Ankara SSK İşhanı’nda postmodern hayat

Güncelleme Tarihi:

Ankara SSK İşhanı’nda postmodern hayat
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2002 02:10

Ankara'da günlük güneşlik bir pazar sabahı. İnsanlar bir tarafı Sakarya Caddesi'ne bakan Sovyet tarzı binaya doğru akın ediyor. Sevimsiz binanın kapısından girince hava bir anda değişiyor. Avlu etrafında dizilmiş eğlence yerlerinin renkli neonları ortalığı biraz da olsa sevimli hale getiriyor.

Dip dibe vaziyet almış taverna-cafe-kulüp-gazino-bar karışımı mekanlardan alabildiğine sesler yükseliyor. Ortama 'gece' ambiyansı verilmiş kulüplerde bakımlı kadınlar ve şık erkekler, halay çekip dans ediyorlar. Çankaya ve Gaziosmanpaşa gibi yukarı mahallelerin sakinleri, sabah mahmurluğunu üzerlerinden atmaya çalışırken, aşağı mahallelerin sakinleri Kızılay'da eğlenceyi zirveye taşıyorlar.

Gündüz saatlerinde ailelerinden izin koparabilen genç kızlar, haftalığını almış sanayi sitesi çırakları, en süslü halleriyle sahnedeki sanatçıları alkışlıyor. Şamatanın doruğa tırmandığı bir anda sesler kesiliyor. Zemin kattaki camiden ezan sesi yükseliyor. Öğle namazı sonrası müzik ve dans yeniden başlıyor. Kısa bir sessizliğin ardından omuzundaki şalı masasına bırakan genç bir kadın, Ankaralı Tarkan'ın söylediği şarkılara kıvrak dansıyla eşlik etmeye başlıyor. Programa ara verildiğinde Gölge Bar'ın kapısında izdiham oluşuyor. İçeri girmeye çalışan takım elbiseli dört kişi güvenlikçiler tarafından geri çevriliyor. Aynı zamanda eczacı olan bar sahibi Mehmet Kölemen, Gölge'nin manifestosundaki ilk maddeyi hatırlatıyor: Takım elbiseliler ve mafyatik stildekiler içeri alınmaz!

AİLE ÇAY BAHÇESİ DÜZENİ

Rock barların dışındaki kulüplerde 'aile çay bahçesi' düzeni hakim. Yalnız erkekler bir tarafta, kız-erkek karışık gruplar bir tarafta. Kız arkadaşını sap erkeklerin bakışlarından kaçırmak isteyenler, pistte göbek atarken bile bakışları savacak sert tavırlar sergilemeyi ihmal etmiyorlar. Aşırıya kaçan kesişme durumlarında iriyarı papyonlu bir garsonun sert uyarısı, gerginleşen ortamı sakinleştiriyor. Bitişik mekanların kimileri tıka basa doluyken bazıları az sayıdaki müşterisine hizmet veriyor.

Akşama doğru müşteri profili değişiyor. İftarlık zeytin peynir almaya gelen yaşlı amcaların yanı sıra uzun saçlı rockerlar SSK'nın basamaklarından binaya dahil oluyorlar. Alışverişe gelenler zemin katlardaki kasaplara ve şarküterilere yönelirken, gençler rock mekanlarının önünde birikiyor.

Gündüz müşterilerinin yerlerini gece müdavimlerine bıraktığı 18 kulüpte eğlence aralıksız sürüyor. Teravi namazı için zemin kattaki cami hareketlenmeye başlıyor. Tüm kulüpler söz birliği etmişçesine volümlerini düşürüyor. Namaz sonrası camiden ayrılan cemaate yaklaşıyorum. Durumdan şikayetçi olmadıkları ortada. Cami çıkışı ayakkabılarını giymeye çalışan emekli öğretmen Yılmaz Kayabaş (65) üst katlarda içkili müzikli bir yerlerin olmasının kendisini rahatsız etmediğini söylüyor: ‘10 yıldır bu camiye geliyorum. Allah’a ulaşmak için illa ki görkemli binalar mı gerekli? Putlara karşıyız, diyoruz ama ibadet yapılacak yerleri abartarak yeni put mekanlar oluşturmaya çalışıyoruz. Allah’a mı, yoksa mekana mı tapındığımız konusu anlaşılamıyor. Böylesine mütevazı mekanlar ibadet için daha uygun. Üst katlardaki kulüplere gelince; ibadet te eğlence de yaşamın parçası. Eğlenceye gelenin burayı görmesi kendisinin ibadete ne kadar yakın olabileceğinin bir işareti olarak da kabul edilmeli. Yaşamı boyunca bir camiyle ilişkisi olmayanların zorunlu olarak bile olsa bir ibadet yerine yakın olmaları, onların zamanla ibadete yönelmelerini sağlar.’

