Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2001 00:00
DÜN Ankara'daydım. Bürodaki arkadaşlarımla, geçen salı gününden bu yana Ankara'nın çalışma trafiğini inceledim.Salı gününden başlayayım.Yani New York'ta iki kulenin, Washington'da Pentagon'un saldırıya uğradığı uğursuz günden.SAAT 19.30O akşam Başbakan Bülent Ecevit saat 19.30'da Başbakanlık'tan ayrılmış.Ondan 15 dakika sonra da Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan çıkmış.Demek ki, Başbakan'ın iki yıla yakın bir süredir sürdürdüğü günlük mesai programı hiç bozulmamış.Oysa aynı gece Genelkurmay Başkanlığı sabaha kadar çalışmış.Başbakan Ecevit geçen salı gününden bu yana Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le sadece bir kere görüşmüş.O da geçen perşembe günü yapılan ‘‘Haftalık olağan görüşme’’ çerçevesinde olmuş.FRANSIZ KALMAKDahası, normal zamanlardaki haftalık olağan görüşmelerden ne bir saniye eksik, ne bir saniye fazla konuşmuşlar.Başbakan geçen salı günü patlayan uluslararası krizden sonra Genelkurmay İkinci Başkanı ile görüşmüş.Ancak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu ile yüz yüze ilk defa dün görüştü.Yani krizin patlamasından tam bir hafta sonra. Krizin patladığı günden bu yana Milli Güvenlik Kurulu'nun olağanüstü toplantıya çağrılıp çağrılmaması ile ilgili bir tartışma dahi yapılmadı.Bu konuda milli bir politikanın oluşturulması yoluna gidilmedi.Nereden bakarsanız bakın, Ankara bu olaya biraz ‘‘Fransız’’ kaldı.Sanki ‘‘Bize ait bir mesele değilmiş’’ gibi yaklaştı.Hatta ‘‘Fransız kalmak’’ deyimi bile uygun değil.Çünkü aynı günlerde Londra, Paris gibi merkezlerden bütün dünyaya kuvvetli mesajlar gitti.Oysa bu mesele en az onlar kadar, hatta daha fazla bizi ilgilendiriyor.Afganistan bize yakın bir bölgede.Teröre katılan kişiler, bize çok yakın bölgelerin insanları.Üstelik bu terörü ‘‘İslam’’ adına yaptıklarını iddia ediyorlar.New York ve Washington'da yapılan eylemin büyüklüğü hiç kuşkunuz olmasın ki, benzeri örgütlerin de aklını çelecektir.Terörün her türlüsüyle başı dertte olan Türkiye'nin bu olaya yabancı kalması mümkün değildir.Bu yazıyı yazdığım saatlerde Ankara uyanmaya başlamıştı.Başbakan dün MİT Müsteşarı ile iki defa bir araya geldi.Bugün Cumhurbaşkanı'nın da katılacağı bir gayri resmi MGK toplantısı yapılıyor.Anlayacağınız Ankara'da kepenkler kaldırılıyordu. MESAİ SAATLERİBundan en zararlı çıkacak ülkelerin hangileri olacağını düşünmeye bile gerek yok.O yüzden Türkiye, bu krizi, içindeki terörle hesaplaşmak için çok önemli bir fırsat olarak kullanmak zorundadır.Yine o yüzden Ankara artık ‘‘normal mesai saatlerinin’’ dışına çıkıp, bu olaya eğilmek zorundadır.Bu günler, ‘‘milli siyaset belgesinin’’ yeniden yazılacağı, ona yeni maddelerin ekleneceği günlerdir.O yüzden diyorum ki, hükümet biraz fazla mesai yapmalıdır.Dolmabahçe’de Bahriye ayini1960'lardan beri bir türlü ‘‘ergenlik çağına’’ ulaşamayan bazı antika aydınlarımızın anti Amerikancılık nostaljisi yeniden depreşti.Bıraksalar, yaşlarına başlarına bakmadan, parkalarını çekip, Dolmabahçe'de, sembolik Altıncı Filo kovma ayinlerine yeniden başlayacaklar.Var güçleriyle bu işi bir Amerikan meselesi haline indirgemeye çalışıyorlar.Gerçi sayıları öyle fazla değil.Ama medyada kuvvetli mevzileri olduğu için, sesleri, gerçekte temsil ettiklerinden 100-200 kat daha gür çıkıyor.Artık bu nostaljik palavralara karnımız tok. Bu ülkenin en büyük iki sorunundan biri terördür. Terör bu ülkede insanların düşüncelerini özgürce söyleyebilmelerinin önündeki en büyük engeldir.12 Eylül öncesinde sağ ve sol terör, bu ülkenin insanlarına kendi bağnaz ‘‘tedrisat programını’’ empoze etmiştir.Bugün buna bir de İslamiyet adına yürütülen terör eklenmiştir.Hatta sol terörle aralarında tuhaf bir akrabalık bile oluşmuştur.Terörün kol gezdiği bir ülkede demokrasi olmaz.Terör Amerika'dan daha çok bizim meselemizdir.O yüzden gövdeleri irileştiği, yaşlarının birinci hanesine 4 ve 5 rakamları eklendiği halde, kafaları hep buluğ çağında kalmış bu eski tüfeklerin palavralarına kulak tıkamalıyız.
button