Ankara Temsilcisi iki gazeteciden birer kitap

Güncelleme Tarihi:

Ankara Temsilcisi iki gazeteciden birer kitap
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2004 00:00

PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirildiÄŸi, dönemin BaÅŸbakanı Bülent Ecevit tarafından 16 Åžubat 1999’da açıklandı. Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’in yazdığı son kitap, Kürt Kapanı Åžam’dan/Ä°mralı’ya Öcalan (Remzi Kitabevi), yakın geçmiÅŸimizin bu kritik olayı üzerindeki pek çok esrar perdesini kaldırıyor, pek çok kara kutuyu açıyor.Çalışmanın ortaya çıkardığı gerçeklerin başında, Öcalan’ın Türk güvenlik kuvvetlerince yakalanmadığı, Amerikan gizli servisi CIA tarafından hazırlanan uluslararası ölçekte bir operasyonun ardından Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı tarafından teslim alındığı geliyor. Yetkin, bu gerçeÄŸi CIA’nın MÄ°T’e resmen ortak operasyon teklifiyle geldiÄŸi 4 Åžubat 1999’da, Çankaya Köşkü’nde gece yarısı yapılan çok gizli bir karar toplantısına katılan devletin üst düzey dört yetkilisinin tamamıyla, yani CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel, BaÅŸbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Hüseyin KıvrıkoÄŸlu ve MÄ°T MüsteÅŸarı Åženkal Atasagun’la yaptığı konuÅŸmalar ardından ortaya çıkarmış.Ä°SMAÄ°L CEM: ÖCALAN ÇIKMASAYDI SURÄ°YE’YÄ° DENÄ°ZDEN ABLUKAYA ALACAKTIKSuriye, Öcalan’ı çıkarmamış olsaydı, harekat denizden abluka ile baÅŸlayacaktı. Hükümet askeri harekatı göze almıştı. Adana’da Suriye ile mutabakata varılmasaydı (20-21 Ekim 1998) askeri önlemler gündeme gelirdi. Türkiye, terör altyapısının Suriye’den çıkartılması amacıyla her ÅŸeyi göze alarak doÄŸru yapmıştır; doÄŸru yaptığı sonraki olaylarda ve terörün hız kaybetmesinde görülmüştür.MURAT YETKÄ°N KÃœRT KAPANI’NDA ABDULLAH ÖCALAN’IN YAKALANMASININ PERDE ARKASINI AÇIKLIYORDemirel: Biz yakalamadık Amerikalılar teslim etti‘Hadise ÅŸudur. Biz bunu izliyorduk, hep izledik. Ama biz yakalamadık. Bunu Amerikalılar bize teslim etti. Yunanlıların kolunu büken de Amerikalılar. Zaten Kenya’da Yunan BüyükelçiliÄŸi’nde iÅŸin patlaması da bir nevi deÅŸifredir.MÄ°T Ä°TALYA’DA OPERASYON ÖNERDÄ°Demirel’in aktarımı: ‘MÄ°T Ä°talya operasyonu için bir teklif getirdi. Haberimiz vardı. Bıçak kemiÄŸe dayanmıştı. Yöntem deÄŸiÅŸtirmek mecburiyetindeydik. Bunu yapmak da, bir nevi saÄŸa sola saldırmak demekti. Amerikalılar bizim bir ÅŸey çıkaracağımızdan emin oldular. BaÅŸka çare kalmamıştı, bir yerlere bir ÅŸey yapmak zorundaydık. Ve yapacaktık. Suriye olmazsa Yunanistan, o olmazsa Ä°talya, ama mutlaka olacaktı. Bunu anladılar.’DÜĞMEYE BASAN CLINTONABD cephesinde Öcalan’ın yakalanması için Türkiye’ye yardım edilmesi kararını ABD BaÅŸkanı Bill Clinton verdi. Clinton’u ikna eden kiÅŸi Ulusal Güvenlik Danışmanı Sandy Berger idi. Ancak Berger’e öneriyi getiren ve aslında olayın perde gerisindeki isim olan kiÅŸi ise, Beyaz Saray’ın Güvenlik Ä°ÅŸleri ve Kontrterörizm Danışmanı