya gelince, gayet anlayışlıdır. Saçlarını ilk kez annesinin kuaföründe boyatır Gökhan. Baba deseniz, o da bir nevi punk'tır oğullarıyla birlikte. Zaten geçtiğimiz birkaç aya kadar üçü birlikte yaşarlar, aynı evde, aynı ruh hali içinde.Neyse, başta kızlar, herkes tarafından dışlandıkları günlerde, o saçlarını bir gün sarıya, bir gün kırmızıya, bazen mora boyar; sıkıldığında halı deseni yapar, bazen Mohawk usülü ‘‘tarar’’. Bunu yapmakla kalmaz, okula da öyle gider! Allahtan, müzik öğretmenleri Kemal Bey, ‘‘onlar sanatçı, böyle kabul etmeliyiz, bakın sene sonunda konser de verecekler’’ diye velileri ikna eder de, ‘‘ıyyykk’’ sesleri ve bakışları arasında okulu bitirirler. İkiziyle bir yandan gitar çalarken, bir yandan sokaklarda araba çizerek, kavgalara karışarak heyecanını bastırır. Artık Fikirtepe'den Taksim'e, Dolapdere'ye de uzanmışlardır. ‘‘Bugün bildiği her şeyi’’ sokaktan öğrenir anlattığına göre. Bir de kavganın dünyanın en saçma şeyi olduğunu... 20 yaşından sonra böyle kavgalara hiç girmez.Kadıköy'deki ünlü Akmar Pasajı'yla tanıştıklarında, Akmar Akmar değildir henüz. Büyük büyük abiler terketmeye başlamıştır, yeni kuşak ise daha gelmemiş. 14 yaşındadırlar ve sokaktaki ‘‘olay’’ müziğe dökülmeye başlar. Yunan mitolojisindeki savaş tanrılarının listesini yapıp sert müziklerine uygun grup ismi ararken, Akmar'da bir ilan görürler: Kendilerine Athena diyen bir davulcu ve basçı grup aramaktadır. Ee onların listesinde de vardır ‘‘iyilikler için savaşan bilge Tanrıça Athena’’nın adı. Derhal bir araya gelirler. Gökhan, Hakan, İlkan ve Erdem'den oluşan grup Athena'nın ilk halidir. Bundan sonra dört beş yılları barlarda geçecek, ‘‘yahu punk çalan bir grup var’’ diye gelen dinleyicileri, özellikle Elmadağ'daki Kaptan Hook Bar döneminde en yüksek sayıya ulaşacak, Türkiye onları tanımadan, ciddi fanları oluşacaktır. Sokaklardaki ‘‘heyecan ve tehlike’’: okudukları okullardaki ‘‘hımmm, düzeltin kendinizi’’ bakışları, çaldıkları barlara da yansımaz değil. Mesela kimi konserler, kimi gruplar tarafından ‘‘basılır’’, kimi işletmeciler ‘‘gidin saçınızı, üstünüzü başınızı düzeltin’’ deme gafletinde bulunur. Okuldaki başöğretmenlerin değiştiremediğini değiştirebileceğini sanarak... Şimdi ‘‘el sıkışarak’’ konser için sıralarını bekliyorlardır ama, o zaman kimi barlardan da kovulurlar; bar ‘‘mahvolduğu’’ için. Sonrası... Gruptan ayrılanlar, yeni girenler olur, One Last Breath adlı ilk albümlerini yaptıklarında (1995), Gökhan, Hakan, Turgay ve Ozan'dan oluşmaktadır Athena. Skalonga (1998) ilk Türkçe albümleridir ve ‘‘Maaaarşşşş söylerken yumruk göklerdeeeeee’’ diye başlayan Holigan adlı parça ve kimi türkü yorumları hit olur. Türkiye de böylece ska müziği, daha doğrusu, dünyada ilk kez olmak üzere, oryantal punk ya da oryantal ska'yı tanır. Sonraki albümleri Tam Zamanı Şimdi'den ise (2000), Yaşamak Var ya, Palavra, Macera, Aşk Meşk Yok dillere düşer. Ama o zamanlar hálá onları en sevenler ‘‘fanatikleri’’dir. Ne zaman ki 12 İki Dev Adam olayı patlar; yaşlı genç, ska bilen bilmeyen tüm dinleyicilerin gönlünde taht kurarlar. Son albümleri Her Şey Yolunda çıkana kadar, belki de hayatlarında ilk kez bu kadar çok insan, onlara baktığında yüzünü buruşturup ‘‘ıyyyk’’ sesi çıkarmak yerine, coşkuyla ‘‘ugh agh’’ diye bağırıp aynı zamanda zıplıyordur da! Bu arada unutmayalım, Türkiye'de basketbol maçları ilk kez bu kadar çok izlenir. ‘‘E bravo çocuklar’’dır yani. ‘‘Ben pek tasvip etmiyorum ama müziklerini seviyorum’’ diyenlerin sayısı çoğalır. Ama bu arada, evine Türkçe müzik CD'si almaktan utanan kuşağın da utanmadan dinlediği Türkçe albümleri yapar olurlar.
