Güncelleme Tarihi:
"BU DEĞİL, BU DEĞİL, BU DEĞİL...."
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın bugün yaptığı konuşmanın kitapçığı, hem davetlilerle, hem de basın mensupları ile paylaşıldı. Konuşma kitapçığının yeni Anayasa sürecine ilişkin bölümünde bir de Slavoj Zizek'in bir fıkrası yer aldı. Ancak AYM Başkanı, bu fıkrayı okumadı. Kitapçıkta olan, ancak Arslan'ın okumadığı o bölüm şöyle; "Askerlikten kurtulmak için deli numarası yapan er, takıntı sendromu geliştiriyor. Eline aldığı kağıt parçalarını okuyup, "bu değil", "bu değil" diye sağa sola fırlatmaya başlıyor. Eri psikiyatriste sevk ettiklerinde, doktorun odasında da aynı şeyleri yapmaya devam ediyor. Doktor, masasında bulunan tüm kağıtları, hatta çöp sepetinde olanları bile inceleyip "bu değil" diye dağıtmaya devam eden adamla ilgili kararını veriyor: "Askerlik için elverişli değildir." Doktorun raporunu eline alan adam şöyle bir bakıyor ve "işte bu !" diyor. " AYM Başkanı Arslan, bu fıkrayı yeni Anayasa süreciyle de şöyle bağlantıladı; "Zizek, bu örnekten hareketle, arayış sürecinde yaşanan başarısızlığın, arananın bulunmasıyla sonuçlanan başarıyı getirebildiğini söyler. Buna göre, aranan nesneyi üreten bizatihi arayış sürecidir. Umarız ülke olarak arayış sürecinin sonunda "yeni Anayasa"ya kavuşuruz."
AYM Başkanı Zühtü Arslan'ın konuşmasının şifreleri şöyle;
HEM HÜKÜMETE, HEM YARGIYI "UZAKTAN KUMANDA" İLE YÖNETMEYE ÇALIŞANLARA ÇATTI
AYM Başkanı Zühtü Arslan, yargıyı vesayet altına almak konusunda, hem siyasetçilere, hem de "uzaktan kumanda" ile yargıyı yönetmeye çalışan sivil unsurlara mesaj gönderdi.
Vesayet konusunda, yargının kendisiyle yüzleşmesi ve özeleştiri yapmasının yetmeyeceğini, aynı zamanda "siyasal ve hukuksal sistemin tüm unsurlarının da bir muhasebe yapması gerektiğini" vurgulayan AYM Başkanı, şöyle dedi;
"Yargı bağımsızlığı, yargının bir yandan kurumsal düzeyde hiçbir kişiden ve organdan emir, talimat ve telkine maruz kalmamasını, diğer yandan da bireysel düzeyde yargı mensuplarının hiçbir vesayete tabi olmadan akıllarını ve iradelerini serbestçe kullanabilmeleri gerekir. Fikri ve vicdanı hür olmayandan hakim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hakim olmaz. Hukuk devletinde, uzaktan kumandalı yargı da yargıç da düşünülemez...."
* YARGI, TOPLUMA NİZAN VEREMEZ
Yargının, kendi üzerinde kurulacak her türlü vesayete karşı durması gerektiğini vurgulayan Arslan, ancak yargının kendisinin de toplum üzerinde "vesayet kurmaya çalışmaması gerektiğinin" altını çizdi. AYM Başkanı, şöyle dedi;
"Demokratik toplumlarda yargıya düşen görev, topluma ve siyasete nizam vermek değil, hukuk kurallarını adalet süzgecinden geçirerek uygulamak, bu suretle uyuşmazlıkları çözmektir. Yargı kendisi üzerinde kurulacak her türlü vesayete de kararlılıkla karşı duymalıdır.
* YARGI NE SİYASETİN ETKİSİ ALTINA GİRMELİ, NE DE SİYASETİ DİZAYN ETMEYE KALKIŞMALI
Yargının siyasi etki altına girmesinin "hukuk devletinin sonu" olacağına dikkat çeken AYM Başkanı, aynı şekilde yargının da siyasete karışmaması gerektiğini vurguladı. Arslan, şöyle konuştu;
"Yargının kurumsal anlamda siyasal organların etkisi altında kalması ve siyasi mülahazalar ekseninde ayrışması büyük bir tehlikedir. Bu anlamda yargının siyasallaşması hukuk devletinin sonu olur. Diğer yandan, yargının bir vesayet organı gibi davranarak, siyaseten alınması gereken kararları alması da siyasetin yargılaşması tehlikesini doğurur. Siyasetin yargılaşması ise demokrasinin sonu olur. Yargının siyasallaşması ve siyasetin yargısallaşmaşı demokratik hukuk devleti için aynı ölçüde tehlikedir."
* GÜÇLER AYRILIĞI VURGUSU
"Gücün hukukla sınırlandırılmadığı yerde, temel hak ve özgürlükler tehlikededir" diyen AYM Başkanı, "Demokrasiler için yürütmenin sınır tanımaz tavrı ne kadar tehlikeliyse, yargının jüristokratik tavrı da o kadar tehlikelidir" dedi.
* "ANAYASA MAHKEMELERİ YASAMA ÇOĞUNLUĞUNA KARŞI ÖZGÜRLÜKLERİ KORUR..." DEDİ, TWİTTER KARARINI ÖRNEK VERDİ
Anayasa Mahkemelerinin temel işlevinin "temel hak ve özgürlüklerin seçimle gelen yasama çoğunluğuna karşı korunması" olduğu mesajını veren AYM Başkanı Arslan, buna örnek olarak da, isim vermeden, Twitter kararını gösterdi.
