Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2007 00:00
Tip 1 diyabet hastası olan 1999 ABD Güzeli Nicole Johnson Baker, "diyabet elçisi" olarak Antalya’daki 43’üncü Ulusal Diyabet Kongresi’ne katıldı. Kongrede diyabetle yaşam deneyimlerini aktaran 32 yaşındaki Baker, "Hastalık tanısı konduğunda güzellik yarışmasını kazanamazsın dediler. Kazandım... Doğum yapamazsın, gazeteci olamazsın dediler. Hepsini başardım işte" diye konuştu.
Güzellİk yarışmasına "şöhret olmak için girmediğini, diyabetlilerin hayallerini gerçekleştirebileceklerini kanıtlamak istediği için girdiğini" belirten 1999 ABD Güzeli ve "diyabet elçisi" Nicole Johnson Baker, kontrollü, sorunsuz bir gebeliğin ardından geçen yıl anne oldu. Baker, hastalık tanısı konduğu ilk günden itibaren "Sen yapamazsın" önyargılarıyla mücadele ettiğini söyledi. Sekiz yılda diyabeti anlatmak için ABD ve diğer ülkelerde toplam 2.4 milyon km yol kat ettiğini belirten Baker, biri otobiyografik, dört de kitap yazdı. Şu sıralar doğum sürecini anlattığı beşinci kitabını hazırlıyor. Baker Hürriyet’in sorularını yanıtladı.
Tip 1 diyabet hastası olduğunuz nasıl anlaşıldı? Hastalık belirti veriyor muydu?
- Belirtiler vardı, ama hastalıktan kaynaklandığını bilmiyordum. Susuyor, tuvalete sık gidiyor, halsizlik, grip benzeri tablolar yaşıyordum. 19 yaşında, doktora gittiğimde, diyabet dışında üç farklı tanı konmuştu: Vitamin eksikliği, grip ve apandisit. Ameliyat öncesi testlerle, tesadüfen diyabet hastası olduğumu öğrendim. Kan şekerim 500’ün üzerindeydi. Derhal insüline başlandı. Psikolojik olarak çok etkilendim. Çünkü doktorum "Okuldan ayrıl, ailenin yanına git, tedavini yapsınlar" dedi. Aktif bir genç kızken durağan, planlı hayata geçmek beni çok üzdü. Birkaç ayda toparlanıp, okula döndüm. Hayallerimin peşinden koşmaya başladım.
Güzellik yarışmaları ayrı bir maraton. Hastalığınızı etkiledi mi?
- Tanının üzerinden 5 yıl geçmişti. Yarışma zor ve yoğun bir süreçti. Diyabeti öğrenmiştim, hayatımı kısıtlayamıyordu. Günde 4-5 kez insülin enjeksiyonu yaparken, kalem ve pompalı sistemler gelişince hayatım kolaylaştı. Hálá günde 8 kez parmağımdan kan alıp, şekerimi kontrol ediyorum.
TRİATLONA KATILIRIM
Jüriye hastalığınızı anlattınız mı?
- Evet. Jüri her yarışmacıyla mülakat yapar. Diyabetli olduğumu söyledim, pompamı gösterdim. Seçilirsem hedeflerimi anlattım. O güne kadar hiç böyle bir yarışmacı görmediklerini söylediler. Seçildikten sonra yapılan ilk basın toplantısı dahil, katıldığım her toplantıda diyabeti ben de anlattım. Zaten Miss Amerikan yarışmasını girmemin nedeni şöhret hayali değil. Başarabileceğimi kanıtlamak, bunu diğer diyabetlilere göstermek için girdim.
Ne tür önyargılarla karşılaştınız?
- Önce koleji bitiremezsin dendi. Çok istediğim halde gazetecilik yapamazsın, anne olamazsın denildi. Yarışmaya girerken söylenen aynıydı: "Seçilmen mümkün değil, kabul edilmezsin." Sağlık sorunları veya özürleri bulunanların Miss American olamayacağı söylendi. Hepsini başardım işte!
Hamileliğiniz nasıl geçti?
- Epeyce zordu. Diyabet part-time işe dönüştü. Günde ortalama 3 saatimi kan şekeri ölçümü, doz ayarları, önlemlere ayırmam gerekti. İyi tarafı, gebelik boyunca sıkı kontrolde tutulmamdı. Bebeğin gelişmesi iyiydi, normal doğum yaptım, ikimizin de kan şekeri oranları çok iyiydi.