Richard Clarke oldu. Clarke, daha sonra 11 Eylül 2001 olaylarının Kongre’de soruÅŸturulması sırasında, istifa ettiÄŸi Bush yönetimine getirdiÄŸi ağır eleÅŸtirilerle dünya kamuoyunca tanınacaktı. Süreçte daha sonra CIA’nın başına geçecek Avrupa Bölüm BaÅŸkanı George Tennet ve 1994’te uluslararası terörist ‘Çakal’ Carlos Ramirez’in Sudan’da Fransız gizli servisince teslim alınması operasyonunu hazırlayan CIA’nın terörizm ve Afrika uzmanı (Halen ABD DışiÅŸleri Kontrterörizm Koordinatörü) Cofer Black önemli pay sahibiydi. Diplomatik cephede ise üç isim öne çıkıyordu: Ankara Büyükelçisi Mark Parris, Atina Büyükelçisi Nicholas Burns ve ABD DışiÅŸleri Siyasi MüsteÅŸarı Strobe Talbott.HER ÅžEYÄ° BAÅžLATAN ADIMCIA’nın Türkiye’ye bu teklifle gelmesinin ardında Türkiye’nin attığı çok önemli bir siyasi-askeri adım var. EÄŸer Ankara, yıllardır Öcalan ve kurmay heyetini barındıran Suriye’ye karşı savaşı göze alarak meydan okumamış olsaydı, Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkması, Yunanistan, Rusya, Ä°talya, tekrar Rusya, Tacikistan, tekrar Yunanistan ve nihayet Kenya’da sonuçlanan uluslararası siyaset ve diplomasi maratonu koÅŸulmayacaktı. Bu noktada 15 Eylül 1998’de Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in Hatay’da yaptığı konuÅŸma önem taşıyor. Ancak daha önemlisi, 1 Ekim’deki Meclis açılışında CumhurbaÅŸkanı Demirel’in Suriye’yi resmen, gerektiÄŸinde savaÅŸ kararını alacak olan TBMM Genel Kurulu’nda tehdit etmesi, Türkiye’de son zamanlarda az görülen bir liderlik örneÄŸi.11 YILLIK Ä°HMAL9 Ekim’de Çankaya’da yapılan gizli dış politika zirvesinde açıkça Suriye’ye savaÅŸ ihtimali tartışılıyor. Demirel, Ecevit, Mesut Yılmaz, KıvrıkoÄŸlu, Ä°smail Cem ve Ä°smet Sezgin arasında yer yer sertleÅŸen tartışmalar, kitapta gizli toplantı tutanaklarından veriliyor. Kitapta verilen bilgilerle, örneÄŸin, hükümetlerin 11 yıllık ağır bir ihmalle, Suriye’ye Öcalan’ın iadesi için tek bir nota bile vermediÄŸi anlaşılıyor. Bu ilk nota, Deniz Baykal’ın DışiÅŸleri Bakanlığı döneminde, MüsteÅŸar Onur Öymen’in giriÅŸimiyle 23 Ocak 1996’da veriliyor. KARDAK KRÄ°ZÄ° BAÄžLANTISI MI?: Suriye’ye savaÅŸ ilanından bir adım öncesi demek olan Nota’nın verilmesinden yalnızca üç gün sonra, 27 Ocak 1996’da hiç beklenmedik bir yerde, Bodrum açıklarındaki Kardak kayalıklarında bir askeri-siyasi kriz patlıyor. Kardak krizi Clinton’ın devreye girmesiyle yatışıyor. Ama Genelkurmay’da bu olay, Türkiye’nin gerektiÄŸinde Suriye sınırlarına birlik kaydırmasının onu Batı’da da meÅŸgul edecek bir krizle engellenmek isteneceÄŸi mesajı olarak deÄŸerlendiriliyor. 1995 yılında Genelkurmay, MÄ°T ve DışiÅŸlerinin ortak çalışmasıyla Suriye’nin Türkiye’ye ne kadar direnebileceÄŸi defalarca test edildi. Bunun sonuncusu, savaÅŸ ilanından bir önceki adım olan nota öncesinde, Kasım 1995 sonunda Samandağ’da yürütülen bir harekat oldu. Ä°kinci Ordu’ya baÄŸlı 39’uncu Tugay, 24 Kasım günü, bir PKK’lı grubu takip amacıyla Suriye’ye giriyor. Zırhlı araçların da kullanıldığı operasyonda Suriye topraklarına topçu ateÅŸi açılıyor. Suriye askerleri geri çekiliyor; 10-15 kilometre derinliÄŸi olan operasyon, Åžam’ın Ankara’ya direnemeyeceÄŸinin son kanıtı oluyor. Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, ‘Satranç Tahtasındaki Yeni Hamleler-Hangi PKK?’ baÅŸlıklı yeni kitabında PKK olayı ve siyasi sonuçlarını konu alıyor. Ãœmit Yayınları’ndan çıkan kitabında Fikret Bila, PKK’yı üç dönem itibarıyla inceliyor. Birinci dönemde 1984 yılından Abdullah Öcalan’ın yakalandığı 1999 yılı ÅŸubat ayına kadar olan geliÅŸmeler irdeleniyor. Bu dönemde, PKK bağımsız Kürt devleti kurmayı hedefliyor. Ä°kinci dönemde, Öcalan’ın Ä°mralı’da yazdığı savunmalarla belirginleÅŸen strateji deÄŸiÅŸikliÄŸi içinde, Bağımsız Kürt devleti amacından vazgeçilmesi ve yerine ‘Demokratik Cumhuriyet’ tezinin konulması irdeleniyor. Üçüncü dönemde oluÅŸturulan yeni örgüt ele alınıyor. PKK’nın stratejii deÄŸiÅŸikliÄŸi içinde Kürtlerin kurucu ortak olarak tanınması ve bu hususun Anayasa’ya geçirilmesi talebiyle, Öcalan’ın ‘’Dört devlette ortaklık (Türkiye, Ä°ran, Irak, Suriye)’’ tezi inceleniyor. Kitap, Leyla Zana ve arkadaÅŸlarının partileÅŸme giriÅŸimlerinin perde arkasına da ışık tutuyor. Bila, kitabında PKK’nın kurucu ortaklık tezi, Türkiyelilik üst kimliÄŸi gibi yaklaşımlarını Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün nasıl algıladığı da bu iki kuruluÅŸun verdiÄŸi resmi yanıtlarla belgeleniyor. Bila’nın kitabının ek ilginç bölümlerinden birinde, Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliÅŸinden sonra Jandarma Ä°stihbaratı’ndaki sorgusu yer alıyor. Öcalan, sorgusunda Suriye’den çıkarılışını, Yunanistan-Rusya-Ä°talya-Rusya-Kenya eksenindeki yolculuÄŸunu anlatıyor.TSK’DAN YANIT: KURUCU ORTAKLIK TALEBÄ° BÖLÃœCÃœLÃœKTÃœR Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden yapılanması söz konusu olmadığı gibi Anayasayanın 4. maddesi gereÄŸi böyle bir teklif de dahi bulunulamaz.Bu nedenlerle ayrılıkçı akımların Türklerin ve Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ortakları olduÄŸu ve bu yaklaşımla Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden yapılanması gerektiÄŸi ÅŸeklindeki iddaları tamamen ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan söylemlerdir.’’FÄ°KRET BÄ°LA HANGÄ° PKK KÄ°TABINDA APO’NUN JANDARMA Ä°STÄ°HBARATINDAKÄ° SORGUSUNA yer veriyorSuriyeliler git dediler, AB ülkeleri de beni istemediSuriye El Muhaberat servisinden yetkililer gelip, oradan ayrılmamı istediler. Lübnan’a da gidemeyeceÄŸimi belirttiler. Bu konu Åžam’daki evimde gerçekleÅŸti. Zorla misafirlik olmaz diye hazırlıkların yapılmasını söyledim. Pasaportum Avrupa’dan geldi. Yunanistan’da bulunan temsilcimiz Rozalin’e hazırlıkları yap, Yunanistan’a geleceÄŸim dedim ve yanıma çağırdım. Åžam’dan normal tarifeli uçakla Atina’ya gittim. 