Güncelleme Tarihi:
Cennete yazılan bir mektupla başladı Soma’nın Hayalleri Var, kampanyası… Kömür karası acıların birinci yılında yaşamını yitiren 301 madenciden çocuğu olanlara ulaşan Hürriyet, ‘en büyük hayalin nedir’ sorusunu yöneltti. Kiminden ‘uçmak’; kiminden bir dizi oyuncusuyla tanışmak; kiminden İstanbul’u, İzmir’i, Çanakkale’yi kiminden de Ankara’yı görmek yanıtını aldı.
YENİ HAYALLERE BÖYLE YELKEN AÇTILAR
EVSAHİBİ ÇANKAYA BELEDİYESİ İLK DURAK ANITKABİR
Ankara’yı görmek isteyen dokuz çocuk ile annelerini Çankaya Belediyesi, Soma’dan Başkent’e getirdi. Hürriyet Öğrenci Yurdu’nda misafir etti. Üç günlük Ankara gezisinde ilk durak Anıtkabir oldu. Rehber eşliğinde yapılan ziyarette Nadide, Mahmut, Engin aslanların üzerine çıktı… Büyüklüğü karşısında şaşkınlıklarını ‘vaavvvv ne kadar da büyükkkk’ sözleriyle dile getirdi. Mahmut, askerlerin gerçek olduklarına uzun süre inanamadığından tüfeklerini çekti, birkaç kere etrafını dolaştı… Gözlerinin hareket edip etmediğini anlamak için bir süre yanlarında bekledi…
Ardından, eskiye daha eskiye uzanıp, Anadolu topraklarındaki medeniyetlerin izini sürdüler. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde 2 milyon yıl öncesinde yontma taş çağın; besin üretimi ve ilk yerleşik toplumların kurulduğu Neolotik çağın izlerini sürdüler. Boğa başları ve resimlerle bezeli Çatalhöyük evinin özelliklerini merakla dinlediler. Kızlar, dönemin takılarını; erkekler avcılık aletlerini dikkatle incelediler.
Nadide ile Sıla, binlerce objeye büyük bir merak ve heyecanla bakarken, “Keşke Ankara’da otursak, her gün buraya gelip hepsini tek tek okusak, öğrensek” dediler.
İKİNCİ GÜN KÖPEKBALIKLARIYLA BAŞLADI!
Hosta Grup’un Tattaze’de verdiği kahvaltının ardından ikinci gün programı AquaVega Akvaryum’da devam etti.
Önce süs balıklarını ilgiyle izleyen çocuklar, ardından Aqua Vega akvaryumun en ilginç bölümüne geçtiler; tünel bölümü.
Tünelde, üzerlerinden geçen köpekbalıklarıyla bol bol "selfie" çektiren çocuklar, en çok ilgiyi ise Kızıldeniz bölümüne gösterdiler: Elleriyle balıkları beslediler.
MTA Doğa Tarihi müzesinde, dinozor, mamut ve tam tepeye asılmış, yavru balina kemiklerine hayretle bakan çocuklar, içi doldurulmuş hayvanlara ayrılan bölüme özel bir ilgi gösterdiler.
Dünyadaki temiz su kaynakları konusunda hazırlanmış "mavi küre" bölümünde, yerinde hiç duramayan iki yaramaz, Engin ve Mahmut bile, adeta nefes bile almadan izlediler hazırlanan programı.
"ABLA BAK! SAÇLARIM HAVAYA DİKİLDİ "
Feza Gürsey bilim merkezinde ise, Somalı çocukları bilimsel deneyler bekliyordu.
Durgun elektrik konusunda yaptıkları deney, çocukların, kelimenin tam anlamıyla, saçlarını diken diken yaptı. Sıla, durgun elektrik nedeniyle saçları havaya kalktığında heyecanla bağırdı; "abla bak! saçlarım havaya dikildi!"
Elektrik deneyinin ardından, pedal gücüyle lamba yakmayı, radyo çalıştırmayı da başaran çocukların keyfine diyecek yoktu.
Ama program daha bitmemişti;
Sırada, Ankara Çengel Han'daki Rahmi Koç müzesi vardı.
