OluÅŸturulma Tarihi: Mart 25, 2003 00:00
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunda, Kemalizm'in AB'ye üyelik yolunda köstek oluÅŸturduÄŸu iddia edildi. Raporda, Türkiye'nin köktendincilik ve bölücülük korkusunu yenmesi gerektiÄŸini belirtildi.Avrupa Parlamentosu DışiÅŸleri Komisyonu (AFET), Hollandalı Hıristiyan Demokrat grup üyesi parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu'nu ve bu rapora baÄŸlı karar tasarısını görüşmeye baÅŸladı. Türkiye karşıtı tavır ve görüşleriyle tanınan Oostlander'in bu yaklaşımını raporuna ve karar tasarısına da geniÅŸ ölçüde yansıttığı, ''Kemalist felsefenin, Türkiye'nin AB üyeliÄŸine engel oluÅŸturduÄŸunu'' savunduÄŸu görülüyor. Karar tasarısında, 3 Kasım seçimlerinde güçlü çoÄŸunlukla iktidar olan AK Parti'nin, reformları uygulamak alanında büyük sorumlulukları bulunduÄŸu belirtilerek, seçimlerdeki yüzde 10 barajı eleÅŸtiriliyor ve bugünkü TBMM'nin, seçmenin sadece yüzde 55'ini temsil ettiÄŸi üzerinde duruluyor. Tasarıda ÅŸu ifadeler yer buluyor: ''Türk devletinin temel felsefesi olan Kemalizm, Türk devletinin bütünlüğüne yönelik ölçüsüz bir endiÅŸe kaynağı oluyor. Kemalizm, Türk kültürünün ve milliyetçiliÄŸinin homojenliÄŸi üzerinde duruyor. Devletçilik, ordunun güçlü rolü, dine karşı çok katı bir tavır gibi yaklaşımlara öncelik veren Kemalizm felsefesi, Türkiye'nin AB'ye katılımına köstek oluÅŸturuyor.'' ''Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasının, Türkiye-AB iliÅŸkileri açısından temel önemde olduÄŸu'' kaydedilen raporda, Türkiye'deki devlet yapısında ''çok kökten deÄŸiÅŸiklikler yapılması gerektiÄŸi'' öne sürülüyor. ''AB'nin siyasi deÄŸerlerinin, Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne dayandığının, ancak bu deÄŸerlerin Ä°slam ağırlıklı bir toplum tarafından da kabul edilebileceÄŸinin ve savunulabileceÄŸinin'' yazıldığı karar tasarısında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk halkı tarafından güvenilir bir kurum olarak görülmesi eleÅŸtiriliyor. ''Türk halkı, TSK'ya, Parlamento dahil birçok kurumdan daha fazla güveniyor. Bu, TSK'nın, Türkiye'nin çoÄŸulcu demokrasiye doÄŸru geliÅŸmesini frenleyen bir rolü olduÄŸunu gösteriyor'' denilen karar tasarısında, sivil otoritenin güçlendirilmesi ile, ''derin devlet'' olarak nitelendirilen bürokrasi ve ordunun, AB ülkelerindeki ÅŸekillerini almaları gereÄŸinden söz ediliyor. Tasarıda, MGK ve RTÃœK gibi kurumların kaldırılması da isteniyor. ''Türk hükümetinin, devlet reformunu baÅŸarmak için, köktendincilik ve bölücülük korkularını yenmesi gerektiÄŸi'' savunulan tasarıda, ''Türkiye'de Kemalizm'i deÄŸil, demokratik Avrupa ilkelerini temel almış yeni bir Anayasa oluÅŸturulması'' gereÄŸinden söz ediliyor. Türkiye'nin milliyetçi ve laik yaklaşımlarının AB modeli ile uyumsuz olduÄŸu ileri sürülen tasarıda, ''bu engelleri ortadan kaldıracak yeni bir anayasa ihtiyacı'' olduÄŸu iddia ediliyor. İşkenceye son verilmesinin gerektiÄŸi kaydedilen raporda, ''Kürtlere daha kapsamlı haklar verilmesi, Süryanice gibi dillere de özgürlükler getirilmesi, düşünce suçundan tutuklu olanların serbest bırakılması, antiterör yasasının