Güncelleme Tarihi:
İKİNCİ Ergenekon davası kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın annesi Medine Haberal (92) dün sabaha karşı hayatını kaybetti. Medine Haberal, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde 1 yıla yakın süredir kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle tedavi görüyordu. Medine Haberal’ın cenazesi, yapılan işlemlerin ardından 10.30 sıralarında defnedilmek üzere memleketi Zonguldak’a gönderildi. Medine Haberal’ın cenazesi bugün Zonguldak Merkez Camisi’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından aile mezarlığına, eşinin yanına defnedilecek.
HABERAL ZONGULDAK'A BÖYLE GELDİ / WEB TV
Binbaşı refakatinde
17 Nisan 2009’dan bu yana tutuklu bulunan Mehmet Haberal hasta olan annesini ziyaret etmek için bir süre önce istekte bulunmuştu. İzin çıkmayınca ziyaret gerçekleşememişti. Haberal dün gelen vefat haberi üzerine bu kez cenazeye katılmak için izin istedi. İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sunan Haberal’a mahkeme, yol izni hariç olmak üzere 2 gün izin verdi. Mahkeme kararında şöyle denildi: “Mehmet Haberal’ın avukatlarının vermiş olduğu dilekçede sanığın mevcut kalp rahatsızlığının stres, baskı ve üzüntü ile tetiklenerek ani ölüme sebebiyet verebileceği ileri sürülmesi karşısında, tam teşekküllü ve uygun görülecek nakil vasıtasıyla ve inisiyatif alınması gerektirebileceğinden Silivri Cezaevi taburunda görevli en az binbaşı rütbesindeki bir subay ve emrindekiler refakatinde sadece Zonguldak ilinde yapılacak annesinin cenaze törenine katılmak üzere naklinin yapılmasına oybirliğiyle karar verildi.”
Haberal'ı kardeşleri karşıladı
Sağ elini kaldırarak çevredekileri selamlayan Haberal, jandarma eşliğinde eve girdi. Haberal, evde bulunan annesinin cenazesini gördü, burada bir süre kaldıktan sonra ambulansla Yayla Mahallesi’nde bulunan 1 yıl kadar kendisi için alınan eve geçti.
HABERAL'A 22 ASKER EŞLİK ETTİ / Foto Galeri
Yasa 100 gün çıkmadı
Mahkemenin kararı sonrası savcılık Haberal’a yol için 1 gün izin verdi. Toplam 72 saat izinli sayılacak Haberal dün akşam 112 ambulansıyla Zonguldak’a gitti. Haberal’a biri binbaşı 22 askeri personel refakat ediyor.
Haberal, mevzuat engeli nedeniyle 2 yıl önce 81 yaşında vefat eden babası Yaşar Ali Haberal’ın cenazesine katılamamıştı. Mart 2011’de tutuklulara yakınlarının cenazesine katılma hakkı tanındı. Doğan Yurdakul ve Dursun Çiçek, bu düzenlemeden yararlandılar. Medine Haberal’ın yaşamını yitirdiği gün, konuyla ilgili yasa teklifi TBMM’de 100’üncü gününü doldurdu.
Acımıza acı kattılar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vefat haberi üzerine Mehmet Haberal’ın kardeşi Prof. Dr. Ali Haberal’ı telefonla aradı. Kılıçdaroğlu başsağlığı dileyerek şunları söyledi: “En büyük acılardan, üzüntülerden birini yaşıyorsunuz. Anneniz Medine Hanımefendi’nin yaşamını yitirmesinden biz de büyük acı ve üzüntü duyduk. Milletvekili arkadaşımız Sayın Mehmet Haberal’ın Silivri Toplama Kampı’nda olması ve annesi son nefesini verirken bir evlat, bir hekim olarak yanında bulunamaması acımıza acı, üzüntümüze üzüntü kattı. Anneniz hanımefendiye rahmet, şahsınızda başta milletvekili arkadaşımız olmak üzere Haberal ailesine başsağlığı diliyorum.”
CHP geciktirdi
Bu arada AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın annesini sağken görmesine olanak sağlayacak yasa teklifindeki gecikmenin CHP’den kaynaklandığını iddia etti. Canikli teklifin perşembe Genel Kurul’da görüşüleceğini belirterek, “Bugüne kadar bu kanunun görüşülmesinin gecikmesi CHP’nin tutumundan kaynaklanmıştır. CHP sayısız grup önerisi getirmiştir, hiçbirinde bu yasanın görüşülmesine ilişkin öneri bulunmamaktadır. 8 Mart’a kadar görüşülmesini istememişlerdir. Kurultayları gerekçe göstermişlerdi” dedi.
AKP sorumlu
Canikli’nin açıklamasına CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan şu yanıtı verdi: “AKP’nin, 15 Ocak 2012 tarihli sıra numarası almış bir yasa teklifini, tüm uyarılarımıza ve iletişim çabalarımıza rağmen gündeme getirmeyişlerinin tek nedeni, AKP’nin intikamcı anlayışıdır. Cezaevinde ölümlerin, tutuklu yakınlarının ölümlerinin hızlanmasında AKP’nin kesinlikle sorumluluğu vardır.”
ÇALIŞMA OFİSİNDE KONUŞTU
Prof. Dr. Haberal, saat 10.30 sıralarında evden çıkarak, yine Yayla Mahallesi’nde bulunan ve 12 Haziran’daki Genel Seçim süreci öncesi kiralanan çalışma ofisine geçti. Prof. Dr. Haberal’ı burada, CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Belediye Başkanı CHP’li Muharrem Akdemir ile partililer karşıladı. Gazetecilerin de kamera ve fotoğraf makineleri bıraktırıldıktan sonra alındığı çalışma ofisinde Prof. Dr. Haberal, bur konuşma yaptı.
