Güncelleme Tarihi:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın ortaya attığı “Anayasa taslağı hazırlandı, parti yetkili kurullarının haberi yok” iddiası hakkında dün partisine yakın basın kuruluşlarına özetle şu açıklamayı yaptı: “Böyle bir anayasa çalışması yok. Kamuoyunda tartışılıyor, ben de hayretle izliyorum. Türkiye Sosyal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) yanılmıyorsam 2017’de bir toplantısı oldu. Ortadoğu politikaları ile ilgiliydi ben de katıldım o toplantıya. O toplantıya Sayın Karamollaoğlu da katıldı. Yanlış hatırlamıyorsam Sayın Davutoğlu da o toplantıda vardı. Ortadoğu’yu konuştuk, tartıştık. Anayasa konusunda da bir toplantı yaptı ve işin uzmanları, akademisyenler görüşlerini belirttiler. Ortada ‘bir anayasa yazıldı, dört parti bir araya geldi taslak hazırladı’; öyle bir şey yok. Bizim dört partiyle bir araya gelip oturup anayasa taslağı hazırlamamız asla söz konusu olmadı. Böyle bir şey yok.
İLK AKŞENER’İN KAPISINI ÇALARIM
Kaldı ki ben defalarca güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemden söz ederim. Demokrasiye inanan pek çok siyasi parti lideri de güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemden söz eder. Bunun için partiler kendileri özel olarak çalışıyorlar, ekipleri çalışıyor. Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemden ne anlaşılacağı konusunda. Hatırlarsanız Davutoğlu bu konuda bir çalışma yaptıklarını ve önümüzdeki günlerde siyasi partileri ziyaret edip kendi görüşlerini ifade edeceklerini söylediler. Eğer biz anayasa konusunda bir çalışma yapacaksak önce kapısını çalacağım parti İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener olacaktır. Böyle bir çalışma yok ama bir bardak suda fırtına koparmak gibi bir çaba var. Bütün vatandaşlarımın bu gerçeği bilmesini isterim.”
MUHTARLARIN BÜTÇESİ OLMALI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Sivas, Gümüşhane, Çorum, Ordu, Erzurum, Trabzon, Eskişehir, Çankırı, Sinop ve Tokat’tan muhtarlarla videokonferans toplantısında bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Siyasi partiler devlet olmak için gelmezler, devleti yönetmek için gelirler. Şimdi ‘Valiler, kaymakamlar devletin adamı olmaktan çıktı’ deniliyor. Ben 27.5 yıl devlete hizmet ettim ve her parti döneminde çalıştım. Bakan partiye giderse biz asla gitmezdik. Bürokrat olarak buna büyük dikkat gösterirdik. Parti ayrıdır, devlet ayrıdır. Şu anda Türkiye’de yaşadığımız en temel sorun şu: Biz partiyi devletin partisi olarak görüyoruz. Devletin partisi değil o. Bildiğimiz siyasi parti.
EMLAK VERGİSİNDEN
Muhtarların bir bütçesinin olması lazım. Diyeceksiniz ki ‘Nereden olacak?’ Çok basit. Belediye başkanı Emlak Vergisi’nin yüzde 1’ini size versin. Kanun çıkartırsınız yüzde 1’i muhtarların bütçesi olur. Ama bütçe demek, denetime açık olmak demektir. Paranın yasada belirlenen şekilde harcanması lazım. Siz de fakire yardım ediyorsunuz. Sosyal yardımların sizin aracılığınızla dağıtılması lazım. Kim fakir kim zengin bunu en iyi muhtar bilir.”
MUHTARLARA ÖDENEK YERİNE AYLIK
CHP Lideri Kılıçdaroğlu muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini söylerken şöyle devam etti: “Muhtarlar Bağ Kur’lu. Niçin? Emekli olduğunda daha düşük emekli aylığı alsın diye. SSK’lı olsa daha yüksek emekli aylığı alacak. Siyasi iktidarın tercihi böyle. Diyeceksiniz ki, ‘Benim aldığım ödenek niye aylık olmuyor?’ Ayrıca hastalanınca, tatile giderseniz ödenek kesiliyor. Milletvekilinin, Meclis tatilinde aylığı kesiliyor mu? Hayır. Milletvekiline oy veren vatandaş muhtara da veriyor. Bir belediye bir muhtarla işbirliği yapmak istiyor. Mahallesine bir şey yapacak. Kanuna göre yasak, yapamaz. Çünkü ancak kamu kurumları ile işbirliği yapar belediye. Muhtarlık kamu kurumu sayılmadığı için işbirliği yapamaz. Kanunun değişmesi lazım. Sivil affı olmalı. Adam bir sefer çek, senet ödeyemedi. Hemen kara listeye alınıyor, bankadan kredi istese bile alamıyor. Vergi affı çıkartıyorlar işadamı için ama sizin için çıkarmak istemiyorlar. ‘Nasıl olsa bize oy verecek. Sicil affı çıkarsam ne olur çıkarmasam ne olur niye rahatlatayım’ diyor.”