Antakya Belediye Başkanı'ndan Durgun'a dava

Güncelleme Tarihi:

Antakya Belediye Başkanından  Durguna dava
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 2007 16:12

Antakya Belediyesi tarafından sokakta ihtiyaç giderdiği gerekçesiyle 117 YTL idari para cezasına çarptırılan CHP milletvekili Gökhan Durgun’un açtığı davaların ardından Antakya Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu da dava açtı.

Haberin Devamı

Durgun’un kendisine yönelik ortaya attığı iddialar karşısında haksız ve mesnetsiz bir şekilde saldırıya uğradığını belirten Yeloğlu, Durgun hakkında Antakya nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 255 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Yeloğlu, aynı zamanda hükmün özetinin Türkiye çapında yayın yapan 5 büyük gazetede ilan edilmesini de talep etti.

Yeloğlu, tazminat miktarını da Durgun’un kendisine isnat ettiği miktar olan 255 bin YTL ile sınırlı tuttu. Avukat Cem Demirhan aracılığıyla dava açan Başkan Yeloğlu, dava dilekçesinde şu görüşlere yer verdi:

-Müvekkil, 2004 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi adayı olarak seçildiği Antakya Belediye Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Müvekkil görevde iken 20.07.2007 tarihinde davalı Hatay Milletvekili hakkında umuma açık bir yerde ihtiyacını giderdiğinden bahisle görevli zabıta memurlarınca 01-147 sayılı görgü tespit tutanağı düzenlenmiş, bu tutanak üzerine Kabahatler Kanunu uyarınca da Belediye Encümeni tarafından davalı aleyhine 117,00 YTL para cezasına çarptırılmıştır.

- Davalı Gökhan Durgun, kendisi aleyhine verilen para cezasını ödemek ve/veya yargıya başvurmak yerine öncelikle basın yoluyla müvekkil hakkında hakaret ve iftira içerikli beyanlar vermeye, müvekkilin irtibatının olmadığı ve hatta olmasının mümkün olmadığı ihalelere fesat karıştırdığı yolunda yalan haberler yaymaya başlamış, basın toplantıları düzenleyerek müvekkilin kişilik haklarına saldırıda bulunarak siyasi kariyerini lekelemek üzere, kendisini seven ve oy veren kişiler ve hatta tüm Türkiye nezdinde küçük düşürmek üzere basın toplantıları düzenlemekten çekinmemiştir. Kişilik hakları ağır bir saldırı altında olan müvekkil, manevi zararlarını bir nebze dahi olsun hafifletmek amacıyla işbu davayı huzura getirmiş bulunmaktadır.

-Davalı, aleyhine verilen para cezasından sonra müvekkil hakkında elinde yolsuzluk dosyaları olduğu yolunda bir takım söylentiler çıkarmıştır. Akabinde düzenlediği basın toplantısı ile müvekkilimi rüşvet almak ve ihaleye fesat karıştırmakla suçlayarak, tamamen küçük düşürmek ve hem siyasi hem de kişisel onurunu zedelemek amacını gütmektedir.

- Davalı, internet dahil olmak üzere tüm yayın organlarında yer alan beyanlarına göre, müvekkilin Antakya Havalimanı ihalesi için 3 defa 85.000,00-YTL olmak üzere toplam 255.000,00-YTL rüşvet aldığını bu konuda belgeler ve ses kayıtları olduğunu iddia etmektedir. Davalı aynı toplantı içinde iftira içerikli birçok ifadede bulunsa da, genel itibariyle basına yansıyan 255.000,00-YTL rüşvet alındığı iddiası olmuştur.