YEMEK EĞİTÄ°MÄ° ALACAKPeki kimdir onlar, neden punk olurlar? Sonradan punk olunmayacağını, punk doÄŸulduÄŸunu düşünür Gökhan. HiçliÄŸe inandıkları, isyankar oldukları, en baÅŸta da kendilerine isyan ettikleri için punk'tırlar. Bu duyguyu anlatırken mesela aklına Nazi askerleri gelir; büyülenerek izlemiÅŸtir onları çocukluÄŸu boyunca. Hitler'in ideolojisini benimsediÄŸinden deÄŸil asla, o hümanist bir çocuktur, ama ordusunun stratejisini, inancını, toplu hareket tarzını etkileyici bulur. Mesela ayağında botlarla kapı, pencere indirmek! Punk bir hayat tarzı da yoktur hani, her punk kendi tarzını yaÅŸar ona göre. Peki aÅŸk, toplumun en iÅŸ gören deÄŸerleri? Ä°nsanların onların önemsediÄŸini düşündüğü ÅŸeylerle uzak yakın alakaları yoktur doÄŸrusu. Mesela Gökhan aÅŸka inanır tabii, ama bir kadına olan aÅŸka deÄŸil, ‘‘daha büyük’’ ÅŸeylere. DiÄŸerleri, ‘‘gündelik, dünyevi, egosal’’ gelir ona. Tıpkı onca yıllık grup arkadaÅŸları Turgay ve Ozan'dan ayrılmalarından sonra ‘‘para yüzünden ayrıldılar’’ denmesine verdiÄŸi tepki gibi. Ona göre niye ayrılmışlardır? Yıllarca sevgili gibi birarada yaÅŸadıktan, kavga gürültü, sevgi nefret iliÅŸkisiyle birbirlerini eÄŸittikten sonra, hayata karşı mezun etmiÅŸlerdir de ondan! Artık bir arada olmuyordur; Osmanlı'nın yıkılışı, Cumhuriyet'in doÄŸuÅŸu gibi, bir yıkım, bir yeni doÄŸuÅŸ! Para pul gibi dünyevi ÅŸeylerle alakası yoktur yani. En azından o öyle açıklar.Åžimdi? Gökhan, Hakan, Canay ve DoÄŸaç'tan oluÅŸan Athena'nın yeni albümü de bir çıksın, Hakan konservatuvardaki eÄŸitimine devam ederken, Açık Öğretim'de okuyan Gökhan, askerliÄŸini bitirip yurtdışına doÄŸru bir yelken açacak. Ses teknisyenliÄŸi ve ‘‘yemek’’ eÄŸitimi almak için. Çünkü ses teknisyenliÄŸi de, yemek piÅŸirmek de hayatın iki tadı ona göre. Sonrası için kafasında müzik okulu açmak, yemek okulu açmak, kendilerine uygun bir bar açmak gibi bol bol ‘‘açılım’’ var... Â
button