Anayasanın 25 yılda 71 maddesi değiştirildi

Güncelleme Tarihi:

Anayasanın 25 yılda 71 maddesi değiştirildi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2007 13:13

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından AKP'nin TBMM'ye sunduğu "seçimlerin 4 yılda bir yapılması", "Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin" ve "5+5 formülü"nü içeren teklifi, yıllardır devam eden Anayasa tartışmalarına da ivme kazandırdı. Bir kez daha değişiklik yapılması istenen 1982 Anayasası şimdiye kadar tam 12 defa değişikliğe uğradı ve Anayasa’nın başlangıç bölümü ile toplam 71 maddesi değiştirildi.

Haberin Devamı

AKP tarafından getirilen Anayasa değişikliği paketlerinin kabul edilmesi durumunda 25 yılda 71 maddesi değiştirilen Anayasa’da bir dizi değişiklik daha yaşanacak. AKP’nin istediği değişikliklerin yapılması durumunda, bu değişiklikler için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının, 22 Temmuz’a kadar yetişip yetişmeyeceği ise ayrı bir tartışma konusu oluşturuyor.

İLK DEĞİŞİKLİK 5 YIL SONRA

12 Eylül darbesinin ardından hazırlanan 1982 yılında referandumla kabul edilen Anayasa, sürekli olarak tartışıldı ve değişikliğe uğradı. Anayasa’daki ilk değişiklik 1987 yılında yapılırken en kapsamlı değişiklikler ise 23 Temmuz 1995 ve 3 Ekim 2001’de gerçekleşti. “Başlangıç” bölümünün tümü 1995 yılında değiştirilen Anayasa’nın, başlangıç bölümünün beşinci fıkrasının başında geçen “Hiçbir düşünce ve mülahazanın” ibaresi de 2001 yılında “Hiçbir faaliyetin” şeklinde değiştirildi.

Tüm bu değişikliklerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle AKP, Anayasa’nın bir kez daha değiştirilmesi için TBMM’ye teklif götürdü. Anayasa hukuku profesörleri ise yıllardır Anayasa’nın birçok maddesinin değiştirildiğini belirterek her değişikliğin başka sorunlara yol açtığını kaydettiler. Anayasanın tamamen değiştirilmesi gerektiğini ifade eden hukukçular, son Anayasa değişiklik teklifine dair düşüncelerini ve önerilerini ANKA’ya açıkladılar.

PROF.ÜSKÜL: “12 EYLÜL ANAYASASININ RUHU HALEN KALDIRILAMADI”

Prof. Dr. Zafer Üskül, teklifin TBMM Anayasa Komisyonu’nda nasıl çıktığına bakarak bir değerlendirme yapmanın daha doğru olacağını belirtti. Anayasa’da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin dışında başka hiçbir değişiklik olmasa bile ciddi sıkıntılar doğuracağına işaret eden Üskül, “Başka hiçbir değişiklik olmadan Cumhurbaşkanı'nın doğrudan halk tarafından seçilmesi, parlamenter sistemin ileride kilitlenmesi olasılığını yaratabilir. Böyle bir tehlike potansiyeli taşır. Yarı başkanlık ve başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun bir sistem olmadığını düşünüyorum” dedi.

Üskül, Anayasa’nın tamamen değiştirilmesini isteyerek şöyle konuştu:

“Son dönemlerde yaşadığımız tartışmaları görüyorsunuz. Anayasanın üçte birinden fazlası, yani büyük bir bölümü bugüne kadar değişti. Fakat halen sorunlar yaşayabiliyoruz. 12 Eylül Anayasası’nın ruhu ortadan kaldırılamadı, halen çok ciddi sorunlar var. Mesela yargıyla ilgili hiçbir düzeltme yapılmadı. Bazı maddelerin nasıl yanlış yazıldığını şu yaşadığımız günlerde açık bir şekilde görüyoruz. Bana göre yapılması gereken Anayasa değişikliği değildir. Düzeltmeye çalışmanın bir yararı yoktur. Düzelttikçe başka bir yerler bozulabilmektedir. Dolayısıyla yapılması gereken yeni bir Anayasadır. Ancak yeni bir Anayasayı yapacak Meclisin bana göre toplumun tüm kesimlerini temsil edecek biçimde özel olarak seçilmesi gerekir. Yüzde 10 barajıyla seçilen bir Meclis, Türkiye’yi tam olarak temsil edemeyecektir. Tüm toplum kesimlerinin üzerinde uzlaştığı Anayasa yapamayacaktır.”

SANCAR: “DEĞİŞİKLİKLER SİSTEMİ DAHA DA KÖTÜLEŞTİRİYOR”

Prof.Dr. Mithat Sancar da 20 yıldır Anayasa’nın değiştirilmesini istediğini belirterek, değişikliklerin sadece geçici çözümler getirdiğini söyledi. Yapılan değişikliklerin geçici çözümler getirmekle beraber sistemi daha kötü hale getirdiğini kaydeden Sancar, “Yapılan bu tür değişiklikler tıpkı Melih Gökçek’in Ankara trafiği için yaptığı gibi sıkışan yerlere alt geçit açmak, orayı rahatlatmak ama hemen ilerisinde tıkanmasına ve daha kötü hale gelmesine neden olmak gibi bir durumdur bu” dedi.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilke olarak karşı olmadığını dile getiren Sancar, “Cumhurbaşkanlığı sürekli olarak vesayet mücadelesinin merkezinde olmuştur. Parlamento dışı ve demokratik mekanizmalara bağlı olmayan güçler Cumhurbaşkanlığını en ciddi iktidar olarak görmüşlerdir bugüne kadar. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ordunun ve onunla bağlantılı güçlerin Cumhurbaşkanlığı seçiminde kriz yaratma ihtimalini ortadan kaldırır” dedi.

AKP’nin getirdiği değişiklik teklifinin yaşama geçirilebilmesi için birçok yasal değişiklik daha gerektiğini ifade eden Sancar, “Değişikliklerin 22 Temmuz’a kadar yaşama geçebilmesi için Meclisin çok hızlı çalışması gerekir. Bu kadar aceleye getirilmesini de doğru bulmuyorum. Eğer barajı düşürmeden seçime giderler ve sadece Cumhurbaşkanını halka seçtirmek üzerine bir değişiklik getirirlerse bu, objektif bir çıkış olmaz. AKP eğer gerçekten demokrasiyi savunuyorsa bunu daha geniş kapsamlı düşünmek zorundadır” şeklinde konuştu.

KABOĞLU: “ÖNCE UZLAŞMA SAĞLANSIN”

Anayasa’nın 25 yıl içinde 12 defa değiştiğini anımsatan Prof.Dr. İbrahim Özden Kaboğlu ise yapılan değişikliklerin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokrasi ve insan hakları istemine yanıt vermekten uzak olduğunu kaydetti. Anayasa’nın yenilenmesi gerektiğini savunan Kaboğlu, “Anayasayı yenilemek için bir uzlaşma olması zorunludur. Şu anda bu uzlaşma dinamiklerinin olduğunu düşünmüyorum” dedi.

Demokratik bir işleyiş açısından sadece Cumhurbaşkanını halka seçtirmenin yeterli olmayacağını söyleyen Kaboğlu, Cumhurbaşkanının yetkilerini ve hükümet karşısındaki konumunu da yeniden düzenlemek gerektiğini kaydetti.

Düzenlemelerin 22 Temmuz’a kadar yetişmesinin zor olduğunu belirten Prof. Kaboğlu, yüzde 10 barajının düşürülerek yeni seçilecek Meclisin Anayasayı bir bütün olarak ele alması gerektiğini ifade etti.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!