- Davalı, basın toplantısında Sn. Ali Tütüncüoğlu’na ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarından bölümler okumuştur. Okunan bölümlerde müvekkilin Ali Tütüncüoğlu’ndan 3 defa 85.000-YTL para aldığı, rüşvete aracılık edildiği, kendisinin taca atıldığı, dışlandığı yönünde iddialar yer almaktadır. Davalı basına sunduğu kayıtların gerçekliğini araştırmamıştır. Dolayısıyla basın mensuplarının sorduğu “Kayıttaki ses kesin olarak bu şahsa mı aittir?” şeklindeki soruya da net bir cevap verememiş,”Buna yargı karar verecek”, “Kayıt sahibini adli tıp tespit edecek” demiştir. Davalı, müvekkile son derece ağır suçlamalarda bulunurken, suçlamalarına temel teşkil eden kayıtların gerçekliğinden kendisi bile emin değildir . Davalının kendisinin dahi emin olmadığı bir hususta olayı yargıya intikal ettirmeksizin ve sanki olayı kendi gözüyle görmüş, kulağıyla duymuş gibi kendinden son derece emin bir şekilde medya huzurunda müvekkile saldırması kabul edilemez bir husustur. Davalının yapmış olduğu basın toplantısının hem CD kaydı hem de çözümü delillerimiz arasında Sayın Mahkeme’nin dikkatine sunulacaktır.

- Müvekkil hakkında “rüşvet” suçlamasında bulunan davalının iddiası gerçek dışı olduğu gibi fiilen mümkün olmayan iftira niteliği taşımaktadır. Şöyle ki; müvekkil Antakya Belediye Başkanıdır, rüşvet alındığı iddia edilen iş ise “havalimanı” ile ilgilidir. Havalimanı ile ilgili ihaleler Devlet Hava Meydanı İşletmeleri tarafından yapılmakta olup müvekkil işveren konumunda dahi değildir. Klasik ceza hukuku öğretisinde rüşvet suçunun oluşması için failin “görevli memur” olması mecburidir. Müvekkilin rüşvet almasının teknik olarak mümkün olmadığı izahtan varestedir.

- Müvekkil ihalenin işvereni olmadığı gibi, ihaleyi yapan ve ihaleyi alan şahıslarla da herhangi bir irtibatı bulunmamaktadır. Davalı bu derece ağır bir iddiayı kimden geldiği belli olmayan, ne zaman alındığı belli olmayan ve muhtemelen “kurgulanmış” bir ses kaydına dayanarak ortaya koymaktadır. Davalının bu iddiaları yargı huzurunda kesin ve tartışılmaz deliller ile ispatlaması gerekmektedir.

- Davalı tarafından yapılan basın toplantısı çözümleri incelendiğinde davalının amacının “kamuyu bilgilendirmek” olmadığı açıkça görülecektir. Keza davalı, eline kayıtların 1 ay kadar önce yani 10 Ağustos’ta geçtiğini iddia etmektedir. Suç unsuru ihtiva ettiği iddia edilen bilgi/belgeler 1 ay boyunca sebepsiz yere kasada bekletilmemelidir. Montaj veya dijital kurgu olduğunu tahmin ettiğimiz ses kayıtlarını ve bilgileri davalının 1 ay boyunca “kasasında” saklaması ve suç duyurusunda bulunmaması iddia edilen delilin kurgu olduğu ve davalının samimi olmadığı karinesini ortaya koymaktadır. Seçilmiş bir Milletvekilinin böylesine ciddi bir suçlamaya dair belgeleri 1 ay boyunca kasasında saklaması ayrı bir kusur olduğu gibi delillerin ve davalının samimiyetsizliğini göstermektedir.

- Davalı Milletvekilidir. Basiretli ve özenli davranması, topluma örnek olması mensubu bulunduğu Yüce Meclisin kendisine yüklediği sorumlulukların başında gelmektedir. Davalının, DHMİ tarafından yapılan bir ihalede müvekkilimin rüşvet almasının mümkün olmadığını bilmesi veya en azından ciddi bir şekilde araştırması gerekmektedir. Yine davalı eline 1 ay önce geçen bir yolsuzluk evrakını 1 ay boyunca sumen altı ederek “işine geldiği zaman” ortaya çıkarmak üzere saklaması kabul edilebilir hiçbir ahlak normuyla bağdaşmamaktadır. Davalının böyle bir bilgiyi doğrudan hakaret ve aşağılama amaçlı bir basın toplantısı ile ilan etmeden önce belgelerin gerçekliğini şahsen araştırması, eğer bu araştırma mümkün değilse doğrudan adli makamlara intikal ettirmek yoluna gitmesi gerekirdi. Davalının amacının adaletin sağlanmasından çok “komplo”, “hakaret”, “küçük düşürme” olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Dava konusu olan basın toplantısında hazır bulunan medya mensuplarının kayıtların 1 ay niye beklediği yönündeki sorusuna pişkin bir şekilde gündemde Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi önemli meselelerin olduğu için beklediği cevabını veren davalı Milletvekili asıl amacının “komplo” olduğunu açıkça ifade etmiş durumdadır. Keza, Cumhurbaşkanı seçimi dahil olmak üzere hiçbir siyasi gelişme bu derece ciddi bir suçun 1 ay boyunca “bekletilmesine” gerekçe olamaz. Kaldı ki, davalının mensubu bulunduğu CHP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmamış ve ilgisiz kalmıştır. Davalının seçim sürecini bahane etmesi gülünç kalmaktadır.

