A.A.
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2011 18:41
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Selçuk Atalay, bir hastanın difteriden ölmesiyle ilgili olarak, 'Aşılama oranlarının düşük olması ölüm getirdi” dedi.
Ankara Tabip Odasınca bir televizyon kanalında Ankara'da bir hastanın difteri nedeniyle hayatını kaybetmesiyle ilgili basın toplantısı düzenlendi.
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Selçuk Atalay ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Alpay Azap'ın katıldığı basın toplantısında, bu konuda Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın açıklama yaptığı belirtildi.
Ankara Tabip Odasında düzenlenen toplantıda konuşan Atalay, programda diğer katılımcıların Ankara Tabip Odasını yalancılıkla suçlamalarını “halkı yanlış bilgilendiriyorsunuz ve endişeye sürüklüyorsunuz” diye söylemlerde bulunduklarını belirterek, bu söylemleri kınadıklarını ifade etti.
Sağlık Bakanlığı yetkililerinin “halkı doğru bilgilendirmediğini belgelerle kanıtladıklarını” öne süren Atalay, “Sağlık Bakanlığını olanları saklamak yerine olayların üzerine gitmeye ve kurumları suçlamak yerine onlarla birlikte çalışmaya davet ediyoruz” dedi.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi olan Mehmet Ceyhan'ın Ankara'da difteri hastalığından hayatını kaybeden hastaya biyopsi yapıldığını söylediğini hatırlatan Atalay, “Yaptığımız işlemi biz hekimlerin doğru tarif etmesi gerekir. Ölmüş bir hastaya biyopsi yapılmaz. Yapılan işlemin adı nekropsidir” diye konuştu.
Prof. Dr. Ceyhan ve Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom'un hayatını kaybeden hastaya “henüz difteri tanısı konulmadığını” iddia ettiklerini belirten Atalay, ancak hastanın epikriz raporunda tanının “difteriye bağlı akut miyokardit ve kalp yetmezliği” olarak tarif edildiğini bildirdi.
Tartışmanın “hayatını kaybeden hastaya otopsi yapıldı, yapılmadı” olarak yürütülmemesi gerektiğini belirten Atalay, “Başkent'te 2011 yılında bir kişi difteri nedeniyle hayatını kaybediyor. Difteri, Avrupa'da en son 1992 yılında, Türkiye'de ise Sağlık Bakanlığının verilerine göre 2003'te görülmüştür ve bunlar da ölümlü vakalar değildir. Asıl tartışılması gereken konu budur” dedi.
Atalay, Sağlık Bakanlığının Türkiye'de aşılama oranını difteri boğmaca ve tetanos aşılamasında yüzde 96 olarak açıkladığını ancak Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünün 2008 yılı araştırmasına göre bu oranın yüzde 80.4 olduğuna dikkati çekti. Atalay, “Aşılama oranlarının düşük olması ölüm getirdi” diye konuştu.
“DİFTERİ, AŞI İLE ENGELLENEBİLİR BİR HASTALIKTIR”
Doç. Dr. Alpay Azap ise şu bilgileri verdi:
“Difteri aşı ile engellenebilir bir hastalıktır. Aşılamada birtakım sorunlar yaşanıyorsa ve aşı ihmal ediliyorsa her an salgın yapabilecek bir hastalıktır. Hükümetin Sağlıkta Dönüşüm Programı da açıkçası aşılamayla ilgili birtakım ciddi sıkıntılar doğmasına sebep olabiliyor. Bağışıklamayla ilgili çocukların aşılanmasının yanı sıra erişkinlerin aşılanması gerekebiliyor. Erişkinlerde difteri mikrobuna karşı antikor düzeyi düşebiliyor ve erişkinler de difteri nedeniyle hastalanabiliyor. Her 10 yılda bir erişkinlere difteri aşısı öneriliyor. Türkiye'de erişkin bağışıklama konusu tamamen ihmal edilmiştir.”