Güncelleme Tarihi:
Sırada profesyonel ordu var
Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan, aklına gelen bütün fikirleri küçük not defterlerine yazıyor.
Tartıyor, biçiyor, hesaplıyor ve sonra da öneriyor.
O sadece eleştirmiyor, çözüm üretiyor.
1967 Varto depremini yaşamış.
Diyor ki:
‘‘Depremden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Artık bugün Türkiye'nin, düşündüğünü iyi tartan, iyi araştıran ve korkmadan söyleyebilen insanlara ihtiyacı var.’’
Dört yıldır başında bulunduğu ASO'nun tarihindeki en genç başkanı Zafer Çağlayan. Bedelli askerlik önerisinin benimsenmesinden güç alarak, şimdi de Türkiye'nin profesyonel ordu kurmasını öneriyor.
Bedelli askerliğin, profesyonel ordunun altyapısını oluşturacağını kaydeden Çağlayan, böylece ülkemizin deprem yaralarını sarmak için gereken finansmanı rahatlıkla bulabileceğini söylüyor.
Çağlayan'a göre bu sistemle Türkiye'nin kazançları epeyce fazla...
BİR BEDELLİ, 100 BİN KONUT
‘‘Bugün askerlik görevini bekleyen 400 bine yakın insan var ve bunun 200 bine yakını bedelli askerlik yapabilir. Bedelli askerliğin tutarı 15-20 bin mark olsun ve 2 ay bu kişilere temel eğitimle beraber bir de sivil savunma eğitimi verilsin dedik. 5 yıl boyunca da sivil savunmanın emrinde olsunlar. Çünkü son olaylar gösterdi ki Türkiye'de sivil savunma konusunda çok büyük eksiklikler var.
Ayrıca bu para 12 ay vadede ödensin ki, sosyal yara açılmasın. Bedelli askerlikten elde edilecek kaynak, 200 bin kişinin faydalandığı düşünüldüğünde, 15 bin marktan 3 milyar mark, yani 750 trilyon eder. 750 trilyon eşittir, 100 bin konut.’’
PROFESYONEL ORDU
Çağlayan'ın önerisi bu noktada bitmiyor. O istiyor ki, bedelli askerlik profesyonel ordunun temelini oluştursun...
‘‘Bir yedek subayın orduya sadece bir yıllık maaş maliyeti yaklaşık 3-4 milyar lirayı buluyor. Diğer maliyetleri de en azından bir bu kadar tutuyor. Düşünün. Bunun yanında insanlar askere gittikleri zaman vergi sisteminin dışına çıkıyorlar ve vergi kaybı doğuyor.
Yani, aslında bedelli askerliğin Türkiye'ye getirisi 750 trilyondan çok daha fazladır. Bu tabloya bakarak, Türkiye, en kısa zamanda 'profesyonel ordu' fikrini gündeme getirmeli ve enine boyuna tartışmalı. Bu şekilde, askerlikte yeni mekanizmalar geliştirilebilir ve yığılmalar önlenebilir. Birçok ülkede bu sistemler yerleşmiş durumda. Bedelli askerlik, belki de profesyonel ordunun alt yapısını oluşturacak.’’
Zafer Çağlayan'ın 17 Ağustos depreminden sonra yaptığı öneriler arasında en dikkat çekici olanlardan biri de deprem tahviliydi...
DEPREM TAHVİLİ
‘‘Türkiye'nin bugün 18,5 katrilyon iç borç stoku var. Bunu ödemek için de 20 katrilyon faiz ödemek zorundayız. Biz bu durumda Türk insanının sağduyusuna ve fedakarlığına güvenelim ama olayın ekonomik boyutunu da bozmayalım dedik. Dövize endeksli artı 10 puan reel getirisi olan deprem tahvili önerisini getirdik. Biz bugün 18,5 katrilyon iç borcu 20 katrilyon faizle finanse ediyoruz. Ama deprem tahviliyle, eğer dövize endeksli artı on puan yaparsak, yaklaşık yüzde 70'lik bir faize denk gelir ve biz 20 katrilyonu bulan borçlanma maliyetini 13 katrilyona düşürmüş oluruz. Bu Türkiye'nin 6-7 katrilyon yani 10-12 milyar dolar faizden tasarruf etmesi demektir. Bu tasarruf, Türkiye'nin deprem yüzünden açılan yarasını iki kez saracak bir kaynaktır. Tahvili bin dolarlık çıkarmanın anlamı yok. Biz vatandaşımıza gideceğiz. Tahvilleri 100 mark, 100 dolarlık kupürler halinde satmak istiyoruz. Memurların da alabilmesi için tahvil satışlarının maaş gününden sonrasına yani ayın 16'sına kadar uzatılmasını önerdik. Bunun yanında faiz kuponları ayrı tutulmalı. Çünkü ülkesinin bu durumunda ve inancı gereği faiz almayacağını belirten insanlar var. Bu kuponları da deprem fonuna yatırılabilir.’’
