Güncelleme Tarihi:
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: Kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı dosyalarında üzülerek gördüğümüz; yargının erkek egemen mantıkla yargılamayı yürüttüğü, cezalandırmada en alt sınıra hatta beraate yönelik bir yaklaşım olduğu gerçeğidir. ‘TCK’daki cezalar yeterli mi?’ sorusuna cevabımız da elbette ki hayır. Cezanın gereği gibi uygulanmadığı verilen az miktardaki cezanın ise İnfaz Yasasıyla iyice kırpılarak neredeyse cezasızlığa doğru gidildiğini görmekteyiz. Taciz suçları delille ispatın güç olduğu dosyalardır. Bu tip dosyalarda şikayetçi kadının beyanına itibar edilmesi gerekir. Çünkü bu tür bir yargılamada, mağdur kadının dava sürecinde de örselendiği gerçeği karşısında sanığın suçsuzluğunu ispat etmesi yoluna gidilmelidir.
Yargıçlar Sendikası Başkanı, Hakim Mustafa Karadağ: Kadın-erkek eşitliğinin aile eğitimiyle önce ailede daha sonra İstanbul Sözleşmesinde yazılı olduğu üzere müfredata konularak ilkokuldan itibaren eğitimle verilmesi ve çocukken içşelleştirilmesi gerekir. Bir hakim olarak şimdiye kadar ceza ile kadına şiddet ve tacizin önlendiğine tanık olmadım. Toplumsal cinsiyet rollerini, erkeğin kadına ya da cinsel tercihleri farklı olana üstün olmadığını öğrendiğimiz zaman taciz kendiliğinden sona erecektir.
Avukat Tülay Bekar: Çocuğa ve kadına taciz ve istismarı önlemek devletin asli sorumluluğudur. Öncelikle istismar suçuna ilişkin Meclis’te yapılan tartışmalar sunulup sonra geri çekilen yasa teklifleri dahi bu suçun failleri açısından cesaret vericidir. Çözümlenmesi gereken ikinci husus infazdır. 6545 sayılı Yasa’yla istismar suçunun müeyyidesi artırılmıştır. Ancak söz konusu suç adeta uyuşturucu ticareti suçu ile benzer konumlandı. 16 yıl ve üstü ceza cezaların infazı halihazırda yaklaşık 6 yıldır. Bu nedenle infazda cinsel istismar suçluları için istisna öngörülmeli.