AYM'nin Twitter'ın yasaklanmasına karış çıkan kararı hatırlatan Arslan, AYM'nin, "Sosyal medyada ve diğer alanlarda ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalarda", özgürlük yönünde karar aldığını hatırlattı.
Arslan, AYM'nin aynı şekilde;
* Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması yönünde
* Başörtülü avukatın mahkemeden çıkarılmasına karşı
* Uzun yargılamaların hak ihlali olduğuna ilşkin
* Mahkemelerde iddia makamına tanınan haklardan savunmanın yararlandırılmamasını isteyen
* Ve sendikal haklarını kullanan kamu görevlilerinin cezalandırılmayacağına ilişkin kararlar aldığını hatırlattı.
* "BİRBİRİNİZİ HOŞGÖRMEYİN, BİRBİRİNİZİ EŞİT UNSURLAR OLARAK TANIYIN..."
AYM Başkanı Arslan'ın konuşmasındaki en çok dikkat çeken unsurlardan birinin de toplumdaki farklı kesimlerinin birbirlerine karşı "hoşgörülü" olmaları yerine, "birbirlerini tanımaları" gerektiği yönündeki mesajı oldu. Arslan şöyle dedi;
"Hoşgören her durumda kendi düşünce ve yaşam biçimini hoş gördüğü kişininkinden daha üstün ve daha değerli görmekte, ancak yine de onunla birlikte yaşama iradesini sergilemektedir. Tanıma, ötekinin ontolojik statüsünü tanımayı gerektirir. Devlete düşen, farklı yaşam biçimlerini hoşgörmek değil, onları diğerleriyle birlikte eşit olarak tanımaktır. Bu şekilde bir tanıma, çoğulcu demokrasinin ön şartı niteliğindedir."
AYM Başkanı Arslan'ın, konuşmasının bu bölümünde Mevlana'nın "ne olursan ol yine gel", Hacı Bektaş Veli'nin ise "okunacak en büyük kitap insandır" sözlerinden alıntı yapması dikkat çekti.
* "VERİN 400 VEKİLİ" SÖYLEMİNE YANIT MI?
AYM Başkanı Arslan'ın yeni Anayasa konusundaki sözleri de pekçok şifre içeriyordu. Arslan "Anayasa yapımı için elverişli bir iklime ihtiyaç vardır. Bu iklimin oluşması ise, eylem ve söylemlerde kutuplaşmayı değil, diyalog ve uzlaşmayı öne çıkaran, dışlayan değil kucaklayan, yıkıcı değil yapıcı olan pozitif bir tavrı gerekmektedir" dedi.
AYM Başkanı'nın bu sözleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "verin 400 vekili, bu iş huzur içinde çözülsün" sözlerine karşılık olarak yorumlandı.
* ÇOĞUNLUK YÖNETİME GELİNCE, AZINLIĞIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ GÜVENCEDE OLMALI
Arslan, yine benzer şekilde, yeni Anayasa'nın "azınlığın hak ve özgürlüklerini de güvence altına alması gerektiğine" vurgu yaptı. AYM Başkanı, "Sağlıklı bir anayasal demokrasi, toplumla devlet kurumları arasında değer çatışmalarının yaşanmadığı, çoğunluğu elde eden siyasi kadroların yönetime geldiği ve fakat azınlıkta kalanların da temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, en önemlisi herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak görebildiği bir düzeni gerektirir" dedi.
* KOPYALA YAPIŞTIR ANAYASA DA OLMAZ, ULUSLARARASI DEĞERLERİ DIŞLAYAN ANAYASA DA OLMAZ...
AYM Başkanı Arslan, son dönemde tartışılan "Türk tipi Anayasa" konusunda da, bu terimi kullanmadan fikirlerini paylaştı. Arslan şöyle dedi;
"Kopyala yapıştır yöntemiyle yeni anayasa yapılması ne kadar yanlışsa güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, insan hakları, çoğulculuk gibi demokratik anayasaların olmazsa olmazlarını almadan bir anayasa yapmaya çalışmak o derece yanlış olur.."
* BAŞKANLIK SİSTEMİ ISRARINA KARŞI MI KONUŞTU?
AYM Başkanı'nın konuşmasında dikkat çeken bir başka unsur ise, yeni Anayasa yazım sürecindeki aktörlere "maksimalist taleplerini gözden geçirip, bulundukları pozisyondan bir adım geri atmaları" çağrısı oldu. Arslan, şöyle dedi;
"Yeni anayasanın önündeki en önemli engellerden biri telifi çok zor görüş ve önerilerin her şeye ve herkese rağmen anayasallaşmasının istenmesi olabilir. Bu durumda sürece katılan aktörlerin maksimalist taleplerini gözden geçirmeleri, belki de bulundukları pozisyondan bir adım geri atmaları gerekebilir.
Esasen gelinen noktada olağan bir dönemde halkımızın kendi dinamikleriyle yeni bir anayasa yapabileceğini göstermek sosyal psikoloji açısından yapılacak anayasanın içeriğinden çok daha önemli hale gelmiştir."
AYM Başkanı'nın bu sözleri, siyasi kulislerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Başkanlık sistemi" konusundaki ısrarına atıf olarak yorumlandı.