ASO BAŞKANI İLE AKTİVİTE YAPTILAR
Rahmi Koç müzesinde Denizcilik havacılık, tarım, tıp gibi bölümleri gezen çocukların en çok ilgisini oyuncak bölümü çekti. Bir de, yarış arabaları ile tarihi Çengel Han'ın tavanından sallanan uçaklar.
Müzede çocukları bir sürpriz daha bekliyordu;
Somalı çocukların Ankara seyahatlerinde tüm akşam yemeklerini karşılayan Ankara Sanayi Odası'nın Başkanı Nurettin Özdebir, yanına Başkan Yardımcısı Mehmet Doğanlar'ı da alarak müzeye geldi ve çocuklarla zaman geçirdi;
Engin'le uçak resmi çizdi, Sıla ve Nadide'nin elleriyle hazırladıkları, "Soma'yı unutma" pankartına hayran kaldı. Çocuklarımız arasındaki "mucit", Anıl'ın buluşlarına da büyük ilgi gösteren Özdebir, sorduğu sorularla zaman zaman Anıl'ı terletti. Anıl'ın üzerinde çalıştığı yeni icadı "temizlik robotu" hakkında bilgi aldı, bazı öneriler bile ortaya koydu.
VEEEEEE; LUNAPARK !
Gezinin en eğlenceli zamanı; Lunapark zamanı !
Ankara Ticaret Odası'nın tüm masrafları üstlendiği Lunapark bölümünde, yaşları daha büyük çocuklar ile daha küçük olanlar iki grubu ayrıldı;
Büyükler, önce "korku tüneli" ile başladılar Lunapark macerasına. Ardından çarpışan arabalar ile, yaşı daha büyük çocuklara uygun diğer aktiviteler geldi.
Küçükler de çığlık çığlığa, kendi yaşlarına uygun hazırlanmış çarpışan arabalara koşuştular. Sadece iki gün arayla doğan, ikisi de 3.5 yaşındaki Atakan ve Mahmut, "en iyi sürücüler" olarak kayıtlara geçtiler. Başlangıçta biraz tedirgin duran Sümeyye ise, daha sonra iyiden iyiye açıldı; Çarpışan arabalarda, "En çok çarpan sürücü" ünvanını hakkıyla kazandı !
JOYLAND'DE İKİ SAAT SINIRSIZ OYUN !
Lunapark'ta başlayan eğlence, ertesi sabah da devam etti;
Bu kez adres Panora Alışveriş Merkezi'ndeki çocuk eğlence bölümü Joyland oldu.
Joyland'de, iki saat boyunca sınırsız eğlence, küçükler için oyun alanı, büyük çocuklar için ise rodeo bölümü ile başladı.
Anıl ve Halil, rodeo bölümünde çok iyi birer "cowboy" olduklarını kanıtladılar diyebilirdik;
Ama işin doğrusu şu; Halil sadece birkaç saniye, Anıl ise 10 saniye kadar durabildi rodeonun üzerinde.. "Daha çalışmamız lazım" diyerek, vazgeçmediler.
Ve yaklaşık 15 dakika sonrasında, ikisi de bayağı iyi durur olmuştu sürekli hoplayıp zıplayan makine boğanın üzerinde.
Küçükler, bir gün önceden doyamamış olmalılar ki, çarpışan arabalarda aldılar soluğu. Hatta anneler bile dayanamadı, katıldı aralarına bir ara....
Dolu dolu iki saatin sonunda, tüm çocuklar "at yarışı makinesinin" başına geçtiler. İki tur yarış sonunda, iki kişi değil, tüm çocuklar kazandı. Ellerinde, yarışta kazandıkları peluş hayvancıklarla ve mutlu gülümsemelerle ayrıldılar Joyland'den.
Panora yönetimi, bu kadar yorulan çocukların acıkabileceklerini de düşünmüştü elbette; Ve birer hamburger menü ile, açlık bastırıldı hemen oracıkta.
"GELECEĞİN VEKİLLERİ", BUGÜNÜN TBMM'SİNDE !
Ankara'ya kadar gelip, Meclis'i görmeden olur mu?
TBMM'de, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in konuğu oldu Somalı çocuklar. Özel, çocukları odasının kapısında değil, TBMM'nin dış kapısında, bahçede karşıladı; "Dün CHP Grup Başkanvekili oldum, bugün ilk misafirim sizlersiniz" diyerek.
