Güncelleme Tarihi:
ESKİLERİN ‘efkâr-ı umumi’ dedikleri, kamuoyunun nabzı, çok eskiden tutulmaya başlanmış. Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Fatmagül Demirel’in ‘Cumhuriyet Kurulurken Hayaller ve Umutlar’ adlı yeni çıkan kitabında bu kamuoyu yoklamalarının dikkat çeken örnekleri var. Demirel’e göre Cumhuriyet kurulduktan hemen sonraki süreçte devrin gazete ve dergilerinde sık sık anketler yapılmış. Bu anketlere Türkiye’nin her yerinden vatandaşlar katıldığı gibi dönemin öne çıkan kalem erbabı da cevaplar vermiş. Halk, gazete ve dergilerde yayımlanan anketlere mektuplar göndererek katılırken, aydın kesim için de gazeteler her birine mektuplar gönderip cevaplarını istemiş. Bazı anketlerde tek soru yöneltilmiş. O dönem için çok cesur sorular üzerine kurulmuş (Ahirete inanır mısınız? Paraya namusunuzu satar mısınız? Neden evlendiniz gibi...) anketler var. Zaten Prof. Demirel’e göre bu anketler dönemin ‘siyasi uygulamalarıyla örtüşür nitelikte’... Örneğin Medeni Kanun’un kabul edildiği dönemde evlilik hakkında çok sayıda anketler var. Aynı şekilde harf devrimi arifesinde de bu konuda anketler söz konusu. Anketler her ne kadar ‘sivil’ medya tarafından yapılıyor olsa da Prof. Demirel’e göre bunlar bir anlamda yeni rejimin uygulamalarına yönelik nabız tutma veya yoklama niteliğinde.
BABIÂLİ TOZ DUMAN!
Resimli Gazete’nin 20 Kasım 1926 tarihli sayısındaki ‘Yetki verilse hangi kitabı yakardınız?’ sorulu anket en dikkat çekici olanlardan biri. Soruyu evvela devrin önde gelen aydınlarına sormuşlar. Bazı yanıtlar şöyle:
Celal Sahir (Erozan): “Şiir sahasından bir hayrım olsun diye Florinalı Nazım Bey’in bütün külliyatını’ yakardım”
Abidin Daver: “Yakılacak Kitap’ı yakardım.”
Hüseyin Cahit (Yalçın): “Kitap yakmakla temin edeceğinizi düşündüğünüz fayda, kitap yakma prensibinin kabulü halinde ortaya çıkacak fenalıkların yanında hiç kalır.”
Necmettin Sadak: “Hiçbir kitabı yakmazdım.”
Lütfi Simâvi: “Ahlâkı bozan kitapları yakardım.”
Osman Cemâl (Kaygılı): “Eğer ‘kasten yangın çıkarmak’ suçuyla itham edilmeyeceğimi bilsem Babıâli caddesindeki bütün kitapçıları’ yakardım.”
Ali Naci (Karacan): “Hiçbir şeyi yakmak âdetim değildir.”
Reşat Nuri (Güntekin): “Kendi kitaplarımı yakardım ki yeniden yayımlanabilsin.”
İbrahim Necmi (Dilmen): “Kafa yormasın diye bütün devletler hukuku kitaplarını yakardım.”
Betül Ratıp: “Bu anketi çıkaran muharrir beyin bir eseri varsa onu yakardım.”
Osman Uluğ: “Bütün hendese kitaplarını yakardım.”
Sanayii Nefise Mektebinden Arslan: “Dünyada ne kadar riyaziye (matematik) kitabı varsa, külünü göğe savururdum.”
ERKEK OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ
Resimli Perşembe dergisinin 9 Temmuz 1925 tarihli sayısındaki ankette ise kadınlara “Erkek olsaydınız ne yapardınız?”, erkeklere de “Kadın olsaydınız ne yapardınız?” sorusu sorulmuş.
Nadire Behlül: “Erkek olsaydım, kadınlara düşman olurdum. Çünkü kadınların ne düşündüklerini ve hissettiklerini çok iyi biliyorum.”
Cemile: “Gözü çıkası hayat beni Cemile Hanım yerine Cemil Bey yapsa ne olurdu! Erkek olsaydım karımı üzmemek için ona yaş meselesini açmamak, açılırsa da yaşının küçüklüğünden bahsetmek olurdu.”
Halide Kerim: “Zengin bir adama damat olurdum.”
‘KADIN OLSAM’
Talat Tuğrul: “Bütün erkekleri aldatacak kadar güzel olmak isterdim. Tahsilden sonra da bir kız lisesinde muallime olmak isterdim.”
Nazım Fikri: “Çok fettan, yakıcı bir kadın olacaktım. Saçımın teli kadar aşığımın olmasını isterdim.”
Ahmet Kemal: “Kadın olsaydım herhalde kaç koca değişirdim. Eğer kocam titiz değilse onu kapı dışarı ederdim.”