deÄŸiÅŸtirilmesi, dini azınlıklara ayırımcılığa son verilmesi, AB'deki Kürt siyasi mültecilerin dönüşlerinin kolaylaÅŸtırılması'' gibi taleplere yer veriliyor. Tasarıda, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye'nin ''cesur kararlar almaları'', Ermenistan'a ambargoya son verilmesi, ''Türk ve Ermenilerin geçmiÅŸteki sorunları aÅŸmak için diyalog kurmaları'' gibi istekler de yer buluyor. Avrupa Parlamentosu'nun bu karar tasarısı, AFET'te, çeÅŸitli deÄŸiÅŸiklik önergelerinin de görüşülmesinin ardından onaylanarak Genel Kurul'a gönderilecek. Avrupa Parlamentosu kararlarının hiçbir yaptırım gücü bulunmuyor.DIŞİŞLERÄ°: RAPOR YAPICI DEĞİLDiriöz, kendisine yöneltilen bir soru üzerine, rapor taslağının, Komite'de ilk okumasının bugün yapılmasının öngörüldüğünü hatırlatarak, raporların AB'ye katılım sürecinde kaydedilen ilerlemelere iliÅŸkin bir durum tespiti yapılmasını amaçladığını, bu nedenle de ''her raporda yeni unsurların ortaya atılmamasının, sürecin devamlılığının saÄŸlanması açısından önem arz ettiÄŸini'' kaydetti. Diriöz, şöyle devam etti:    ''Bu açıdan bakıldığında, Raportör Oostlander tarafından kaleme alınan taslakta, Raportör Lamassoure tarafından hazırlanmış olan 25 Ekim 2001 tarihli bir önceki rapordan bu yana Kopenhag kriterlerine uyum yönünde ülkemiz tarafından kaydedilen somut ilerlemelerden ziyade, AB'nin temel deÄŸerlerini ağırlıklı olarak Musevi-Hıristiyan kültürü perspektifine oturttuÄŸu bilinen Raportör Oostlander'in ülkemizin tarihi geliÅŸim sürecine iliÅŸkin sübjektif deÄŸerlendirmelerine ve bundan hareketle Türkiye-AB iliÅŸkilerinin geleceÄŸine dair kiÅŸisel zihin egzersizine ağırlık verildiÄŸi görülmektedir.''     TÃœRKÄ°YE'NÄ°N ÖNCELÄ°KLÄ° HEDEFÄ°AB'ye tam üyelik sürecinin ilerletilmesinin, Türkiye'nin öncelikli hedefleri arasında olduÄŸuna iÅŸaret eden Diriöz, ''Söz konusu rapor taslağı, bu ÅŸekliyle AB üyeliÄŸine aday bir ülke olan Türkiye için yapıcı ve yol gösterici olmaktan uzaktır'' ifadesini kullandı.    Diriöz, rapor taslağının, Komite çalışmaları sırasında, Türkiye-ABiliÅŸkilerinin mevcut parametreleri çerçevesinde, objektif, önyargılardan arınmış, hakkaniyetli ve akılcı bir yaklaşımla gözden geçirilerek, dengeli bir içeriÄŸe kavuÅŸturulacağının ümit edildiÄŸini belirtti. Diriöz, böyle bir yaklaşımın, AB'nin özünü oluÅŸturan ortak deÄŸerlere olduÄŸu kadar, Türkiye ile AB'nin çok yönlü ortak çıkarlarına da daha uygun düşeceÄŸini kaydetti.    Diriöz ayrıca, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin, AB Genel Ä°ÅŸler Konseyi'nde 14 Nisan 2003 tarihinde kabul edilmesi öngörülen gözden geçirilmiÅŸ Katılım Ortaklığı belgesi temelinde yürütüleceÄŸini ve AP Dış Ä°liÅŸkiler Komitesi raporlarının, bu sürecin dışında olduÄŸunu da hatırlattı.AP: KEMALÄ°ZM TAM ÃœYELÄ°ÄžE KÖSTEKAvrupa Parlamentosu DışiÅŸleri Komisyonu (AFET), Hollandalı Hıristiyan Demokrat grup üyesi parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu'nu ve bu rapora baÄŸlı karar tasarısını görüşmeye baÅŸladı. Türkiye karşıtı tavır ve görüşleriyle tanınan Oostlander'in bu yaklaşımını raporuna ve karar tasarısına da geniÅŸ ölçüde yansıttığı, ''Kemalist