-Davalının eline posta yoluyla ulaştığını iddia ettiği kayıtları yargıya intikal ettirmekteki ihmali Türk Ceza Kanunu 279. maddesi 1. fıkrası uyarınca 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. (TCK 279/1; Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır) Davalı, milletvekillerine Anayasal olarak tanınan dokunulmazlıktan yararlandığından olsa gerek suç işlemekten çekinmemektedir.

- Müvekkilim, ilk ve orta öğrenimini Antakya’da tamamlamış, eğitimine Gazi Üniversitesinde devam etmiş ve 1982 yılında Elektrik Mühendisi olarak mezun olmuştur. Bir süre özel sektörde hizmet verdikten sonra 1989-1996 yıllarında Türkiye Elektrik Kurumu’nda(TEDAŞ) Gaziantep, Adıyaman, Hatay Elektrik Dağıtım Müesseselerinde mühendis, tesis başmühendisi, planlama ve tesis şube müdürü, müessese müdür yardımcısı olarak çalışmış, akabinde 1996 yılında TEDAŞ Hatay Müessese Müdürü olarak atanmıştır. Müvekkil AK Parti’den yerel seçimlerde aday olmak üzere 2003 yılı sonunda görevinden ayrılmış, 28 Mart 2004 tarihinden bu yana Antakya Belediye Başkanlığı görevini yürütmektedir.

-Müvekkilin eşi emekli öğretmen olup, kızlarından birisi halen sınıf öğretmenliği konusunda üniversite eğitimi görmekte, oğlu eczacılık fakültesinde eğitim almakta, diğer kızı ise halen lise eğitimi almaktadır. Görüldüğü üzere müvekkilimin hem kendisi hem de ailesi toplumda son derece saygın bir konumda bulunmaktadır. Müvekkil bu tür bir iftirayı hak etmediği gibi dava konusu iftira sadece müvekkili değil, ailesini de sarsmıştır. Davalının isnatları yüzünden sadece müvekkilimin değil, ailesinin de toplumdaki sosyal ilişkileri zarar görmüş, bu derece ağır suçlamalar müvekkili ve ailesini son derece yıpratmıştır.

- Yukarıda özet olarak izah ettiğimiz vakıalar sonucu müvekkil kişilik hakları saldırıya uğramış, manevi olarak sarsılmıştır. Müvekkil, Başkanı bulunduğu Antakya’ya bugüne kadar son derece başarılı hizmetler vermiş ve vermeye devam etmekte iken sadece karalama amacıyla 255.000,00-YTL rüşvet aldığı yolunda yıpratma kampanyasına maruz kalmıştır. Sayın Mahkemece davalıdan, isnat edilen meblağ kadar, 255.000,00-YTL manevi tazminatın tahsiline hükmedilmesi müvekkilin manevi ızdırabını bir nebze de olsa hafifletecektir.

-Müvekkilin kişilik haklarına saldırı fiilleri basın toplantısı yoluyla tüm medya huzurunda yapılmış ve tam sayfa haber olarak neredeyse tüm ulusal gazetelerde yer almıştır. Bu gerçeğe aykırı beyanların kamuoyu önünde düzeltilmesi ve huzurdaki davanın hüküm özetinin başta Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazeteleri olmak üzere Türkiye çapında yayınlanan 5 büyük ulusal gazetede tam sayfa olarak ilan edilmesi talebimiz bulunmaktadır. Müvekkil aleyhinde yapılan yoğun kampanya sonucu oluşan negatif etki ancak gazetelerde yapılan ilanın tam sayfa olması neticesinde giderilebilecektir".

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!