Buranın saati saatine uymaz

Ukala Bar'ın işletmecisi Hayati Bey SSK hanındaki durumu şöyle anlatıyor: ‘Buraların saati saatine uymaz. Yan tarafta çok tutulan bir şarkıcı var. O sahneyi bırakınca bizim köçeklerin gösterisi başlıyor. Aynı müşteriyi bir süre sonra burada görebiliyorsunuz. Çok fazla eğlence mekanının olması rekabeti de getiriyor. SSK'daki diğer mekanlar rakibimiz de olsa yaptıkları güzel şeyler diğer yerlere de yansıyor. Mesela geçenlerde Yıldız Tilbe, İzel geldi. Yan taraftaki kulüplerde program yaptılar. Böyle ünlü sanatçıların gelmesi diğer mekanların da lehine oluyor.’

ZAFER SEYHAN (Kasap)

Hoşgörülü olacağız

Zamanında böyle bir bina yapılmış. Kulüpler buralara gelmeden önce kim işyeri açtıysa tutunamadı ya taşındı ya battı. Şimdi düşünüyorum. Yukarıdaki eğlence mekanları olmazsa ne olur. Bomboş izbe bir yer. Öyle olmasındansa böylesi daha iyi. Zaten en üst katlarda devlet daireleri var. Onlar da durumdan memnun ki burada işler yürüyor. Kulüpler olmasa burası yarıaçık cezaevine döner. Hoşgörülü olacağız.’

YUSUF DEMİRKOL (Gölge Bar solisti)

Huysuz Virjin David Bowie karışımı

ODTÜ ve BİLKENT öğrencilerinin müdavimi oldukları Gölge Bar'da müzik yavaş yavaş harlanmaya başlıyor. Ve Yusuf Demirkol sahnede sınav yorgunluğunu atmaya çalışan kitleyi coşturuyor. David Bowie ve Huysuz Virjin karışımı şovuyla izleyicileri de olayın içerisine çekiyor. Demirkol'un sağlam bir hayran kitlesi oluşmuş. Aslen İstanbullu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde okuyor. Yakında kaset çalışmalarına başlıyormuş. Aynı zamanda İstanbul'daki bir ajansta modellik yapan Demirkol alternatif rock yapıyor: ‘Aslında tarzımız glam rock. İngiltere'de 80'lerden sonra ortaya çıkan süslü çocukların kendilerini ifade ettiği, feminen tavırların sahnede hakim olduğu, iletişimin birebir kurulduğu bir şov. Ankara'da, yani İç Anadolu'dayız ne kadar yapılabilirse biz de o kadarını yapabiliyoruz.’’

ESKİ ECZACI YENİ BAR SAHİBİ: MEHMET KÖLEMEN

Namı yurtdışına kadar yayılan, Gaziosmanpaşa ve Çankaya'nın gençleri için bile bir çekim merkezi olan Gölge Bar'ın hikayesini anlatıyor Mehmet Kölemen: ‘‘İki eczanem vardı, 6 yıl önceki krizle birlikte iflas bayrağını çekerek Gölge'yi açtım. SSK'ya ilk geldiğimde burası 60 kişinin çalıştığı bir tekstil atölyesiydi. Kolları sıvayıp burayı Kızılay'ın ilk rock barına dönüştürdük. Buranın açılmasıyla birlikte Ankara'nın yukarısı dediğimiz Çankaya, Tunalı'dan itibaren gece hayatı da aşağıya kaymaya başladı. Rock, caz, blues, reggy bazen alternatif çalan bir bar. Kendi tarzında sürekli canlı müzik yapılan bir yer. 365 gün durmadan saat 22.00’den sabahın ilk saatlerine kadar kesintisiz müzik yapıyoruz. Buraya çıkan grupları büyük bir titizlikle seçiyoruz. Hergün canlı müzik var: Pazartesi: Afro Walako (Roots, Reggae), Salı: Sameway (Unplugged Oldies), Mind Tricks (Modern Rock), Çarşamba: Sameway (Unplugged Oldies),Trip (Blues, Rock, Oldies), Perşembe: Sameway, The Project (Hard rock, Blues), Cuma: Raindog (Alternative , Modern rock), Green (Hard rock, Oldies), Cumartesi: Exe (Alternative, Modern rock), Diplomatic Immunitiy (rock, 80'ler), Pazar: Flu (funk, rhythm'n blues). Cuma cumartesi günleri giriş ücretli.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!