felsefenin, Türkiye'nin AB üyeliÄŸine engel oluÅŸturduÄŸunu'' savunduÄŸu görülüyor. Karar tasarısında, 3 Kasım seçimlerinde güçlü çoÄŸunlukla iktidar olan AK Parti'nin, reformları uygulamak alanında büyük sorumlulukları bulunduÄŸu belirtilerek, seçimlerdeki yüzde 10 barajı eleÅŸtiriliyor ve bugünkü TBMM'nin, seçmenin sadece yüzde 55'ini temsil ettiÄŸi üzerinde duruluyor. Tasarıda ÅŸu ifadeler yer buluyor: ''Türk devletinin temel felsefesi olan Kemalizm, Türk devletinin bütünlüğüne yönelik ölçüsüz bir endiÅŸe kaynağı oluyor. Kemalizm, Türk kültürünün ve milliyetçiliÄŸinin homojenliÄŸi üzerinde duruyor. Devletçilik, ordunun güçlü rolü, dine karşı çok katı bir tavır gibi yaklaşımlara öncelik veren Kemalizm felsefesi, Türkiye'nin AB'ye katılımına köstek oluÅŸturuyor.'' ''Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasının, Türkiye-AB iliÅŸkileri açısından temel önemde olduÄŸu'' kaydedilen raporda, Türkiye'deki devlet yapısında ''çok kökten deÄŸiÅŸiklikler yapılması gerektiÄŸi'' öne sürülüyor. ''AB'nin siyasi deÄŸerlerinin, Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne dayandığının, ancak bu deÄŸerlerin Ä°slam ağırlıklı bir toplum tarafından da kabul edilebileceÄŸinin ve savunulabileceÄŸinin'' yazıldığı karar tasarısında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk halkı tarafından güvenilir bir kurum olarak görülmesi eleÅŸtiriliyor. ''Türk halkı, TSK'ya, Parlamento dahil birçok kurumdan daha fazla güveniyor. Bu, TSK'nın, Türkiye'nin çoÄŸulcu demokrasiye doÄŸru geliÅŸmesini frenleyen bir rolü olduÄŸunu gösteriyor'' denilen karar tasarısında, sivil otoritenin güçlendirilmesi ile, ''derin devlet'' olarak nitelendirilen bürokrasi ve ordunun, AB ülkelerindeki ÅŸekillerini almaları gereÄŸinden söz ediliyor. Tasarıda, MGK ve RTÃœK gibi kurumların kaldırılması da isteniyor. ''Türk hükümetinin, devlet reformunu baÅŸarmak için, köktendincilik ve bölücülük korkularını yenmesi gerektiÄŸi'' savunulan tasarıda, ''Türkiye'de Kemalizm'i deÄŸil, demokratik Avrupa ilkelerini temel almış yeni bir Anayasa oluÅŸturulması'' gereÄŸinden söz ediliyor. Türkiye'nin milliyetçi ve laik yaklaşımlarının AB modeli ile uyumsuz olduÄŸu ileri sürülen tasarıda, ''bu engelleri ortadan kaldıracak yeni bir anayasa ihtiyacı'' olduÄŸu iddia ediliyor. İşkenceye son verilmesinin gerektiÄŸi kaydedilen raporda, ''Kürtlere daha kapsamlı haklar verilmesi, Süryanice gibi dillere de özgürlükler getirilmesi, düşünce suçundan tutuklu olanların serbest bırakılması, antiterör yasasının deÄŸiÅŸtirilmesi, dini azınlıklara ayırımcılığa son verilmesi, AB'deki Kürt siyasi mültecilerin dönüşlerinin kolaylaÅŸtırılması'' gibi taleplere yer veriliyor. Tasarıda, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye'nin ''cesur kararlar almaları'', Ermenistan'a ambargoya son verilmesi, ''Türk ve Ermenilerin geçmiÅŸteki sorunları aÅŸmak için diyalog kurmaları'' gibi istekler de yer buluyor. Avrupa Parlamentosu'nun bu karar tasarısı, AFET'te, çeÅŸitli deÄŸiÅŸiklik önergelerinin de görüşülmesinin ardından onaylanarak Genel Kurul'a gönderilecek. Avrupa Parlamentosu kararlarının hiçbir yaptırım gücü bulunmuyor.Â
button