Güncelleme Tarihi:
Hükümet yetkililerinin Reuters'a verdiği bilgiye göre adli incelemede, daha önceki bombalı saldırılarla bağlantılı olduğundan şüphelenilen Adıyaman kenti merkezli bir IŞİD hücresinin Ankara'daki bombalı saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceği düşünülüyor.
Geçen hafta Cumartesi günü Ankara tren garının önünde birkaç saniye arayla patlayan iki bomba, sendika, işçi dernekleri ve Halkların Demokrasi Partisi'nin (HDP) katıldığı barış yürüyüşüne hazırlananları hedef aldı. Seçimlerden üç hafta önce yapılan bu saldırı modern Türkiye tarihinin en kanlı saldırısı olurken, devletin istihbarat zafiyeti hakkında da soru işaretlerini gündeme getirdi.
Yerel basında yer alan haberlerde saldırının ana failinin Yunus Emre Alagöz olduğu bildiriliyor. Alagöz'ün küçük kardeşinin ise Temmuz ayında Suruç'ta 34 kişinin öldüğü bombalı saldırıyı gerçekleştirdiğinden şüpheleniliyor.
Yetkililer, iki kardeşin mensubu oldukları "Dokumacılar" olarak adlandırılan Adıyaman hücresinin Haziran seçimlerinden kısa süre önce Diyarbakır'daki HDP mitingine bombalı saldırıyı düzenleyen grup olduğundan şüphelendiklerini belirttiler.
Adının açıklanmasını istemeyen üst düzeyli bir hükümet yetkilisi Reuters'a yaptığı açıklamada, "Adıyaman grubuna mensup birinin (Ankara'daki bombalı saldırıdan) gerçekleştirmiş olabileceği üzerinde duruluyor... Bu konudaki inceleme devam ediyor. Elimizde bazı şüpheliler ve isimler var... Ailelerden alınan DNA örnekleri var, eşleştirmeye çalışacağız. Bunun failleri uzun zaman geçmeden tespit edilecek" dedi.
Aynı yetkili, Yunus Emre Alagöz'ün de incelenen isimlerden biri olduğunu belirtti.
Ankara'daki 97 kişinin öldüğü saldırıyı yetkililerce varlığı bilinen bir grup ve adı bilinen bir kişi tarafından gerçekleştirilmesi ihtimali daha önce Diyarbakır ve Suruç saldırıları hakkında yürütülen soruşturmaya dair sağlıklı bilgi paylaşmadığı gerekçesiyle eleştirilen hükümet üzerindeki baskıyı daha da artırıyor.
15 EKİM 2014'TE SUÇ DUYURUSU
Adıyaman savcılığından bir yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada, babası tarafından Yunus Emre Alagöz hakkında "silahlı terör örgütüne" katılma şüphesiyle 15 Ekim 2014'te suç duyurusunda bulunulduğunu ifade etti.
İnsan Hakları Derneği Adıyaman Şubesi'nin başında bulunan Avukat Osman Süzen, kentteki başka ailelerin de erkek çocuklarının Suriye'deki IŞİD'e katıldıkları endişesiyle son birkaç yıl içinde yetkililere başvurduklarını belirtti.
Süzen Reuters'a yaptığı açıklamada, "Aralarında Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı düzenlediğinden şüphe edilen Orhan Gönder'in ailesinin da bulunduğu bazı aileler yetkililere başvuruda bulundular. Oğullarının kayıp olduğunu, Suriye'ye gidip IŞİD'e katıldığından şüphelendiklerini ifade ettiler" dedi.
"Polise, savcılık makamına başvuruda bulundular ama hiçbir ciddi adım atılmadı... Bu 2013'ten bu yana var olan bir sorun, şu ana kadar uygun veya etkin herhangi bir inceleme yürütülmedi."
Diyarbakır ve Suruç'taki bombalı saldırıların ayrıntıları kamuya açıklanmadığı gibi soruşturma hakkında gizlilik kararı bulunuyor. Konuyla ilgili olarak polis veya güvenlik yetkililerine ulaşılamadı.
ÜLKE İÇİNDE OLUŞAN TEHDİT
Başbakan Ahmet Davutoğlu hafta başındaki açıklamalarında Cumartesi günkü saldırının baş şüphelinin IŞİD olduğunu söylemiş ve saldırının Kasım ayındaki seçimlerin sonucunu etkilemeyi amaçladığını belirtmişti.
Reuters'a bilgi veren yetkililer, seçimlerin ertelenmesinin söz konusu olmadığını belirtiyorlar.
Türkiye'nin Suriye ile paylaştığı uzun kara sınırı nedeniyle bu ülkede geniş toprakları elinde bulunduran IŞİD'e sızma girişimlerine açık durumda. Ayrıca Türkiye'de 2 milyon Suriyeli mülteci de bulunuyor. Buna rağmen düzenlediği saldırıları üstlenmekte vakit kaybetmeyen IŞİD'den Ankara, Diyarbakır veya Suruç saldırıları hakkında ses çıkmış değil.
Ankara'daki bombalı saldırının kendilerini de hedeflediğini belirten HDP, hükümet ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı yaşananlardan sorumlu tutuyor.
HDP sözcüsü Ayhan Bilgen, "Önceki saldırılarda gerekli şeylerin yapılmaması sonucu bu son saldırı ortaya çıktı. Öncekilerde bu işin bu kadar kolay olamayacağına dair bir izlenim oluşturulabilmiş olsaydı bu kadar insanımızı kaybetmezdik. Ne yazık ki ciddiyetle yaklaşarak failleri ve ilişkileri ortaya çıkarmaktan çok algı operasyonuna odaklanmış bir siyaset tarzı ile karşı karşıyayız" dedi.
Hükümet yetkilileri saldırıyı tam olarak araştırmakta yetersiz kaldıkları yönündeki eleştirileri reddederek adli delillerin toplandığını, şüpheli listesi oluşturulduğunu ve kısa süre içinde açıklama yapılacağını belirtiyorlar.
Buna karşılık hükümet Adıyaman grubu gibi ülke içinde IŞİD'e yakın grupların yarattığı tehdide çok geç cevap verildiği eleştirileriyle karşı karşıya. Geçen yıllarda binlerce yabancı savaşçı Türkiye üzerinden Suriye'de dört yıldır süren iç savaşın taraflarından IŞİD'e katılırken, Ankara yabancı savaşçı geçişini beklenenden geç kontrol altında aldı.
Hükümet yetkilileri Suriye'de IŞİD'e katılan Türk vatandaşlarının sayısının 500-700 civarında kalarak bazı Avrupa ülkelerinden IŞİD'e katılanların aşağısında kaldığını tahmin ederken, bazı diplomatlar IŞİD'e katılan Türkler'in sayısını binlerle ifade ediyorlar.
Türkiye IŞİD, PKK ve radikal sol militanlara yönelik Temmuz ayında başlattığı "terörle senkronize mücadele" kapsamında binlerce kişiyi gözaltına aldığı gibi, hava üslerini de IŞİD mevzilerini bombalayan ABD önderliğindeki koalisyona açtı.
Türkiye'de gözaltıların büyük kısmı PKK militanlarına yönelik yapılırken, çoğu daha sonra serbest bırakıldı.
Radikal gazetesinde bugün yer alan bir haberde polis tarafından Türkiye'de saldırı düzenleyeceğinden şüphelenilen altısı kadın olmak üzere 21 IŞİD militanının kimliklerinin tespit edildiği, bunların 18'inin Adıyaman'dan olduğu belirtildi.