09 Ekim 1998 tarihinde. Uçakta tanınmamak için kendi kendimi kamufle ettim. YUNANLILAR KABUL ETMEDÄ°Atina’ya indik. Yunanistan istihbaratının üst düzey sorumlusu Dimitri sivil kıyafetliydi, bana Abdullah Öcalan olup olmadığımı sordu. 12.00 sıraları idi. Sizin burada kalma süreniz 17.00’ye kadardır dedi. BaÅŸbakanlık talimatı ile uçakla Stockholm’e gönderileceÄŸimizi söyledi. Tartıştık. Durumun sıkışık olması nedeniyle Mahir’le telefonla irtibat kurduk. Rusya’ya gelip gelemeyeceÄŸimizi sorduk. Küçük bir uçak buldular. 8 kiÅŸilik bir jetti. Uçağı Yunan yetkilileri ayarladı. Üç saat içerisinde Moskova’ya gittik. RUSYA’DAN PRÄ°MAKOV ÇIKARTTIMoskova’da 30 gün kaldım. Bu süre içerisinde baktık sıkıştırılıyoruz, Interpol meselesini söyleyip burada tutamayız dediler. Rusya’da Primakov iÅŸi düğümledi. Parlamento ile her türlü iliÅŸkiler açıktı. Herkes olumlu olmasına raÄŸmen Primakov kesinlikle ülkeyi terketmemizi istedi. Tekrar ülke aramaya baÅŸladık. HAVAALANLARI BANA KAPATILDI12 Kasım 1998 günü saat 21.00’de yolcu uçağı ile Ä°talya’ya gittim. Ä°lk gelen polise ben PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ım dedim. Ä°ltica etmek istediÄŸimi söyledim, beni Türkiye’ye teslim etmeyeceklerini söylediler. Ä°talya’da iken ülke arayışlarına girdik. G. Afrika, Yunanistan, Moskova, Hollanda, Finlandiya, Baltık ülkelerine baktık. Libya’ya baÅŸvurmadım. Avrupa ülkelerinden gelen cevaplar Roma sürecinin aynı olacağı idi. Yalnız Ä°ngiltere kesinlikle gelmememi yazılı olarak gönderdi. Bu esnada Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde ÅŸu an üzerimde çıkan sahte bir pasaport ayarlanarak Rusya’ya gittim. Moskova’ya gittikten 2-3 gün sonra güvenlik geldi. İç güvenlik yetkilileri bana Mahir’in beni kandırdığını söylediler. UçaÄŸa kadar beni iç güvenlik getirdi. 1 Åžubat 1999’da Yunanistan’a Novingrad’dan gittik. Atina havaalanında bizi yine aynı yetkili Dimitris karşıladı. İçeri sokmadılar. TelaÅŸla beni nereye gönderebileceklerini söylediler. Bir ara Kenya lafı geçti. Aceleyle beni uçakla Korfu Adası’na gönderdiler. O gece Korfu’da beni bir eve götürdüler. Korfu Adası’ndan uçakla ayrıldık. Oradan Hollanda’ya Misk’e götürüldük. Hollanda’da avukat Berita ile görüştük. Bu arada bütün Avrupa ülkelerinin havaalanlarının bana kapatıldığını duydum. KENYA VE YAKALANIÅžBizi Hollanda’ya götürecek uçak gelmediÄŸi için tekrar Atina’ya döndük. Uçak deÄŸiÅŸikliÄŸi yapıldı. Benle Mehmet Kenya’ya gönderildik. Yunan elçilik görevlileri bizi elçiliÄŸe götürdü. En son gün bana saat 17.00’de havaalanına gideceksiniz, buradan istediÄŸiniz yere gidebilirsiniz dedi. Ben Amsterdam’a gideceÄŸimizi söyledim. Havaalanına elçilik aracı ile diplomatik dokunulmazlığından dolayı gitmek istediÄŸimizi söyledik. Kabul etmeyince aramızda sert tartışmalar oldu. Sonuçta Kenyalılar beni arkadaÅŸlarımdan soyutlayarak kendi araçları ile havaalanına getirdi. UçaÄŸa bindim. Birden etrafımız sarıldı. Hemen yere yatırıldım ve yakalandım.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!