Türkiye, 17 Ağustos depreminden sonra yaralarını sarmaya çalışırken, biri ‘‘Yıkılanı daha sağlam yapalım ama bunun için para gerekir’’ diyerek alternatif fikirler üretti. Bedelli askerlik ve deprem tahvili teklifleri toplum ve hükümet tarafından büyük destek gördü. Zafer Çağlayan, bedelli askerlikten sonra, Türkiye'de ‘‘profesyonel ordu’’nun da çok tartışılacağını söylüyor.
Ambargodan telefona kaç para tasarruf edilebilir?
ZAFER ÇAĞLAYAN'IN YENİ ÖNERİLERİ
IRAK AMBARGOSU
Kaynak mı alın size kaynak. ABD'de tahvil alıp kendimizi ipotek altına sokacağımıza ABD'den Irak ambargosunu kaldırmasını isteyelim ve bu konuda ısrarcı olalım.
GSM İHALESİ
Bugün iki tane daha GSM hattı ihalesi gündemde ve bekliyor. Bu ihaleden Türkiye 1 milyar dolar elde edecek. 1 milyar dolar eşittir; 50 bin konut finansmanı.
KAMU ARAÇLARI
Japonya’nın nüfusu bizim iki katımız. Milli geliri ise 20 katımız. Japonya'da toplam kamu taşıt sayısı 10 bin civarında. İngiltere, Almanya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerin milli gelirleri bizim 8 katımız kadar ve nüfusları hemen hemen bizimle aynı. Kamu taşıt sayıları ise yine 11-12 bin kadar. Şimdi Türkiye'nin 100 bin kamu taşıtına ihtiyacı var mı, yok mu? Kamu araçlarının kendisini 4- 5 milyar dolar kabul etsek bile ben şunu teklif ediyorum. Bu araçları bedava dağıtın. Çünkü bu araçların yıllık şoför masrafı, yağ, benzin, bakım yedek parça masrafı yılda 1 milyar dolar tutuyor. Biz Japonya’dan daha zengin değiliz.
HAZİNE ARAZİLERİ
Devlet toprak ağası olmaz. Bugün devlet koruyamadığı milyonlarca metrekare toprağa sahip. Sadece İstanbul'u baz alıyorum. İstanbul'da en değerli kamu arazileri gasp edilmiştir. Bu arazilerin üzerlerine gece kondusundan, tesislere; ofislerden gökdelenlere kadar binlerce kaçak bina yapılmıştır. Ama bazı siyasetçiler devletin toprağını gasp edenlere aferin dercesine oralara yol, su, elektrik ve telefon getirmiştir. Şimdi ben de diyorum ki; devletin gücü yetiyorsa bunları bir günde yıksın. Ama bunları yıkamayacağımıza göre, o arazileri gasp edenlerden arazilerin parası alınsın. Yapılan bir hesaba göre bu sadece İstanbul'da gerçekleştirilse yaklaşık 100 milyar dolarlık bir kaynak elde edilecek. Yani Türkiye'nin dış borcunun tamamı veya başka bir deyişle gayrisafi milli hasılasının yarısı.
ÖZELLEŞTİRME
Türkiye'nin 100 milyar dolarlık özelleştirme kapasitesi var. Gerekli kanunlar da çıktı, topu taca atarak kimseyi kandıramazsınız. Bugün cesur adımlarla Türkiye özelleştirmenin 10'da birini gerçekleştirse 10 milyar dolarlık kaynak elde eder.
Hayatımın özeti bir siyah pardösü
1957 Muş doğumlu ve bir memur çocuğuyum. 5 kardeşin ortancasıyım. 1967 Varto Depremini yaşadıktan sonra Muş'tan ayrılıp Ankara'ya geldik. Orta ve Liseyi Ankara'da bitirdim. Hayatım boyunca hiç ikmale kalmadım. Teşekkür belgeleriyle okullarımı bitirdim.
ZEhir gibisin ZAFER
Cebir dersi Celal Hocam bana siyanür adını takmıştı. Zehir gibisin derdi hep.
Ben 8 yaşından beri çalışıyorum. Yaz tatiline girdiğimizin ertesi günü çalışmaya başlardım. Su sattım, simit sattım, terzide çalıştım, bakkalda, manavda, kırtasiyede çalıştım, okurken. Bahçelievler’de sobalı bir evde oturuyorduk. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gidip makine mühendisi olmanın hayalini kuruyordum. Bütün arkadaşlarım üniversite hazırlık kurslarına gidiyorlardı. Kurs ücreti 1200 liraydı. O parayı hayatım boyunca unutamam. Babamın imkanı olmadığı için çok yakın bir akrabamdan 1200 Lira borç istedim. Yaz tatilinde gelip yanınızda çalışır borcumu öderim dedim. Vermediler o parayı bana. Ağlaya ağlaya çıktım oradan. O hırsla Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği'ni kazandım. Üniversiteyi devletimin verdiği krediyle okudum. Ayda 500 lira alıyordum ama bu paradan 15 lira da kesilirdi. Bu arada abimin alüminyum atölyesinde kaynak işçiliği yapıyordum aynı zamanda. Kaynak bir gün gözümü aldı ve kapandı. Üç gün gözümü açamadım. Ama o yaptığım işten kazandığım parayla kendime siyah bir pardösü aldım. Bütün üniversite hayatım boyunca onu giydim. Bir bakıma bu pardösü benim tüm hayatımın özetidir.