Güncelleme Tarihi:
Karşıyaka 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruşmasına, tarafların avukatlarının yanı sıra, öldürülen Gülseren Süngü’nün babası Kasım Süngü ile kardeşi Mehmet Süngü katıldı. Mahkeme başkanının son sözlerini sorması üzerine ilk olarak dayı Mehmet Süngü söz aldı ve yeğenlerinden şikayetçi olduğunu ve en ağır cezayı almalarını istediğini söyledi. Ardından da dede Kasım Süngü söz aldı, o da yine torunlarından şikayetçi olduğunu ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep etti.
Sanık kız kardeşlerin avukatları da olayın, meşru müdafaa sınırları içerisinde işlenmiş olmasından dolayı kast yokluğu nedeniyle beraatlarını talep etti. Aksi durumda ise sınırın aşılmış olmasını göz önünde bulundurularak, ağır tahrik hükümlerinin de uygulayarak en az cezanın verilmesini, Yargıtay sürecini göz önünde bulundurup serbest bırakılmalarını istedi.
OLAYIN BU NOKTAYA GLECEĞİNİ BİLEMEDİK
Mahkeme başkanının son sözünü sorduğu kız kardeşlerden Ş.P., "Ben kardeşimi korumak için yaptım. Bize annemden başka kimse bakmazdı eğitimimiz için yanında kalıyorduk. Onu öldürme gibi bir kastımız olamaz. Ama kardeşimi koruduğum sırada olaylar yaşandı. Olayların bu noktaya geleceğini düşünemezdik" dedi.
Küçük kardeş B.P. ise, "Korkuyla şokla ne yaptığımı bilmiyordum. Ablama katılıyorum. Annem mutfaktan bıçak alıp bize saldırınca, öldüreceğini düşündük. Kendimizi savunmak istedik. Ben de olayların bu noktaya geleceğini düşünmedim" diye konuştu.
HAKSIZ TAHRİK VE İYİ HAL İNDİRİMİ
Mahkeme Başkanı Mehmet Özcan, kız kardeşlerden Ş.P.’yi, ilk olarak ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Ardından ’Haksız tahrik indirimi’ uygulayıp cezayı 24 yıla, duruşmalardaki iyi halinden dolayı da ’takdir hakkını’ kullanıp cezayı 20 yıla indirdi.
B.P. için ise, ilk olarak ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi. Ceza daha sonra ’Haksız tahrik indirimi’ uygulayıp 18 yıla düşürüldü. Ancak yaşı küçük olduğu için TCK’daki özel maddeden dolayı ceza, üst sınır olan 12 yıla, yine duruşmalardaki iyi halinden dolayı da ’takdir hakkını’ kullanılıp 10 yıla indirildi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Geçen 13 Eylül 2013 tarihinde, eşinden boşandıktan sonra iki kızıyla birlikte yaşayan ve birahanede garsonluk yapan Gülseren Süngü’nün cesedi, 525 Sokak’taki eve gelen minibüs şoförü erkek arkadaşı E.Ş. tarafından bulundu.
Polisin ifadelerine başvurduğu kadının kızları Ş.P. ve B.P., annelerinin sabah saatlerinde kendilerine para verip "İzmir’e gezmeye gidin" dediğini, bu nedenle evde bulunmadıklarını söyledi. Çelişkili ifade veren kız kardeşlerden birisinin ayaklarındaki kan izinden şüphelenen polisin ayrı ayrı yaptığı sorgu sonrasında annelerini öldürdükleri belirlendi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde 2 yıllık Muhasebe Bölümü’nü kazanan Ş.P.’nin, okulunu yarım bırakıp kaydını dondurduktan sonra döndüğü Aliağa’da sık sık annesi Gülseren Süngü’yle kavga ettiği öğrenildi. Olay günü de birahanede çalışan anneleriyle konuşup eve erkek getirmemesi yönünde söz alan kız kardeşlerin, kontrol amacıyla saat 06.00 sıralarında uyanarak annelerinin yanına gittikleri belirlendi. Kızlarının kendisini kontrol etmelerine sinirlenen Gülseren Süngü’nün iddiaya göre mutfaktan bıçak alan tarafların, burada çıkan boğuşmada da kızları tarafından elinden alınan bıçakla öldürüldüğü belirlendi.
İki kız kardeş hakkında Karşıyaka 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Önceki duruşmada savcı, kardeşlerin cinayeti tahrik altında işlediklerini, bu nedenle haksız tahrik indiriminin uygulanması istemişti. Bu isteğe tutuklu kız kardeşler sevinmiş, annelerinin yakınları ise tepki göstermişti.