Çocuklar gelir gelmez, "bir de TBMM Başkanı'nı ziyaret edelim mi?" diyen Özel, hemen oracıkta, telefonla TBMM Geçici Başkanlığı'nı yürüten Deniz Baykal'ın özel kalem müdürünü aradı. "Başkanımız burada, ancak birazdan çıkacak. Sizi hemen bekliyor" yanıtı ile koşar adım gitti Somalı çocuklar "Heyeti" TBMM Başkanı'nın makamına.
Baykal, kapıda tek tek ellerini sıkarak karşıladı çocukları. Kısa bir de konuşma yaptı; Çocukların Ankara'yı görmek istemesinin, ilerde alacakları sorumlulukların işareti olabileceğine dikkat çeken Baykal, "geleceğin vekilleri" diye hitap etti Somalı çocuklara. "Soma faciası bir farkındalık yarattı. Ne bu facia, ne de benzer iş cinayetleri unutulmamalı, unutturulmamalı" mesajı verdi kısa konuşmasında.
Tam, çikolatalarımızı da alıp ayrılıyorduk ki Baykal'ın yanından, Anıl son bir fotoğraf istedi. Baykal da 'otur bakalım şu koltuğa' diyerek kendi makam koltuğuna yerleştirdi Anıl'ı... O sırada yeniden içeriye giren Manisa Milletvekili Özel'e ise "Bak Özgür, koltuğun tehlikede. 15 yıl sonra Manisa'dan senin vekillik koltuğuna Anıl oturacak gibi..."
BAYKAL: NEREYİ İSTERLERSE ORAYI GEZSİNLER
Baykal'ın "nereye isterlerse, orayı gezsinler" talimatı ile, bu kez TBMM Genel Kurul kapıları sonuna kadar açıldı Somalı çocuklara.
Üstelik, talimat bizzat Meclis Başkanı'ndan gelince, çocuklar da milletvekillerinin kullandıkları değil, bizzat Cumhurbaşkanı ya da Meclis Başkanı'nın Genel Kurul salonuna girmek için kullandıkları altın rengi simge kapıdan girdiler içeri.
Ve derhal yayıldılar tüm salona; Bir yandan TBMM'nin tahsis ettiği rehberin anlattıklarını dinlerken, kimi konuşma kürsüsünde, kimi Başkanlık divanı sıralarında, kimi de partilere ayrılmış sıralarda oturdu.
TBMM Başkanı'nın Genel Kurul'daki koltuğuna oturup, tıpkı Başkan gibi gong çaldı, tokmakla masaya vurdu Nadide.
Bu arada, Anıl, Halil ve Sıla, konuşma kürsüsü önünde sıraya girmiş, yapacakları "konuşmayı" planlıyorlardı.
ŞAŞIRTAN KARA KUTU
Meclis'ten sonra havacılık müzesini ziyaret eden çocuklar, burada da hem Türk havacılık tarihinin ayrıntılarını öğrendiler, hem de aralarında Türk Yıldızları'nın kullandığı jet uçağının da olduğu, uçakları tek tek incelediler. En çok ilgilerini ise, aslında rengi "kara" olmayan, turuncu olan "Kara kutu" çekti.
"Neden turuncu kutuya kara kutu deniyor?" diye sordu Nadide. Turuncunun doğada pek rastlanmayan bir renk olduğunu, görülmesinin kolay olduğu için, uçakların tüm uçuş bilgilerinin kaydedildi "kara kutunun" aslında "turuncu" olduğunu öğrendi.
Çocukların Ankara'daki son durağı ise Harikalar Diyarı oldu;
Masal ve çizgi film kahramanlarının heykellerini karşılarında görünce çok heyecanlandı çocuklar. Bol bol fotoğraf çektirdiler.
Üç günlük Ankara ziyareti, Cumartesi sabahı yine Hosta grubun verdiği sabah kahvaltısı ile sona erdi.
Kahvaltı sonrası, ellerinde pek çok hediye, göğüslerinde Anıtkabir'den aldıkları Atatürk rozetleri ile, Ankara'dan Çankaya Belediyesi'nin sağladığı araçla Soma'ya doğru yola çıktı çocuklar.
Akşama doğru aradık tek tek; Hepsi varmışlardı evlerine; akıllarında Türkiye'nin Başkentiyle dolu anıları ve tatlı bir yorgunlukla....