’BENİ YERDEN YERE VURDULAR, ŞİMDİ HASTANELER YARIŞIYOR’
İlk olarak tıp konusunda değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Haberal, şunları söyledi:
"Beni toplantılarda yerden yere vuranlar, daha sonra benim yaptıklarımı yapmak durumunda kaldılar. Benim yaptığım doğruydu. Bir örnek vereyim; Dünyada erişkin hastalarda bir canlıdan karaciğer naklini ilk kez yaptığım zaman kıyamet koptu. Şimdi millet yarışıyor. Aynı hastadan hem karaciğer hem böbrek alıp taktığım zaman ’Vay Mehmet Haberal insanların hayatı ile oynuyor’ dediler. Dünyada böbreklerin 100 saatin üzerinde saklanıp da tekrar kullanılacağını gösterdiğim zaman Zürih’te dediler ki ’Mehmet Haberal mezarlıktan bile böbrek getirecek.’ Ne oldu sonra? Bizim hastalarımız buradan yurtdışına gitti. Oralarda o böbrekleri taktırarak geri geldiler. Ben ülkemden her zaman gurur duyuyorum. Bir tek hedefim olmuştur; Ülkeme daha fazla nasıl hizmet edebilirim."
’CUMHURBAŞKANI OLMAK İSTEMEDİM’
2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine de değinen Prof. Dr. Haberal, şöyle konuştu:
"Bülent Ecevit, 2000 yılında beni Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Hiç haberim yoktu. 22 Nisan Cumartesi öğleden sonra ilan edildi. 24 Nisan Pazartesi günü Hüsamettin Özkan’a gittim. ’Ülkemizin cumhurbaşkanın Meclis’in içinden seçilmesi gerekir. Aksi halde bu Meclis’in prestiji zedelenir’ dedim. Sonra Bülent Ecevit’i aradım. ’Sayın Haberal biz sizi aday gösterdik’ dedi. ’Sayın Başbakanım çok teşekkür ediyorum. Beni onurlandırdınız. Ama ülkemde demokrasi var. Ülkem hukuk devleti ve parlamenter sistemle yönetiliyor. Ülkenin yönetileceği yer Meclis’tir, oradan seçilmesi gerekir. Aksi halde bunun önünü alamayız. Beni mazur görün’ dedim. Bunu niye söyledim? O makamdan daha yüksek bir makam yoktu. ’Ben bilim adamı olarak ülkeme hizmet etmeye devam edeceğim’ dedim. Dolayısıyla bugüne kadar herhangi bir şeyin peşinden koşmadım. Ne koltuğun ne de başka bir şeyin. Hizmetin peşinden koştum. Bugün de hizmetin peşinden koşuyorum."
’DÜNYADA EN GÜZEL ŞEY HÜRRİYET’
Kendisinin milletvekili olduğunu, siyasetçi olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Haberal, "Ülkemin direksiyonunda Parlamento var. Bunun dışında başka herhangi bir şey olmaz. Hani söylüyorlar ya ’12 Eylül.’ O 12 Eylül’de Hacettepe’de çıplak tabancayla Mehmet Haberal poliklinik yapmıştır. Arkasından o antidemokratik olaylara karşı üniversite grubu kurduk. Zincirbozan’a giden sayın Demirel ve arkadaşlarını o üniversite grubunda konuşturdum. Arkasından o meşhur ’Aydınlar dilekçesi’ni hatırlıyorsunuz. O dilekçeye imza atan kişilerden biriyim. Hatta rahmetli hocam Hüsnü Göksel ’Başın belaya girer sen bunu imzalama’ dedi. Dedim ki ’Üniversiteler ülkenin geleceğidir. Ben üniversite öğrenim üyesiyim. Ben yapmazsam kim yapacak.’ İmzaladım. Hüsnü bey haklıydı, başım belaya girdi. Üniversiteden beni atmaya çalıştılar. En ağır disiplin cezasını verdiler. Hacettepe Üniversitesi’nde 6 yıl Prof’luk kadrosu verilmedi. O meşhur 12 Eylül’ün mağduriyeti söz konusuysa bir tanesi benim."
Siyasi yasakların kalkması için büyük çaba harcadığını hatırlatan Prof. Dr. Haberal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"1987 referandumunu hatırlayın. Herşeyim mavi, ayakkabılarım bile mavi. Rize’ye gidiyorum, bir hafta kapı kapı dolaşıyorum, 40 bin oy alıyorum. Bu yasakların kaldırılması lehinde oy çıkarıyoruz. Yasaklar kalktı ve ülke bugünlere geldi. Onun için her zaman ülkemle gurur duyuyorum. Zonguldaklılara teşekkür ediyorum. Ben Zonguldaklı’yım. Şimdi ülkedeki bazı problemler nedeniyle bugünkü ortamı yaşıyoruz. Adalet Allah’ın emridir. Muhakkak ki Allah adaleti emreder. Dünyada en güzel şey hürriyettir. Ülkem, suçsuzları cezalandıracak değil, suçu, suçluları cezalandıracak bir ülke idi, bu yolda devam etsin. Aksaklıklar, eksiklikler giderilsin ve insanlar adalete kavuşsun. Adalet yok ise o ülkede gelecek tehlikededir."
Prof. Dr. Haberal, annesinin vefatıyla ilgili de "Allah hiç kimseye annesinin babasının acısını yaşatmasın. Allah herkese annesine, babasına hizmet ederek, onları, sonsuzluğa yolcu etmeyi nasip etsin. Ben bundan mahrum oldum. Bugün bunun üzüntüsünü, sıkıntısını çekiyorum" diye konuştu.