Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin Suriye politikasına yönelik Batı medyasında son dönemde yayınlanan bazı yorumlar şöyle:
• Ankara’nın Suriye içsavaşına müdahil olup muhaliflere silah sağladığını ABD’nin saygın gazetesi New York Times geçen cuma günü yazdı ve savaşın, Türkiye’ye giderek yaklaştığını savundu.
• İngiltere’nin ve dünyanın en saygın medya kuruluşlarından BBC’nin diplomasi ve savunma editörü Mark Urban 11 Ekim tarihli yazısında şu ifadeyi kullandı: “Türkiye’nin ya istihbarat zaafı var veya Suriye krizini kasten tırmandırıyor. Her iki durumda da Ankara, içsavaşa müdahalesini artıyor. Zor bir denge numarası yapıyor. Esad karşıtı kampta bile birçok Suriyeli, Türkiye’nin silah sevkiyatına ve muhaliflerin hareketlerine izin verip Suriye’de akan kanı artırmasında oynadığı yolu unutmayacak.”
• Ortadoğu’daki en kıdemli İngiliz muhabir olan Robert Fisk, The Independent’ta 8 Ekim’de yayınlanan yazısında Ankara’ya çok sert eleştiriler yöneltti: “Türkiye, sınırdan Suriye’ye silah ve silahlı adamlar sokuyor. Bir despot olan, feci bir rejimin başındaki Beşar Esad kurban haline geldi.”
* * *
Türkiye’nin son dönemde yakınlaştığı bölge ülkelerinin medyasında da Ankara giderek daha sert eleştiriliyor.
• Mısır’ın El Ehram gazetesinde 4 Ekim’de yayınlanan, daha sonra Suudi finansmanlı El Arabiya’nın sitesinden de yansıtılan Gamil Matar imzalı yazıda şöyle dendi: “Bize Türk modelinden bahsetmeyin. Türkler Arapları bilmiyor. Onlara reform öneren ilk yabancı da değiller. Suriye içsavaşı Ankara'nın bölgesel itibarına darbe vurdu. Türkiye, Erdoğan’ın dış politikasından memnun değil. Avrupa’dan uzaklaştı ve mezhepçiliğin, aşiretler arası savaşların eşiğine geldi.”
• Katar merkezli El Cezire ise 2 Eylül’de Pepe Escobar’ın şu ifadeleri kullandığı “Büyük Kürdistan devleti ufukta göründü mü” başlıklı yazısını yayınladı: “Suriye’nin kuzeyine Kürt bayrakları çekildi. Türkiye ne yapacak? Suriye’yi işgal mi edecek. O halde (Türkiye’deki) Kürtlerin tepkisi yıkıcı olacaktır.”
• Son dönemde Ankara ile çok yakınlaşan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yayın organı mahiyetindeki Rudaw’dan da 4 Eylül'de çatlak bir ses çıktı. Hiwa Osman imzalı yazıda Türkiye “Ortadoğu’nun hasta adamı” diye anıldı, ABD’nin Ankara’yı “şımarttığı” ve PKK’yı terör örgütü saymaması gerektiği savunuldu. Yazar, “Türkiye şu anda Ortadoğu’ya liderlik edebilir, ama bölgeye istikrar geldiğinde uygun bir lider olmayacaktır” dedi.
* * *
Konunun bağımsız uzmanları da Ankara’nın Suriye siyasetini giderek daha keskin bir kalemle eleştiriyor.
• ABD’nin eski Ankara büyükelçisi ve etkin dışişleri istihbaratçısı Morton Abramowitz, 14 Ekim’de The National Interest’te şöyle yazdı: “Türkiye Suriye konusunda giderek zorluklara boğuluyor. Ankara’nın Esad’ı indirme çabalarındaki kaydadeğer katkısı halktan destek görmedi ve bugüne dek başarısız oldu. Erdoğan’ın Suriye’ye müdahalesi, İslamcı siyasi kesimler de dâhil olmak üzere giderek daha fazla sorgulanıyor ve kendisinin de ne yaptığını bilmediğine dair bir inanç oluşuyor.”
• John Hopkins Üniversitesi uzmanı Halil Karaveli, ABD’nin en etkin dış politika düşünce kuruluşuna ait Foreign Affairs dergisinde 11 Eylül’de yayınlanan yazısında çok sert ifadeler kullandı: “Türkiye bir barış ortağı değil. Ankara’nın mezhepçiliği, ABD’nin Suriye politikasını da köstekliyor. Türkiye, Suriye’de Müslüman Kardeşler’le yakınlaşırken Alevileri düşman gibi kınayarak bu ülkedeki mezhep savaşını körükledi.”
• 28 Şubat sürecinde Türk ordusunu eleştiren bir makale yazınca işinden olan Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Jeremy Salt geçen ayki yazısında Ankara’da ilk kez “rejim değişikliği” isteyen bir hükümet olduğunu savundu ve bu hükümetin uluslararası hukukun hangi kurallarını ihlal ettiğini tek tek sıraladı.
• Dünyaca ünlü tarihçi Norman Stone geçen hafta İngiliz gazetesi The Times’da “Atatürk haklıydı. Türkiye, tarihini hatırlayıp ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesine geri dönmeli” diye yazdı.
• Fransa’nın en önemli stratejistlerinden olan tarihçi ve gazeteci Alexandre Adler, Hürriyet'ten Arzu Çakır Morin'e şunları söyledi: "Şu anda yaşananlar, Davutoğlu’nun dış politikasının tam anlamıyla çökmesidir. Davutoğlu sıfır sorun iddiasıyla, Ortadoğu’da 50 yıldır süren farklı çıkarları ve güç dengelerini sihirli değnekle düzeltebilecek bir sihirbaz değildir."
• Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Birol Başkan önceki gün Anadolu Ajansı'na şunları söyledi: "İran rejimi 30 yıl ayakta kalmıştır, 30 yıl daha ayakta kalır. Türkiye, Suriye konusunda keşke sabırlı davranmaya devam etseydi."